Forum

Paylaşım ve Sistema...
 

Paylaşım ve Sistematik Fakiriyiz !!!

19 Gönderi
7 Üyeler
0 Reactions
3,935 Görüntüleme
(@copen)
Gönderi: 911
Başlığı açan
 

İnternette arama yaparken bir şey dikkatimi çekiyor. Merak ettiğimiz bir konuyu, ya da bizim gibi ( görsel sanatlarla uğraşanlar demek istedim )araştırmak istediğimiz bir konuyu aradığımız bir görseli, bir materyali, dersi, videoyu ( özellikle sanat dallarında - görsel-işitsel-sahne vs ) her ne ise spesifik aradığımızı "google" başta olmak üzere arama motorlarına türkçe yazdığımızda çok garip alakasız sonuçlarla ya da " üye olmassan sana göstermeyiz" vb ibarelerle karşılaşıyoruz. Sayısız örnek verilebilir, sizlerin de yaşadığınıza eminim. Bilgi yok demiyorum yanlış anlaşılmasın lütfen, sadece kalitesi düşük ve oldukça dağınık duruyorlar. Türkçe bir şey arıyorsanız sıkı bir sabrınızın, iyi bir sörf bilginizin ve bolca zamanınızın olması gerekiyor.

Bir karar aldım, bu duruma artık kızacağıma ( kızacağımıza) bir yerden başlayalım, düzeltelim. Mesela kendi konumuzla ilgili sistematiği düzgün yapalım.

Ne yapabiliriz?

- Stock videolar çekip bunları sınıflandırıp meraklılarına ücretsiz servis edebiliriz, paylaşabiliriz,( mesela ben Ankara'dayım, şehirden 30-45 sn lik videolar, istanbuldakiler aynı şekilde istanbuldan, ya da atıyorum kır, dağ, böcek, martı, kuş, bisiklete binen adam, gün batımı, yağan kar, akan trafik vs videolar çekip, düzgün bir "sınıflandırma" ile paylaşabiliriz. Kurallarımız olur örnek: en az 1920x1080 / 30-45 sn ve 1280x720 30-45 sn quictime movie formatı veya H264, gibi... Ordan burdan dışardan alınmış değil üretilmiş videolardan bahsediyorum...

- Texture imajlar( ahşap, doğa,taş, mermer, metal vs gibi ) , sesler, efektler, dersler vb türetilebilir

üretip, paylaşabiliriz. Hemde güzel sistematik ve sınıflandırılmış şekilde. Bu konuda isteklilerden bir denetleme kabul grubu oluşturabiliriz. Hatta kısa film ile ilgili hep aynı aynı aynı sorular farklı şekillerde geliyor, işini iyi yaptığını düşündüğümüz bir kısacının setine konuk olur backstage çekim yaparak yeni kısacılara gerçek bir set gösterebiliriz, kısa/belgesel/klip vs için gerekli olan "malzeme çantaları" oluşturup tavsiyelerde bulur, bu işe gönül verenlerin sayfaların yalan yanlış bilgilerin içinde kaybolmalarını engeller, hem çok değerli zamanlarını daha çok etüd yapmaya ayırmalarını sağlarız, hemde yobaz ticaret adamların elinde heba olmalarını engelleriz.

Çoştum galiba :))

Olacaksa büyük - küçük desteğinizi ( forum adminlerimizinde fikirleri ve izinleri çok önemli ) fikirlerinizi beklerim. Ya da karşı durduğunuz kısımları merak ederim.

Bir şekilde bu konuyu masaya yatırmak istedim galiba, terimi sil hemşireee :))

kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....

 
Gönderildi : 24/06/2012 6:59 am
(@halostendap)
Gönderi: 4108
 

hemen siliyorum Doktor Bey :DD
Siz böyle ameliyatlar yapın ben Hemşir olmaya da razıyım :DDD

insta https://www.instagram.com/morehalityalcin

 
Gönderildi : 24/06/2012 3:43 pm
(@kemalettin)
Gönderi: 109
 

İnternette arama yaparken bir şey dikkatimi çekiyor. Merak ettiğimiz bir konuyu, ya da bizim gibi ( görsel sanatlarla uğraşanlar demek istedim )araştırmak istediğimiz bir konuyu aradığımız bir görseli, bir materyali, dersi, videoyu ( özellikle sanat dallarında - görsel-işitsel-sahne vs ) her ne ise spesifik aradığımızı "google" başta olmak üzere arama motorlarına türkçe yazdığımızda çok garip alakasız sonuçlarla ya da " üye olmassan sana göstermeyiz" vb ibarelerle karşılaşıyoruz. Sayısız örnek verilebilir, sizlerin de yaşadığınıza eminim. Bilgi yok demiyorum yanlış anlaşılmasın lütfen, sadece kalitesi düşük ve oldukça dağınık duruyorlar.

Ne yapabiliriz?
Cok yerinde bir konu.

Ben de buna birseyler eklemek isterim.

Bazi konularin cozumlerini derleyip "SIK SORULAN" veya "SORU BASLIKLARI Ve cozumleri" ni her bolum altinda indekslenmis bir link listesi olarak da olusturmak cok yararli olabilir

(Ben bu yontemle yabanci bir sitenin kullanilabilirliginin (kelimenin Turkcesinden emin olmadigim icin orjinalini de yazayim- usability-) tavan yaptigina sahit oldum)

sirf arama motoruyla bulunabilmesi yetersiz kaliyor.

Bu forumda cok degerli bilgiler var

Bu eldeki bilgileri cesitli (Turkcesi aklima gelmiyor) cross reference ' larla dolu bir alternatif olarak sunmak eldeki bilginin cok daha fazla kisiye ulasmasini saglar dusuncesindeyim

 
Gönderildi : 24/06/2012 6:06 pm
(@muhammeta)
Gönderi: 179
 

Çok güzel bir fikir, bugüne kadar olmaması hata, aslında forumda birkaç örnek var fakat araki bulaki 🙂 Benim de nacizane bir önerim olsun bu çalışmaya; Tek başlık altında değil de birkaç başlığa ayıralım. Örneğin, kendi yaptığım film ekipmanlarını nasıl yaptığımı ve montaj aşamasını video haline getirip sizinle paylaşmak isterim. Bunun içinde açılacak başlık, "film ekipmanları bilgi paylaşımı" olabilir. Işık, Ses, Montaj, Senaryo vs. diye ayrı ayrı başlıklar açıp buralarda bilgilerimizi paylaşabiliriz. Daha derli toplu olması babında. Türk forumlarında çok az materyal olmasından yakınırken iletinizi görmüş olmak beni memnun etti. Temmuz'da çekimine başlayacağımız kısa film çalışmasından alnımızın akıyla çıkabilirsek, bir el kamerası ve fotoğraflarla kamera arkasını çekeceğim ve burada paylaşacağım.

"Su Akar, Yatağını Bulur."

 
Gönderildi : 24/06/2012 7:27 pm
(@copen)
Gönderi: 911
Başlığı açan
 

teşekkür ederim benim aklımdaki aslında forumda paylaşmak değil ana sayfada sitede paylaşmak. Sistemetiği net oluşturmak. Senin filmin benim klibimin arka planını cekmek de değil. Tabi cekelim ama bunları forumda paylaşabiliyoruz. Tam olarak söylemek istediğim şöyle;

- stok videolar ( ana Başlık )
- şehir
- sokak
- genel
- doğa
- insanlar
- background vs vs

- Stok imajlar ( ana başlık )
- texturelar
- doğa
- demir
- ahşap
- gökyüzü
- eskimiş kağıt
- deri vs vs

- set ve ekipman secimi ( ana Başlık )
- kısa film için set
- 0/2500 TL arası çekim çantasında olması gerekenler
- 2500/5000 TL arası çekim çantasında olması gerekenler
- 5000/15000 TL arası çekim çantasında olması gerekenler ve temin yolları
- örnekler
- vs vs
- belgesel için set
- 0/2500 TL arası çekim çantasında olması gerekenler
- 2500/5000 TL arası çekim çantasında olması gerekenler
- 5000/15000 TL arası çekim çantasında olması gerekenler ve temin yolları
- örnekler
- vs vs

- Set çalışması ( ana başlık )
- ışık, kamera, mikrofon uygulamaları mekan secimi, ücretler, teknik montaj vs ücretler, sağlıklı film yapabilmek için proje-bütçe-oluşturulma süreçleri vs vs

gibi,

yani senin benim tecrübelerimiz değilde biraz genel tecrübe, biraz akademik bilgi gibi. Ve en önemlisi net, kolay ulaşılabilir, kabul görmüş ve sadece teorikte değil pratikte de uygulama alanları olan bilgi ve yardım paylaşımı...ve görsellerle desteklenmiş sunumlar, kamerayı suraya koyarsan ışığı buraya yerleştirirsen mikrofonuda buraya koyarsan gibi krokiler ile desteklemek...

kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....

 
Gönderildi : 24/06/2012 8:27 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Bu fikir niye Türkiye'de işlemiyor söyliyeyim:

Bir kitap yazarsın, piyasaya verirsin, satılmaz. Niye? 1, insanlar bilgiye aç değil, 2 kitap okumuyor, 3 kitap onlara pahalı geliyor. En yaygın bahaneler bunlar.

madde 1 kesinlikle yalan, kimse bilgiye falan aç değil. madde 2 en doğru madde, her şey önümüze beleş konsun istiyoruz. 3, bir ihtimal, değişken bir konu.

İlker Canikligil dijital sinema kitabını yazdı, 1000 adet satılmadı, güncellenmiş halini bu nedenle çıkaramadı. Sanarist resmen efsanevi şeyler yazdı, millet yok sen ateistsin, yok sen politiksin diye eleştirdi, o tarz içeriği olan yazıları silip adamın adına başka blog açtılar, sinirlendi yazmayı bıraktı.

Bu işin bir tarafı. Sen bilgi değil teknik bir konudan bahsediyorsun, bu fikir niye işlemez onu söyliyeyim.

Yurt dışında böyle bir sistem oturtursun, yurt dışında vefa denen bir insanlık hali var. Son yılımı İngiltere'de geçirdiğimden bunu artık dedikodudan öte, yaşayarak da öğrendim. Biri için bir iyilik yaparsan insanlar bunu unutmuyor. Türkiye'de böyle bir durum yok, olması gereken "benim 10 yapabilecektim, birlikte 11 yapailiriz" değil, "sağdan soldan ne varsa toplıyayım 7 ile idare ederiz" oluyor ne yazık ki. Sen bu siteyi aç, 100lerce kişi ürünlerinizi kullanır, filminin sonunda bir teşekkür bile koymaz, dönüp arkasına bile bakmaz.

Zamanında aynı şeye ben de isyan ettim. Kaliteli Türkçe kaynak yok madem, ben yazayım dedim. Ne biliyorsam, bildiğim kadarının anlatabildiğim kadarını paylaşayım dedim. Oturdum kitapçıklar, eğitim videoları hazırladım. Seminer organize ettik 3 kişi geldi. Bunların hepsi ücretsiz. Okunma, izlenme oranlarını görsen oturur ağlarsın.

Olan ne oldu? Anlattığım her şeyi ben çok daha iyi öğrendim. Ama arkadaşım Türkiye'de ücretsiz hiçbir şeyin kıymeti bilinmez. Bedavaysa kötüdür, ucuzsa çürüktür.

Bunların hepsi de genellemedir tabii, forumu 2 3 yıl önce takip edenler beni zaten bilir, yeni arkadaşlar bilmediğinden beni çok bencil ve çıkarcı biri sanabilir, tam aksine bilen bilir zaten, kim ne zaman ne konuda yardım istediyse yardımcı olmuşumdur. Sadece artık "the greater good" kavramına inanmıyorum o kadar.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 26/06/2012 2:59 am
(@kemalettin)
Gönderi: 109
 

Bir kitap yazarsın, piyasaya verirsin, satılmaz. Niye? 1, insanlar bilgiye aç değil, 2 kitap okumuyor, 3 kitap onlara pahalı geliyor. En yaygın bahaneler bunlar.

madde 1 kesinlikle yalan, kimse bilgiye falan aç değil. madde 2 en doğru madde, her şey önümüze beleş konsun istiyoruz. 3, bir ihtimal, değişken bir konu.

Ben kendimden ornek verirsem :
1) Bilgiye açım.
2)Kitap tan ziyade uygulamali dersleri, video lari kacirmamaya calisiyorum
3)Burada kitap pahali ve erisilemez durumda - Yurt disinda bu alanda binlerce kitabi kutuphanelerden odunc alip okumak mumkun, ben yurt disinda bir kutuphaneye su kitabi alir misiniz dedigimde, tesekkur edip o bir kitabi degil tum seride cikan 100 e yakin kitabi ikiser kopya aldiklarini biliyorum. Bildiginiz gibi kutuphanelerimizin icler acisi durumunu tam anlayabilmek icin mutlaka yurt disindakileri gormek gerek.
Sanarist resmen efsanevi şeyler yazdı, millet yok sen ateistsin, yok sen politiksin diye eleştirdi, o tarz içeriği olan yazıları silip adamın adına başka blog açtılar, sinirlendi yazmayı bıraktı.

