Yahu o kadar seviyeli bir mesaja hayvan gibi cevap vererek komiklik yapmaktı amaç, banane ondan yoksa 😀 Sen de jaws gibin...

Bermuda Japon üçgenindeki sık ve geçit vermez uzun ağaçlar yüzünden aktivasyon kodunu hiç zorlamadım. Pis tiskinirim çünkü öylesinden. Anladın sen 🙂

Görüyor ve artırıyorum diyorsun 😀 Benden pas abi 😀

Bermuda Japon üçgenindeki sık ve geçit vermez uzun ağaçlar yüzünden aktivasyon kodunu hiç zorlamadım. Pis tiskinirim çünkü öylesinden. Anladın sen 🙂

Hehe. Bomba. Sırf şunu anlamak için öndeki mesajları okudum. Süper cevap. 🙂

Bermuda Japon üçgenindeki sık ve geçit vermez uzun ağaçlar yüzünden aktivasyon kodunu hiç zorlamadım. Pis tiskinirim çünkü öylesinden. Anladın sen 🙂
Doğru söze ne denir..

Ne üzüldüm sabah sabah Mustafa Gürdal abiye.

Açıköğretim Radyo ve Tv öğrencisiyim artık. Ne işime yarayacaksa, içimizde ukteymiş, bir okuyalım bakalım 30'undan sonra.

Hayırlı olsun da 29 yaş ne zaman 30 üstü oldu.. Böyle yalan görülmedi..

E okul 2 yıl. Demek ki bu işte bir yalan yok. Az konuşup çok düşünmekte düşünenler için fayda vardır Düd'üm.

Akademik kariyerin hayirli olsun mordevrim.

Iki tabak donere 17€ yani 36 Lira odedik. Hemde tatsizdi ve dandik bir yerdeydi. Ote yandan 10 yasinda bir Pejo 107 500 ila 1000€ arasinda degisiyorken, son cikan Iphone'un fiyati ozel bir tarifeyle birlikte 99€'ya alici buluyor. 200 gram lezzetsiz zeytin ise 2,5€ civarinda supermarketlerde satiliyor. Ekonomik dengeler burada epey farkli, artik fiyatlara sasirmiyorum.

E okul 2 yıl. Demek ki bu işte bir yalan yok. Az konuşup çok düşünmekte düşünenler için fayda vardır Düd'üm.
Belini az daha oynatman lazım.

Akademik kariyerin hayirli olsun mordevrim.

Iki tabak donere 17€ yani 36 Lira odedik. Hemde tatsizdi ve dandik bir yerdeydi. Ote yandan 10 yasinda bir Pejo 107 500 ila 1000€ arasinda degisiyorken, son cikan Iphone'un fiyati ozel bir tarifeyle birlikte 99€'ya alici buluyor. 200 gram lezzetsiz zeytin ise 2,5€ civarinda supermarketlerde satiliyor. Ekonomik dengeler burada epey farkli, artik fiyatlara sasirmiyorum.

Avrupa Türkiye'den kat kat daha ucuz bir yer. Tüm sülalem avrupada, o yüzden biraz olsun biliyorum oraları. Zaten dediğin gibi en fazla 2-3 şey buradan daha pahalıdır oralarda. Zeytinin de daha ucuzunu, hem de buradakinden daha kalitelisini arasan rahatlıkla bulursun.

Ablam anlatıyor, yiyeceğinden, giyeceğine, arabasından hizmet sektörüne kadar her şey daha ucuzmuş orada. Siz burada nasıl geçiniyorsunuz diyor. Ben de senede sadece 3 gün lüks yaşayarak diyorum. Bana anlattığı ve sadece 5 avroya gelen bir kahvaltıyı biz burada 20 avro civarına yiyoruz. E bir de satınalma gücünü düşününce bu 20 avro aslında 80 avro oluyor. Yani burası avrupadan 16 kat daha pahalı olmuş oluyor.

Araba konusuna gelince, Kia Sorento cipi oradan 15bin avroya alıyor enişte. Türkiye fiyatını sorunca dudağı uçukluyor. Sıfırı 40bin avro. 2. eli bile 20bin avro civarı.

Kısadan hisse, avrupa bizden kat kat ucuza yaşıyor.

GERÇEK

Bugün bütün gün, eniştenin gölgeli balkonunda oturup, insanların bolca geçtiği yolu seyrettim. Sabah 9 gibi gidenleri, saat 4-5 gibi dönerken görmek tuhaftı. Sanki onların gidişlerini seyretmek yolcu etmek gibiydi; dönüşlerini gördüğümde anladım. Sanki hepsini ben uğurlamıştım da, sağlıklı bir şekilde dönüşleri beni mutlu ediyordu. Giyim kuşamda neyin moda olduğunu çok kesin bir şekilde anladım. Özellikle genç kızların, kadınların karşıdaki sıcak tatlıcıdan halka tatlı alıp neşeyle yerlerken keyiflenmelerini görmek beni oldukça şaşırttı. Yaşıyor olmak, tuhaf bir alışkanlıktan başka bir şey değildi. İnsanların genelinin yüzündeki kanıksamış bakışlardan belliydi. Ben insanları seyredip bunları düşünürken, başka biri de –belki de görünmeyen varlıklar- beni seyrediyor olabilirdi. Bakışlarımla biriktirdiğim bütün insanları bir bakışta, bana bakarak bir üst deneyim yaşıyor olabilirdi. O beni seyrederken, onu da seyreden bir şey olabilirdi.

KURGU

İkinci katta oturan ben, yoldan geçenleri seyrederken balkonumdan, çikolata yiyen bir kız umarsızca yaklaşıyordu, yolun görünen en uzak tarafından. Görüş açıma yaklaştıkça çırpındığını gördüm. Çikolata boğazına takılmış olmalıydı. Yudumladığım pet şişe suyu büyük bir soğukkanlılıkla ona doğru atıverdim. Havada tutup büyük bir iştahla kafasına dikti. Kurtulmuştu; şükran dolu bakışlarla süzdü beni bir süre ve umulmadık bir hareketle elindeki yarısı yenmiş çikolatayı bana doğru fırlatıverdi. Havada kapıp, iştahla yiyordum ki… Boğazıma takıldığını fark ettim. Gözlerim büyüdü, çırpınmaya başladım. Kız, pet şişe suyu büyük bir soğukkanlılıkla bana doğru fırlatıverdi. Bir fırt içince düzeliverdim. Şükran dolu bakışlarla bir süre süzdükten sonra kızı, umulmadık bir hareketle elimdeki çeyreği kalmış çikolatayı ona doğru fırlatıverdim. Kız, çeyrek çikolatayı afiyetle mideye indirdiği esnada, boğazına takıldığını hareketleriyle anlatmaya çalışıyordu. Dibinde azıcık kalmış pet şişe suyu hiç düşünmeden, büyük bir soğukkanlılıkla kıza doğru fırlattım. Suyun hepsini içince düzeliverdi. Şükran dolu bakışlarına biraz da muziplik katıp, arka cebinden bir çikolata çıkardı. Ben de balkonumun serinliğinde açılıp içilmeyi, hatta hayatıma tuhaf bir anlam katmayı bekleyen pet şişedeki suyu kaldırıp keyifle salladım.

http://answers.yahoo.com/question/index?qid=20090715050322AArsJkd " onclick="window.open(this.href);return false;

😀 😀 😀 😀