Yurtdışı ile olan fiyat adaletsizliği konusunda hem fikirim ancak atladığınız bir konu var..
Baştan diyeyim yalnız bu tabii ki her zaman doğru değil, firmasına da bakar, ama böyle bir gerçek de var..
Bağımsız sinema üzerinden gidelim, Hollywood sistemine bakalım; Donnie Darko'nun patlamasının ardından inceleyin, Hollywood'daki büyük 7 şirketin bir kısmı bağımsız filmleri destekleyen alt kurumlarını kurdular: Fox Searchlight, Paramount Vintage vs.. Bu kurumların filmlerine bakın aşırı fazla kâr etmeyen ancak eli yüzü düzgün filmler çıkarıyorlar. Pek çoğu da zarar ediyor tabii. Bu filmler kendi bütçelerini anca çıkarırken, çok az kârlarla çalışırken, yeni filmlere bütçe nereden geliyor? Tabii ki Blockbusterlardan (tabii bu arada son iki senedir başlayan Oscarlarda bağımsız filmlerin en azından özgün senaryo dalında ödüllendirilip gişede paraya boğulması hadisesi de var). Para tuzağı dediğimiz, Hollywood dediğimiz, piyasa dediğimiz filmlerin sektöre getirdiği heyecan ve sıcak para sayesinde bağımsız ve sanata yönelik filmler olabiliyor. Tilda Swinton 1 blockbusterda oynayıp birkaç milyon dolar alıp onunla geçimini sağlarken, dönüp bağımsız bir filmde ücretsiz oynayabiliyor. Ya da bir görüntü yönetmeni büyük filmlerle geçimini sağlayıp küçük çaplı filmlerde ücretinden feragat edebiliyor vs..
Ama ileriyi düşünelim, sinema gelirlerinin günden güne eridiği bir gerçek. Tüm kurumlar dvd'ye, ev sistemlerine kayıyor. İnsanları sinemaya çekmek için her film IMAX çıkmaya başlıyor, karşılaştırın bakalım bu sene ile son 10 yılın IMAX film sayılarını.. Ama televizyon dünyası ne yapıyor? 3 boyutlu televizyonu çıkarıyor. Geçen ay dünyanın ilk 3d monitörü de piyasaya çıktı ve bunu destekleyen oyunlar şu anda bile piyasada.. Bu gelir düşüşü eğer dvd ve merch. piyasası tarafından kapatılamazsa, gerek blockbuster gerekse bağımsız sinemadaki kalite düşüşünü kendi gözlerimizle göreceğiz.
Neyse çok uzattım, demem şu ki, istediğimiz kadar korsancı olalım, bizim yerimize birileri o büyük şirketleri beslemediği zaman ben durumun daha iyi olacağına inanmıyorum..
Türkiye'de de durum bu, en başta ben dahil olmak üzere pek çok insanın yerin dibine sokmakta bir beyis görmediği Recep İvedik'e 4 milyon kişi gitmese, Türk Sinemasına olan yatırım artmaz.. Evet burada nitelik-nicelik kavramı da devereye girer ama sektörde dönen para ne kadar büyürse, aradan sıyrılıp para bulabilecek değerli film sayısı da artacaktır.
O nedenle tamam, korsana destek ama o da bir yere kadar..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Film izleyebilecek kadar ingilizcem olsa yurtdışı paketleri daha güzel tabi dvdlerde şuanda 24'e sardım ki yurtdışındaki sezon boxları çok güzel.
*our AC-130 in the air
Ha evet, tek eksik Türkçe alt yazı diyecektim unutmuşum :). O kutuların hepsi var benim arkadaşta, okşadım hepsini :). Sezon bir için birkaç ay önce özel bir paket çıktı, üstünde dijital saat var dvd kutusunun..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
fetişistsiniz
Korsan herkes kullanıyor ama bunu kullanmak başka destek vermek çok başka. Bu yazılımları kullanabilirsiniz evinizde kendi kendinize takılıyorsunuzdur ve zaten üretici bile sizi hesaba katmaz müşteri diye. Onun pazarında siz zaten yoksunuz. Ama bu programlar ile iş yapıp para kazanmaya başlayınca hala orjinalini almamakta direniyorsanız bu yanlıştır. Siz o programlarla yaptığınız "iş"teki emeğinizin karşılığını beklerken o programı yazarak emeğinin karşılığını bekleyenlerin emeğini çalıyorsunuz demektir. Açık ve net.
Müzik için zaten piyasa şartları değişti artık. Radiohead albumunu bedava dağıtınca yeni binyılın ilk yıkımı geldi. Hala pahalı yapımlar olacak ama azalacak fazlasıyla artık. Tabi çözüm bulunmazsa ki aranıyor.
