Dude, bana mantıksız geliyor moruk bazı açılardan ama şimdi onun tartışmasını yapamayacağım burada. Yanlız sağır olmaması şartı ve bazı cinsleri ayırarak kediler denileni anlıyorlar. Benim ikinci kız ki sokaktan gelip direk kucağıma atlamıştı öyle böyle değildi. Bir yere gidecekken arabanın ön camına atlıyordu, sonra açtığım camdan girip torpidoya yatıyordu. Gittiğim yere, atıyorum bakkala benimle giriyor, ben durunca yanımda oturup yalanıyordu. Kovmaya çalışanlara "kedi benim" deyince "abi o nasıl kedi ya, köpek gibi" diyorlardı. Bir keresinde yazın yanımda otururken işyerindeki site bekçisi yanında kurt köpeğiyle geliyor karşıdan salına salına. Benim kız da yanımda yatıyor kapının önünde. Bekçi genç, "abi kediyi al istersen" dedi. "Sen köpeğini al asıl" dedim, dinlemedi. Sonuç, kafasına atladı, bir pençe ile viyaklattı, yanıma kaçıp kafasını köpeğin kaçtığı yöne doğru çevirdi ve yalanmaya başladı. Acaip bir hayvandı yani. Kedi dünyanın en süper hayvanıdır zaten. Ama dişi olacak baco, eheh.
Sende garip bir şey var, dişiler bir garip oluyor senin yanında :). Hani genç disko çocuğu olsan başka alanlarda da işine yarayacak da şimdilik böyle manyaklıklara sebep oluyor sanırım. Kızın da her mesajda söylediğim gibi kafanda geziyordu biz ziyarete geldiğimizde.. Bir garip valla..

Bizim kedinin adı Minik'ti ama kocaman bir şeydi. Babası sickman'in anlattığı kedinin kocası olabilir, sokakta köpek kovalardı, kafası bizim minik kadardı (aslandı aslan)..

ağırlığı varsa Sulhi ya da Bekir.
yoksa herhangi bir şey olur.

Simit koyduk adını. Benekleri var tam bir tekir. Bu arada kedinin yüzükoyun yattığını göremedik hiç, sırt üstü malak gibi yatıyor boyuna. Omurgasının müsade etmemesi lazım hesapta ama bizimki bunu bilmiyor heralde 😀

Bu nette efkarlı efkarlı oturan kedi videosu var, ben öyle bir kedim olsun, karşılıklı içelim her akşam istiyorum.. Çok tatlı o kedi..

Videosunu çektim bizimkinin de yollıycam bugün...

Açıköğretime Lisans bölümleri olarak Uluslararası İlişkiler, Felsefe, Sosyoloji, Türk Dili ve Edebiyatı, Konaklama ve İşletme Yönetimi bölümleri, ön lisans olaraksa şu bölümler açılacak: Menkul Kıymetler, İşletme Yönetimi, Spor Yönetimi, Adalet, Fotoğrafçılık ve Kameramanlık, Elektrik Enerji Üretim, Turizm ve Seyahat Hizmetleri, Lojistik, Medya ve İletişim, Radyo ve TV Programcılığı.

İyiymiş. Ama nasıl eğitim görecekler cidden merak ettim.

-hocam facebook'a son fotoğraflarımı yükledim.
+aferin, 90.

a.
b.
c.

Yeni ekoller dizisi, Sayı 1, Cilt 1, Yıl 1:

The Dude ve yazılarındaki iki nokta ekolü.
Görkem ve başlıklarındaki dört nokta ekolü.
Yılmaz Özdil ve makalelerindeki üç nokta ekolü.

NoktaTÜRK, Ali Ünal, İstanbul.

anketfabrikasi.com
coming soon.

Hehe, burası sözlük değil yahu anket yapmak serbest :). Yazın sıcağında zaten ne film var ne hal var, iyidir anket. Görkem'in başlıklarındaki dört nokta ekolünü ben düzeltiyorum başlık açtıktan sonra :D. Henüz anlaşılmadı ama başlıklarımız FF Standartları Enstitüsüne uygun olmak zorundadır.

Yeni ekoller dizisi, Sayı 1, Cilt 1, Yıl 1:

The Dude ve yazılarındaki iki nokta ekolü.
Görkem ve başlıklarındaki dört nokta ekolü.
Yılmaz Özdil ve makalelerindeki üç nokta ekolü.

NoktaTÜRK, Ali Ünal, İstanbul.
Yeni bir ekol değil benimki, bayağı bir eski. Sen yeni farketmişsin.

İki Satırlık Bir Telgrafın Yetiştirdiği Bilim Adamı

"İstanbul Üniversitesi'nde öğrenci olduğum sıralar, okul duvarında bir ilan gördüm:

"Avrupa' ya talebe yollanacaktır. "

Allah Allah, dedim! Ülke yıkık dökük, her yer virane, Lozan yeni imzalanmış,

bu durumda Avrupa' ya talebe...
Lüks gibi gelen bir şey...
Ama bir şansımı denemek istedim. 150 kişi içinden 11 kişi seçilmişiz.

Benim ismimin yanına Atatürk, "Berlin Üniversitesi' ne gitsin." diye yazmış.
Vakit geldi, Sirkeci Garı' ndayım, ama kafam çok karışık.
Gitsem mi, kalsam mı? Beni orada unuturlar mı? Para yollarlar mı?
Tam gitmemeye karar verip geri döneceğim sırada bir post müvezzi ismimi çağırdı.
"Mahmut Sadi! Mahmut Sadi! Bir telgrafın var."
"Benim" dedim.
Telgrafı açtım, aynen şunlar yazıyordu:
"Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz."
İmza
Mustafa Kemal

Okuyunca düşündüklerimden olağanüstü utandım

Şimdi gel de gitme, git de çalışma, dön de bu ülke için canını verme, dedim.

Düşünün 1923' te o kadar işinin arasında 11 öğrencinin nerde, ne zaman, ne hissettiğini sezebilen,ona göre telgraf çeken bir liderin önderliğinde bu ülke için can verilmez mi?
Çok başarılı oldum. Ülkeme alev olarak döndüm.

Önce Istanbul Üniversitesi Genel ve Beşeri Fizyoloji Enstitüsü' nü kurdum.

Kürsü başkanı oldum. Daha sonra ülkemin başbakanlığını yaptım.

Ben kim miyim?

Ben sadece iki satırlık bir telgrafın yetiştirdiği bilim adamı

Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak'ım."

Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.
Güneş onu yakıp kavurur.
O da Tanrıya yakarır keşke güneş olsaydım diye.
"Ol" der Tanrı. Güneş oluverir.
Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.
Bulut olmak ister. "Ol" der Tanrı. Bulut olur.
Rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın oyuncağı olur.
Rüzgar olmak ister bu kez. Ona da "Ol" der Tanrı.
Rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.
Herşey karşısında eğilir.
Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.
Ordan esen burdan eser, kaya banamısın demez!
Bildiniz, Tanrı kaya olmasına da izin verir.
Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı....
Sırtında bir acı ile uyanır....
Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. ..

"Amor Fati - Nietzsche "

Maradona'dan büyük topçu, Nietzsche'den büyük yazar tanımam.

Ya Garanti'de hesabı ve sanal kartı olan var mı? Benimki şu anda bloke, rapid hesabımı uzatamıyorum boşuna gidecek bir sürü puan ve ek kota. Ben para göndersem rapid şifremi vs. de yollasam birisi uzatsa benim için. 5 dakikasını alır, var mı bir babayiğit?

Şu an saat sabahın 5.30'u az önce evime hırsız girdi. Gözlerimi bi rahatsızlıkla açtım ve bir gölgenin ruh gibi önümden gidişini gördüm. 3 saniye sonra kapınını gıcırtısını duydum. Yatakatan fırladım. Apartmanın dış sesini duydum. Arkasından koştum. Mahallenin ortasında YAKALAYIN! diye bağırdım. Tazı gibi koştu ve gözden kayboldu. Millet sadece camdan baktığı ile kaldı. Polisi arayalı şuan yarım saat oldu. Tık yok. 500 küsür lira. 320 lik ext.diskim ve bütün şifrelerimin yazılı olduğu ajandam en önemlisi de Nüfus cüzdanım gitti. Sinir harbi yaşarken içimi dökeceğim niyeyse bir tek burası geldi. Çok garip. Şu an bomboş evde sinir krizi geçirerek manasızca oturuyorum.