Forum

Saçmalama Hakkı Kut...
 

Saçmalama Hakkı Kutsaldır, Saçmalıyınız.

24 Gönderi
12 Üyeler
0 Reactions
4,426 Görüntüleme
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

Altından bile kalkamazsın => Gold can not even get up.

Süper öğretiyor. 2 haftaya kalmaz Ali'ye çevirilerde yardım ederim.

Hemen işe başlıyorsun. Zeplin, portakal suyu ve Meclis masrafları dahil gecede 1 penik. Albüm ve dizi çalışması da iskele babası. Sonra ver elini, sen de gitme Triyandafilis.

 
Gönderildi : 11/07/2009 1:35 pm
(@zepra)
Gönderi: 0
 

saçmalama yasaklansa da ağız tadıyla saçmalayabilsek.

bu başlığın yönetimine el koyuyor ve burada saçmalamayı yasaklıyorum!

- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.

 
Gönderildi : 13/07/2009 4:57 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

"Türkiye çok güzel günlere gidiyor."

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 13/07/2009 5:02 pm
(@enjeksiyon)
Gönderi: 0
 

Evet yeni laflar geldiğine göre bu başlığın ahkamcı başısı da ben olduğumu zannettiğime karar vererek engerek yılanından beter bir şekilde başlara çorap örebileceğimi düşündüğüme göre, hemen hakettiğiniz laflarınızı takdim edip hadleriniz bildirip ödlerinizi koparayım. En alttan başlayayım Görkem efendi: Tırnak içine alaraktan kendi lafın değilmiş gibi kafandan sallamıyomuş gibi yaparak kendini soyut bir cümleler silsilesine bu kadar tartışmalardan ucuz bi şekilde kaçabileceğini zannettin demi. Ha hay. Ben buna gülerim. Biz "tırnaklarımızla" yaptık bu memleketi. Hala da yapmaktayız. Yapım aşamasında yani. Bu ülkenin yalnızlığına ve de güzelliğine armağan edilen ne ödüller var biliyon mu da sen? Ha eğer Türk sinemasını kastetmiyorsan o ayrı ama bak o zaman canını yerim senin. Fakat başka bir şey de kastediyorsan canını yemem. Sana bu kadar yeter. Gelelim diğerine. Zaten en başta da belirttiğim gibi buranın çeşnici başısı da benim geldi gitti indi bindicisi de benim. Önce inip sonra bindiğiniz dolmuşlara para ödüyorsunuz da neden burada kendi varlığınızı beleşe getirmeye çalışıyorsunuz hiç anlamadım. Ayrıca bu başlığın komutanına da kırgınım ben. Soyadı Hegel olmasına rağmen ön ismi belli olmayan adı mustafa iken Kemal'e zorla dönüştürülen arkadaşım nerelerde? Beni neden yalnız bırakıyor.

Hegel Hadi dostum burayı böyle bırakıp gidemezsiiin!!

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 13/07/2009 8:37 pm
(@mordevrim)
Gönderi: 0
 

Süper bir senaryo yazdım.

Bir kadının kalbinde BURUKA satan bir adamla o kadının aşk hikayesi. Adı da "Kalbimde burukacı".

Çekmek isteyene verebilirim..

Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...

 
Gönderildi : 14/07/2009 2:30 am
(@mobidik)
Gönderi: 0
 

UYUTUYORUZ

Bugün yaşıyordum, varlığım geçmişte yokluğum ise gelecekte gizliydi. Kendime verdiğim sözlerden alacaklı sayıyordum ki peşinatsız verme diyen büyüklerimin sözlerine kulak asmadığım zamanlardan sonra suratımın asıldığını şimdi anlıyordum. Biriktirdiğim varlığımın, hayal ürünü olduğunu söyleyenlerin arasında sıkışmış duran ruhum isyan edip kurtar beni diye bağırdığında kendi sesimi tanımaz durumda olduğumun farkına vardım. Acabalar her seferinde kapımı çalıyordu fakat bu sefer yatıya kalacaklarını haber vermeden gelmişlerdi ve yer yoktu odacıklarımın içinde. Gelene git denilemez, tanrı misafiri geri çevrilmez nasihatleri ile büyümüş biriydim ama misafirin tanrıyla yakınlığından şüphe ettiğim anlarda soru sormanın, sorgulamanın yasaklandığını yüzüme örten annem uyumamı söylüyordu. Uyu yoksa büyüyemezsin.
Çok mu uyudum bilmiyorum ama hala küçük hissediyorum kendimi kıyafetlerimin değiştiği aşikar ki ütü gerektiriyor ellerim ile gözümün altındaki yama şeklindeki tenim desenleri. Nefes alırken harcadığı zamanı bile sorgular durumda yaşayanları görünce kendimden şüphe duymaya vakit ayırmaya başladım. Adım adım gidiyorum bakalım nereye varacam diye fakat bilmediğim bir şeyler zaten orada olduğumu söylüyor bana. “O zaman oradan ayrılmanın vakti gelmiş.” cümlesini elime alıp yanıma da bana hayat verecek birkaç yudum değerli söz alıp çıkıyorum yola. Yürüdükçe mi yoksa uyudukça mı büyüyorum hala duruyor bu soru kafamın içinde.
Şimdi kurak bir iklimin ortasında insan tepelerinin arasından geçerken ilerde elinde dev bir ayna ile gözümü kamaştıran, ışığı ile herkesi kendisine hayran bırakıp kör eden varlıktan kaçıyorum. Kaçarken yüzüme vuran rüzgarda buluyorum açlık kokusunu siyah incilerin. Ardımdan gelen ve yanındayız diyen sahtekarların hangi soruma bu cevabı verdiklerini düşünürken bir el sayfayı çeviriyor da sanki bambaşka bir alemde buluyorum kendimi..
Gezinirken düş aleminde kendimi buluyorum yine. Ben merkezli düşüncelerin ortasında oyun oynuyoruz tek kişilik. Sesinizi başka bir yerde duyduğunuzda sevmemeniz gibi kendinizi de karşınızda gördüğünüzde sevmiyorsunuz emin olabilirsiniz.
Bir dakika ben ne yapıyorum böyle?
-Tamamen uyutacaksınız di mi doktor?
-Evet tamamen uyutuyoruz zaten!!!