Çok uzucu ama ortaya cikardigi eser bulunmaz bir nimet.
Yani boyle bir paylasimla iyi bir amaca hizmet etti ve de kalici bir eser olusturdu.
Bence kendisi cok buyuk bir degerdir.
Sen bu siteyi aç, 100lerce kişi ürünlerinizi kullanır, filminin sonunda bir teşekkür bile koymaz, dönüp arkasına bile bakmaz.

Evet takdir ozurluyuz bence de.

Bence yardim elini uzatanlarin bu konuda sevki hic kirilmamali. Cunku verilen bilgi ve destek bir yerlere ulasiyor. Bir yarar sagliyor. Bu bile basli basina bir olaydir egitmen acisindan.

Yani ortaya cikabilecek birseyin daha iyi ortaya cikmasina katkida bulunmak duygusu zaten burada yardim elini uzatanlari en motive edici diye dusunuyorum

Film Fabrikasi'nin kisa film uretimi adina cok buyuk bir boslugu doldurduguna inaniyorum. Baska da yok zaten Turkce olarak.

Bu arada bu sitenin benim sorularima tum acikligiyla, ictenlikle ve de en kisa zamanda yanitlayan tek mendiregi Fulgura arkadas tan bahsetmeden gecemiyecegim. Keske kendisi Istanbulda olsaydi da takdirlerimi daha da fazla belirtebilseydim.
Seminer organize ettik 3 kişi geldi. Bunların hepsi ücretsiz. Okunma, izlenme oranlarını görsen oturur ağlarsın.

Cok uzuldum. Bundan sonraki ilk calismanizda en on sirada yer almak isterim
Türkiye'de ücretsiz hiçbir şeyin kıymeti bilinmez. Bedavaysa kötüdür, ucuzsa çürüktür.

Buna katilamayacagim

 
Gönderildi : 26/06/2012 11:39 am
(@copen)
Gönderi: 911
Başlığı açan
 

evet bende katılıyorum gerek burada anlatıldığı şekilde gerekse her farklı noktada malesef bir "kıymet bilmezlik " var. Kıymet bilmezlik olayını şöyle açıklamak isterim. Öncelikle hem bilginin ve kolaylığın kıymeti faydası sağlayabilecekleri bilinmiyor, çabalanmıyor hem de bu bilgiden ya da fiziksel yardımdan faydalanılsa bile körleştirilerek yardım kanalının kişisinin vefası anılmıyor. Evet kesinlikle katılıyorum fakat yine de her sey değişiyor, umutsuz olmamak lazım, çabalamayı bırakmamak lazım diye düşünüyorum. Yani böyle düşünürsek "aman be ben zamanında şunuda yaptım bunuda yaptım ama olmadı vs vs " diye düşünmenin de aslında bir kıymet bilmezlik bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Her zaman umutlu olmak lazım ve dış etmenlerin olumsuz koşullarına göre kendimizi ve kıymetimizi düşürmemek lazım diye düşünüyorum.

kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....

 
Gönderildi : 26/06/2012 4:23 pm
(@fulgura)
Gönderi: 5141
 

Bir süredir ani bir iş nedeniyle uzaklarda olduğum ve proxy üzerinden bağlanıp sadece okuyabildiğim için cevap yazamadım. copen'in girişimini takdir ve tebrikle karşılıyorum. Ayrıca bu mesaj dizisindeki bazı görüşlerin yıllar boyunca benim de gelip takıldığım bazı noktalara gelmiş (ya da gelecek) olması nedeniyle bir iki şey belirtmek istedim.

Geçen Eylül ayındaydı sanırım, Sydney'deki bir üniversitenin Film Çalışmaları bölümünde 2 Türk ve 3 Avustralyalı eğitimci olarak sohbet ediyorduk. Diğer Türk hem arkadaşım hem hocam hem de bir gün beraber çekmeyi planladığımız filmin yönetmen/yapımcı adayı. Bir ara laf bu türden girişimlere ve kickstarter oluşumuna vb geldi. Bu oluşumda bir proje hazırlayıp insanlara sunuyorsunuz. Mesela filminizi tanıtıp ön çalışmanızı sunuyorsunuz ve insanlardan bu konuda maddi yardım talep ediyorsunuz. Örneğin "benim bu filmi sonuçlandırmam için 5000 dolara ihtiyacım var" diyorsunuz ve insanların yapacağı bağış/katkı miktarına göre bir onurlandırma vaadediyorsunuz. Örneğin 5 dolar veren herkese teşekkür ve bedava gala bileti, 50 dolara filmin DVDsi ve sonunda credits'te adının geçmesi, 250 dolar verene bunlara ek olarak resepsiyon ve çekime davet artı poster vb vb, 500 dolar ve üstünü filmin ortak yapımcısı sayma gibi. Projesi sağlam olanların hemen hepsi belirlediği rakama ulaşmıştı. Hatta hedeflediği rakamın %150lerine ulaşan projeler dahi vardı. İki Türk olarak bu türden bir girişimin Türkiye'de başarılı olup olamayacağını sorup ardından da derhal üzülerek olmasının imkansız olduğunda hemfikir olduk. Avustralyalı arkadaşlar bu girişimi çok takdir ederken neden bizim ümitsiz konuştuğumuzu anlayamadılar. Sanırım biz Türkler'in bir işe bağış yapması için o işin bir türden "hayır/sevap" kavramı ile ilişkilendirilmesi lazım. Bütün siyasi-politik iddiamıza rağmen kafa olarak laik değiliz ve bilinçli ya da bilinçsiz olarak hala öbür dünyada bize geri dönecek türden şeyleri desteklemeyi tercih ediyoruz. Oysa bir Amerikalı diş hekimi bir filmin sonunda adının geçmesinden haz duyabiliyor, sadece keyfine bir filmde figüran olmayı kabul edebiliyor. Ben de benzer şekilde bir projede yardım isteyip (oyuncu ve ekip dahil) bunu doğru şekilde belirttiğimde karşılık bulamadığım bir durum olmadı. Kişisel görüşüm bu türden bir girişimin bizde başarılı olması için bu projenin büyük kısmının tamamlanmış olması gerekli. Yani insanlar herhalde bu filmin bir noktaya gelmiş olmasını takiben artık bir türden başarıya katılmayı göze alabiliyorlar. Kısacası insanlardan bu türden bir yardımı ancak filmden kareler ve trailer vb göstererek elde edebilirsiniz, o da belki. Oysa bir filme destek vermek isteyen ve bir filmde yer almak isteyen onca insan var ama hepsi kamera derdine takılmışlar. Kamera alsalar film sorunu çözülecek mi? Türkiye'de yönetmene değil, artık yapımcıya, yapım sürecini gerçeğe dönüştürecek insanlara ihtiyaç var.

