Sen de haklısın tabii düd, bir şey diyemem. Zaten burası da yeri değil.
"Boşa sallanan kürek dalga yaratmaz."
İki taraf da haklı da her sinema konusu açıldığında Uzak'ın bir taraf olarak sunulması gerçekten canımı sıkıyor artık. Bu tip tartışmalardan ziyadesiyle sıkıldım. İlk yazdığım şeyin arkasındayım hala. Henüz bana bir cevap gelmemiş kabul ediyorum.
Sanat bana göre bir mastürbasyondur. Önce kendin. Her şey önce kendini anlatacak. Seni tatmin edecek. Egoist olacaksın abi. Oh diyeceksin. Rahimde de tektin, beşikte de, mezarda da tek olacaksın...
Ben şahsen mastürbasyon seyretmeyi sevmem...
Kaldı ki sanat şudur sanat budur diye nitelemeler de biraz fazla büyük lokmalar bence.
Kişisel algılamalar bunlar... Şöyle olacak böyle olacak denemez bence...
Şimdi sana Hollywood'dan teklif gelse ve 30 milyon dolar bütçe verseler demek ki reddedeceksin. O zaman da sana şunu sormak lazım, senin her yaptığın iş sanatsal mı? Ya da sanatsal olmayan film olamaz mı? Kim koyuyor bu kuralları o da ayrı mesele...
30 milyon dolara iyi bir film çıkartacak adamın (ister ticari ister sanatsal), sonrasında peşinden koşacak her tür sponsor olacaktır. O saatten sonra istediğini çeker. Yatırımcı kendine göre bir cevher görmüş ki parasını vermeye karar vremiş. Kaldı ki popüler film çekmek neden bir günah oluyor ki? Kedi ulaşamadığı ciğere murdar der olayı olmasın (ben şahsen kıskandım, eleştiriyi sadece sana yöneltmek gibi olmasın...)
Bir yandan da vicdanım filmlere bu kadar para harcanmasını hazmedemiyor aslında...
- baço
Ayşe Arman'ın en iyi röportajı bence...
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13248042.asp?yazarid=12 " onclick="window.open(this.href);return false;
Çok duygusal geldi bana...
- baço
Dünyanın en büyük fotoğrafı..
Rekor kırıldı! Dünyanın en büyük fotoğrafı Almanya'nın Dresden şehrinde çekildi.
http://haber.mynet.com/detay/dunya/dunyanin-en-buyuk-fotografi/485979 " onclick="window.open(this.href);return false;
Maksadım sana gördüğünü anlatmak değil anlamadığını göstermektir.
buda özgürün asıl mesleğiymiş 🙂
http://www.abvizyonu.com/roportaj/japonlarin-yeni-ilhan-mansizi-ozgur-bakar-japonya-fatihi.html " onclick="window.open(this.href);return false;
Polis müdürü: Hangi ilden İstanbul'a geldiniz?
Ö. K.: Şırnak. 5-6 ay önce geldik.
Polis müdürü: Kaç kardeşsiniz?
Ö. K.: 8.
Polis müdürü: Sen kaçıncı çocuksun?
Ö. K.: 2'nci
Polis müdürü: Kardeşlerinde rahatsızlığı olan var mı?
Ö. K.: Bir kardeşim spastik ve zihinsel engelli
Polis müdürü: Baban kaç yaşında, çalışıyor mu?
Ö. K.: 42 yaşında. Belindeki rahatsızlık nedeniyle çalışamıyor.
Polis müdürü: Baban seni en son ne zaman sevdi ya da sevgi sözcükleri söyledi Ömer?
Ö. K.: Bir ay önce en son girdiğim tekstil işinden paramı aldım. Getirip babama verdim. O da bana sevgi sözcükleri söyledi.
Polis müdürü: Annen seni en son ne zaman sevdi?
Ö. K.: Annem beni her zaman sever.
Polis müdürü: Attığın bu molotof kokteylinden bir kız çocuğu yandı. Ne hissediyorsun?
Ö. K.: (Mahçup bir şekilde) Çok kötüyüm. İyi şeyler hissetmiyorum.
Polis müdürü: Peki onun da annesi ağlıyor mudur?
Ö. K.: Ağlıyordur.
Polis müdürü: Apo'nun hücresi daraltılmış, açılım falan bundan dolayı mı yaptın?
Ö. K.: Evet.
Polis müdürü: Ben seninle sohbet ediyorum. Şimdi senin annen ağlıyor mudur?
Ö. K.: Ağlıyordur.
Polis müdürü: O yanan kızın annesi kadar senin de annen ağlıyordur.
Ö. K.: Evet.
Polis müdürü: Devlet yetkilileri, topluma barış-huzur getirelim diyor. Analar ağlamasın diyorlar. Sizi örgütün içine koyanlar ise bunların tersini iddia ediyor. İyiyi ve kötüyü ayırt edebilirsin. Kim ne derse desin seni kötülüğe sürükleyenlerin dediklerini yapma. Ben İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısıyım. Yaktığın kızın ailesi de zar zor geçinen bir aile. Tıpkı senin ailen gibi. Yaptığın şeyin doğru olup olmadığını düşün ve kararını ver. Biliyor musun, senin yaktığın kız çocuğu benim yeğenim.
Ö. K.: (Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyor)
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2009/12/31/cocuk_saldirgani_cozen_ifadeden_bir_bolum " onclick="window.open(this.href);return false;
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2009/12/31/serapin_annesi_agliyor_seninki_de_agliyor_mu " onclick="window.open(this.href);return false;
- baço
Nicole Kidman Türk filminde
ABD'de satış rekorları kıran 'Gözyaşı Sarayı' isimli kitabı Türk yönetmen Binnur Karaevli sinemaya aktarıyor. Başrol için Nicole Kidman, Kate Blanchett ve Clive Owen'la anlaşan Karaevli, şimdi Türk oyuncu arıyor
KARAKTERLER BELİRLENDİ
ABD'de yaşayan Türk yönetmen Binnur Karaevli, ilk sinema filminde devleri buluşturuyor! Karaevli; Alev Lytle Croutier'in satış rekorları kıran kitabından filme uyarlayacağı 'Gözyaşı Sarayı' isimli projesi için Nicole Kidman, Kate Blanchett ve Clive Owen'la prensipte anlaştı. Üç ünlü 'Valide Sultan', 'Nakşidil Sultan' ve 'Abdülaziz' karakterlerini canlandıracak.
HALUK BİLGİNER SIRADA
ABD'li Voices Unveiled Films ile Türk İmage Firması'nın ortak yapımcılığında hayata geçirilecek film; Türkiye, Amerika, Afrika ve Fransa'da çekilecek. Sponsorluk görüşmeleri için İstanbul'a gelen yönetmen Karaevli, Haluk Bilginer ve Murat Han'a da film için teklif götürecek.
http://www.sabah.com.tr/Gunaydin/KulturSanat/2010/01/02/nicole_kidman_turk_filminde_658836793750 " onclick="window.open(this.href);return false;
- baço
Selahattin ÖNKİBAR Yeniçağ gazetesi
---------------------------------------
Yazacaklarım, dinlediklerim ya da okuduklarım değil, bire bir yaşadıklarımdır.
Yıl: 1994’ün Mart ayı.
TGRT’de Alternatif isimli haber programını yapıyorum.
O gün gündemde mahalli genel seçimler vardı.
Seçime iki hafta kala İstanbul Büyükşehir adayları Tayyip Erdoğan, İlhan Kesici, Zülfü Livaneli ve Bedrettin Dalan’ı canlı yayında karşı karşıya getirecektim.
Programdan birkaç saat önce patronum Enver Ören çağırdı ve aramızda şöyle bir diyalog geçti:
-Arkadaşlar söyledi, programına Tayyip’i çıkarıyormuşsun!
-Efendim sadece Tayyip Bey’i değil, bütün İstanbul büyükşehir adaylarını çıkarıyorum.
-Diğerlerini çıkar bir şey demem ama Tayyip çıkmayacak!
-Yapmayın efendim çok kötü olur, günlerdir ekrandan programın fragmanını (tanıtımını) yayınlıyoruz. Çıkarmasam zor durumda kalırım.
-Tayyip çıkmayacak!.
-Efendim sadece ben değil asıl siz zor durumda kalırsınız. Tayyip Bey’e ambargo koyarsak, teşkilatları ve adamları burayı basar!
-Offf niye beni zora soktun Sabahattin!
-Efendim ben izlenen bir program olsun istedim!
-Bak beni iyi dinle. Şimdi senin programını izleyip maazallah bir kişinin Tayyip’e gönlü kayarsa sen ve ben bunun hesabını ahirette veremeyiz! Cehennemde yanarız!
-İş o kadar ciddi mi?
-Ne diyorsun Sabahattin, bu iş iman mücadelesi! Ahh bu tayfayı bilmezsin sen!
-Ne bileyim efendim, bunlar her gün habire din, iman demiyor mu?
-Bırak onların dediklerini, Enver Abiyi dinle sen!
Sonuç, Enver Bey’i ikna ettim ve Tayyip Erdoğan’ı diğer adaylarla beraber programa çıkarttım.
Kuşkusuz bu diyaloğu eşyanın tabiatı gereği kayda almadım ama bu konuşulanların gerçek olduğunun kanıtı şudur:
1994 Mahalli Genel Seçimlerinde Tayyip Erdoğan’a İhlas Grubunun toplu olarak oturduğu Yenibosna’daki devasa siteden tek bir oy bile çıkmamıştır.
Öyle ki Tayyip Erdoğan bu sandık sonuçlarından hareketle başkanlık görevini devralır almaz hemen Enver Ören’in Boğaz’daki yalısında var olan kaçak katı anında mühürletmiştir.
Sunduğum bu fotoğraf düne dairdi.
Ve bugünkü fotoğraf:
Enver Bey kısa bir süre önce Yalova’daki evinde aralarında benim çok yakınım olan bir işadamının da bulunduğu gruba Tayyip Bey için adeta Mehdi Aleyhisselam benzetmesini yapıyor ve İslâm’a yaptığı tarihsel katkıları anlatıyor.
Bu sözleri işitince nedense 1994’ü yani yukarıda sunduğum sahneyi hatırladım...
Hayır hayır aslında bu şekilde davranan sadece Enver Ören de değil, diğer pek çok grup ve cemaat aynı şeyleri yapıyor..
AKP gelmeden önce Milli Görüş’e kimlerin kin kustuğu ve mesafeler koyduğu arşivlerdedir.
Tam bu noktada soralım, o zaman var olan bu kaypaklığı nasıl izah edeceğiz?
Tayyip Bey’in son on küsur yılına bakıyorum ABD’ye muhabbetinin depreşmesinin dışında bir farklılığı yok!
Sihir acaba Erdoğan’ın Amerika’yı keşfetmesi mi yoksa TOKİ’den oradan buradan alınan onlarca trilyonluk ihaleler mi bilmem ama bildiğim şey ikisinin de İslâm’da yeri olmadığı...
Selahattin ÖNKİBAR
- baço
Bu yazı Tayyib'e sövgü mü övgü mü anlamadım ben valla?
Ülkenin başına Mustafa Kemal dahi gelse birileri illaki çıkar peşinde koşup bu işleri yapacaklar aslında. Bu Tayyip iyi demek, ya da Tayyip kötü demek değildir tabi. Piyangodan büyük ikramiyeyi bulanın bile bin çeşit akrabası yalakası türüyor, sen düşün ki ülkenin başına geçmişsin. Akıllı işi değil bence. Çünkü hiç bir şekilde kendini sevdirmenin imkanı yok. Sistem yanlış. Bazı işlerin cazibesini kaybetmesi için gerekli düzenlemeler yapmak lazım. Ona da devrim diyorlar. Ama o bile cazip oluyor sonra, kısır dönüyor.
Tayyip değil de, sickmanin dediği gibi münafik cemaatlerin pozisyonunu göstermesi için iyi... Ha münafık olmayanlar çok mu iyi bilemiyorum ayrı konu, ama böyle şanzımanlıları afişe etmek lazım hiç olmazsa...
- baço
"Süper Baba" dedesini(İhsan Devrim) kaybetti.
http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&KategoriID=17&ArticleID=1183025&Date=07.01.2010&b=Super%20Baba%20dedesini%20kaybetti " onclick="window.open(this.href);return false;
Maksadım sana gördüğünü anlatmak değil anlamadığını göstermektir.
James Bond'un sıradaki bölümünü Sam Mendes yönetecekmiş.
Çok şaşırdım, beklemezdim. Ama iyi haber. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Tibetli Yönetmen Tutuklandı
Sürgündeki Tibetli lider Dalai Lama'nın insanlar üzerindeki etkisini anlatan röportajların bulunduğu belgesel Çinli yetkililerce soruşturmaya tabi tutuldu ve yönetmen çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
http://aktif.tr.msn.com/sinema/article.aspx?cp-documentid=151680285 " onclick="window.open(this.href);return false;
- baço