Filmde de aynı son var böyle giderse ve bir çözü bulunamazsa pahalı yapım mapım kalmaz ilerde. Şimdi korsan kullanan, film indiren sayısı az ama nesil değiştikçe bunun bilgisi yayılıp artacak.
Fiyatlar da pahalı oraya katılıyorum. Müzikte özellikle ama ilk değişen onlar oldu ilk dönüşen de onlar olacaklar. Ki zaten yapımcı menajerlik sistemiyle bu Türkiye'de bile başladı.
İnternet bu konuda bir nevi küresel tepki organına dönüşmüş durumda hele ki Türkiye de talep edilen fiyatlarda herhangi bir ürünü satın almak gerçekten fantastik bir durum e satın alsakta firmalar bizi sömürmeye devam edecek iyice büyüyecekler fiyatlarda düşmeyecek ki o programcılarında,müzisyenlerinde vs. hakettiklerini aldığını düşünmüyorum şirketler ve kar amaçlı aracılar kazanıyor sonuçta , korsan ,güzel birşey olmasından ziyade gerekli birşey ,internet olmasa microsoft vs. çoktan skynet e dönüşmüştü sanat tekelleride birbirinin aynı albümleri veya filmleri yayınlayıp dururdu satış garanti ya 70 lerin yeşilçam ı gibi daya allah daya nasıl olsa tüketici merak edip para verecek .Deneyip yanılacak kadar param yok benim, doğru ve güzel bilgi ne yolla gelirse gelsin mubahtır.
Soru:Unkapanında plak şirketi kalmaması Türkiye de müziğe ne kaybetirmiştir?
Unkapanı'nda plak şirketi kalmaması demek o plak şirketleri yokoldu ya da azaldı demek değildir. Karıştırmayalım. İlla mekan belirtilecekse maslak ve taksim arasında o zamanki Unkapanı'ndan kat be kat fazla müzik yapım şirketi ve studyosu var.
Şirketlerin çok para kazanmaları konusuna karşılık bir misilleme olarak "korsan" ı öne çıkarmamak lazım. Bu sadece tekelleşme yolundaki şirketlere bir engel oluşturma ile düşünülürse gerçek "eder"i anlaşılmaz. En basitinden bir program yazan programcı bile bununla karşılaşabilir.
Hadi onu da geçtim madem müzikten gidiyoruz ordan örnek verelim. Bugün bir şirket kurup çok cüzi masraflarla album yapmak mümkün. Tamamen bağımsız olarak yaptığınız albümü bir dağıtımcıya vererek dağıttırmanız da mümkün. Peki nerede kaldı büyük yapımcılar, nerede kaldı büyük firmalar. Hep bahsediliyor ya, sanatçıya gitmiyor o para yoksa alırız falan diye. Bu çok büyük yalandır. Bunu savunmak için bünye bunları uydurur. Bunun çok başka yönleri var sektörde korsanı haksız çıkartacak ama gereksiz bir tartışma uzamasın.
Hep romantik anarşizm tarafından bakmamak lazım olaya. Gerçekler başınıza gelince daha iyi anlaşılır.
Biraz farklı anlaşılmışım belki de eksik anlatmışım ,gerçekelrden bahsedeceksek sanatla uğraşanların defalarca başına gelen ve bizim de başımıza gelen bir olay anlatayım yapımcılardan bir tanesi babamın bestelerini yürütmüştü ve o parçalardan bir tanesi adını vermeyeceğim, çok ünlü bir şarkıcının albümünün hit parçası oldu ,parça ilk kez söylendiğinde televizyonda izledik hayatımın en garip günüydü daha sonra başka şarkıcılarda bu parçayı söylediler albümlerine falan koydular ,telif hakkınıda çok küçük bir hileyle ekarte ettiler hiçbirşey yapamadık ama diğer besteleri kurtardık,ferdi tayfur denen adamın bi şarksı vardı "emmioğlu" mu öyle bişeydi bu parçanın gerçek bestecisi şairdi bi tane adliye koridorlarında senelerce süründükten sonra yine bir adliye koridorunda kalp krizi geçirerek öldü,müzik yapımcıları sanatın "s" sinden anlamayan ama ticaretin her yolunu bilen bir noktaya sürüklenmişti 90 larda albümü satılmadı bahanesiyle "yokedilen" o kadar iyi müzisyen var ki,küçük yapımcıların ve kişisel alternatif işlerin ortalıkta türemeside zaten bu dönemin çöküşüne denk gelmiştir iyi mi olmuştur,evet, bu noktada önce tezgahlarda ardından dijital korsan ın katkısı varmıdır ?kesinlikle vardır , aylin aslım bundan 2 sene evel ntv de kanat atkaya nın sunduğu programda konuktu daha yeni albüm çıkarmıştı kelimeler tam hatırımda değilse affola ,özeti şuydu kanat atkaya başladı korsana giydirmeye "korsan albüm almayın" vs.vs. Aylin, kanat'ı susturup şunu söyledi "yaşadığımız yerin farkındamısınız?kaç kişinin bir albüme 20 ytl ayırma şansı var?Albümümün iyi müzik içerdiğini ve mümkün olduğunca fazla kişiye ulaşması gerektiğini düşünüyorum ve bunun için de albümümü korsan olarak alabilirsiniz" dedi ki bu insanlar konserlerden kazanıyorlar artık tam olarak gerçek bu ,hala ayakta duranlar var bu kıyımın ardından ama onlarda kendini sağlama almış kişiler zaten yeni çıkan işleri incelersek ya rezalet işler var ya da iyi çalışmalar,sonuçta her konu da olmamakla beraber spesifik incelendiğinde , korsan iyi birşey olmamakla beraber gerekli birşey ve iyi bir süzgeç bana kalırsa...
