K dergisinin geçen ayki (temmuz) tatil özel basımında Charles Bukowski anlatılmıştı. İlginç bir yaşamı olmuş.
Şu sözü çok iyiydi:
"Her şeye rağmen, yaşamayı denedim. Ve tek diyebileceğim -pişman değilim ama, - siz denemeyin."
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Stephen Hawking'in "Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklere" kitabını okuyorum. Bir parmak kalınlığındkai kitap bitmedi gitti.
Hocamız diyor ki, "konuyu, herkesin anlayabileceği şekilde anlatmak için bu kitabı yazdım".
Oldu, görürsem söylerim. 🙂
Anlatımı yeterince akıcı sayılmaz ve yine fazlası ile teknik.
Gerçi konu öyle, herif ne yapsın?
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
3 ay önce aldığım 9 kitabı bitirmeden hiçbir kitap okumayacağım demiştim ama bitmiyor da o kitaplar.
Slavoj Zizek : "Yamuk bakmak" - "İdeolojinin Yüce Nesnesi" - "Biri Totalitarizm mi Dedi" - "Kırılgan Mutlak".
Jean Baudrillard : "Baştan Çıkarma Üzerine" - "Kusursuz Cinayet" - "Kötülüğün Şeffaflığı Aşırı Fenomenler Üzerine Bir Deneme".
Peter Osborne : "Eleştirel Bakış Entelektüellerle Söyleşi "
J.D. Nasio : "Jacques Lacan'ın Kuramı Hakkında Beş Ders"
İşin kötüsü 9 kitaba da başlamak gibi bir aptallık yaptım. Ama yine de Zizek, Baudrillard ve Lacan üzerine kitapları aynı anda okumak iyi bir beyin fırtınası yaratıyor.
Bu kitapları bitirdin mi merak ettim. Bitirdiysen sindirebildin mi? Hangi düşünürü kendine yakın buldun? Lacan'ın karmaşıklığını aşabildin mi? MonoKL adlı dergi de bir sayısını ona ayırmıştı:
http://monokurgusuzlabirent.blogspot.com/2009/06/monokl-uluslararas-lacan-ozel-says-ckt.html " onclick="window.open(this.href);return false;
Lacan 1972 Paris Konferansından yedi buçuk dakikalık enstantane
"kürsü bir öğrenci tarafından işgal ediliyor"-ingilizce altyazı:
http://www.felsefeforumu.com/viewtopic.php?f=59&t=103&start=0 " onclick="window.open(this.href);return false;
Say yayınları da bu düşünürler üzerine "fikir mimarları dizisi" adlı seri kitaplar çıkarttı:
http://www.sayyayincilik.com/BSWeb/KitapDetay.aspx?kID=99078&kitapAdi_Baudrillard " onclick="window.open(this.href);return false;
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Erken Kaybedenler - Emrah Serbes
Böyle bir kalem böyle bir mizah böyle bir duygu helal olsun dayı oğlu...
Evlat öyle deme,mizah çok ama çok ciddi bir iştir!
Münir Özkul
3 ay önce aldığım 9 kitabı bitirmeden hiçbir kitap okumayacağım demiştim ama bitmiyor da o kitaplar.
Slavoj Zizek : "Yamuk bakmak" - "İdeolojinin Yüce Nesnesi" - "Biri Totalitarizm mi Dedi" - "Kırılgan Mutlak".
Jean Baudrillard : "Baştan Çıkarma Üzerine" - "Kusursuz Cinayet" - "Kötülüğün Şeffaflığı Aşırı Fenomenler Üzerine Bir Deneme".
Peter Osborne : "Eleştirel Bakış Entelektüellerle Söyleşi "
J.D. Nasio : "Jacques Lacan'ın Kuramı Hakkında Beş Ders"
İşin kötüsü 9 kitaba da başlamak gibi bir aptallık yaptım. Ama yine de Zizek, Baudrillard ve Lacan üzerine kitapları aynı anda okumak iyi bir beyin fırtınası yaratıyor.
