Forum

Benim de Söyleyecek...
 

[Sabit] Benim de Söyleyeceklerim Var

2,919 Gönderi
140 Üyeler
7 Reactions
402.2 K Görüntüleme
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Forum cinlenmiş de olabilir, hoca getirtip okutalım derim.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 20/08/2009 11:58 am
(@sanitarium)
Gönderi: 0
 

Çeşmemeydan'da var tanıdık biri.
nefesi derin diyorlar.

ogni suono diventa realta...

 
Gönderildi : 20/08/2009 8:49 pm
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Of'luysa gelsin abi, neyse parası veririz üç beş.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 20/08/2009 9:21 pm
(@mobidik)
Gönderi: 0
 

Hala izlemeyenler varsa eğer...
http://www.schhh.com.tr " onclick="window.open(this.href);return false;

Maksadım sana gördüğünü anlatmak değil anlamadığını göstermektir.

 
Gönderildi : 21/08/2009 6:42 am
(@zepra)
Gönderi: 0
 

http://www.cinemaadvanced.com/producing/the-only-film-making-advice-you-really-need/ " onclick="window.open(this.href);return false;

- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.

 
Gönderildi : 22/08/2009 3:09 pm
(@baco)
Gönderi: 0
 

Mustafa'nın asansörü - Engin Ardıç

Hayatta boyamadığım boya bir o kalmıştı, bendeniz vallahi filmde bile oynadım efendim!
Tam sayfa reklam gelip de bizi kırk altıncı sayfaya atmadılarsa bugün, umarım okuyacaksınız...
Gerçi "Asansör" filminde aldığım rol, doksanlı yılların "televizyon figürlerine sinemada kendi kendilerini oynatma" modasından kaynaklanıyordu ama zarar yok (bu muhabbete Larry King başlamış, Jay Leno, Gülgün Feyman, daha başkaları ve bendeniz de arkadan gelmiştik galiba)... Filmin diskini gözüm gibi saklıyorum şimdi. Hoş bir anıdır.
Bu filmin "arak" olup olmadığı o günlerde çok tartışılmıştı, şimdi yeniden gündeme gelmiş...
Tuhaftır. Çünkü önemli, başarılı ve iz bırakmış bir film değil bu. (Düztaban değilim ama nasıl oldu bu iş, anlamadım...)
Mustafa Altıoklar'la Ortaköy'de deniz kenarında buluştuk, 1999 yılının yaz ayları...
Koltuğunun altında kalınca bir dosya, "sana bir rol teklifi" dedi... Rol sandım, kendimi oynayacakmışım, televizyon yorumcusu.
Hemen okuyacak halim olmadığından, senaryoyu kabaca anlattı.
İlk tepkim şu oldu: "Louis Malle'in 'Darağacına Asansör' filmine çok benziyor, hani şu Jeanne Moreau ile Maurice Ronet'nin oynadıkları..."
Sonra öğrendim, meğer bir Belçika filmi varmış, ona da benziyormuş.
Mustafa, eleştirileri göğüslemek, dedikoduları engellemek için senaryoda olmayan bir şey yaptı, Mustafa Uğurlu'nun hapis kaldığı asansörün yanına, yere bir televizyon monitörü koydu, film boyunca orada o yabancı filmi oynattı. Yani "Brecht estetiği" uyarınca bir çeşit "yabancılaştırma fekti" (Verfremdungseffekt) de sağladı. (Demek ki Belçika filminin varlığını sonradan öğrenmemiş.)
Ama "Asansör" tutmadı.
Her şeyden önce "casting" yanlıştı. Kendisine zarar verdiği bir avukat hanım tarafından asansöre kapatılan televizyon sunucusunu "şehirli fırlama" görüntüsüyle Cem Özer'in oynaması gerekirken, "lumpen suratıyla" Mustafa Uğurlu yanlış seçimdi. "Ağır Roman" filmine cuk oturan ve çok da başarılı olan Uğurlu, buraya hiç uymamıştı. "Esas kız" Arzu Yanardağ da (Mustafa'nın o sıralar sevgilisi), "bayan avukat" deyince akla gelecek en son kişiydi. Mükemmel bir aktör ve mükemmel bir manken böyle harcandılar. Üstelik tamamına yakını "sabit mekânda" geçen bir konuyu işlemek sinemada çok zor. "Büyük yönetmen" ister.
Mustafa Altıoklar senaryoyu yazarken "elini bol tutmuş", asıl konuya birçok yan kişi ve olay da eklemişti. Bunların bir kısmını çekimde, bir kısmını montajda çıkarıp atmak zorunda kaldı.
Bazı oyuncular hepten yokoldular. (Bendeniz on dakika oynayacaktım, iki dakikaya düştüm, Mustafa'yı eleştirdiğim zaman kendisine bunun için bozulduğumu sanmış, oysa ilgisi yok... Bir filmin ilk ve tek ve son efendisi o filmin yönetmenidir, isterse başkişiyi bile montajda atar, kimse karışmamalı... Yapımcısı bile...)
Ama "Asansör" filmine çalıntı demek gerekir mi?
"Esinlenme" nerede biter, "intihal" nerede başlar, nazik bir meseledir bu...
Bu film, Henri-Frederic Blanc'ın "Yırtıcıların Alacakaranlıkta Savaşı" adlı romanından esinlenmiş. Ama "asansörde hapis kalma" motifi Blanc'ın buluşu değil, elli yıl önce, Malle'in ünlü filmine temel teşkil eden romanın yazarı Noel Calef düşünmüştü bunu... Fakat orada bir katil cinayet işlediği binanın asansöründe "kaderinin oyunu" olarak kısılıp kalıyor, burada bir "mağdure", tıpkı Alman basın kralı ve Aydın Doğan'ın ortağı Axel Springer'in adamları tarafından onuru lekelenen Katharina Blum misali, intikam alıyor, medya mensubunu asansöre kendisi özellikle kıstırıyor...
Sinema eleştirmenlerine tavsiyem: En iyisi, Altıoklar'ın bu en kötü filmi için, Amerikan yapımcılarının buldukları ve jeneriğe eklettikleri formülü kullanıp "freely inspired, largely inspired" falan deyip geçmek! Genişçe esinlenmiş... Serbestçe etkilenmiş... Senaristin ve yönetmenin onurunu kırmamanın en kestirme yolu.
"Oyuncu yönetmeyi bilmiyor" dediğim için bana küsen Mustafa'nın sohbetini de on yıldır pek özledim. Ama bir şey öğrendim: Arkadaşla iş yapılmaz! Ya işinden olursun, ya arkadaşından.