Batı'da bir film projesinin ilk aşamasının adı "pitching" dir. Yani filme destek verecek insanları toplayıp bu desteği elde etmek. Bunun Türkiye'de bir karşılığı yok gibi. Yani film işi bir insanın kendisini içinde görebildiği bir şey olmayıp ancak ve ancak kendi ismi üstlerde yer alacaksa yani toplumsal bir geri dönütü olacaksa içine girebileceği bir şey olarak görülüyor. Bir yere çekime gittiğinizde etrafınıza toplanan meraklılar "hangi kanal?" ya da "başrolde kim oynuyor? ne zaman çıkacak filminiz?" gibi sorulardan sonra amatör/kişisel/deneme çekimi yaptığınızı öğrenince hayalkırıklığına uğruyor ve bazen de kısmen alaycı kısmen de kayıtsız bir hal alıyorlar. Öyle ya, ünlü biri yoksa, sonucunda para gelmeyecekse bir insan ne diye bir film yapar? Bir filmin sadece ve sadece kişisel olarak çekilip internete konacağı ve diğer insanlarla paylaşılabileceği, bir insanın "benim bu dünyada kendi adıma yapılmış bir filmim var" demesinin o film bir kanalda gösterilmedikçe, bir yerlerde bir şekilde "başarılı" olmadıkça var olmasının bir anlamı olmadığı düşünülüyor. Oysa insan nasıl Van Gogh olmayı hedeflemeden de yağlıboya resim yapar, aynı şekilde bir film de yapabilirsiniz. Elbette herkes başarılı olmayı ister ama sanki film denince durum bunun zaruri olması.

Şimdi bu After Effects ve Andrew Kramer ile bir furya başladı. Adam çok güzel efektleri çok basit anlattı, herkes yapmaya başladı. Hatta konu monu olmadan sırf o efekti yapabildiği ve bunu göstermek için insanlar videolar ya da filmler çekip paylaşmaya başladı. İşin garip tarafı, bunları yapanların çoğunun "ben Andrew Kramer'ın şu tutorial'ını yaptım. Bakın olmuş mu?" diye belirtmesi. Oysa Türkiye'de bunları yapan arkadaşlara bakıyorum, hiçbiri en ufak bir kaynak ya da atıfta bulunmadan koyup hem fikir beyan ediyor, sen bir orjinallik bulamayınca bozuluyor ve hatta kafa tutmaya kalkıyor "sen ne yaptın?" vb. diye. Bu ülkede yaptığın bir şeyi birinden öğrendiğini beyan etmen, aldığın kaynağı belirtmen, birine sırf ilham için bile olsa teşekkür borcunu dile getirmen sanki kişiliğinden taviz vermek gibi. Herkes herşeyiyle kendisine ait bir şeyler yapma derdinde. Bunu imkansızlıktan yapsa sorun değil, inadına senin verdiğin aklı bile alıp bir yerde adını anmaktan çekiniyor. Böyle olunca da bir süre yardımda bulunan, paylaşım yapan, daha cömert davranan adam bir süre sonra yılıyor. Bunun örneğini çok değişik alanlarda, çok değişik biçimlerde gördüm.

Bir-birbuçuk sene önce hiçbir karşılık beklemeden sırf elindeki kamerayı kullanamadığını farkettiğim bir kişiye (yönetmene) yardımcı oldum. Tek istediğim o adamın bu işi güzel yapması. Yani sonuç iyi olursa ben zaten bundan mutlu olacağım. Oysa tüm alçakgönüllülüğüme rağmen öğreneceğini öğrendikten sonra ekip ve oyuncular ortaya çıkmaya başlayınca beni sert biçimde uzaklaştırmaya kalktı. Sonradan farkettim ki maddi ödülü olan bir yarışmaya başvuracakmış ve filmin üretiminde herhangi türden bir katkının bu ödülden de pay isteme hakkı doğuracağı kaygısında. Becerisi bu işi yapmaya yetmeyecek ama o en sonunda kendi adının olabildiğince tek olacağı bir şey yapma kaygısında. Oysa tüm dünyadaki film okullarında öğretilen en temel şey film sürecinin tamamıyla bir ekip işi olması gerekliliği. Bir film okuluna giderseniz sizi her birinde değişik görevler yapacağınız onlarca filmde görevlendirirler. Canınız çıkar, ama herşeyi öğrenirsiniz. 5 dakikalık öğrenci projesinin sonunda 60 ismin geçmesi normaldir ve hatta yönetmen konumundaki öğrenci esasen bundan not alır.

Velhasıl bu paylaşım olayı, toplumumuzda birine hakkını teslim etmenin kendi becerinden taviz vermek gibi algılanması nedeniyle "kültürel" açıdan biraz sorunlu ama bu türden karamsar açıklamama rağmen ben de olabildiğince her konuda sırf ama sırf kişisel bir inat yüzünden paylaşım ve destek olayına destek veriyorum. Özel bazı bağımlılıklar nedeniyle bazı engellerim var, örneğin video tutorial yapamam ve yapmam ama yazarak anlatılacak şeyler varsa elimden geleni yaparım. Texture olayı güzel ama royalty-free stock video olayı biraz belirsiz. Büyük olasılıkla bunlar ticari projelerde ya da TV kanallarında kullanılıyorlar ve haberiniz bile olmuyor. Yani adam bedava aldığı şeye teşekkür etmiyor. Bu konuda bir girişim yapılacaksa kesinlikle ama kesinlikle bu kaynağın belirtilmemesi durumunda ciddi maddi tazminat talep edileceğinin belirtilmesi ve bunun kullanıcıdan onayının alınması gerekli. Bedavanın da bedeli olmalı.

Telaş ve koşuşturmacadan biraz çalakalem yazdım. 15 gündür Mumbai'deyim ve sırf Bollywood ne menem bir şeymiş, bir bulunayım, oraya da gitmedim demeyeyim diye birine takılıp geldim. Hala başım dönüyor. Nüfusu bir iddiaya göre 20 bir diğerine göre 45 milyon olan bir şehir ve film dünyasının, film ve ekipman üretiminin başkenti. Üst kademelerde ücretler çok yüksek ama altlarda emek son derece ucuz. Laf olsun diye bir iki iş yapayım dedim. Başka yerde 2000 dolara çıkan iş burada 200 dolar altına geliyor ve o nedenle para olayı biraz sakat. Profesyonel filmlere yüzlerce çizimci, grafikçi vb çalışıyor ve o nedenle maliyetler görece çok düşük. Buna karşın özellikle gençlerin sektöre girebilmek için nasıl çalıştığını görünce inanasım gelmiyor. Asya'nın gerçeklerini ve muazzamlığını görünce Türkiye'de film üretmek ne kadar zor bir kez daha görüyorum. Artık Türkiye'de TV alanı dışında film sektörü diye bir şeyin var olup olmadığından bile emin değilim. Bu nedenle bağımsız ve amatör projeler bu kısır döngüden çıkış için gerekli yaratıcılığın tek yoluymuş gibi geliyor bana. Kısacası kamera fetişizmini bırakıp artık proje yaratıcılığı ve yapımcılığa yönelmeli. Bazı şeyler artık oturmalı. Burada bile bir projeye katkıda bulunmaktan çok, enerjimizin çoğunu on kere sorulmuş soruya tekrar cevap yazmakla kaybediyoruz.

Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.

Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.

 
Gönderildi : 27/06/2012 4:04 am
(@copen)
Gönderi: 911
Başlığı açan
 

Mumbai'ye selamlar ,

yazdıkların "tokat gibi" geldi. Hani haberlerde boyle bir ifade var ya ben her zaman çok gülmüşümdür buna " tokat gibi cevap " diye:)
Fulgura aslında herkes haklı yardım etmeye çalışanda, yardım isteyip yardım etmeye çalışanı azarlayanda ( ben bunu kendi cevremde cok gordum hatta bu forumda bile gordum hatta yanlış hatırlamıyorsam seninle birlikte birisinden azar gibi bir şey işitmiştik 🙂 ) haklı, o da haklı bu da haklı. Teşhis her zaman var, ve oluyor. Senin söylediğin ,
""""" Bir yere çekime gittiğinizde etrafınıza toplanan meraklılar "hangi kanal?" ya da "başrolde kim oynuyor? ne zaman çıkacak filminiz?" gibi sorulardan sonra amatör/kişisel/deneme çekimi yaptığınızı öğrenince hayalkırıklığına uğruyor ve bazen de kısmen alaycı kısmen de kayıtsız bir hal alıyorlar."""""""

bugün net olarak benim başıma geldi. Buradan bir şeye bağlamak istiyorum ve sanırım bu bizim genlerimize işlenmiş bir durum. Bir kere kesinlikle konuşmayı, övünmeyi, böbürlenmeyi çok seviyoruz. Ve bunu öyle futürsuzca yapıyoruz ki ne birikimimize ne tecrübemize ne de karşıdakinin bu konudaki bilgisine bile aldırmıyoruz, hatta bize ait olmayan şeylerle bile övünüyoruz. ( ben şunu tanıyorum, bunu tanıyorum, sen ne diyorsun be arkadaşımın şusu var, kankim benim o hemde şurada çalışıyor vs vs ) Bu çok dikkatli olunması gereken bir konu. Hatta o kadar çok konuşuyoruz ki beyin damarlamıza kan gidişinde sıkıntı oluyor. Nihayetinde iş konuştuklarımızı yapmaya gelince tabiri caizse başlıyoruz dans dans dans. Aslında ben memurum da izin alamıyorum, aslında sınav vardı da çalışmam lazım, ahhh keşke param olsaydı, yahu kamera yok ki be hacı, vs vs vs bunlar iyi niyetliler bir de senin dediğin gibi "sen kimsin, önce sen ne yaptın onu bize göster " ciler var ki amanın !!!! Bir de yeni kuşakta "parasal bir kıymet bilme-marka ve markacılık" var ki bunu çok görüyorum hem çok üzülüyor, hem de öfkeleniyorum. Yani senin dediğin kamera fetişizm ve benim eklentim olarak program ve "tanıdık" fetişizmi çok yaygın. Aslında kimse sizin sözünüze sözünüzün bilgi ve doğruluk değerine aldırmıyor, nasıl anlatsam kameranız red se, turkiyede populer bir projede her hangi bir görev aldınız ve bunu ballandıra ballandıra anlatabiliyorsanız, ofisiniz yada ortamınız biraz lukse, arabanız iyi bir marka tipiniz bir miktar halk ustu marjinalse, ne derseniz deyin hem inandırıcı hemde takip edilebilir nitelikte bulunuyor. Yani sizin kim, hedefinizin ne olduğu, katkı payınız ve katma değeriniz düşünülmüyor. Neyse hepimizin anıları vardır bu konuda.

Senin yönetemene yardım olayında ki gibi bende isim veremem ama bu forumda bir arkadaşımız bir konuda yardım istemişti, (benimde senin bahsettiğin gibi özel durumlarım ve işsel bağımlılıklarım oldugu için aslında çok yardım etmek istediğim kişilere bile yardım edemediğim olmuştur) neyse özel mesaj atarak yardım edebileceğimi söyledim. Bana öyle şeyleri öyle bir uslupla söylediki hala düşününce " acaba gercekten sadece zeka eksikliğimi, cahillik mi, ukalalık mı, sinemacı deliliğimi vs vs " karar veremedim. Sonra baktim ki aslinda bu yeni değil ilk de değil. Şimdi ben bu kişiye basit bir olay için ve yalın bir durulukta "yardım edebilirim" dediğim için, anlamadı. Ama yardım istediği mevzuda (diyelimki öyle bir durumum yok ama:) ) kendimi kaybedip "ben aslında şu an prime time da seyrettiğin ve övdüğün şu şu şu şu projeleri yapıyorum hem de şu poziysonda vs " desem bak nasıl durum değişecekti. Hatta gerçekten kötü alelade bir iş yapsam ve ona teslim etsem bile bak nasıl takipçim destekcim olacaktı, kendi projesinede eleştiri sunanları beni ortaya atarak nasıl cevaplar verecekti. bu sadece buradaki arkadaşların sorunları değil , hepimizin sorunu...

ben de bir taraftan gecenin bir körü iş yetiştirmeye calışıyorum bir taraftanda dura dura yazıyorum, umarım yanlış anlaşılabilecek ifadeler kullanmamışımdır.

