İyi bir komedi filminin her dakika güldürmesi gerekmez diye düşünüyorum. Çok da sırıtmayan bir hikaye yapısına bağlanması avantajına olur. Ama bu da onu iyi bir komedi yapmaya yetmez. Şaşırtabilmeli. Eski Amerikan filmleri ve dizileri daha tutarlıydı bu konuda. Seinfeld, Cosby Ailesi gibi. Top Secret, absürt komedinin önünü açtı. Skeç diyeceğimiz sahneler birbirine, olay örgüsünü önemsemeden bağlanınca ortaya çabuk unutulan işler çıktı. Bizde de hala eskilerin yerinin dolmadığını düşünüyorum. 40 sene önce çekilen Kibar Feyzo iyi incelenmeli. Üst nokta olarak onu görüyorum ben.
Zeka kokan espiriler, mizah ve tutarlı senaryo, karakter odaklı, tip ve kişisel davranışlarla güldürmeye çalışan filmlerin önüne geçmeli. Film içinde mümkünse hiç tip olmamalı. Tanıtmak için 1-2 dakika ayıracağınız her karakter size bol malzeme sunacaktır. Püf noktasının bu olduğunu düşünüyorum.

Komedi türü deyince aklıma şu film geliyor: "Mr Bean's Holiday". Neredeyse her dakikası komedi. Türkiye'de ailecek izlenebilecek komedi filmleri işte aynen bu ayarda olmalı. Başrol oyuncusu bana Charlie Chaplin'i anımsatıyor.

Bizde aksi düşünülse de türlerin içinde en zoru komedidir.. iyi bir komedi filmine rastlamak Amerikan sinemasında da Avrupa sinemasında da mucizeye denktir..
Bizdeki sıkıntının daha fazla göze batması tamamen komediye yaslanan bir sinema sektörümüzün olması..
Sebepleri Nedir? Seyirci, Yapımcı, senarist, oyuncu/yönetmen..
Sinemanin dört ayağını da neden bu kadar alt seviye komedi filmleri, genel olarak da neden bu kadar kötü filmler var açısından ayrı ayrı değerlendirmek gerekiyor, eğer bir çözüme ulaşmak istiyorsak.
Seyirci, bir kere türk seyircisi türk sinemasına inanmıyor ne demek istiyorum bilimkurgu çekip Beşiktaş'a uzaylı indirirseniz gişe de iki seksen uzanirsınız ya da türk polisinin Uluslararası bir operasyonun parçası olduğu bir hikaye ile seyircinin karşısına çıkarsanız vs vs.
Bunun aksi olabilir mi olur ama yapımcı böyle bir maliyetin altına girer mi, girmez. O zaman yapımcı ayağını konuşalım.
Türkiye de senede birden fazla film çekebilecek büyüklükte üç bilemedin dört şirket var ve onlar da bu işte geçmişleri beş on seneyi geçmeyen çok büyük maddi imkanlara sahip olmayan şirketler ve bu durumda onlardan büyük projeler beklemek hazırlığı iki üç seneyi bulan filmler beklemek onlara da haksızlık ve onlar da ellerindeki en kolay yolu seciyorlar ucuz komedilerle ellerindeki sermayeyi çevirmek.
Oyuncu yönetmen boyutuna bakacak olursak Türkiye de profesyonel komedi yazarı sinema için yoktur televizyon için de bir elin parmaklarını geçmez.
Turk komedisi bir gelenek olarak doğaçlama komedyenler üzerinden yürüyor ve bu sinemada da aynen devam ediyor. Cem yılmaz yazıyor oynuyor alAta Demirer yazıyor oynuyor Yılmaz Erdoğan yazıyor oynuyor Gülse Birsel yazıyor oynuyor liste uzayıp gider.
Bu biraz da komedinin kendine has ifade zorluğundan kaynaklanıyor sizin bir parmak şıklatmasini veya bir hıçkırık krizini komik olarak yazmanız bekleniyor komedi görsel bir sanat ve komedinin kitabı değil yazılı bir metni dahi olsa bu ancak karikatür dergisi olabilir gerçeği atlanıyor, bu durumda senaristler tek yol kalıyor görüntü komedisi uzerine çalışıp zorlancagina diyalog komedisi yazarak yapımcıyi etkilemeye çalışıyor. Ve sonuç diyalog üzerine kurulu TV dizisi tadında sinema senaryoları ve belli bir sinema zevkinin üzerindeki insanları etkileyememe.
Yönetmen ayağında ise komedi konuşacaksak bunun aksini tek başarabilen yönetmen Selçuk Aydemir komedinin sadece diyalog değil aynı zamanda görüntü olduğunun farkında ve bu da seyirciden hak ettiği ilgiyi görüyor..
(Recep İvedik gelmiştir aklınıza onu da fırsat olursa başlı başına konuşuruz)
Diyeceklerim bu kadardır, çala kalem yazdım hatalar cümle düşüklükleri için kusura bakmayın..

ben türkiyenin en iyi komedi filmini yazacak kapasitedeyim sadece fikir teyakkisi yapacak bi ortak arıyorum yazmak için zamanı olan ve yetenekli mizah senaristi bir arkadaş bana yazabilirse çok sevinirim.

İddialı sözler seni bağlar , bana kalırsa bu şekilde yaklaşma olaya "türkiyenin en iyi komedi filmleri" yazıldı , çekildi , hala da izleniyor.

Güzel bir komedi yazabilirsin bunun önünde bir engel yok , en iyisi olup olmadığına zaman ve insanlar karar verir bence .

İddialı sözler seni bağlar , bana kalırsa bu şekilde yaklaşma olaya "türkiyenin en iyi komedi filmleri" yazıldı , çekildi , hala da izleniyor.

Güzel bir komedi yazabilirsin bunun önünde bir engel yok , en iyisi olup olmadığına zaman ve insanlar karar verir bence .

iddialı olmuş evet ama ciddiyetimi belirtmek istemiştim haklısınız. eğer ilgilenen olursa bana ulaşabilir hemen birbimizi ölçer frekans tutarsa yazarız.

Neden acaba artık eskisi gibi iyi komedi filmleri çıkmıyor. Biz mi eskidik de eskileri seviyoruz yoksa şimdiki komedyenlerin değer yargıları mı değişti? Eskiden daha fazla doğallık vardı sanki, şimdiki oyuncular çok daha fazla yapmacık. Belki de Dünya giderek yapmacıklaşıyor. Filmlerde halka göre halk neyi isterse yapımcılar onu yapar. Sütün yağı neyse kaymağı o kadar olur ne de olsa. Fakat özellikle komedi filmlerinde gelinen seviyeden hiç memnun değilim. Eski sanatçıları özlüyorum.

Herkesin espri anlayışı farklı olduğundan, bir komedi filminin herkesi memnun edebilmesi çok zor. Kimi nostaljik bir biçimde Hababam Sınıfı seyrediyor hala, kimi Recep İvedik; kimisi de tamamen yabancı dizi/film izliyor. Dolayısıyla "Ülkenin gelmiş geçmiş en komik filmini çekmek" imkansız bir misyon, ne yaparsanız yapın mutlaka gülmeyen birileri çıkacaktır. Bu ülkede cıvık olmayan kaliteli bir komedi çıkması, ülkenin durumu sebebiyle zor. Öncelikle gülünecek bir durum, bir hal kalmadı; hayat çok karanlık. Ayrıca genel insan kalitesi çok düşük. Dolayısıyla "Recep İvedik" formatı haricinde pek bir şey tutmayacaktır, izlenmeyecektir.

Hikaye anlatma çabası yok. Tokat var, küfür var, mafya var. Üç boyutlu karakter zaten kaç kere var oldu ki bizim sinemamızda? Büyük kitlenin kalitesiz şeylerden hoşlandığı doğru olmasına rağmen "halk bunu istiyor" kolaycılık için de kocaman bir sığınak. İki ucu...

Sinema sektöründe herkes birbirinin akrabası, hısmı, kankası. Bir iş mi yapılacak "bizim Mahmut çeker yaa işte.", senaryo mu yazılacak "bizim Ahmet yazar yaaa işte." Cık. Çe-ke-mez. Cık. Ya-za-maz.  Cinsiz korku filmi, kırosuz komedi filmi o-la-maz.

Bambaşka, Türkiye'den kopuk bir gerçeklikte geçen diziler, filmler, uyarlama hikâyeler. Sanki bizim toplumumuzda hikâye kıtlığı varmış gibi... "Türk Sineması" denen bir şeyin ortada olmadığı gerçeği.  Yok şunun tavuğuna kış dersek az izleniriz, yok falancanın kazları ürküp kaçmasın mantalitesi. Aman abi verelim duygusalı ağlatalım, aman abi iki küfür ettirelim güldürelim. Bütçeler...Garanti iş üretme telâşı. Bir filmde voleyi vurma arzusu. Tek filmlik yönetmenler ülkesi olduğumuz gerçeği.

E ben nasıl dönüp dönüp Natuk Baytan izlemeyeyim? Zamanında başarmış işte adamlar; hem popüler kültüre hizmet edebilmişler hem bu ülkenin gerçeğinden beslenmişler, hem toplumu analiz edip gerçek karakterler yaratmışlar hem nalına hem mıhına vurmuşlar, ne söyleyeceklerinden geri durmuşlar ne halktan uzak durmuşlar. Bizim sinemacılarımız halkın içinde yaşamıyor ki ne anlatacaklar? Yansımanın yansımasının yansıması...Kendi içinde hikaye aramak yerine Kore'den, Amerika'dan uyarlama basan kafalar bunlar. Ezkaza bir kişi çıksa, başarsa, üç günde tepesine vuracaklar. Yazarı, yapımcısı, izleyicisi hepsi aynı yerde; hiçbiri birinden önde değil maalesef. Herkes suçlu. Bok çukuru, debelen dur.