gerginlikten şaka yapmaya çalışmış orada arkadaş(bu değil bu değil, hepimizin ganına girdi Ali Ağaoğlu :D) kötü bi niyeti yoktur yani bence...
bir de gerginken yapılan şaka her nasılsa karşıyı da geriyo, enteresan bi şey...
gerginliği nereden çıkartıyorsun intercapillar yahu bu yaklaşımından vazgeç durumu geren sensin, ayrıca ben piskoloji ya da sosyoloji eğitimi almadım doğru kelimeleri doğru bir ifade ile söyleyeceğim diye bir iddiam yok ama ne düşünüyorsam son derece düzgün, etik ve ahlaki kuralllara dikkat eden bir uslupla yazıyorum ve en azından bir mantığa bastırıyorum.
"Hep bana hep bana" olmaz ki, "biz tuzu uzartırmısın" deyince binbir bahane!! yok hoca yasakladı, yok asıl vimeoya şifreli koyma dedi hoca değil hafiye, ayrıca öğrencisine bunu tembihleyen hoca olur mu? nerede öğretmenlik yapıyor bunlar, görsel sanatın temelinde alınmak istenilen tek şey "alkıştır" inan bana ne para ne de puldur... Millet alkış almak yaptığını göstermek için yapıyor bu sanatı kendim cekim kendim seyredeyim ya da dinleyeyim ya da bakayım diye bir sey yapıldığını gördün mü??? Hoca filmi kimseye seyrettirmiyor ama filmi oluşturmak için en takip edilen forumlardan birine uluorta fikri yazıp sonuç istenmesine bir sey demiyor !!! bu mudur? Budur benim anladığım...
Ayrıca ben milleti anlamıyorum yahu, senaryo lazım diyor donelere bakıyorsun done veremiyor, istediğini anlatamıyor, ama yardım etmeye calışana kafa yormaya kalkanı neredeyse ya dövecek ya da ego katedral boyutuna ulaşmış, "o kadar yüksekteyim ki sesin gelmiyor" muhabbeti yapıyorlar. Simdi ben önyargılımıyım? Al sana ön yargı teması beni çek..
kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....
ortamdaki gerginliği yumuşatayım derken hep ortamı geren ben miydim yoksa 😀
olabilir, kendimizi algıladığımız gibi algılanmıyor olabiliriz, aslolan niyettir bence, iyi niyet kötü niyet...biz iyi niyetliyiz...ben buna inanıyorum...
Ayrıca ben de rahatsızım yapılan işin paylaşılmamasından çünkü bizim de bi çabamız olmuştu...Gerginliği de şurdan çıkarmıştım, ben fikir mikir vermiycektim aslında, tugbaisa özelden mesaj attı, abi kafam allak bullak oldu senaryo düşünmekten nolur fikrini söyle diye...ki fikrimi beğenip beğenmeyeceğini bile bilmiyordu aslında...ordan gerildiğini anladım tugbaisanın...sonra sen de biraz sert yazınca seni de gerdi diye düşündüm...hepsi bu...saygılar...
sevgili intercapillar "niyet" göreceli bir kavram şimdi farklı anlaşılsada özünü korur, bir gün kendini belli eder. Ama sen konuya öyle bir müdahale etmişsin ki " ben arkadaşın ne dediğini anlamamış, sinirlenmiş, asabi, ona dersini vermeye kalkışmış" birisi pozisyonuna gelmişim... Lütfen senin ile birebir ilgili değilken benim adıma tercümanlık yapma ...senin güya bana tercümanlık yaptığın durumla ve söyleminle benim durumumun bir alakası yok, dikkat edelim biraz intercapillar... Ayrıca tartışmayı bilmeli, bilmiyorsak öğrenmeliyiz... Asıl her denilene uyum sağlamaya çalışandan sakınmak lazım...
kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....