Neyse, bence biraz "usta çırak "ilişkisini bilmek gerekiyor.

Dediğim gibi konuşuyoruz çünkü çok kolay bir iş, ama yapamıyoruz çünkü zor, çünkü çaba, emek, disiplin, ekip olabilmek, o ekipte var olabilmek, biraz edep, biraz saygı, biraz öğrenmek için susup seyretmek gibi inanılmaz zor ve ratingi düşük beceriler istiyor, zaten "söz vermek " sakız çiğnemekten daha basit bir şey, "sözü tutmak mı?" o nedir????. Fulgura simdi sana soruyorum. Hangisi daha kolay hangisi daha eğlenceli, hangisi daha populer. Konuşmak mı? Yapmak mı?

Bak "görkem" de bir başlık açmış, sanırım cevap belli...

Konuşalım , 100 defa sorsunlar 100 defa aynı soruyu cevaplayalım, çünkü paylaşımı bu sanıyorlar bizde fark etmeden destek oluyoruz ...

Ben şartları biraz değiştirmekten bahsediyorum. Yani rengi olmayan birinin renkli takliti yapması bu kadar kolay olmamalı diyorum....

Uzaktan değil kendimden söyleyeyim ( ukalalık değil ) ben mesela hic bir zaman en iyisi demedim peşine düşmedim ama çalışmaktan hiç kaçmadım, öğrenme olayına açlığım hiç bitmiyor ( bu da başka dert yaşayan bilir ), hala etik değerlere, fazilete, çalışmaya, ekip olmaya, mütevaziliğe, biraz sessizliğe biraz gürültüye inanıyorum. Bu arada saraydamı yaşıyorum hayır yaşamakta istemem...

kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....

 
Gönderildi : 27/06/2012 5:56 am
(@copen)
Gönderi: 911
Başlığı açan
 

bu arada soylemeyi unutmuşum bu ABD olayına katılmıyorum malesef anlatıldığı gibi değil, bizden bile beterler... Yani dışardan bakıldığında anlatılanlar gercek orda uzak bir ulke var ve her sey mumkun gibi gorunuyor ama ulkenin içinde hele de bizim içinde bulunduğumuz sektorde anlatılan gibi bir durum yok. Evet belki daha mantıklı, daha üst seviye kültürel görüşmeler ( ofis görüşmesi) yapabiliyorsun ama malesef o kadar ... Yoksa adamların içi geçmiş artık patates kafalı ve 1 doları bile bizim düşündüğümüzden çok çok daha fazla düşünüyorlar, saygısızlık etmek istemem nasıl anıların var bilmiyorum :)) Öyle bahsettiğin gibi bir "diş hekimi" yok be abi :)))))

Ha şu var ve gerçektir ki, sen burada bir kameraya ulaşmak için umutsuzluğa kapılırken ulaşılmaz paralar düşünürken ve toplum ayrıca içinde bulunduğun gri texture bunu sana her saniye hatırlatırken, adamların memlekinde oyle bir arz talep ve tuketim olayı var ki !!! sadece gunde 6 saat bulaşık yıkasan aklındaki kamerayı almaya bulaşıktan kazandığın parayla aldığın araba ile gidebiliyorsun....Bu da tamamen ekonominin konusu....

bu konuda yazık bize diyorum her zaman dedim , bak yine senin benim cevap verdiğimiz en baştaki sorulara
burada adam para biriktiyor öyle fakir vs de değil orta hal üstü bile sayılır bir ses kaydedici alacak bir atımlık kurşunu var, 100 tane soru soruyor hala emin olamıyor vs . Cunku burada 800usd ye almaya calistiği alet orada 70-80 usd ye bulunuyor. Yani bir iki karton sigara parası. Bizimki aleti alıyor neredeyse evin misafir odasindaki büfede saklayacak kullandıktan sonra hala jelatininin içine sarıyor ( ben öyleim 🙂 ) diğer adam "aaaaa bu benim aradığım deeelmiş ses biraz boğuk galiba diyor" atıyor yada 20 dolara satıp başka bir model deniyor. Bak denemek diyorum bizimkiler deneyebiliyorlar mı yok fulguraya copene cevap verebilecek kullanan o şanslı azınlığa soruyorlar. bak kısa film kadar yaygın olan ek markalara " Rode " mesela adamlar rode cok iyi sanıyorlar cunku forumlarda 3 cumlede bir gecen bir marka. Bizimki mikrofon nedir ceşidi nedir bilmiyor, yahu gecen bir tanesi alıp "bunun kaydından tek kanal ses geliyor arızalı mı acaba diye sormamışmıydı " ben de yanlış hatırlıyor olabilirim neyse . Geçenlerde bir gün Canon bayisindeyken bir bilkent li öğretim görevlisi geldi. Lilliput çakması ekran gelmiş ona bakıyor. 600 lira dediler... Bende orada musteriyim derken benimle sohbete başladı biliyormusunuz bu cihazı, şöylemi böylemi , tezgahtar denetmek istemiyor tabi haliyle, adam hani vardır ya 1 senedir bekliyorum almayı diyor ama bir geri bir ileri adım atıyor... Neyse O durumu iyi bilirim, bir turlu karar verilemez hayalde hergun kurulur ama karşılaşınca ne yapacağını şaşırırsın neyse .... Yien durmadım heheh Canon bayisine dedimki abi bu sizin özel getirttiğiniz bi şey mi diye evet dediler ee niye bu kadar pahallı abi valla kar yok buna anca getirdik dediler... Abi daha ne diyeyim... eskiden olsa OK ama şimdi bir de internet var ama ama geldik baştaki konuya googlea kim yazacak kim araştıracak. Sorarım Fulgura'ya, Görkeme, copene olur biter... Konudan konuya geciyorum ama ,

abicim ben aynı cihazı amerikadayken 48 dolara aldım ... yahu eşek kadar full HD tv nin 900 tl ye satıldığı güzel memleketimde adamlar hayyamda, sultanahmette 990 TL ye 4 sene once serisi bitmiş lilliput satıyorlar. Haa satıyorla mı satıyorlar ....

Üstad "kendin yap" tutoriallari en çok amerikan menşeili ama adamlar kendin yap olayını parasal olarak berbat durumda oldukları için yapmıyorlar. Yani evet 25 usd ye slider gibi bir başlık koyuyor çünkü o işin cetveli bir nevi ödülü . Adamlar aslinda olaya ben kendi yaptığım ve sukadara mal ettiğim slider ile cekim yapıyorum gibi bir onur üstleniyorlar. Eee bizde durum ne adam parasızlıktan mutfaktaki bardak altlığını aslında bilmem ne diye kullanabilirmiyim diye düşünmek zorunda kaliyor. Yahu pvc gibi bir malzemeyi almak yerine baska kullanılmayan beleş bir aletten sökmeyi deneyen adam gördüm ben...

Şimdi düşünmek lazım bizimkilerdeki fetişizm olayını. Düşünmek lazım oradaki adamın "esnek yapısını" - "üretkenlik için düşünmek zorunda olmadıklarını". Bizde öyle değil be üstad.... bu konuda kimseye haksızlık etmeyelim. Ama tabi şöyle bir cahillikte var bizde fakir ama grurluyuz, lüksümüzden vazgecmiyoruz. Yani yaklaşık 200-250 liraya satılan bir 50mm 1,8 lens alamayıp ağlaşıp yazışırken, ayda 300 TL sigara icebiliyoruz. İşte bu da oradaki adamda yok. Adamlarda biraz mantık var. Sigara içmem 1-2 ay daha guzel bir lens alirim daha baba işler çekerim diyebiliyor bu mantık. Biz de de bu yok ....

bu iki anlamda da yazık bize diyorum....

Bu arada hesaplarıma göre Turkiyede bir bağımsız bir kısa film çekme maliyeti,projelendirme süresi, postprodüksiyon ve dekor-kostüm-malzeme ve çekim planlarına göre çekim izni vs gibi dış etmenler dahil, Amerikanın en az 4 katı... Tabi kalite cetvelini 1 ile 10 arasında 7 seviyesinde tutarsak...

kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....

 
Gönderildi : 27/06/2012 6:12 am
(@fulgura)
Gönderi: 5141
 

Sanırım herkesin dolmuşluğu aynı güne gelmiş. Görkem'in yazısını kendi yazdığımdan sonra okudum. Bu arada yazdıklarından bazı noktaları anlayamadım. Serzeniş bana mı diye düşünmedim değil ama saat farkı, ortam farkı vb herhalde yanlış anlamaya müsait durumda olduğumu düşünüyorum.

Şimdi ben hayatımın önemli bir bölümünü yurtdışında geçirdim. ABD'de ve Avustralya'da yaşadım, Avrupa'da bulundum vb vb New York'ta film yapım süreçlerinde bulundum. Deneyimlerim oradan kalma. Diş hekimi örneğini birinci dereceden yaşadığım için verdim. Para genelde doktor ve diş hekimi gibi insanlarda bol olduğu için Manhattan partilerinde, biraz da "film yapımcısıyım" diye gezinmenize yetecek birikim varsa, prestij nedeniyle zenginden para bulmak çok zor değil. Aynı şeyi Georgia ya da Montana için söyleyemezsin. Ama film sektörünün bulunduğu ve kozmopolit merkezlerde sırf prestij için dahi olsa bu işe girmek için hevesli insanlar bulmak mümkün. Film yapımcılığı kurs/derslerinde bu pitching olayına büyük önem veriliyor. Yoksa sıradan Amerikalının durduk yerde çıkarıp oraya buraya para bağışladığı iddiasında değilim, ki bunun tek istisnası kilise bağışları ve tele-evanjelizmdir. Orada o saflıkları çok masraflı oluyor.

Buna karşın esas dikkat çekmek istediğim olay kickstarter gerçeği. Burada üniversite öğrencileri dahi çıkarıp 5-10 dolar verebiliyorlar. Bu türden site/oluşumlara zaten sıradan adam gitmez. Bir anlamda bu işin meraklısı gider. Bakın bu forumda da film yapmak için yana yakıla kamera bekleyen insanlar var. Belki de yanlış yapıyorlar. Kamera almamalı. Birinin filminin sahibi olmalı. Kamera günlüğü 50TL'ye düşmüş. 250 TL'ye 5 günlük çekim işi kotarılır. 1000 TL'ye 2-3 amatör film çıkarabilir bu adam ama ille de 1500 TL biriktirip ortaya 1 tam film bile çıkaramayacak bir sürece girmek istiyor. Bence sorun bu. Parasıyla da o işi yapabilir/yaptırabilir. Bir kişi de çıksın "300 TL param var, ekipmanı ben kiralıyorum. Bir hafta sonu yani 2 gün çekim yapacağız. Gönüllü herkesi bekliyorum" diye bir proje teklif etsin. Ben sırf eğlencesine giderdim. Ama önce kamera alıyor, sonra çekecek şey düşünüyor. Fetişizimden kastım bu. İlle de Mark ii olacak. Öyle filmler gördüm ki adam kusursuz geliştirmiş, herşeyini düşünmüş ve sonra da hiç ışık vb kullanmadan gidip 2 günlük Red kirası ile çekmiş. Sonuç muhteşem. O proje ile profesyonel yapım şirketinde doğrudan iş buldu. Toplam masrafı 1500 dolar değil. Yani 600D alabileceği parayla kusursuz teknik beceri gösteren eser çıkarmış. Bundan sonra ilk maaşı ile isterse 600D değil Mk iii alabilir. Herkesin elinde atıl yatan kamera var. Film=kamera denklemini kim nasıl kurduysa artık.

Türkiye'deki malzemenin pahalılığı doğru ve büyük engel. Ona diyecek birşey yok.

Selamlar

Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.

Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.

 
Gönderildi : 27/06/2012 7:08 am
(@copen)
Gönderi: 911
Başlığı açan
 

evet fulgura serzeniş asla sana değil, öyle yazım hatalrı olduysa lütfen bir kez daha okuyalım:) aslında sanırım bir taraftan iş yetiştirme telaşı bir taraftan benimde söyleyeceklerim var doluluğu ile imla-anlam hatası yapmamaya çalıştım, ama yanlış anlaşılmalardan dolayı özür dilerim... Sonuç olarak benim tam anlatmak istediğim belki doğru örnek olmadı "sigara kurgusu ile lens alımı olan yani lüksümüzden vazgemiyoruz oradaki mantıkta şunu söylüyor " imajı senin daha kısa anlattığın doğrusal örnek ile aynı mantık. Tam olarak bunu anlatmaya çalışmıştım. Ama tabi buradaki yaşam biçimi nasıl oluyorsa mantığı köreltiyor belki de bizim yazdıklarımızda destek oluyor. Yani kamera arayan ama parası olmadığını çekecek projesi olduğunu söyleyen adama senin dediğin örneği veremiyoruz. Ayrıca kamera kiralayan yerler ve uslupları da cabası. yardım olayına katılıyorum cok üst seviye olmasa bile tüm kamera ve techizat ve teknik programsal bilgimi "yardım edebilirim" başlığı ile sundum. Orada bile konuşulması en son gerekenler şeyler ilk sıraya oturdu, olsun normaldir dedim... Ama isin anormal tarafı hala net ( zamanı belli - kriterleri oturmuş ya da alt planı kurulmuş bir proje için ) yardım isteyen olmadı.

Bende newyork-baltimore-sn fransisco - de çalışma fırsatları buldum ( gerci eskilerde kaldı 🙂 ) ama hiç kamera kullanmadan ya da bir şekilde haşı neşir olmadan sadece teorik bilgiyle red ile de teknik anlamda mukemmel film cekileceğine inanmıyorum. ama nerede? burada inanmıyorum, burada olmuyor..

Çünkü orada adam red veriyorsa basitçe nereden açılacağı ile nerden kapacağını belirten bir yazılı kağıtta veriyor adamın eline. Cenesini kapayarak sadece işi ile ilgilenen bir sürü adamda senin o yönetmene yaptığın gibi yardım ediyor sen daha yardım istemeden. Ustelikte bunu az iş çok laf prensiplerine göre değil çok iş az laf hatta na samimiyet prensiplerine göre. Cunku adam mantıklı, çünkü biliyor ki bir ortam bulmuş bedava ustelik hemen etüd etüddür idamn idmandır tanışıklık tanışıklıktır diyor atlıyor.

bizde öylemi? hayır adam ışık konusunda yardım teklif ediyor atıyorum anadan babadan memeleketin neresinden olduğundan giriyor yahu kamerayı niye buraya koydundan cıkıyor, ve hala ışığa dokunmamış oluyor.... Ayrıca bir de mesela bana zenon ( marka veremiyorum ama anlaşılmıştır ) yardım ediyor. Bir makina gonderdiler çekim için içinde kart, ustunde lens, sapında taşıma kayışı yok. makina demolara gide gide ustundeki menu tuşları silinmiş. Sonrasında diyor ki filminizde bizim logomuzu aman şöyle kullanalım boyle kullanalım. Aslında çok müteşekkirim ama olmuyor bir sekilde be abi bir seyler hep eksik. Şimdi diyor ki 4k ceken sinema formatı makinamız var gönderelimde dene yok şimdilik ihtiyac diyorum, denir mi evet şartlar boyleyken denir.

Neyse aynı gün dolmuşluk olayına hak verdim kalın sağlıcakla...

kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....

 
Gönderildi : 27/06/2012 9:07 am
(@sekko)
Gönderi: 159
 

Geçen Eylül ayındaydı sanırım, Sydney'deki bir üniversitenin Film Çalışmaları bölümünde 2 Türk ve 3 Avustralyalı eğitimci olarak sohbet ediyorduk. Diğer Türk hem arkadaşım hem hocam hem de bir gün beraber çekmeyi planladığımız filmin yönetmen/yapımcı adayı. Bir ara laf bu türden girişimlere ve kickstarter oluşumuna vb geldi. Bu oluşumda bir proje hazırlayıp insanlara sunuyorsunuz. Mesela filminizi tanıtıp ön çalışmanızı sunuyorsunuz ve insanlardan bu konuda maddi yardım talep ediyorsunuz. Örneğin "benim bu filmi sonuçlandırmam için 5000 dolara ihtiyacım var" diyorsunuz ve insanların yapacağı bağış/katkı miktarına göre bir onurlandırma vaadediyorsunuz. Örneğin 5 dolar veren herkese teşekkür ve bedava gala bileti, 50 dolara filmin DVDsi ve sonunda credits'te adının geçmesi, 250 dolar verene bunlara ek olarak resepsiyon ve çekime davet artı poster vb vb, 500 dolar ve üstünü filmin ortak yapımcısı sayma gibi. Projesi sağlam olanların hemen hepsi belirlediği rakama ulaşmıştı. Hatta hedeflediği rakamın %150lerine ulaşan projeler dahi vardı. İki Türk olarak bu türden bir girişimin Türkiye'de başarılı olup olamayacağını sorup ardından da derhal üzülerek olmasının imkansız olduğunda hemfikir olduk. Avustralyalı arkadaşlar bu girişimi çok takdir ederken neden bizim ümitsiz konuştuğumuzu anlayamadılar. Sanırım biz Türkler'in bir işe bağış yapması için o işin bir türden "hayır/sevap" kavramı ile ilişkilendirilmesi lazım. Bütün siyasi-politik iddiamıza rağmen kafa olarak laik değiliz ve bilinçli ya da bilinçsiz olarak hala öbür dünyada bize geri dönecek türden şeyleri desteklemeyi tercih ediyoruz. Oysa bir Amerikalı diş hekimi bir filmin sonunda adının geçmesinden haz duyabiliyor, sadece keyfine bir filmde figüran olmayı kabul edebiliyor. Ben de benzer şekilde bir projede yardım isteyip (oyuncu ve ekip dahil) bunu doğru şekilde belirttiğimde karşılık bulamadığım bir durum olmadı. Kişisel görüşüm bu türden bir girişimin bizde başarılı olması için bu projenin büyük kısmının tamamlanmış olması gerekli. Yani insanlar herhalde bu filmin bir noktaya gelmiş olmasını takiben artık bir türden başarıya katılmayı göze alabiliyorlar. Kısacası insanlardan bu türden bir yardımı ancak filmden kareler ve trailer vb göstererek elde edebilirsiniz, o da belki. Oysa bir filme destek vermek isteyen ve bir filmde yer almak isteyen onca insan var ama hepsi kamera derdine takılmışlar. Kamera alsalar film sorunu çözülecek mi? Türkiye'de yönetmene değil, artık yapımcıya, yapım sürecini gerçeğe dönüştürecek insanlara ihtiyaç var.

türkiye'de de şöyle bir oluşum var aslında. kısmen söylediğini yapıyorlar fakat bu tamamen ticari. komisyon alıyorlar. https://www.projemefon.com/ " onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 27/06/2012 3:50 pm
(@halostendap)
Gönderi: 4108
 

sağolasın sekko, incelemeye başlayalım hemen 🙂

insta https://www.instagram.com/morehalityalcin

 
Gönderildi : 27/06/2012 6:11 pm
Sayfa 1 / 2
Paylaş: