Bir suredir aklimda, kisa filmlerimin —kendi bilgi ve deneyim dahilinde ne kadar ozensem de cekim esnasinda— ses ve goruntu olmak uzere iki buyuk problemden magdur olduklarini sezinliyorum. Bu sekilde ne kadar kisa film cekersem cekeyim, katedecegim mesafenin az olacagini dusunuyorum. O halde ne yapmaliyim?

Cevap, karmasik bir problemi kucuk yapitaslarina bolmek ve kucuk sorunlari cozmeye calismak. Bu amacla, goruntuden simdiden feragat ederek Firat ve Bilal'e de yakin zaman once anlattigim aklimdaki bir hikayeyi film olarak degil de, radyo tiyatrosu seklinde hayata gecirmek gibi bir niyetim var.

Nedir radyo tiyatrosu? Wikipedia soyle diyor: "Radyo tiyatrosu adından da anlaşılacağı gibi görselliğin olmadığı, sadece sesli olarak oyunların oynandığı, arkadan gelen ses efekleriyle radyo yayını ile dinleyicisine tiyatro izliyomuş hissini yaratan, tiyatronun birebir canlı ortamı dışında etkili bir şekilde izlenebileceği iletişim platforumu."

Peki ne kazanilir boyle "ilkel" bir yontem ile hikaye anlatarak? Bir kere isik, goruntu, 35mm adaptor vs. ile vakit harcanmadan sadece "ses" ile bir hikayeye odaklanilir ve elimizdeki kisitli anlatma teknigi, ugrasana yaraticilik kazandirir; zaman ve para maliyeti az ve marjinal kalitesi yuksek olur projenin; kaliteli ses kaydi nasil yapilir ogrenilebilir; kisaca kisa filmlerde uzerine pek dusulmeyen ses olayi etud edilir iyicene.

Elimde HV30'um, Rode Videomic'im ve bir hikayem var. Yazin boyle bir maceranin icine girmek isteyen olabilir mi benimle? Temmuz ortasi gibi Istanbul'da olacagim mesela.

Bu radyo tiyatrosu konusunda bilgi ve deneyimlerinizi, begendiginiz Almanca, Ingilizce, Turkce orneklerinin Internet baglantilarini buraya yazabilirseniz bence anlamli ve ilginc bir baslik olabilir.

Ilk baglanti benden: http://www.bbc.co.uk/bbc7/ " onclick="window.open(this.href);return false;

Sagolun,