başka bi başlığa yazdımdı buraya da yazıyım söyleyeceklerim var arasında da olsun
valla aslında hiç depresyona gerek yok diycem ama insanız işte elinde olmuyo bazen insanın..bende geçen bi yapımcıyla görüştüm...halbuki beni kendisi çağırdı bi önceki kısa filmimi izlemiş..bana filmlerini getir izleyelim dediler..iki ortaklar bunlar...yüzüme bile bakmadılar nerdeyse bırak filmi..telefon çalıyo bilmem ne oluyo..o sırada benim filmler oynuyo..kimsenin zikinde değilim...gülümseyerek oturuyorum büyük LCD nin önünde...başıma geleceği biliyom o yüzden bir ay erteledim gitmedim..en son dayanamadım kalktım gittim.."acılarım var dertlerim, yaralarım var" diyemedim..kime diyosun adam "düğün"üm var "şarkıcısı" yok bi tane lazım diyo...28 yaşına gelmişin bu mudur yani diyo en az 5 tane uzun senaryon olması lazım değil mi diyor parantez açıyor sonra (yalnış anlama da)..halim yok cevap vermeye oysa ben biriktirdim, kendimi doldurdum demek istiyorum..ulan ben bu yaşa nası geldim nelerle doldurdum içimi biliyon mu sen? sen benim büyüdüğüm ailede büyüseydin gelemezdin 28 e bile..diyemezsin ki desen noolucak...en son sekretere adımı numaramı yazdırıyor..senarist diye..ben mi dedim ben mi çaldım kapını "beni bi arasın bu çocukta iş var" demiş olmanın altında ezilmek midir bu? büyüklüğüne zeval mi geldi..aslında yok bu kadar kötü değil durum ama ben yaralandım işte..canım yandı bilmiyom...filmlerimi izlemeyişleri mi yoksa konuşamayışım mı? anlamadım..kötü adamlar değil aslında ama bizim hikayemiz bu diyorlar işte..elimizde 20 tane senaryo var.. bi sürü senarist var diyorlar...e sen naapıcaksın gidip atıcak mısın kendini bırakıcak mısın yoksa -kendini-...bırak, bırakta o adamlar yapsın di mi? NAH!!!
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
başka bi başlığa yazdımdı buraya da yazıyım söyleyeceklerim var arasında da olsun
valla aslında hiç depresyona gerek yok diycem ama insanız işte elinde olmuyo bazen insanın..bende geçen bi yapımcıyla görüştüm...halbuki beni kendisi çağırdı bi önceki kısa filmimi izlemiş..bana filmlerini getir izleyelim dediler..iki ortaklar bunlar...yüzüme bile bakmadılar nerdeyse bırak filmi..telefon çalıyo bilmem ne oluyo..o sırada benim filmler oynuyo..kimsenin zikinde değilim...gülümseyerek oturuyorum büyük LCD nin önünde...başıma geleceği biliyom o yüzden bir ay erteledim gitmedim..en son dayanamadım kalktım gittim.."acılarım var dertlerim, yaralarım var" diyemedim..kime diyosun adam "düğün"üm var "şarkıcısı" yok bi tane lazım diyo...28 yaşına gelmişin bu mudur yani diyo en az 5 tane uzun senaryon olması lazım değil mi diyor parantez açıyor sonra (yalnış anlama da)..halim yok cevap vermeye oysa ben biriktirdim, kendimi doldurdum demek istiyorum..ulan ben bu yaşa nası geldim nelerle doldurdum içimi biliyon mu sen? sen benim büyüdüğüm ailede büyüseydin gelemezdin 28 e bile..diyemezsin ki desen noolucak...en son sekretere adımı numaramı yazdırıyor..senarist diye..ben mi dedim ben mi çaldım kapını "beni bi arasın bu çocukta iş var" demiş olmanın altında ezilmek midir bu? büyüklüğüne zeval mi geldi..aslında yok bu kadar kötü değil durum ama ben yaralandım işte..canım yandı bilmiyom...filmlerimi izlemeyişleri mi yoksa konuşamayışım mı? anlamadım..kötü adamlar değil aslında ama bizim hikayemiz bu diyorlar işte..elimizde 20 tane senaryo var.. bi sürü senarist var diyorlar...e sen naapıcaksın gidip atıcak mısın kendini bırakıcak mısın yoksa -kendini-...bırak, bırakta o adamlar yapsın di mi? NAH!!!
Abi işte ortam böyle. Hani biraz "aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni" gibi mi olmak lazım kurtuluş için bilemiyorum.
Ben senin tek filmini izledim ve onu ne kadar sevdiğimi biliyorsun.
Bu forumda kalple yapılmış nadir filmlerden. Ben kıskanıyorum o filmi çünkü henüz yüreğimle bir proje gerçekleştirmedim. (Bizik...! bunun dışında. İlk olacak umuyorum.)
Sen çok yeteneklisin. Yeteneklisin çünkü acılarını bir şeyler üretebilmeye yöneltebilmişsin. Bence yetenek budur.
Gerisi fasa fiso. Hepimiz bir şekilde şu hayat içinde acılar çekiyoruz. Acının kıyaslaması olmaz. Herkesin acısı kendi canını yakar çünkü ve kimse bilmez bir canın, en fazla küçücük bir çimdiğe mi yoksa ateşe mi dayanabileceğini. Çimdikten de bir şey çıkartmak lazım ateşten de o yüzden. Ben senin bir şeyler yapabildiğini görüyorum, hissediyorum. Emin ol hissedenler de olacaktır. Ama hep azınlıkta kalacaksın. Hissedenler hep az olacak. Bir öykümde yazmıştım, düğün salonunda neredeyse kimse oynamayı bilmez. Sen oynamayı bilmiyorum desen de, "biz biliyoruz da mı oyunuyoruz" diye kaldırmaya çalışırlar seni. Karar vereceksin hocam. Ya kalkıp onların istediği gibi, hiçbir zaman yapamayacağın figürleri yapmaya çalışacaksın ya da acınla adam gibi yaşayacaksın. Ya da orta yolunu bulmaya çalışacaksın. Ki en anlamlısı da bu sanırım. Sen NAH derken de böyle bir nah çekiyordun sanırım. Senin Nah'ında da duygu vardır, tanışamadık ama vardır, eminim vardır!
Valla ben de bir süredir depresyondayım, herşey boş geliyor, devasa bir okyanusta hangi yön doğru bilmeden kulaç atıyorum gibi hissediyorum bazen. Hayatımı film gibi izliyorum gibi geliyor. Başroldeyim ama senaryo kendi akıp gidiyor. Geçer ümit ediyorum...
- baço
o NAH! bırakmayacağım anlamında işte...adam diyorki ne istiyorlarsa yapıcaksın..git hepsiyle(yapımcılarla) tanış yemek ye..onların kankası (yalakası) ol diyor..bu sektörde başka türlü olmaz diyor (doğruyu söyleyen davud kıvamında) herşeyi yazabilmenin ötesinde, bu insanlarla ilişkiler içinde olur bu iş diyor...ben biraz derdimi anlatmaya çalıştıydım da yapımcılara güvenmiyorum dediydim de onun üstüne diyor bunları...ben sigortalı 12 ay maaşlı işimi bıraktım günde 10 saat köle gibi çalıştığım işi bıraktım... yapmıycam bu işi ben dedim..hemde acaip dramatik bıraktım "işinizi skiim sigortanızı skiim" dedim boşuna mı yaptım..şimdi gidip selena yı bez bebek i yazmamın ne farkı var bu bıraktığım işten..aynı hesap değil mi?..bana kimse hesap sormasın diye değil miydi bütün bunlar...ben farkındayım aslında, herşeyin farkındayım..onlarda farkında..ama anlamak dinlemek istemiyolar...bez bebeği yazan adamın benim gözümde 3 kuruş değeri yok ki! bu adam bana senaristim diyor..."düğün" lerinin "şarkıcısı" geldi...adam elimi sıkmadı ya...adı "senarist" diye ve yanında sekreter kılıklı bir sürü hatun..yazar grubuymuş. ne yazıyosunuz..? ben bunlara içlenmiyorum aslında...benim yerimde başka biri olsa sevinerek çıkardı ordan...çünkü sonuç olumluydu...numaramı aldılar ya!!?? "senarist adayı...hey yavrum...ben bunları bilerek gittim...içlendiğim şey herzaman dediğim: yanlış kişiler yanlış işlerin başında...ne işiniz var..ne iş yaparsınız ki siz...
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
Ah canım kardesim ya... Ya sen fazla duyarlısın ya ben artık kabullenmişim bu durumları. Herhalde 400 sayfa kitap yazabilirim başıma gelenleri üstüsüte koysam. Bu yazdıklarını okumuş olsam bu akşamki davetini kabul eder gelirdim kafaları çekerdik. Tüh!
Doğrudur ben ortaokuldayken vardı. Muhtemelen ondan önce de vardır 😀
- baço
Dünya mı çok küçük, biz mi çok büyüğüz?
http://micro.magnet.fsu.edu/primer/java/scienceopticsu/powersof10/
bir garip ölmüş diyeler,üç günden sonra duyalar,kısa film ile yuğalar,şöyle garip bencileyin
Sıla'nın ...dan Sonra adlı şarkısının klibini çeken Murad Küçük, acaba şu klibi izledi mi? Nasıl yapabiliyorlar anlamıyorum.
Sıla'nın ...dan Sonra adlı şarkısının klibini çeken Murad Küçük, acaba şu klibi izledi mi? Nasıl yapabiliyorlar anlamıyorum.
Müziği yapanlar sanki doğru dürüst mü yapıyorlar.
Tanrı dünyayı yarattığı zaman gelecekteki ulusların temsilcilerini
yanına çağırmış her birine ikişer erdem vermiş...
İsviçrelilere ;
Düzenlilik ve Yasalara saygı ...
İngilizlere ;
Soğukkanlılık ve asalet ...
Japonlara ;
Çalışkanlık ve Sabır ...
İtalyanlara ;
Neşe ve Romantizm ....
Fransızlara ;
Şarap ve güzel yemekler
.....
Türklere ;
Zeka ve Dürüstlük ve Tayyip sevgisi ....
Meleklerden biri bu dağıtımdan sonra Tanrı'ya sormuş ?
'Bütün uluslara ikişer erdem verdiniz ama Türklere üç tane'.
'Evet ama' demiş Tanrı 'sadece ikisini kullanabilecekler'
- Böylece;
* Bir Türk zeki ve Tayyip ci olduğu zaman dürüst olmayacaktır.-..
* Bir Türk dürüst ve Tayyip ci olduğu zaman zeki olmayacaktır.-..
* Bir Türk hem zeki hem de dürüst olduğu zaman Tayyip'ci
olmayacaktır.-..
*our AC-130 in the air
Valla ben de bir süredir depresyondayım, herşey boş geliyor, devasa bir okyanusta hangi yön doğru bilmeden kulaç atıyorum gibi hissediyorum bazen. Hayatımı film gibi izliyorum gibi geliyor. Başroldeyim ama senaryo kendi akıp gidiyor. Geçer ümit ediyorum...
Hocam siz aynıyla benim haleti ruhiyemi tarif etmişsiniz.Bu kadar olur yani.
İşte elimizde kameramızla bu akan senaryodan küçük alıntılar yapıp kendi kurgumuzu oluşturmaya çalışıyoruz.Hani bir sinema filmini alırsın içinden bazı sahneleri kesip alakasız şeyleri montajlarsaın hatta bir de ses dublajı falan yaparsın ortaya absürd ama bir o kadar da komik şeyler çıkar ya.İşte yapmaya çalıştığım şey bu gibi geliyor.Bizatihi kendi hayatımızın senaryosuna küçük kimi zaman komik,kimi zaman hüzünlü kimi zaman heyecanlı kurgucuklar yapmak.Ne de olsa herbirimiz kendi hayat filmimizin başrolunu oynuyoruz.
(Baika bir forumdan alıntıdır)
Türkiye maalesef korsan yayin cenneti. Kitap, DVD, CD
Hemen her türlü sanat eseri yasadisi yollardan çogaltilip sokak tezgahlarinda satiliyor.
Henüz vizyona girmemis filmlerin VCD'lerini bulmak dahi mümkün. Üstelik baktilar ki
piyasada talep çok, artik korsan filmler de alt yaziyla satilmaya baslandi.
Çevirileri de kuvvetle muhtemel üniversite ögrencisi 'korsan çevirmenler' yapiyor.
Yakinda dublaja bile baslayabilirler. Durum o kadar vahim yani!
a.. Charlie'nin Melekleri filminin korsan VCD'sinin
bir yerinde, melekler dansöz kiyafetiyle göbek atarken fonda da ezan okunuyor. Bizim çevirmen o sahneye altyazi olarak, 'Bu davranisi protesto ediyorum. Burayi çevirmiyorum' yazmis!
a.. Mel Gibson'un basrolde oldugu Vatansever (The Patriot) filminin final sahnesine korsan çevirmen aynen söyle yazmis: 'Bu filmde anlatilanlarin hepsi yalan. Bu adamlar tarihte hiçbir zaman bu kadar cesur olmadilar. Atalarimiz bunlari her zaman yenmistir.'
a.. Matrix Reloaded'de Neo'nun mimarla karsilastigi
sahnede Neo mimara kim oldugunu sorar ya. Korsan VCD'sinde Mimar cevap olarak, 'Matrix'i yapan dürrük benim' diyormus!
a.. Gladyatör'ün çevirmeni ise bütün filmi kafasina
göre çevirmis. Filmin basindaki savas sahnesinde General Maximus'un askerlerine yaptigi bir konusma vardir. Altyazi su sekildeymis: 'Bu Capulculardan korkmayin. Alayi gelse yeriz. Ben arkanizdayim. Hadi koçlarim, göreyim sizi!'
a.. American Wedding filminin bir sahnesindeki diyalog içinse korsan çevirmen alt yazi olarak, 'Valla burda ne söyledigini ben de anlamadim. Ne diyo lan bu?!' diye yazmis.
a.. Akil Oyunlari (Beautiful Mind) filminde oyuncu
'My God!' diyor. Bizim muhafazakar çevirmenin altyaziya koydugu cümle aynen söyle: 'Aman Allahim! (C.C)'
a.. Film: Örümcek Adam. Kahramanimiz ilk ag atma
deneyimini gerçeklestirecek. Nihayet atmaya muvaffak oluyor. Ag karsi binada. Agi kendine dogru çekip tedirgin bir sekilde kontrol ediyor. Bu da tamam. Iste ilk uçus denemesine baslangiç cümlesi: 'Yaa Bismillah!'
a.. Solaris filminde, George Clooney'nin oynadigi
karakter, gittigi gezegende aslinda ölmüs olan karisiyla karsilasiyor. Onun gerçek olmadigini bildigi için de bir kapsüle koyup uzaya yolluyor. Bu sahnede su altyazi varmis: 'Her erkegin rüyasi!'
a.. Enemy at the Gates (Kapimdaki Düsman) Rus bir sniper (keskin nisanci) ile Alman bir sniper'in hesaplasmasini anlatiyor. Neticede Ruslar'in kahramanligina dair bir film. Korsan VCD'nin
sonunda Türk çevirmenin söyle bir yorumu varmis: 'Ruslar gerçekten bu kadar cesur ve kahraman olsaydi, üstün silah güçlerine ragmen Çeçen kardeslerimize yenilmezlerdi!'
- baço