https://filmfreeway.com/derinliksarhoslugu
şifre:3559
Merhabalar. Ege Üniversitesi RTS bölümünden mezun olduğum bu yaz tam İzmir'e veda edeceğim sıralarda son bir film daha çekeyim istedim. 4 yıl boyunca arşınladığım sokaklarında, arada gittiğim barlarında geçecek bir film. Wong Kar-Wai'nin sözüydü sanırım. "Film çekmek insanın farklı yaşlarda kendi fotoğrafını çekmesi gibi bir şey. Hepsi farklı görünür ama aslında hepsi aynıdır." Bu sözü çok içten inanıyorum.
Ekibi bulduktan sonra cebimdeki son para ile filmi çektim. Eleştirilerinizi bekliyorum.
Ses kayıtlarında muhtemelen rüzgarı silmek için ağır bir işlem uygulamışsınız. O yüzden tamamen elektronikleşmişler. Ekipmanınız yoksa, dublajla çözebilirdiniz. Bir de finalde kayıkla açıldıkları sahnede kullandığınız ses kaydı sahilden alınmış. Açıkta öyle dalga sesleri olmaz. Sahneyle uyumsuz.
Atlayarak izledim ben. Arada uzun bir konuşması olan baba vardı. Oyuncuyu çok istekli gördüm, tiyatrocuların sesini duyurmak için abartılı şekilde oynamalarına benziyor fakat söyledikleri gerçek dışı. İlk sahnedeki kızla erkeğin konuşmalarının da yazılı olduğu bariz. Kısaca doğallık yok.
Ses kayıtlarında muhtemelen rüzgarı silmek için ağır bir işlem uygulamışsınız. O yüzden tamamen elektronikleşmişler. Ekipmanınız yoksa, dublajla çözebilirdiniz. Bir de finalde kayıkla açıldıkları sahnede kullandığınız ses kaydı sahilden alınmış. Açıkta öyle dalga sesleri olmaz. Sahneyle uyumsuz.
Atlayarak izledim ben. Arada uzun bir konuşması olan baba vardı. Oyuncuyu çok istekli gördüm, tiyatrocuların sesini duyurmak için abartılı şekilde oynamalarına benziyor fakat söyledikleri gerçek dışı. İlk sahnedeki kızla erkeğin konuşmalarının da yazılı olduğu bariz. Kısaca doğallık yok.
Eleştiriniz için çok teşekkür ederim öncelikle. Kurgu sırasında bunları duysam muhtemelen birkaç şeyi değiştirirdim. Sahil sahnesindeki gürültüyü temizlemek için Noise Reduction işlemini fazla yaptığımın farkına geç vardım. Ses mühendisliği farklı bir uzmanlık tabi. Youtube'dan izlediğim dersler ile sesi nasıl sinematik yaparım diye pluginler eklerken doğallığı biraz bozmuşum. Bu filmim aslında bir kısa film mantığına pek uymuyor. Hikaye ve karakterler derinleştirilerek ve ''doğal'' diyaloglar ile bir uzun metraj yapılabilir.
Baba sahnesine gelirsek oradaki oyuncu 30 yıllık bir tiyatro sanatçısı. Kendisi prova sırasında biraz büyük mü oynayayım yoksa küçük mü diye sordu bana. Ben o karakteri yazarken Aziz Nesin'in bir öyküsünden esinlendim. Öyküde kalp krizi geçirmek üzere olan bir adam, son anında kirli iç çamaşırını düşünüyordu. Ölümü değil de öldükten sonra insanlara rezil olacağına üzülüyordu. Nedense beni etkilemişti ilk okuduğumda. Böyle bir an yaşayan bir babanın o heyecanla oğlunun kapısını çalmasını hayal ettim. Geçmiş, pişmanlıklar, yaşanmamışlıklar ile birlikte.. Heyecanlı oynamasını bu yüzden söyledim. Kısıtlı bir vakitte de çektiğimiz için doğal oynadığı bir oyunu alamadım. Kurgu sırasında kendime çok kızdım bu konuda. Oyuncu yönetimi konusunda daha çok yol almam gerekiyor. Ve daha bir çok şey gibi..
sıkıntı şu ki, gerçek hayatta insanlar kendileri için önemli olan konuları -bekleyeni olmayınca gemici olması gibi- arkadaşlarıyla konuşabiliyor olsa da filmde bu şekilde kullanıldığında, konu önemini ve inandırıcılığını yitiriyor. yani filmde bu konuşmalar büyük bi olay neticesinde olması gerekiyor. mesela patlama neticesinde bi yerde sıkışıp kalmaları ve öleceklerini düşünmeleri gibi bir durumda, bekleyeni olmadığı için gemici olduğunu söylemesi dramatik açıdan doğru oluyor. zaten filmlerdeki bilgi verme göster kuralı da bence bu durumu anlatmak istiyor.
Sesle ilgili söylenilmesi gereken söylenmiş zaten. spidervis'in diyalog ve oyunculuk eleştirisine katılıyorum. Defalarca türlü vesilelerle söyledim, çok iyi olmayan oyuncular hariç yazılı bir metni duygusuyla oynamak çok zor. Ya senarist konuşma diline çok uygun yazacak, ya da oyuncu kendi metniyle oynayacak. Burada ikisi de yok. Çok kitabı cümleler, şiirsel ifadeler. En büyük problemlerden biri bizim kısa filmlerde bu. Bar sahnesindeki arkadaş görece daha iyi mesela.
Bir de filmi sinematografik açıdan sahne sahne incelemek isterim , bunu imzamdaki kanalda yapıyorum, ama sanırım bu film festival sürecinde olduğundan bunun için çok uygun olmayacaktır şu an. Dilediğinizde bunu da yaparım.
Vasat bir deneme olmuş özelikle bu işin okulunu okumuş birinin elinden çıktığını söylediğin için diyorum yoksa emeğe saygı duyarım.
Hikaye kendi senaryon ise bence fazla didaktik bir dille ilerliyor, günümüzde sinemada gerçekçilik akımı artık oturdu bu yüzden gerçek hayatın içinde geçen hikayelerde , gerçekçi bir dil olmazsa izleyen bunu yadirgiyor.
Ben üyelerin bu kadar ağır bir şekilde filmi eleştirmesini anlamıyorum.Biraz daha ılımlı olunmalı.Bir kısa filmci olarak baştan sona izledim.İlk 8 dakika boyunca teknik hataları o kadar önemsemedim filmin ruhu bunların hepsini kapatıyordu.Ev sahnesinde evet oyunculuk garipti ama samimiyet hissediliyordu fakat son da ki o müzik kullanımını duyunca bir of çektim.Konu da bence baya kötü bağlanmıştı.İlk 8 dakika sadece olsaydı takdir edilecek bir iş derdiim ama film genel olarak ortalama seviyede.Bence umut var sende devam etmelisin 🙂
Yapmayın, kimse umut yok devam etmesin demedi zaten. Burada eleştireceğiz tabi bir sonraki filminde daha iyi olsun diye yapıyoruz. Şahsen eleştirilerimin yapıcı olduğunu düşünüyorum. Burada ne eleştiriler görüldü, sizin haberiniz yok tabi. İnsanları ağlatarak kaçıracak kadar haşin arkadaşlarımız vardı burada. Hiçbirine ben de taraftar değilim. Kendilerine de söylemişimdir. Kendi adıma konuşayım burada eğer bir kısa filme yorum yapmıyorsam, o filmde pek umut görmediğim için yapmıyorum. Zira bir şey söylersem kırıcı olmaktan korktuğun durumlar oluyor bu. Yorum yaptığımda ise her ne kadar söylediğim her şey olumsuz olsa da teşvik edici bir tonu olduğunu düşünüyorum. Burada okuduğum tüm mesajlar da öyle. Filmin iyi yönlerini söylemek bize pek bir şey kazandırmıyor burada. Eğer olur da sahne sahne analizini yaparsam iyi bulduğum şeyleri de söylerim, söylüyorum.
Değerli eleştirileriniz için teşekkür ederim. Topluca cevap vermek istedim. Kezzap filmi kanalında eleştirebilirsin.
Yazarken tiyatrocu oyuncular bulursam oyunculuk konusunda sıkıntı yaşamam diye düşündüm. Büyük bir hataydı bu. Üç günde ve kısıtlı bir zaman diliminde çektim. Şartlar bunu gerektirdi. Kötü bir yönetmenlik sergilememin en baştaki sebebi çekimden önce iyi bir prova süreci yapmamış olmam. Diyalogların ağdalı olduğunun farkındaydım. Bunu prova sürecinde kısmen düzeltebilirdim sanırım.
Işıklar ve ses hazır olunca her şey yolunda gidecekmiş gibi bir gereksiz özgüvenle çekimlere başladım.
Şu aralar biraz Eric Morris, Stanislavski gibi yazarların metodlarını okuyorum. Bu filmden, dört yıllık sinema eğitimimden daha fazla şey öğrendim. Gerçekten eleştirilere katılmasam filmimi canla başla savunurdum.