Çok dini bir söylem ama gariptir ki aynı zaman da bu bilimsel gerçekliğin de temelini oluşturur. Biz ne dersek diyelim şu şöyledir, bu böyledir diye aslında o hakikat değildir, gerçektir. Hakikat ile gerçeğin arasındaki fark da şudur, gerçek kişiye, duruma ve zamana göre değişkenlik gösterebilir lakin hakikat öyle değildir. Hakikat kesindir, değişmezdir evrenin başından beri öyledir ve sonuna kadar da öyle olacaktır. Biz insanlar olarak hakikati asla ve asla göremeyiz sadece bunlar eşeleyerek bazı gerçekler oluşturabiliriz hakikatin yerine. Yani biz ne önerme yaparsak yapalım ister başına bence,bana göre vs. koyalım ister koymayalım farketmez, söylediğimiz, düşündüğümüz her şey ama her şey aslında bizim fikrimizdir kesinlikle ve kesinlikle hakikat değildir. Bu noktada da zaten bana hep "kendi fikrini genelin fikriymiş gibi, gerçekmiş gibi sunmayı bırak" lafı saçma gelir, zaten kimse bunu yapamaz ki yada zaten herkes bunu yapar (İşte bu 2 olgu da kişiden, kişiye göre değişebilecek farklı gerçeklerdir).
Sonuçta bi yerde haklısın.
Hadi yine iyi bağladın 🙂
Usturuplu da sallama.
Ayrıca arada şunu kaçırmışım (Yani bir önceki mesaj buna cevap değildi aslında), bunu herkes der ama ben gerçekten diyorum, ben asla sallamam. Bu da öyle karakter ve prensip meselesi gibi yüce amaçlardan öte daha insani ve yüzeysel bir amaçtan ötürüdür, sallamanın birçok nedeni olabilir ama hep genelde aynı noktaya varır, kendini fazladan satmak, kendine yer edinmek vs. gibi dürtüler. Ben de bu dürtüler yok ama bu yine öyle karakter vs. meselesi gibi bir amaçtan dolayı değil mantığıma ters sadece, bugün gidip kendimi ağırdan satsam yarın öbür gün foyam ortaya çıksa zaten başladığım noktanın daha gerisinde olurum. Ben sallamam ama şunu da kabul ederim çoğu kişinin aksine, zaten söylediğim dediğim her şey (Ki aslında herkesinde yaptığı budur daha önce dediğim gibi) bir önerme ki zaten mantığı da sallamaya yakındır. Ve de aslında dediğimiz her şey usturuplu ve belli kalıplara uygun sallamaktır, tek yapabileceğimiz daha da usturuplu, daha da bilgi dolu ve kalıbına uygun sallamalar yapmaktır. Ben de buna özen gösteriyorum ve bu sallamaları (Yani önermeleri) yaparken de en azından çoğu kişinin aksine bu sallamayı yaparken ki çıkış noktalarımı paylaşıyorum. Yani "o öyle" demekten ötürü, "buna böyle diyorum, çünkü şu şöyle" demeyi tercih ediyorum. Ben nedenlerimi belirterek insanlara fikrimi sunuyorum ki nedenlerim de bir mantıksızlık görürlerse onlar üzerinden eleştirebilsinler. Bizim sitede de (Aslında bizim ülkenin toptanın da) asıl sorun bu, herkesin kendince fikirleri ve eleştirileri hava da uçuşuyor ama kimsenin bunlar için bir dayanağı yok. Adam seni eleştiriyor ama bakıyorsun yaptığı eleştiri "o öyle değil, yanlış düşünüyorsun" benzeri kalıpları aşmıyor, bir kişi de çıkıp adam akıllı, senin yazdığın nedenlerden birini veya birkaçını ele alıp "usta bak sen şöyle şöyle yazmışsın ama bak o öyle değilmiş, o yüzden bu böyle değil" benzeri bir eleştiri yazmıyor, belki de yazamıyor. Bu noktada bir de tartıştıklarını düşünüyorlar ama tartışma böyle yapılmaz ki ne yazık ki ülkenin en önemli mercilerinden olan siyasetçilerin çoğunun yaptığı şey de bunun ötesine geçemiyor. Herhalde genetik bir şey.
ben 3xraid0 kullanıyorum. video edit işlerinde ya da yüksek mb katalog sayfaları ile çalışırken tek hdd ile çalışmak iş değil, bildiğin işkence.
raid0 düşünen arkadaşlara naçizane önerilerim;
kullandığım diskler samsung spinpoint hd502hj, ki raid0 için biçilmiş kaftandır. 1 tb diskler raid0'da biraz hantal kalıyor (diskler içerisindeki plaka sayısından dolayı). seagate ve wd bu disklerin verdiği sonuca pek ulaşamıyorlar. testlerde aldıkları sonuçlar, samsung disklere göre düşüktür. donanımsal bir durum. raid0'da samsung spinpoint 7200ler çok başarılı, marka fanatikliğinin faydası yok. bir de raid0 da kulllandığınız tüm diskler aynı olmalı. başka marka başka kapasitede disklerle raid0 olmaz, olur da performanslı olmaz.
şu anki 3xraid0 sistemde 450 mb/s okuma hızı alıyorum, erişim süresi 8.3 ms. tek hdd kullansam alacağım en fazla 100 kusur. eğer işletim sistemini ve programları ssd'e kurar verileri de 3 ya da 4xraid0 dan okutursanız uçarsınız. gerçi raid0 sistemde bir disk uçarsa tüm verilere elveda dersiniz ama hıza alışınca insanın gözü riskleri görmüyor. ben hiç yaşamadım Allah'a şükür. sistemde 5 hdd var 3'ü raid çalışıyor, diğer ikisi önemli verileri yedeklemek ve downloadlar için(download ederken raid diskleri meşgul etmesin diye). yakında bir hd502hj daha takıp raidi 4'lü yapmayı planlıyorum, bu şekilde 600-650mb/s civarlarında hızlar alınabiliyor. depolama alanı, uzun ömürlü olması ve kapasite/fiyat olarak düşündüğünüzde şu an için raid0 ssd'lere göre tercih edilebilir. ssd'leri veri depolamada kullanırsanız yoğun okuma yazmalardan dolayı ssd'ler çok çabuk tırtlar. tamam raid0'da risk var fakat şurası bir gerçek ki; 3 ya da 4'lü raid0 dan sonra tek hdd kullanırsanız cin çarpmışa dönersiniz.
gerçi ben windows'u ssd'e kurmuş değilim ama performanstan fazlası ile memnunum. 3 ya da 4'lü raid0 da açılışta zamandan kazanç olmaz çünkü raid denetleyicileri vs bir sürü ıvır zıvır yüklüyor ama açılıştan sonra sistem coşar. ben raidi kurarken biri küçük (120 gb) diğeri kalan toplam hdd alanı olmak üzere iki raid dizisi tanımlıyorum.120 gb'lık birincil raid'e sistemi ve programları kuruyorum gerisi veriler için. veriler için kullandığınız diğer alanı windows yüklerken istediğiniz kadar bölebilirsiniz hızda problem olmaz. yalnız, işletim sistemi ve programlar için kullandığınız birincil raid birimini düşük tutmalısınız ki, erişim süreniz kısa olsun. zaten ssd'lerin performansında okuma yazma hızlarının yanısıra diğer bir önemli faktör de erişim sürelerinin sıfıra yakın olmasıdır. bazı arkadaşlar raid oluştururken tek raid dizisi tanımlıyorlar, sonra diskleri windows kurarken bölüyorlar ki bu çok yanlıştır. windows kurarken istediğiniz kadar bölün tek raid diziniz olduğu için bu bölümleri tek raid birimi olarak değerlendirir ve bunun sonucunda erişim süreniz çok uzar. bu bölme işlemini raidi kurarken yapacaksınız, windowsu yüklerken değil. eğer bölme işlemini raidi kurarken yaparsanız, sisteminizde iki raid dizisi oluyor (en fazla ikidir). windowsu kurarken bölerseniz tek raid dizisinde iki ya da x sayıda bölümünüz olur, ki erişim sürenizi çok uzatmış olursunuz.
ek olarak, anakartında raid desteği olmayanlar, raid denetleyici kartı takarak raid kurabilirler. ama en iyisi raid destekli bir anakart ile değişmek. ben asus da kullandım çok, ama gigabyte en iyisi bu konuda. hem stabil hem de hızlıdır gigalar.
Apple mini mac ile kurgu yapılıyor mu arkadaşlar iş görür mü?
Tükenmez kalem ile tablo yapmaya benzer herhalde (Yapan yapıyor tabi bkz: http://vianaarts.deviantart.com/ " onclick="window.open(this.href);return false;) eğer taş gibi bir sabra sahipsen yaparsın neden olmasın? Lakin nette öyle bir gözden geçirdim yabancı sitelerde falan da sorulmuş, cevap verenler genel de çok zor olacağını -hele hele hd video falansa bayağı ağır çalışacağını programların- söylemişler. Tabi cevap verenler ne derece ehildir orası ayrı lakin ben de düşününce aynı kanaattayım. Zira i5 işlemci, 2 GB ram ve Intel HD3000 ekran kartı ile Photoshop'ta RAW imaj açmak bile zorken HD video editlemek kim bilir ne kadar mümkündür.
Ayrıca Mac Mini çoğu yerde 1800 TL civarında. Üstüne 700-800 TL daha koyarsan bir iMac alabilirsin. Hem doğru dürüst bir ekranın olur, hem de yeni Premiere de artık ATI ekran kartı donanım hızlandırmasını desteklediğinden çok daha rahat video kurgusu yaparsın.
Sağol Barış. Kafamdaki imac 7000 lira yav 🙁 Ama alıcam biriktirip.
http://www.apple.com/macpro/ " onclick="window.open(this.href);return false;
Bırakın bu mac işlerini 🙂 Toplama pc rulzz, toplama pc ile macosx kur çok istiyosan mac'den daha hızlı çalışıyor 😀
7bin'e temiz xeon işlemcili pc olur haaa
*our AC-130 in the air
Hepa biliyorsun senin fikrini sormuştum mac almadan önce, epey de bir araştırmıştım. Malum fiyatlar belli kararı verirken insan tekrar tekrar düşünüyor. Bu bilgisayara para vereceğime bir PC toplayıp kalan parayla bir sürü film ekimpmanı alabilirdim. Bence bu konuda doğru veya yanlış karar da yok açıkcası, ikisi de bilgisayar ikisinin de iyi-kötü yönleri var. Daha doğrusu Mac'in tek kötü yönü var, o da fiyatı. Sözün özü son bir kaç yıldır mac kullanıyorum, çok memnunum. Alırken ciddi bir meblağ tutmuştu ve inan hiç acımıyorum artık o meblağa çünkü paranın hakkını veriyor.
Bir de hız konusunda şöyle bir durum var. Ben bilgisayarı aldıktan bir sene sonra yakın bir arkadaşım, çok üst düzey bir PC topladı, SSD'sinden işlemcisine herşeyi on numaraydı ve ciddi bir meblağ tuttu. Sonra uzun bir süre uğraşıp osx kurdu sisteme, ardından hız testi yaptı. Bana da bir mail yollayıp, hız testi programını ve skorunu yolladı. Benim sonuçlar %30 civarı arkadaştan yüksekti ikimizde şaşırdık. Sözün özü bilgisayar olsun, diğer teknoloji aletler olsun içinde kullanılan parçaları ne kadar az çok bilsekte olaya tam hakim değiliz. Bizim bilmediğimiz konularda, donanımı oluştururken, tasarımı yaparken bilgisayar üreticileri bazı hayati kararlar veriyorlar. İşte bu detaylar son üründe ciddi fark oluşturuyorlar. Mesela bugün bir Pentax kameranın özelliklerine baktığında Canon'un yerine tercih edesin geliyor ama Canon'u kullandığın zaman, Pentax almadığına seviyorsun.