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ardic/2009/08/23/mustafanin_asansoru " onclick="window.open(this.href);return false;

- baço

 
Gönderildi : 23/08/2009 4:49 pm
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

İngilizce ve Türkçede yer alan; aynı hassas noktaya işaret eden benzer temalı ancak farklı biçimde söylenmiş atasözleri ve deyimleri derlediğim yeni bir blog:

Ak Lınyo Lubir
http://atasozudeyim.blogspot.com/ " onclick="window.open(this.href);return false;

Yazar olarak katkıda bulunmak isteyen olursa, kapılar ardına kadar açık.

 
Gönderildi : 25/08/2009 12:58 am
(@baco)
Gönderi: 0
 

İngilizce ve Türkçede yer alan; aynı hassas noktaya işaret eden benzer temalı ancak farklı biçimde söylenmiş atasözleri ve deyimleri derlediğim yeni bir blog:

Ak Lınyo Lubir
http://atasozudeyim.blogspot.com/ " onclick="window.open(this.href);return false;

Yazar olarak katkıda bulunmak isteyen olursa, kapılar ardına kadar açık.

Ölüm kalım meselesi = hayat memat meselesi de olabilir 🙂 Tam uyuyor, her ne kadar tam öz Türkçe olmasa da kullanılıyor.

- baço

 
Gönderildi : 25/08/2009 1:38 am
(@mordevrim)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Sabah gazetesini tebrik ediyorum. Meğersem Münevver, Cem Garipoğlu'nu aldattığı için öldürülmüş. Bir teğmene olay günü 8 mesaj çekmiş, Cem de kıskanmış ve öldürmüş. Cidden bravo yani. Cinayetten 6 ay sonra incelenen bir cep telefonu. Bravo.

E tabi, kıskançlık cinayetiyse haklı görebiliriz Cem'i. Her şey münevver'in yellozluğundan kaynaklanıyor. Cem haklı. Sabah gazetesi daha da haklı.

http://www.sabah.com.tr/Gundem/2009/08/28/bir_tegmenle_8_kez_mesajlasti " onclick="window.open(this.href);return false;

Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...

 
Gönderildi : 28/08/2009 2:10 pm
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Sadece sabah değil ki alayı aynı teraneyi okuyacak. Haberin bir yerinde C.G diye yazmışlar elemanı. Aklıma ekşi'de okuduğum üç entry geldi.

356. gazetelerde cem g. olarak anılmasının ardından yakında muhtemelen "c.g" olarak anılacak ve bir süre sonra da kendisi hakkında yayın yasağı gelecektir

357. dün gece ki fox ana haber bülteninde kendisi c.g olarak anılmıştır.

358. halk arasinda o.c. diye anilmaktadir.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 28/08/2009 3:00 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Ben anlamıyorum başımızdaki insanların müslümanlığını. Ciddi Tayyip Erdoğan'ı bile durduracak kadar güçlü bir aileymiş gariboğlu. Hani çok zengin olduklarını zaten biliyorum. Kumarhaneleri falan var ama tayyip erdoğan getirin dediği anda bu katili 48 saatte paşa paşa alırlar içeri. Gerçekten inanılmaz bir günah işleniyor. O baba kendimi yakacağım dedi. Yakar da görürsünüz. Yazık valla. Yani şu küçük sıfır CSI aklımla benim aklıma gelen tek çözüm devletin bu ailedeki herkesin para hesaplarını ve cep telefonu kayıtlarını tamamen denetim altına alması bunu yaparkende çaktırmaması adamı en geç 1 haftada eleverir gibi geliyor bana. Bu çocuğa çünkü biri para yolluyor. Belli ki başka biri üzerinden yolluyor. Onu da takip ediceksin işte. 1 ay edemedin 2 ay edemedin 200 gün oldu yuh ya. Bu kadar bariz bi duyarsızlık yakışmıyor devlete.

 
Gönderildi : 28/08/2009 3:57 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Niye yakışmasın, gayet normal bir AKP davranışı. Duyarlı ne yaptılar bugüne kadar?

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 28/08/2009 4:28 pm
(@sickman)
Gönderi: 0
 

O kadar kolay değil tabi. Dünya üzerinde paranız varsa eğer bir sürü kör nokta var. Bu aile de bu işleri bilmeyecek kadar saf değil malum. Hiç bir zaman yakalanmayabilirde. Ama tabi bunun bir bedeli var. O bedeli öderseniz yakalanmazsınız o parayla. Hatta sıfırdan başlarsınız, tabi bunu yapacak cesaretiniz ve sinirleriniz varsa. Bence o çocukta bu yok ve o yüzden yakalanacak. Mutlaka bir hata yapacak, ya birini arayacak, ya birine mail atacak ya da sinirleri kaldırmayacak bu yükü.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 28/08/2009 5:00 pm
(@mordevrim)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

4 yıllık emektar bilgisayarım tamamen göçtü. bitti yani anlayacağınız. İçindeki tüm dosyalarla. Özgürüm Bakarım, gitti onca dosya. 1 tb taşınabilir hd 150 liraya düşmüşken almadığım kafama edeyim. hiç yedeğim yok. harddisk tamamen yandı.

Neyse. 4 sene önce 1.800e almıştım pc yi. Yine iyi dayandı. Şimdi şu aleti almayı düşünüyorum:

hepsiburada da 793 tl: http://www.hepsiburada.com/notepal-amd-phenom-x4-9650-2.30ghz-4gb-500gb-masaustu-bilgisayar-x42340g-50fds-philips-mp3-calar-hediyeli/productDetails.aspx?categoryid=34&productid=bd53230&SKU=BD53230-MYOK#tablnk " onclick="window.open(this.href);return false;

webdenal da 708 tl: http://www.webdenal.com/store/pro2000-p2c102-ozel-pc-amd-phenom-x4-9600-4096mb-5_fiyat.htm?idProduct=181448&idCategory=143&topnavCategory=37&ref=akakce&v=1.2.1 " onclick="window.open(this.href);return false;

Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...

 
Gönderildi : 29/08/2009 7:51 am
(@sanitarium)
Gönderi: 0
 

Bende de vardı o vurdumduymazlık.
hesapta önlem aldım.
1920'den itibaren sinema ve animasyon tarihinin kronolojik olarak en mühim filmleri ve animasyonlarınım, seslendirmelerim, başkalarının dublajları, çizimlerim v.s. hepsi ve dökümanlarım hardisk ile uçtu gitti.
yaklaşık 5 senelik çalışma tısssss.
160 GB LACIE marka (marka demeye utanıyorum) haricihardisk 1 gün içinde kendini sebepsiz yere iptal etti.alalı 1 yıl olmadı.
dandik markalarla da yedekleme yapmamak lazımmış demek ki. bilemedik işte...

yine MAXTOR, SEGATE, FUJİTSU, TREKSTOR alanlardan hiçbir şikayet duymadım.
markaları reklam olsun diye yazmadım.
başkasının parası ne kadar kıymetliise bizim gibi sanatsal işlerle uğraşanların da belge film v.s. dökümanları o kadar kıymetli.
benim canım yandı başkasının ki yanmasın.
mordevrim ile bana da geçmiş olsun artık...

ogni suono diventa realta...

 
Gönderildi : 29/08/2009 11:09 am
Sayfa 88 / 195
Paylaş: