Bu hafta almadım henüz, sevmiyorum pek elemanı ama sen komik diyorsan komiktir herhalde... Referans sağlam...

Da "festival filmi" nedir ben onu merak ediyorum. Biz de filmlerimizi festivallere gönderiyoruz... Bir yergi mi var burada anlamadım. Yazıyı okumam lazım...

du yanımda duruyor, üşenmezsem okuyayım.

okuyun ben kefilim 😀 bizimkiler değil uzun metraj festivallerinden bahsediyor. Aslında kendi yaptığı bir yanlışın affedilmez hale gelmesini "gösteriş takıntısına" bağlamış. Jenerik akarken sinemadan çıkma isteği üzerine arka masalardan gelen " ayıya bak yaa " gibi bi tepki yüzünden oturmuş yazmış.

Bu hafta derken tarih de yaz bence çok karışıyor bu uykusuz'un sayıları, hele beinm gibi çıktığı gnü bilmeyince :D.

şu anda gittiğinde uykusuz ver dediğin zaman sana uzatılacak olan sayı.

Yazıyı az önce okudum...
Bir iki yeri dışında pek güldürmedi ama iyi bir yazıydı. Benim de pata küte dalmamak için kendimi zor tuttuğum tiplere iyi geçirmiş...

Ben daha çok, film bittikten sonra yanındakilere filmle ilgili tespitlerini veya filmin kendini ne kadar etkilediğini (ya da tüm bunların tersini) anlatanlara sinir olurum. Hatta sinema salonundan genelde en önde çıkar bu dialogları duymamak için beş on metre önden yürürüm. Film bittikten sonra konuşmaktan, en az sınavdan sonra sınav hakkında "şu soruyu ne yaptın bu soruyu ne yaptın" şeklinde konuşmak kadar nefret ederim.

Jenereği ise filmin müziğini beğenirsem izlerim, yoksa ayı olmak pahasına bile kimse beni o gudubet salonda tutamaz... Zaten filmi evde izlemek gibisi yoktur bence, sinemanın tadı ayrı olsa bile...

Ya işin ilginç yanı ben aslında orada eleştirilen kısmındayım.:) ben de filmden çıkınca triplerime engel olamıyorum. Demek dışardan bu kadar komik gözüküyormuşuz. 😀

Gerçi ben her dönem öyleydim. Eskiden bruce lee filmi izleyip filmden çıktığımızda herkesin birbirine kısık gözlerle bakıp dalmak için tek hareketi beklemesini falan hatırlıyorumda:) oyy oyy ne günlerdi. Sanırım Matrix in ilk bölümünü izlediğimde cıkar cıkmaz oryaa burya savurdugum tekmeler en son dönemlerdi. ondan sonra o festival senin bu festival benim entel olmayı ögrendik ama serde varoşluk var yinede..

Dergide en çok sevdiğim ikinci Fırat. Birincisini söylememe gerek yok sanırım (En birinci ben oldum!). Yalnız bu haftaki yazısını pek yerinde bulmadım. Şöyle ki, eğer festivaldeki bir filmden çıkıp da sigarasını tüttüre tüttüre duran adamın, filmden etkilendiği oyununu oynadığı sonucuna varabiliyorsanız, bunu en az bir kere de siz yapmışsınız demektir. Yoksa nereden ve nasıl bilebilirsiniz değil mi? Fırat kardeşim de atmış demek ki böyle tripleri. O zaman niye giydiriyorsun değil mi? Madem öyle, kendine de giydir. Genelde kendine de lafı getirirdi ama bu yazıda getirmemiş. O yüzden "yerinde" olmadı diyorum bu yazısına. Yine de takipçisiyiz.

Kendine ayı dedi adam daha ne yapsın?

Haftalardır uykusuz dergisinde okumadan atladığım bir kaç kişiden biridir Fırat budacı. (diğerleri; oky, bülent üstün, memo tembelçizer). Ama bu hafta ne yazmış ben de merak ettim.

Ben de pek sevmem...
Umut Sarıkaya candır!
Bu hafta boksörün kemerine bittim 😀
Yazarlar Birliği de iyiydi 🙂

Yazıyı bende sevmedim. Bu durumda bir tek bidilcuyis sevmiş oluyor yazıyı 🙂 Fırat Budacı nın yeteneksiz bir adam olduğunu bile düşünmeden edemedim.

@kezzap
Umut Sarıkaya nın karikatürlerinde aynı yerler dikkatimizi çekmiş. İlginç.. Lakin onun da yazısını beğenmedim...