Hala kaliteli bir işin fiyatı fahiş değilse orjinalini alıyorum,verdiğim paraya da acımıyorum.
Babanın ve senin yaşadığın şey dolayısıyla üzüldüm. Üreticinin emeğinin çalınması çok kötü. Ama bunu yapan bir yapımcıydı diye bütün yapımcıları suçlamak, ya da hırsızlığı sadece yapımcıların yaptığını düşünerek genellemek yine yanlış olur.
Tabii ki yapımcılar bu işten çok para kazandılar. Artık o dönem bitmek üzere, en azından süreç başladı. Ama Aylin Aslım eğer kendi şirketinden album çıkarsaydı bunu dermiydi bilemiyorum. Parayı kendiniz yatırdığınız zaman bunu söylemesi zordur.
Evet sanatçılar albümlerden değil konserlerden kazanıyor. Yapımcılar albümlerden sanatçılara kar vermediler ve bu işe hevesli olan gençlerin şöhret heveslerini sömürdüler. Ama bir şeyi yanlış biliyorsun ki artık albüm satışlarından gelir sağlanamadığı için yapımcılar sanatçıların konser gelirlerine de ortak olma şartıyla albüm yapıyorlar. Yeni çıkacak sanatçılar da buna ister istemez boyun eğiyor. Sistem kendisini yeniden şartlara göre yapılandırıyor.
Babanın eserlerinin biri tarafından çalınması ile kendi bastığı cd lerin korsan satıcılar tarafından satılması arasında fark yok aslında, bence tabi.
Çok boş bir yere kaymış bu muhabbet.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Bir şey daha eklemem lazım, Trükiye'de o kadar çok aşırma iş var ki bir yerden sonra sanatçıların korsan emek hırsızlığıdır falan demesi bile komik oluyor. Bir gün bir arkadaşım bana "bak bir Zerrin Özer albümü buldum" diye bir şey dinletmeye başladı. Kaseti taktı kasetçalara, müzik başladı. Ben "ne bu şimdi" diye sordum zira çalan Paco de Lucia-Al di Meola-John mcLaughlin üçlüsünün A night at San Fransisco albumünün girişiydi. Arkadaşım dinleyince kulaklarına inanamadı. Albümün kapağına baktım tabi kimdir bu diye. Çok büyük yetenek, muhteşem kompozisyoncu Sezen Aksu'nun genç yeteneği Uzay Heparı'ydı. İsim vermemin nedeni kayıtlar hala ortada duruyor olduğu içindir, bunun gibi daha neler var tabi. İyice dağıttım konuyu ben bu arada.
Ben de hikaye anlatayım. Adobe CS3 satın aldım işyerine. Geldi cillop gibi. Kurarken bir baktım seri numarası çalışmıyor. Satın aldığımız yeri aradım (bilkomdu sanki) biz sadece satıyoruz desteği falanca veriyor dediler. Onları aradım kimseye ulaşamadım teknik destek felan fos. Not bıraktım dönen olmadı. Birkaç gün sonunda sıkıp ilaç* kurdum hala iş yerinde ilaç* kullanıyorum orijinali de duruyor. Böyle adamları gördükçe iyice para veresim gelmiyor kimse kusura bakmasın. Adobe de kontrol mekanizmasını iyi kursun sağlam kişilere versin temsilciliğini benim sorunum değil paşalar gibi çakarım CS4... Uğraşamam o adamlarla seri nosuyla vs....
- baço
o değilde cola nın sahtesi varmış onu ben yeni duydum.. doğrumu bilmiyorum.. ona karşıyım ben korsan olarak 🙂 birde korsan rakıya
Apple'ı arayabilirsin Baco veya Computoriom'u (öf yanlış yazdım sanırım:D)
*our AC-130 in the air
Aradım hepsini merak etme. Sen de bir ara da gör 😀
- baço