(09.07.2009)

Maksadım sana gördüğünü anlatmak değil anlamadığını göstermektir.

 
Gönderildi : 15/07/2009 12:40 am
 ili
(@ili)
Gönderi: 0
 

Genetik yanılsamalarımız var. Herkesin yaptığı hatalar, anne babanın doğru bildiği bütün yanlışlar, ön yargılar, kompleksler, genetik olarak çocuklarında bir koşullandırma olarak ön plana çıkar. Yetiştiğiniz aile (ortam) değil, genini aldığınız donör (ebeveyn) ler kim olduğunuzu belirlemektedir. Bu durum yeni neslin zeki veya aptal olması yargısından ziyade, doğru kişiyle çiftleşmenin önemininin altını çizer. Ama yinede tüm dünyayı bilinçlendirmeye çalışmak yerine, spor salonuna haftada birde olsa gitmek çözüme daha akıcı bir şekilde ulaşmanın en iyi yoludur.

Tanrı olmayı bir dakika da olsa hissedebilmek için çocuk yapın. Sonra bir köşede oturup, bir şeyler başaranilmenin zevkini tadabilirsiniz. Yeni oyuncağınızla geçireceğiniz 10-11 yılın zevkini aldıktan sonra, intahar etmenizi tavsiye etmekten başka elimden gelen bir şey yok, ebeveynsiz yaşamak başlarda zor da olsa, zamanla ne kadar öğretici olduğunu kavramanız çok uzun sürmeyecektir. Zaten artık onun bambaşka bir dünyası vardır ve ona verebileceğiniz bir şey kalmamıştır, aradan çekilin. İyice hastalanıp yaşlandığınız da külfet olmamanız ve trafiği yavaşlatmamanız toplum ve çocuk için müthiş bir faydadır.

"Önemli not: Çocuklar daha çabuk unutup çevrelerine daha kolay uyum sağlarlar, gen donörü olarak, yarattığınız varlığın (çocuk) sizi çokta içselleştirmeden ölmeniz, hem karbonmonoksit salınımının azalmasından dünyaya, hem de çocuğunuza karşı gayet faydalı olacaktır."

Bu bilgilerin ışığında, dönemlerin bitişi ve genlerin mutasyonları ile evrimin hızlandırılması göreceli kanunu teorisini ortaya atan bendeniz, üçbinli yıllarda diğer galaksileri istilamızı size garanti ederim.

Amatör set işçisi.

 
Gönderildi : 15/07/2009 6:51 am
(@kaanyilmaz)
Gönderi: 37
 

---------------------

birisi karanlıkları yaksın ve kapatsın bütün ışıkları.

 
Gönderildi : 10/02/2010 1:48 am
(@opticman)
Gönderi: 0
 

ya bu aksam işten dönuyorum otobus fena kalabalık. içiçe götgöte herkes. bırden ne oluyoruz erşan kunerı kım demeye basladım. gercı mavı donumda yoktu ama şöförun mavıydı . bılıyorum cunku bınen yolculara akbılını fermuarının arasından cıkarıp verıyordu zinciri bağlamıs karayılana. millet akbili basıyo akbıl bıplıyo şöför ınlıyodu. bı fren bı gaz 6 durak sonra arkadan bir ses...
şöför bıraz bas gaza 3 tür bosalıcam gerı gıdıyo...
derken önden bır teyze almıs elıne bır gencı yaslamıs orta kapıya gencın umrunda değil kulağında mp3 çalar son ses bır hıphop agızında nanelı condom cıgneyıp sısırmekte elınde iphone msj yazarken teyze menopozun uzerıne 30 sene gecırmıs ve 30 senenın açlığını ve acısını genc yakısıklıya gecırmıs herkes inmek için düğmeye basıyor.teyzenın feryadı ve orgazmı iett hat numaralarını bırb ırıne sokmus cunku. otobusun dıkız aynasının üzerindeki kırmızı yazı " boşalacak" kapılar acılır ve herkes delı gıbı atar aşağıya kendını. gerıde sadece ıslak kaygan bır zemın ve peçeteler vardır.

(ne saçmalıyorum ben yaa 😕 )

 
Gönderildi : 10/02/2010 2:45 am
Sayfa 2 / 2
Paylaş: