hadi yaaa :(( ne işlerine geliyor uydudan vermek ya...
Ben İstanbul oldum, sen Bursa...
Size bir hikâye anlatacağım. Biraz hüzünlü. Yok değil, epey hüzünlü. Ben okuyunca, titreyerek ağlamıştım. Hoş, belki benim için daha başka anlamları olduğu için de olabilir. Bilmiyorum. Umarım Formula 1 yazısını görüp okumamazlık etmezsiniz. Öyle bir şey değil zira.
Formula 1'in efsanevi bir pilotu vardır. F1'le ilgilenen neredeyse herkesin, tüm zamanların en iyisi olarak gösterdiği birisidir. İstatistiksel anlamda her alanda üstün olduğu için değildir. Bu anlamda, ondan çok daha "başarılı" pilotlar vardır; hattâ Schumacher, neredeyse her alanda birincidir ama o bile herkesin bir numarası değildir. Öyle ki, Formula 1'i hiç duymamış, hiç ilgilenmemiş insan bile, bu pilotun adını en azından bir kere duymuştur. Öyle bir pilot ki, antrenman sırasında önündeki araç kaza yaptığında, kendi aracını sağa çekip, kaza yapan pilota yardım etmek için, koşarak arabasından atlayan biri. 1 Mayıs'ta, ölümünün 14. yılını dolduran Ayrton Senna'dan bahsediyorum. Anlatacağım şey de Senna ile ilgili.
Önce Senna'nın ağzından şöyle bir alıntı yapayım:
"If I ever happen to have an accident that eventually costs me my life, I hope it is in one go. I would not like to be in a wheelchair. I would not like to be in a hospital suffering from whatever injury it was. If I’m going to live, I want to live fully, very intensely, because I am an intense person. It would ruin my life if I had to live partially."
Mealen:
"Eğer bir kazada hayatımı kaybedeceksem, bunun bir vuruşta gerçekleşmesini isterim. Tekerlekli sandalyeye düşmek istemem. Aldığım yaralar yüzünden hastanelerde sürünmek de istemem. Öleceksem, her şeyi son kertede, doyasıya yaşayarak ölmeliyim çünkü ben böyle biriyim. Her şeyi yarım yamalak yaşarsam, hayatımı mahvetmiş olurum."
Tarihe, lanetli yarış olarak geçen, 1994 yılında yapılan, San Marino'daki yarıştayız (Ek bilgi: Formula 1 yarışları; cuma antrenman turları, cumartesi sıralama turları ve pazar da yarış olarak üç güne yayılır). Cuma günü, Ayrton Senna'nın memleketlisi Rubens Barichello adında bir pilot, çok büyük bir kaza yapıyor ve yarışta yer alamayacak kadar büyük bir sakatlanma geçiriyor. Hayatta kalması mucize olarak görülüyor. O Barichello, haftaya pazar günü Türkiye'deki yarışa katılarak, Formula 1 tarihinde en çok yarışa katılan isim unvanını alacak. Kaderin cilvesi. Neyse, ertesi gün, sıralama turlarından önce Avusturya'lı Roland Ratzenberger isimli pilot da yine büyük bir kaza yapıyor ancak o, Rubens kadar talihli değil. Yaptığı kazada hayatını kaybediyor. Herkeste bir "Ne oluyoruz yahu?" havası. Hemen sürücüler toplanıyor. Sürücülerin güvenliğiye ilgili olarak bir grup oluşturulması ve grubun daha etkin çalışması isteniyor. Senna, pilotlar arasında en deneyimli olduğu için de, bu toplantıya başkanlık ediyor. Sonra sürücüler, bu kazalara rağmen, yarışa başlama kararı alıyorlar.
Pazar günü geliyor, yarış başlıyor. Yarışın daha hemen başında, büyük bir kaza daha yaşanıyor. Hemen güvenlik aracı piste giriyor (Ek bilgi: Bir Formula 1 yarışında, pistin üzerinde, sürücülerin güvenliğini etkileyecek derecede önemli bir kaza/olay yaşanmışsa, güvenlik aracı denilen bir araç piste girer ve bütün araçlar yavaşlayarak o güvenlik aracını takip ederler. Bu esnada yarış yapılmaz, herkes bulunduğu yeri korur). Güvenlik tekrar sağlandığında, araç dışarı çıkıyor ve yarış yeniden başlıyor. Senna birinci durumda ve hızı gayet iyi. Arkasında, o zamanların çömezi sayılacak Michael Schumacher var. Ardından 7. tur geliyor. Senna, aracındaki hâlâ nedeni belirlenemeyen bir sorun yüzünden, 220 km/s hızla beton duvara çarpıyor. Yarış durduruluyor, Senna hastaneye götürülüyor, yarış tekrar başlıyor, Senna hastanede ölüyor, Schumacher yarışı kazanıyor, yarış bitiminde herkese, Senna'nın sonu haber veriliyor.
