@halostendap son mesajını düzenledim. Spoiler butonunu sürprizbozan diye çevirmiştim, belki o nedenle gözden kaçmış olabilir 🙂
Bu arada filmdeki akademik sahne bence gereksiz değil, güzel düşünce ve olmalı fakat orada insanoğlu, dinleyeni değil anlatanı görmek istiyor. Geniş bir açıyla çekilseydi (bilmiyorum, sadece ortaya fikir atıyorum) veya dinleyen arkadaş yer yer dahil olup hocasının sözünü tamamlasaydı daha iyi olurdu kanaatindeyim. Bence o sahnenin sıkıntısı bu.
Şunu da ekleyeyim. Belki çoğumuz gibi pek çok filmin sonrasını, sonunu tahmin edebilen biri olmama karşın bu filmde neyin geleceğini göremedim. Hatta filmin konusundan ilk bahsedildiği zamanlarda yoksullukla ilgili sosyolojik bir araştırmadan da bahsetmiştim. Ön bilgim de vardı fakat filmdeki o nokta bana sürpriz oldu. Bu açıdan senaristleri tebrik ediyorum.
@halostendap son mesajını düzenledim. Spoiler butonunu sürprizbozan diye çevirmiştim, belki o nedenle gözden kaçmış olabilir 🙂
Bu arada filmdeki akademik sahne bence gereksiz değil, güzel düşünce ve olmalı fakat orada insanoğlu, dinleyeni değil anlatanı görmek istiyor. Geniş bir açıyla çekilseydi (bilmiyorum, sadece ortaya fikir atıyorum) veya dinleyen arkadaş yer yer dahil olup hocasının sözünü tamamlasaydı daha iyi olurdu kanaatindeyim. Bence o sahnenin sıkıntısı bu.
SürprizbozanBen filmde sadece finali beğenmedim.Önce cinayet deniyor, sonra sadece yaraladığını görüyoruz. Adam ölse mi kalsa mı diye kararsız kalınmış da, ikisi birden yapılmış gibi. Ben çocukluğumdan bu yana böyle senaryoları sevmemŞunu da ekleyeyim. Belki çoğumuz gibi pek çok filmin sonrasını, sonunu tahmin edebilen biri olmama karşın bu filmde neyin geleceğini göremedim. Hatta filmin konusundan ilk bahsedildiği zamanlarda yoksullukla ilgili sosyolojik bir araştırmadan da bahsetmiştim. Ön bilgim de vardı fakat filmdeki o nokta bana sürpriz oldu. Bu açıdan senaristleri tebrik ediyorum.
sağolasın spidervis.
Evet dostlar ilk dayağımızı İstanbul Film Fest'ten yedik ve film yarışma dışı kaldı. Şimdi de Polonya'da ringe çıkacak. Varşovalı prekarlar ne diyecek bakalım.
Vallaha ne dersen de, bu film kurguda patladı. Yurtdışında hala şansı olabilir tabi.
Başrolün oyunculuğu da bazı yerlerde kötü, ama bence tam da çıkması gereken sahnelerde. Çünkü filmin duygusuna oturmayan şeyi karakteri oynayan kişi de oturtamadığından çok iyi oynayamıyor. Yani filmin metni kadar ritmi de önemli kurguda. Bir sahne filmle ilgili çok önemli şeyler anlatıyorsa bile filmin ritmini bozduğu noktada çıkartmak lazım ya da başka türlü kurgulamak lazım. Bence filmlerin kurgusunu başkasına da yaptırmak iyi bir seçenek olabilir. Çünkü filmin içinde olan kişiler olarak çok fazla filmin içine girip filmi göremiyoruz. Bu hepimizin sorunu.
Benim fikrim bu yönde, ama yanılıyor da olabilirim. Herkes başka bir yerinden görüyor mevzuyu.
@kezzap o sahneleri atıp yollarım bi kaç festivale. Kurmaca olmasının avantajını kullanalım.
Ben de iki kere link istedim neden mailimi istemedi, bu adam beni sallamıyor mu diye tribe giriyordum, şimdi kafama dank etti site üzerinden mesaj atmış olabileceğin. 🙂
Maalesef şimdi baktım sitedeki mesajlara ve tahminimin doğru olduğunu gördüm, ancak geç kalmışım linkler ölmüş. 🙂
Gerçekten filmi görmek istiyorum, bir link daha rica edebilir miyim?
(Site üzerinden mesaj alınca herhangi bir bildirim gelmiyor maalesef, o yüzden haberim olmadı)
Bir de sormak istediğim bir şey var. Google'a "Yoksul Adamlar Nasıl Ölür" diye yazınca sizin adınızın yanı sıra İsmail Pişer ismi ve İndigo dergisindeki kısa bir yazı çıkıyor. Senaryonun esin kaynağı bu metin midir yoksa fazlası var mıdır? Gerçekten ilgimi çekti.
@paciente Yok öyle demek istemedim. Sen filmini nasıl görüyorsan öyle kalsın. Ya da şöyle yapalım mı, güzel bir deney olur bence. Bana senin kurgunu müziksiz, efektsiz yolla, ben bir kesmeye çalışayım, çünkü kafamdakini tam anlatamadım. Bir çeşit deney olsun. Böylece kurgu üzerine de biraz beyin jimnastiği yaparız, herkes faydalanır.
Efektsiz dediğim seste kesmeyi engelleyecek şeyler varsa, geçiş efekti falan. Yoksa seslerin yapılı haliyle, müziksiz bir versiyon istiyorum. Sahnelerin yerini değiştireceğim, kurcalamadan ben de kafamdakini net kavrayamıyorum, belki de sen haklısın diyeceğim.
(Site üzerinden mesaj alınca herhangi bir bildirim gelmiyor maalesef, o yüzden haberim olmadı)
Şuraya bir bakar mısın Cem; http://filmfabrikasi.com/uyeler/cem123/bp-messages/?settings
Eğer bildirim ayarı aktifse, spam klasörünü kontrol et.
Bildirimlerim açıkmış ancak spam'a düşmüş sanırım. Tekrar link rica etsem ayıp olur mu?
Bir de sormak istediğim bir şey var. Google'a "Yoksul Adamlar Nasıl Ölür" diye yazınca sizin adınızın yanı sıra İsmail Pişer ismi ve İndigo dergisindeki kısa bir yazı çıkıyor. Senaryonun esin kaynağı bu metin midir yoksa fazlası var mıdır? Gerçekten ilgimi çekti.
Film o öyküden uyarlama.
Linki mesaja yolladım.
@paciente Yok öyle demek istemedim. Sen filmini nasıl görüyorsan öyle kalsın. Ya da şöyle yapalım mı, güzel bir deney olur bence. Bana senin kurgunu müziksiz, efektsiz yolla, ben bir kesmeye çalışayım, çünkü kafamdakini tam anlatamadım. Bir çeşit deney olsun. Böylece kurgu üzerine de biraz beyin jimnastiği yaparız, herkes faydalanır.
Efektsiz dediğim seste kesmeyi engelleyecek şeyler varsa, geçiş efekti falan. Yoksa seslerin yapılı haliyle, müziksiz bir versiyon istiyorum. Sahnelerin yerini değiştireceğim, kurcalamadan ben de kafamdakini net kavrayamıyorum, belki de sen haklısın diyeceğim.
Bu çok zor çünkü final mixten sonra müzikler vs hepsi tek kanala gömülü.
"Yok öyle demek istemedim. Sen filmini nasıl görüyorsan öyle kalsın." Yok yahu belgesel değil, kurmaca sonuçta dilediğimiz gibi takla attırırız.
Orijinal dosyalarla sıfırdan timeline kurup denicem. Bir kaç hafta sürer. Eşimin uzun metraj belgeselinin alan kayıtlarını almaya başlıyoruz.
Bu arada yıllarını ver kör topal bi kaç kısa belgesel ve kurmaca çek hatun gelsin ilk işi uzun metraj olsun:) Dünya'yı kadınlar değiştirecek abi.
Hmm tüh keşke tek kanal olmasıydı. Ben o halde biraz üzerinde düşüneyim.
Vallaha öyle ben de eşimle bir Almanca senaryo üzerine çalışıyorum. Aslında bu tesadüfi bir durum değil. Sinemayla profesyonel düzeyde ilgilensin ya da ilgilenmesin, içinde yaşadığımız çağ artık gitgide görsel anlatımı mecbur kılıyor. Elinde her telefonu olan çok kabaca konuşursak aslında her gün çektiği tiktok bilmem ne ile aslında bir nevi kurmaca bir şeyler çekiyor, ya da gittiği yeri çeken yine çok kabaca tanımlarsak belgesel yapıyor. Elbette bu kadar kolay değil bu, ama söylemek istediğim, artık günün birinde eline kağıt kalem alıp derdini anlatmak kadar basitleşti işler, bu açıdan bizimki tipler aslında anlatacak bir şeyi olan, bir şeyleri görselleştirmek isteyenlerin İsviçre çakısı oluyoruz. O yüzden yanımızda yöremizde çok yönetmen çıkacak zamanla. Tabi her tiktok çeken film çekebilir demiyorum, ama hakim anlatım normunun görselleştiği noktada, çok daha fazla yönetmen olabilecek potansiyel ortaya çıkacak. Çünkü yönetmenlik işin teknik kısmını bir kenara bırakırsak “anlatacak derdini, görselleştirebilme becerisine sahip insanları yönetebilmek” aslında. Bu da daha fazla görselleşmenin altında daha tabana yayılmaya başladı. Bu çöp işleri de arttırır elbette. Ama iyi işleri de çeşitlendirebilir.
Bu çok zor çünkü final mixten sonra müzikler vs hepsi tek kanala gömülü.
Benim yedeklerde kanallar ilk gönderdiğin şekilde duruyor. Kezzap'la haberleşir yollarım ilk fırsatta.
Filmi izledim ve beğendim. Öncelikle inanılmaz iyi bir hikaye ve senaryo var ortada. Ulusal ve uluslararası festivallerde çok ciddi beğenilebilecek bir hikaye/senaryo özünde, tabii ki çok daha iyi olabilirdi, bazı diyaloglar zayıf kalmış; oralara değineceğim birazdan.
Teknik olarak da (görüntü yönetimi, ses vb.) son derece iyi.
Bir kısa film için nadiren söylenir belki bu ama, bu film için söylenmeli: film daha uzun olmalıymış. O kadar çok anlatım var ki (bunlar kesilmeliydi ya da gereksizdi demiyorum), akademisyen ve fakir adam arasındaki çatışmaya neredeyse zaman kalmamış; halbuki filmin süresinin aslan payını aralarındaki diyaloglar/kavgalar/tartışmalar almalıydı.
Akademisyenin hocasıyla konuştuğu sahne, hocanın kötü oyunculuğu ve kitabi diyaloğu yüzünden filmin en zayıf sahnesi.
Teaser mükemmel, filmin en iyi planı ayrıca bence.
Fakir adamın "orospu çocuğu" dediği an, filmin en gerçekçi saniyesi.
Akademisyenin ve fakir adamın oyunculukları genel olarak başarılı, diyaloglar yer yer zayıf, daha sert, küfürlü, kaotik ve karanlık diyaloglar olabilirdi.
Hepsinden öte, emeği geçen herkesin eline sağlık.