orada ben tugbaisa ya tercümanlık yapmıştım aslında, burada yok diye, ama artık bu bana ders olsun kimseye tercümanlık yapmayayım 🙂
(daha önceden de böyle tercümanlık çalışmalarım olmuştu, hatırladım, saygılar 🙂 )
burası yarı mesleki bir forum yada ben öyle adlediyorum, forumla olan iletişimimi hiç bir yerde utanmadan ya da saklamadan söyleyebilir, gerçek kimliğim ile buradaki "copen" ismim arasında bir fark görerek iki ayrı kişilikmişim gibi davranmıyorum... Yani ne demek istiyorum biraz açıklayayım, burada yazdığım 700 küsür mesajın cümlesi imzam altındadır, bunları "copen" avatarı ile yazdım ama ben Emirhan'ım diye kaçak, kaçamak hiç bir durumum yok. Hep buna dikkat ederek cümlelerimi kuruyorum, kelimelerimi-fikirlerimi-cümlelerimi-bilgilerimi böyle tahlil etmeye, servis etmeye çalışıyorum, azami dikkat sarfediyorum. Kimseden boyle bir beklentim yok, ekstra alkış ve saygıya ihtiyacım da yok, bu sebeple kimseyi ekstradan alkışlamam ama yine belki paylaşım olur belki birileri faydalanır diye bildiğimide her ne koşulda olursa olsun saklamadım, bilgi olarak yanlışım varsa bunuda burada öğrenip düzeltiyorum ama uslubum begenilmiyorsa bende kendimi tekrar kontrol eder iyileştirmeler yapabilirim, baktım olmuyor müsade isterim olur biter...
kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....
muhabbet buraya nasıl geldi anlamadım, hatam varsa özür dilerim. Üslubunu da seni de seviyorum Emirhan abi 🙂
Yüzyüze görüşmüşlüğümüz de var, seni görmek forumdan yaşadığım en güzel anlardan biriydi benim için, hala öyle 🙂
S1- SERCAN EV YATAK ODASI - İÇ/GÜN
SERCAN, SEVİNÇ, BEBEK
Perdeleri çekili yatak odası karanlıktır. Yatakta 25 yaşında saçı başı dağınık, kirli sakallı oldukça yakışıklı Sercan uyumaktadır.
-forumun post formatında Amerikan senaryo formatı olmadığı için SES, DIŞ ses gibi açıklamaları parantez içinde yanında yazacağım. dışardan diyalog haricinde duyduğumuz sesleri de yine diyalog gibi ortaya yazıyoruz 🙂 -
baştan alalım;
Perdeleri çekili yatak odası loş ışıkla aydınlanmaktadır. Yatakta 25 yaşında saçı başı dağınık, kirli sakallı oldukça yakışıklı Sercan uyumaktadır.
Bebek ağlama sesi (işitilir)
Sercan gözlerini açar. Tekrar kapayarak, yorgana daha bir sıkı sarılıp, uyumaya çalışır. Odanın kapısı sertçe açılır. 24 yaşında siyah saçlı Sevinç kucağında ağlayan bebeğini susturmak için ritmik sağa sola sallaya sallaya yatak odasına girer. Bebeği Sercanın yanına koyar. Sercan gözlerini açıp, loş ışıkta bebeğine sevgiyle bakar. Sevinç odanın perdelerini açıp. Oda gün ışığı ile dolar. Sercan ışığa alışmak için gözlerini kırpıştırır.
SEVİNÇ (sitem, kızgınlık karışımı)- Hadi kalk tembel. Koktun gidiyorsun, seni iyi bir tuzlamak lazım. Sakın kahvaltı falan sorma. Çalışıp ne getirdin? 100 gr zeytin yok evde.
Sercan yatakta doğrulup, bebeğini kucağına alıp sevmeye başlar. Ona gülümser. Bebek ağlamayı kesmiştir. Anne konuşmaya devam eder.
SEVİNÇ-Beyimiz üniversiye bitirmiş, diploması varmış, her işi yapamazmış. Annem iş buluyor, çalışsın, çabalasın diye beğenmiyor paşazadenin oğlu...
S2- SERCAN EV BANYO -İÇ/GÜN
Sercan banyoda musluğu açar. Elini yüzünü yıkamaya başlar. Sakallı halini görür. Elini Sakalına götürür.
(Görüntü üzerine SEVİNÇ'in Sesi düşer) SEVİNÇ (G:Ü)- Kendine çeki düzen ver. Bir çocuğun ve karın var. Birikmiş ödenecek faturalar.
Sercan suratını sabunlayıp, jiletle sakalını almaya başlar.
SEVİNÇ (Devamla G.Ü)- Annemin yardımını'da istemiyorsun. Hem kel hem fodul beyimiz...