Bir de olayın kullanabilme kısmı var ki bu da çok önemli. Mesela ışık, kompozisyon vs.. bilmeyen bir kişiye dünyanın en iyi fotoğraf makinasını versen bu kişi elindeki aletten tam verim alamaz. Yine işini iyi bilen biri dandik bir fotoğraf makinasıyla da güzel fotoğraflar çekebilir. Bilgisayar kullanımı da aynen buna benziyor. İster pc, mac, laptop, netbook vs.. birer araç, bunu en iyi şekilde gereksinimlerine uygulayacak kişi de son kullanıcı. Mesela çok yüksek bütçeli bir bilgisayar alıp, işletim siteminin bulunduğu harddiske kurgu programlarını yüklersen sonra bu disklerin %95'ini doldurup kurgu yapmaya kalkışırsan performans alamazsın. Bütçen küçük ise tüm parayı işlemciye ve ram'e yatırmak yerine, mütevazi bir işlemci alıp, işlemcinin işlem gücü kadar veri taşıyabilecek ram aldıktan sonra işletim sistemi için bir harddisk, uygulamak için bir harddisk ve cache dosyaları için bir harddisk ve hatta render için bir harddisk alınırsa, performansa daha yüksek katkı sağlanmış olur. Yine toplama pc'lerde veriyolunun, ekran kartının ve dahası benim bilmediğim tüm diğer parçaların işlem akışını, işlem kapasitesinin, veri aktarımlarının birbirine denk olması gerekir. Biri çok kuvvetli diğeri zayıf olursa, ortaya çıkacak sonuç da zayıf olur.
Bütün bunları bildikten, öğrendikten sonra bir de işletim sistemi konusu geliyor. Benim mac alma niyetim son pc'yi topladıktan sonra doğdu. Kurgu için yüksek kapasiteli bir bilgisayar toplamıştık, hatta forumda başlığı da vardır. http://www.filmfabrikasi.com/forum/viewtopic.php?f=22&t=4982 " onclick="window.open(this.href);return false;
On sayfa konuşup bir bilgisayar toplamışız, sonunda ortaya çıkan şey inanılmazdı. Sabah olduğunda bilgisayara koşuyordum resmen ama bir kaç hafta sonra durum değişmeye başladı. Transfer için gelen harici harddiskler, ağ bağlantısı, flash diskler, malzeme toplamak ve güncellemeleri yapmak için kısa internet bağlantıları bilgisayara virüsten, trojana kadar her mahlukatın girmesine yetti. Bir sabah uyandık, HDD'lerden birini bilgisayar görmüyor akşama filmin kurgusunu teslim etmemiz lazım yoksa kontratı ihlal ediyoruz. Böyle bir sürü abuk sabuk şey geldi başıma ve ben de başka alternatifleri araştırdım. Sonunda kararımı daha pahalı ama daha stabil bir sistemden yana kullandım. Sonuçta bu benim ekmek teknem ve profesyonel işlerde beni endişeye düşürmemesi benim için oldukça önemli.
Sonuç olarak PC'de olur Mac'de olur. Bütçeden, beklentilere kadar değişen bir listenin sonunda, insan rahat ettiği işi akışını tercih etmeli.
Bilemedim bana hala mantıksız geliyor hele Türkiye'de:)
*our AC-130 in the air
Apple mini mac ile kurgu yapılıyor mu arkadaşlar iş görür mü?
Onu denedim, olmuyor onla. Yavaş baya.
Apple 1920*1080 ProRes 422 kodeği firewire 800 harddiskten oynatamadı. Kendi harddiskine alınca şöyle böyle oynattı. 444 ün yanına bile yaklaşamıyo. O yüzden karar değiştirip iMac aldım ben de. Mutluyum 🙂
Apple mini mac ile kurgu yapılıyor mu arkadaşlar iş görür mü?
Onu denedim, olmuyor onla. Yavaş baya.
Apple 1920*1080 ProRes 422 kodeği firewire 800 harddiskten oynatamadı. Kendi harddiskine alınca şöyle böyle oynattı. 444 ün yanına bile yaklaşamıyo. O yüzden karar değiştirip iMac aldım ben de. Mutluyum 🙂
Haha, komiksin la payi, mp3'ten bahsediyo sanki, full hd 422 prores oynatamıyo diyo..
Olum adam uzun metraj yapacam demedi, kurgu yapabilir miyim diye sordu.
Ha uzun için sordunsa bidıl zaten vay halimize. Sen yine bana getir projelerini 🙂
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Kurgunun uzunu kısası yok hacu. Görüntüyü oynatamıyosa yapamazsın. Gerenk yok yani. Neyse bidıl zaten kararını verdi 🙂