Senna'nın ölümünü bana göre bu kadar hüzünlü yapan, kazanın şiddeti veya bu yaşananlar değil. Asıl hüzünlü kısım bundan sonrası. Senna'nın aracı, kazaya neden olan şeyin ne olduğunun araştırılması için, görevliler tarafından incelemeye alınıyor. Görevliler, Senna'nın aracının içinde, muhtelemen yarış zaferinden sonra çıkarıp sallayacağı, kıvrılmış bir Avusturya bayrağı buluyorlar.
Sonunda siteyi kurmayı bitirdim. Ne öldürücü bir işmiş. Neyse. Bu forumda Formula 1 ile ilgilenen pek yoktu hatırladığım kadarıyla. Bir Hegel vardı, bir Dv-art. Olsun. Belki ilgilenen çıkar. Bu benim Formula 1 sitem. Zaman ilerledikçe yarışlar, kurallar ve eski sezonlarla ilgili epey yazı olacağını tahmin ediyorum. Aklınızda olsun.
Bunları anlatmak için foruma çıktım. Saygılar sunarım efenim.
Formulayla profesyonel bağlarım oldu.. 😀
Türkiyeye geldiğinden beri hakem olarak görev alıyorum.Sanırım artık gitmicem, çok sıkıldım.İlk sene Schuminin arabasını kırıyordum yanlışlıkla 😀 Sonra sıktı zaten.. Geçen seneye kadar güç bela gittim ama yok artık çekilmiyor.Schumi de bıraktı.. Zaten yakında bayrak uygulamalarını da ışıklı sistem yapıcaklar. 🙂
Sade, şık ve güzel duruyor. Ekledim F1 kısmına. Yarışları TRT ve BBC verecekmiş. Bir Okay Karacan olsaydı anlatan, nefis olurdu. Bunca kural değişikliği en çok da, şimdiye kadar dipten kurtulamayan Honda takımını alıp Brawn Gp adıyla yarıştıracak olan Ross Brawn'a yarayacak gibi gözüküyor. İlk yarışta kazanmak için başlamalarına kimse şaşırmıyormuş ki, bu bilgi bile şaşırmak için tek başına yeter.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Sade, şık ve güzel duruyor. Ekledim F1 kısmına. Yarışları TRT ve BBC verecekmiş. Bir Okay Karacan olsaydı anlatan, nefis olurdu. Bunca kural değişikliği en çok da, şimdiye kadar dipten kurtulamayan Honda takımını alıp Brawn Gp adıyla yarıştıracak olan Ross Brawn'a yarayacak gibi gözüküyor. İlk yarışta kazanmak için başlamalarına kimse şaşırmıyormuş ki, bu bilgi bile şaşırmak için tek başına yeter.
Duyduğum kadarıyla Serhan Acar'ın sunacağı/sunuculardan biri olacağı kesin. Diğeri de, şu anda boşta olan Okay Karacan olabilir. Efsane ikili olur, Serra-Okay'dan sonra. Ben yarışları geçen sene ITV ve SpeedTV'den izledim. Gerçekten muazzam yayın yapıyorlar. TRT'den o kadarını beklemek haksızlık olur. Her ne kadar BBC de İngiltere'nin TRT'si olsa bile.
BBC'nin ITV'den aşağı kalacağını sanmıyorum. David Coulthard, Martin Brundle ve Eddie Jordan yorumcu olacaklar. Değişen kurallarla bu sene TV'de yarış izlemek çok daha eğlenceli olacak çünkü takım telsizleri artık sınırsız olarak açılacak, sürücülerin virajlarda seçtikleri çizgi bile gösterilecek. TRT'den tek istediğim, bu işi, ehil ellere teslim etmeleri. Umarım Serhan Acar o koltukta oturur.
Bu Brawn GP cidden müthiş süpriz oldu. Testlerde görünenler doğruysa, bütün araçlardan neredeyse 0.6s daha hızlılar. 1 hafta sonra her şey açığa çıkacak, hevesle bekliyorum.
Ali Ünal Formula 1 ile ilgili şahane bir yazı yazmış. Keyifle okudum. Okumak isteyenler için:
http://www.trf1.net/index.php/ozel-icerik/kose-yazilari/14630-istanbul-gp-kramer-kramere-karsi-haberi.html " onclick="window.open(this.href);return false;
http://www.ali-unal.net/f1/ " onclick="window.open(this.href);return false;
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/41644-iste-ferrari-parki/1 " onclick="window.open(this.href);return false;
vay be mekana bak 🙂