Bebeğin ağlamasıda (işitilir)
S3-SERCAN EV SALON- İÇ/GÜN
Yüzüne havluyu kapayarak, Banyonun kapısından oturma odasına girer. Sinek kaydı tıraşlı yüzünü havluyla kurulamaya devam edip havluyu kenara atar. Taklım elbisesini giyer. Kravatını bağlar. Evin dış kapısna gelir.
(giyim kuşam faslında SEVİNÇ makinalı tüfek gibi sitemvari konuşmaya devam eder. SES bir gider, bir gelir, bazen bozuk plak cızırtısı gibi sese dönüşür v.s.) Sercan elini evin kapısına atar.
SEVİNÇ- Sakın bugün iş bulmadan eve gelme. yoksa annemin evine gidiyorum. Yeter artık. Çocuğun bezleri bitti. Git, git para kazan, gelirken bir şişe süt al bebeğin maması da bitti Allahın cezası...
Sercan geriye dönerek Annesinin kucağındaki bebeğe bir öpücük kondurur. akabinde Sevinçin yanağını öpmek için bir hamle yapar. Sevinç bir feykle yana doğru çekilerek bu öpücük hamlesini boşa çıkarır. Yine de Sercan gülümseyerek kapıdan çıkar. Kapı kapanır. Sevinç havayı koklayarak yüzünü buruşturur. Bebeğin poposunu koklar gülerek;
SEVİNÇ-Ayyyyy ne ayıp. Prensesler hiç böyle yapar mı?
Sevinç ekrandan çıkar. Ekran kapıya gözetleme deliğine kadar gider ve orada flulaşır.
S4- SERCAN EV SALON -İÇ/GECE
Ekran kapıda gözetleme deliğinin üzerinde hala fulu iken.
KAPI ZİLİ SESİ (İŞİTİLİR)
Ekran fluluğu dağılırken kocaman iri açılmış SEVİNÇ'in gözü görürüz. Kapının gözetleme deliğinden bakıp, Kapıyı açar. Ellerini beline hesap sorar gibi koyar. Kravatı gevşemiş, bitkin, yorgun argın elinde bir şişe sütle SERCAN içeri girer. Karşı karşıya gelirler. Sevinç Sercanı süzer. Sercan dişlerini gösterip gülümseyerek (slow motion başlar) şişedeki Sütü uzatır, Sevinç elini uzatır ( slow motion) Sercanın elindeki süt şişesini alır gibi yapar, vazgeçer almaz. Sercan süt şişesini Sevinç elini uzattığı anda bırakır (slow motion) süt şişesi ağır ağır yere doğru inerken sevinçin eli yukarı doğru ağır ağır çıkar. Sercanın kravatının önünden Sevinçin eli, Sercanın sağ omuzuna doğru çıkar. (slow motion) süt şişesi yere doğru tam kırılma anında (slow motion) Sevinçin eli Sercanın omuzunda Sarı renkte uzun bir saç telini yakalar. (slow motion'ın sonu) Süt yere büyük bir gürültüyle çarpıp, bembeyaz süt her yana saçılır. Elinde saç teli Sevinç'in çığlığı işitilir.
SEVİNÇ (ağlayarak)-Bana reva gördüğün bu mu? Hangi eski sarışın sevgilinle yattın diye sormayacağım. Biz burada perişan halimizle senin yolunu gözlerken, ben bunları hakedecek ne yaptım.
Elinde bezle yerleri silen Sercan bir şeyler söylemek için hamle yapacakken. Sevinç susturur.
SEVİNÇ-Yeter artık seni dinlemek istemiyorum. Yalanların ve senden bıktım. Ben annemin evine gidiyorum. Sakın arkamızdan gelme.
Sevinç, bebeğini kucaklayıp elinde valiz kapıyı sertçe kapayıp çıkar....ekran duvardaki çerçeveli fotoğraftaki mutlu aile tablosuna kayar. Kapının sertçe vurulması sonrası çerçeve yerinden kaykılıp baş aşağı kalır.
S5- BAYAN KUAFÖR SALONU- İÇ/GÜN
Ekranda yerde biriken kesilmiş kadın saçlarını, süpürgeyle faraşa doldurmaya çalışan elleri görürüz. Ayağa kalkıp doğrulan takım elbiseli Sercan faraştakileri çöpe atar. Bir kadının saçına fön çeken Kuaför seslenir;
KUAFÖR-Sercan koş. Temizliğin bittiyse gel şu fön makinası tut bakiyim.....
S6- BAYAN KUAFÖR SALONU ÖNÜ - DIŞ/GÜN
İçerden Bayan Kuaförü camına yapıştırılmış A4 kağıdına yazılı "ÇIRAK ARANIYOR" yazısı bantlarından sökülür. Görüntü dükkan camnından uzaklaşırken kuaförün sesi işitilir.
KUAFÖR (GÖRÜNTÜ ÜSTÜNE)- Sonra iki de nescafe kap gel. Ha bu arada dün aldığın avans yetmesiyle söyle muhasebeye biraz daha versinler...Sen hiç konuşmaz mısın gözüm? Bak hanımefendiye kaç şekerli içiyor...
Sesler yavaş yavaş belirsizleşirken, ekran kararır...
Benim için SAÇMA fikir yoktur, herkesin fikrine saygı duyarım. Sadece bazıları ilgimi çekmeyebilir.
paralel kurgu yapacaksın, iki farklı yerde iki alakasız insanın yaptıklarını arka arkaya kurgulayarak bunların birbiriyle ilgileri varmış gibi göstereceksin ama tam olarak ilgileri olmayacak. yani seyirciye oynuyacaksın, seyircinin önyargısını yüzüne vurucan.
hikaye nasıl olabilir, misal bir adam düşün
A sahneleri: adam eşine çiçek alır
B sahneleri : kadın eve bir adam alıyor
A : adam çikolata da alır
B : kadın adamın dudaklarına öpücük kondurur
A : Adam kıyafetlerini beğenmez üstüne başına bi şeyler alır.
B: kadın eve aldığı adamın kıyafetlerini çıkarır
...
...
A: adam B nin komşusudur, akşama misafirliğe giderler B'ye, aldığı çiçekle çikolatayı kendi eşine verir 🙂 gibi
(Eğer B nin evini dışardan gösterirsen, A o eve yöneldiğinde bi gerilim de yaratmış olursun ama o evi geçip yandakine girer)
umarım faydalı olur ama çektiğin şeyleri yüklemezsen ayıp edersin 🙂
inter ne yapmışsın be yaa 😀 kafam karıştı 🙂 en iyisi arkadaş bi atom alsın parçalasın daha kolay gibi geliyor 🙂
"Su Akar, Yatağını Bulur."
S1- SERCAN EV YATAK ODASI - İÇ/GÜN
SERCAN, SEVİNÇ, BEBEK
Perdeleri çekili yatak odası karanlıktır. Yatakta 25 yaşında saçı başı dağınık, kirli sakallı oldukça yakışıklı Sercan uyumaktadır.
-forumun post formatında Amerikan senaryo formatı olmadığı için SES, DIŞ ses gibi açıklamaları parantez içinde yanında yazacağım. dışardan diyalog haricinde duyduğumuz sesleri de yine diyalog gibi ortaya yazıyoruz 🙂 -
baştan alalım;
Perdeleri çekili yatak odası loş ışıkla aydınlanmaktadır. Yatakta 25 yaşında saçı başı dağınık, kirli sakallı oldukça yakışıklı Sercan uyumaktadır.
Bebek ağlama sesi (işitilir)
Sercan gözlerini açar. Tekrar kapayarak, yorgana daha bir sıkı sarılıp, uyumaya çalışır. Odanın kapısı sertçe açılır. 24 yaşında siyah saçlı Sevinç kucağında ağlayan bebeğini susturmak için ritmik sağa sola sallaya sallaya yatak odasına girer. Bebeği Sercanın yanına koyar. Sercan gözlerini açıp, loş ışıkta bebeğine sevgiyle bakar. Sevinç odanın perdelerini açıp. Oda gün ışığı ile dolar. Sercan ışığa alışmak için gözlerini kırpıştırır.
SEVİNÇ (sitem, kızgınlık karışımı)- Hadi kalk tembel. Koktun gidiyorsun, seni iyi bir tuzlamak lazım. Sakın kahvaltı falan sorma. Çalışıp ne getirdin? 100 gr zeytin yok evde.
Sercan yatakta doğrulup, bebeğini kucağına alıp sevmeye başlar. Ona gülümser. Bebek ağlamayı kesmiştir. Anne konuşmaya devam eder.
SEVİNÇ-Beyimiz üniversiye bitirmiş, diploması varmış, her işi yapamazmış. Annem iş buluyor, çalışsın, çabalasın diye beğenmiyor paşazadenin oğlu...
S2- SERCAN EV BANYO -İÇ/GÜN
Sercan banyoda musluğu açar. Elini yüzünü yıkamaya başlar. Sakallı halini görür. Elini Sakalına götürür.
(Görüntü üzerine SEVİNÇ'in Sesi düşer) SEVİNÇ (G:Ü)- Kendine çeki düzen ver. Bir çocuğun ve karın var. Birikmiş ödenecek faturalar.
Sercan suratını sabunlayıp, jiletle sakalını almaya başlar.
SEVİNÇ (Devamla G.Ü)- Annemin yardımını'da istemiyorsun. Hem kel hem fodul beyimiz...
Bebeğin ağlamasıda (işitilir)
S3-SERCAN EV SALON- İÇ/GÜN
Yüzüne havluyu kapayarak, Banyonun kapısından oturma odasına girer. Sinek kaydı tıraşlı yüzünü havluyla kurulamaya devam edip havluyu kenara atar. Taklım elbisesini giyer. Kravatını bağlar. Evin dış kapısna gelir.
(giyim kuşam faslında SEVİNÇ makinalı tüfek gibi sitemvari konuşmaya devam eder. SES bir gider, bir gelir, bazen bozuk plak cızırtısı gibi sese dönüşür v.s.) Sercan elini evin kapısına atar.
SEVİNÇ- Sakın bugün iş bulmadan eve gelme. yoksa annemin evine gidiyorum. Yeter artık. Çocuğun bezleri bitti. Git, git para kazan, gelirken bir şişe süt al bebeğin maması da bitti Allahın cezası...
Sercan geriye dönerek Annesinin kucağındaki bebeğe bir öpücük kondurur. akabinde Sevinçin yanağını öpmek için bir hamle yapar. Sevinç bir feykle yana doğru çekilerek bu öpücük hamlesini boşa çıkarır. Yine de Sercan gülümseyerek kapıdan çıkar. Kapı kapanır. Sevinç havayı koklayarak yüzünü buruşturur. Bebeğin poposunu koklar gülerek;
SEVİNÇ-Ayyyyy ne ayıp. Prensesler hiç böyle yapar mı?
Sevinç ekrandan çıkar. Ekran kapıya gözetleme deliğine kadar gider ve orada flulaşır.
S4- SERCAN EV SALON -İÇ/GECE
Ekran kapıda gözetleme deliğinin üzerinde hala fulu iken.
KAPI ZİLİ SESİ (İŞİTİLİR)
Ekran fluluğu dağılırken kocaman iri açılmış SEVİNÇ'in gözü görürüz. Kapının gözetleme deliğinden bakıp, Kapıyı açar. Ellerini beline hesap sorar gibi koyar. Kravatı gevşemiş, bitkin, yorgun argın elinde bir şişe sütle SERCAN içeri girer. Karşı karşıya gelirler. Sevinç Sercanı süzer. Sercan dişlerini gösterip gülümseyerek (slow motion başlar) şişedeki Sütü uzatır, Sevinç elini uzatır ( slow motion) Sercanın elindeki süt şişesini alır gibi yapar, vazgeçer almaz. Sercan süt şişesini Sevinç elini uzattığı anda bırakır (slow motion) süt şişesi ağır ağır yere doğru inerken sevinçin eli yukarı doğru ağır ağır çıkar. Sercanın kravatının önünden Sevinçin eli, Sercanın sağ omuzuna doğru çıkar. (slow motion) süt şişesi yere doğru tam kırılma anında (slow motion) Sevinçin eli Sercanın omuzunda Sarı renkte uzun bir saç telini yakalar. (slow motion'ın sonu) Süt yere büyük bir gürültüyle çarpıp, bembeyaz süt her yana saçılır. Elinde saç teli Sevinç'in çığlığı işitilir.
SEVİNÇ (ağlayarak)-Bana reva gördüğün bu mu? Hangi eski sarışın sevgilinle yattın diye sormayacağım. Biz burada perişan halimizle senin yolunu gözlerken, ben bunları hakedecek ne yaptım.
Elinde bezle yerleri silen Sercan bir şeyler söylemek için hamle yapacakken. Sevinç susturur.
SEVİNÇ-Yeter artık seni dinlemek istemiyorum. Yalanların ve senden bıktım. Ben annemin evine gidiyorum. Sakın arkamızdan gelme.
Sevinç, bebeğini kucaklayıp elinde valiz kapıyı sertçe kapayıp çıkar....ekran duvardaki çerçeveli fotoğraftaki mutlu aile tablosuna kayar. Kapının sertçe vurulması sonrası çerçeve yerinden kaykılıp baş aşağı kalır.
S5- BAYAN KUAFÖR SALONU- İÇ/GÜN
Ekranda yerde biriken kesilmiş kadın saçlarını, süpürgeyle faraşa doldurmaya çalışan elleri görürüz. Ayağa kalkıp doğrulan takım elbiseli Sercan faraştakileri çöpe atar. Bir kadının saçına fön çeken Kuaför seslenir;
KUAFÖR-Sercan koş. Temizliğin bittiyse gel şu fön makinası tut bakiyim.....
S6- BAYAN KUAFÖR SALONU ÖNÜ - DIŞ/GÜN
İçerden Bayan Kuaförü camına yapıştırılmış A4 kağıdına yazılı "ÇIRAK ARANIYOR" yazısı bantlarından sökülür. Görüntü dükkan camnından uzaklaşırken kuaförün sesi işitilir.
KUAFÖR (GÖRÜNTÜ ÜSTÜNE)- Sonra iki de nescafe kap gel. Ha bu arada dün aldığın avans yetmesiyle söyle muhasebeye biraz daha versinler...Sen hiç konuşmaz mısın gözüm? Bak hanımefendiye kaç şekerli içiyor...
Sesler yavaş yavaş belirsizleşirken, ekran kararır...
Güzel senaryo, alan almıştır sanırım 🙂
"Su Akar, Yatağını Bulur."
"SAKATLAR derneğine gidip ENGELLİLERLE sohbet ettim." de ne demek yahu?.. :DDD
paralel kurgu yapacaksın, iki farklı yerde iki alakasız insanın yaptıklarını arka arkaya kurgulayarak bunların birbiriyle ilgileri varmış gibi göstereceksin ama tam olarak ilgileri olmayacak. yani seyirciye oynuyacaksın, seyircinin önyargısını yüzüne vurucan.
hikaye nasıl olabilir, misal bir adam düşün
A sahneleri: adam eşine çiçek alır
B sahneleri : kadın eve bir adam alıyor
A : adam çikolata da alır
B : kadın adamın dudaklarına öpücük kondurur
A : Adam kıyafetlerini beğenmez üstüne başına bi şeyler alır.
B: kadın eve aldığı adamın kıyafetlerini çıkarır
...
...
A: adam B nin komşusudur, akşama misafirliğe giderler B'ye, aldığı çiçekle çikolatayı kendi eşine verir 🙂 gibi
(Eğer B nin evini dışardan gösterirsen, A o eve yöneldiğinde bi gerilim de yaratmış olursun ama o evi geçip yandakine girer)
umarım faydalı olur ama çektiğin şeyleri yüklemezsen ayıp edersin 🙂
inter ne yapmışsın be yaa 😀 kafam karıştı 🙂 en iyisi arkadaş bi atom alsın parçalasın daha kolay gibi geliyor 🙂
bu özgün bir hikayeyse müthiş bi hikaye bence, yalnız genelde aklıma ilk gelenler özgün olmuyolar ziyadesiyle klişe oluyolar, izleyip aklımda kalanlardan oluşuyolar...(Bunu kasıtlı yapmıyorum yani, bilinçaltı oyunu diyelim 🙂 )
burada anlamadığın ne varsa söyle aydınlatmaya çalışayım 🙂
özetle: bir adam var gece için hazırlanan, bir de eve adam alan bir kadın var.
bu ikisini paralel kurgulayınca bunların eş olduğu kadının adamı aldattığı anlamı çıkıyor, ancak aslında bunlar komşu, kimsenin kimseyi aldattığı yok.
burada seyircinin önyargılarıyla oynuyoruz, önyargıyla alakası da bu 🙂
tabiki beğenen beğenir beğenmeyen beğenmez 🙂 ama atom parçalayacak kadar zor değil be abi 🙂 önyargıları parçalamak daha zor 🙂
paralel kurgu yapacaksın, iki farklı yerde iki alakasız insanın yaptıklarını arka arkaya kurgulayarak bunların birbiriyle ilgileri varmış gibi göstereceksin ama tam olarak ilgileri olmayacak. yani seyirciye oynuyacaksın, seyircinin önyargısını yüzüne vurucan.
hikaye nasıl olabilir, misal bir adam düşün
A sahneleri: adam eşine çiçek alır
B sahneleri : kadın eve bir adam alıyor
A : adam çikolata da alır
B : kadın adamın dudaklarına öpücük kondurur
A : Adam kıyafetlerini beğenmez üstüne başına bi şeyler alır.
B: kadın eve aldığı adamın kıyafetlerini çıkarır
...
...
A: adam B nin komşusudur, akşama misafirliğe giderler B'ye, aldığı çiçekle çikolatayı kendi eşine verir 🙂 gibi
(Eğer B nin evini dışardan gösterirsen, A o eve yöneldiğinde bi gerilim de yaratmış olursun ama o evi geçip yandakine girer)
umarım faydalı olur ama çektiğin şeyleri yüklemezsen ayıp edersin 🙂
inter ne yapmışsın be yaa 😀 kafam karıştı 🙂 en iyisi arkadaş bi atom alsın parçalasın daha kolay gibi geliyor 🙂
bu özgün bir hikayeyse müthiş bi hikaye bence, yalnız genelde aklıma ilk gelenler özgün olmuyolar ziyadesiyle klişe oluyolar, izleyip aklımda kalanlardan oluşuyolar...(Bunu kasıtlı yapmıyorum yani, bilinçaltı oyunu diyelim 🙂 )
burada anlamadığın ne varsa söyle aydınlatmaya çalışayım 🙂
özetle: bir adam var gece için hazırlanan, bir de eve adam alan bir kadın var.
bu ikisini paralel kurgulayınca bunların eş olduğu kadının adamı aldattığı anlamı çıkıyor, ancak aslında bunlar komşu, kimsenin kimseyi aldattığı yok.
burada seyircinin önyargılarıyla oynuyoruz, önyargıyla alakası da bu 🙂
tabiki beğenen beğenir beğenmeyen beğenmez 🙂 ama atom parçalayacak kadar zor değil be abi 🙂 önyargıları parçalamak daha zor 🙂
Şaka yaptım dostum,ne yapmaya çalıştığını iyi anladım ama A, B diye anlatınca, kendimi A şehrinden B şehrine giden arabanın C şehrinde kaybolmasına kaptırdım 😛 klişe meselesine gelince aslında çekilip izlendiğinde bir şaşkınlık bırakacaktır, ön yargıyı da şaşkınlık verir zaten. Zengin kız fakir oğlan diye yüzlerce film çekilmiştir. Hikaye klişe ama, hala çekilir 🙂 Kaldıki senin senaryon klişe olsa bile çekildikten sonra sunumu önemli. Zor da değil hani çekimi : ) Ne dersin ?
"Su Akar, Yatağını Bulur."
bence de çekilirse hoş olur, çekimi basit, konuşmasız çekilebilecek bir film, ama ben çekmek istesem kadın oyuncu bulamam bir kere 🙂
bu arada senin film noldu ya, tugbaisa yabancı değil burada muhabbet edebiliriz 😀
bence de çekilirse hoş olur, çekimi basit, konuşmasız çekilebilecek bir film, ama ben çekmek istesem kadın oyuncu bulamam bir kere 🙂
bu arada senin film noldu ya, tugbaisa yabancı değil burada muhabbet edebiliriz 😀
😀 Benim film diye bir şey yok, o artık halkın malı dermişim :))) Bitti sayılır. Çok ağırdan alıyoruz. Hazır sayılır artık, bi ara adresini verirsen ben de bi ara yollarım sana 🙂
"Su Akar, Yatağını Bulur."