Bu kitapları bitirdin mi merak ettim. Bitirdiysen sindirebildin mi? Hangi düşünürü kendine yakın buldun? Lacan'ın karmaşıklığını aşabildin mi? MonoKL adlı dergi de bir sayısını ona ayırmıştı:
http://monokurgusuzlabirent.blogspot.com/2009/06/monokl-uluslararas-lacan-ozel-says-ckt.html " onclick="window.open(this.href);return false;
Lacan 1972 Paris Konferansından yedi buçuk dakikalık enstantane
"kürsü bir öğrenci tarafından işgal ediliyor"-ingilizce altyazı:
http://www.felsefeforumu.com/viewtopic.php?f=59&t=103&start=0 " onclick="window.open(this.href);return false;
Say yayınları da bu düşünürler üzerine "fikir mimarları dizisi" adlı seri kitaplar çıkarttı:
http://www.sayyayincilik.com/BSWeb/KitapDetay.aspx?kID=99078&kitapAdi_Baudrillard " onclick="window.open(this.href);return false;
Abi yok, bitirdiysem bile inan hatırlamıyorum. O dönem pis bir dönemdi, çok fazla kitap okudum, çok şişirdim kendimi (vay be, 2.5 sene olmuş. Zaman ne hızlı akıyor!). O şişkinliği atabilmek, gaz çıkarabilmek için inan 50 tane popüler roman okumuşumdur. Hakan Günday - Murat Menteş - Alper Canıgüz üçlüsü boşalttı kafamı resmen. Eğer dolduysa kafan çok fazla bu 3 yazarı okumanı isterim. Hani şu an gel en basitinden simulakrı tartışalım desen ne yazabilirim bilmiyorum.
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
Olm paso tarih okuyorum. Lisedeki manyak tarih hocam beddua mı etti nedir. Sümerler'le Tarih-i Ebul Feth'i aynı anda okuyorum lisede öğretmenliğe başlıycam seneye. Yalnız Sümerler insan değil.
http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/552125-itiraf-edin-okumadiniz " onclick="window.open(this.href);return false;
Bide böyle bişi var tabi. hehe.
http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/552125-itiraf-edin-okumadiniz
Bide böyle bişi var tabi. hehe.
Hehe 🙂
Aralarında Gülün Adı hariç hiçbirini okumadım. Yalan değil. 🙂
http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/552125-itiraf-edin-okumadiniz
Bide böyle bişi var tabi. hehe.
1- James Joyce - ULYSSES
2- Charles Dickens - BİR NOEL HİKÂYESİ
3- Umberto Eco - GÜLÜN ADI
4- Herman Melville - MOBY DICK
5- Tolstoy - SAVAŞ VE BARIŞ
6- Alexis De Tocqueville - AMERİKA'DA DEMOKRASİ
7- Geoffrey Chaucer - CANTERBURY HİKÂYELERİ
8- David Foster Wallace - INFINITE JEST
9- Stephen W. Hawking - ZAMANIN KISA TARİHİ
10- Cervantes - DON KİŞOT
11- William Faulkner - DÖŞEĞİMDE ÖLÜRKEN
12- Marcel Proust - KAYIP ZAMANIN İZİNDE
13- Salman Rüşdi - ŞEYTAN AYETLERİ
Ben sadece 10 ve 12'yi okumuşum. Ulysses'i yaklaşık 11 sene önce Üniversiteyi yeni kazandığımda okumaya çalışmış, "bune amuğa goyim" diyerek aldığım kişiye geri vermiştim. Ama içlerinden en çok merak ettiğim 13 numaralı kitap. Yasaklı şeylerin gerçek olduğuna inancım çok fazla, saçma olsa yasaklanmazdı zaten.
Bu arada 6-7-8-11 ne bilader? Hani amerikan dergisinden almış bu haberi habertürk?
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
Eskiden bolca dandik çeviriler vardı. Eksik basılan, içinden "sakıncalı" bölümler çıkarılan, umursanmayan. Biz biraz da bunların kurbanı olduk. Misal ben "Ulysses"i büyük bir merakla almıştım. Kitap 70-80 sayfa civarıydı. Okuduk koyduk kenara -şu an elbette tek cümlesini bile hatırlamıyorum-. Kitap aslında 800 küsur sayfaymış.
Hakan Günday - Murat Menteş - Alper Canıgüz üçlüsünün ilk ikisini biliyorum ama onları da okumadım. Dediğin gibi kafayı bir şekilde boşaltmak lazım. Yusuf Atılgan - Oğuz Atay - Orhan Pamuk zincirinin devamı olabilecek tarzda yazarlar değiller yine de. Yani onların varoluşsal, dolaylı yoldan felsefe yapan, klasiklerden beslenmiş ve bildiğimiz edebiyatı iyice sindirmiş olma özelliklerine sahip değiller. Büyük ihtimalle daha serbest yazabilmek için bunları biraz da devre dışı bırakmışlar. Yani "ağır edebiyat" değil yaptıkları; hayatı katlanılır kılmak, daha fazla anlaşılıp, daha fazla okunmak için mizahın sosunu fazla koyuyorlar. Günümüz için nefis bir yemek gibi görünüyor; ama 40 sene sonra akılda kalacak mı bilemiyorum. Yani daha kalıcı olmak için, anlaşılamama gibi kaygılarınız olmaması gerekir. Kısa vadede size para, şöhret, mutluluk vs. gibi beklentileriniz olmaması gerekir. Yapabiliyorsanız gelecek çağlar içinde yazmalısınız. Bakalım bu boşluğu kim dolduracak?
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Eskiden bolca dandik çeviriler vardı. Eksik basılan, içinden "sakıncalı" bölümler çıkarılan, umursanmayan. Biz biraz da bunların kurbanı olduk. Misal ben "Ulysses"i büyük bir merakla almıştım. Kitap 70-80 sayfa civarıydı. Okuduk koyduk kenara -şu an elbette tek cümlesini bile hatırlamıyorum-. Kitap aslında 800 küsur sayfaymış.
Hakan Günday - Murat Menteş - Alper Canıgüz üçlüsünün ilk ikisini biliyorum ama onları da okumadım. Dediğin gibi kafayı bir şekilde boşaltmak lazım. Yusuf Atılgan - Oğuz Atay - Orhan Pamuk zincirinin devamı olabilecek tarzda yazarlar değiller yine de. Yani onların varoluşsal, dolaylı yoldan felsefe yapan, klasiklerden beslenmiş ve bildiğimiz edebiyatı iyice sindirmiş olma özelliklerine sahip değiller. Büyük ihtimalle daha serbest yazabilmek için bunları biraz da devre dışı bırakmışlar. Yani "ağır edebiyat" değil yaptıkları; hayatı katlanılır kılmak, daha fazla anlaşılıp, daha fazla okunmak için mizahın sosunu fazla koyuyorlar. Günümüz için nefis bir yemek gibi görünüyor; ama 40 sene sonra akılda kalacak mı bilemiyorum. Yani daha kalıcı olmak için, anlaşılamama gibi kaygılarınız olmaması gerekir. Kısa vadede size para, şöhret, mutluluk vs. gibi beklentileriniz olmaması gerekir. Yapabiliyorsanız gelecek çağlar içinde yazmalısınız. Bakalım bu boşluğu kim dolduracak?
Menteş bir röportajında, "Ben eğlenceli kitaplar yazmak istiyorum. Sıkıcı olsun istemiyorum," demişti. Bu "eğlence" kavramının tanımından kaynaklanıyor bana kalırsa her şey. Günday, Menteş ve Canıgüz çizgisindeki yazarların (Günday, biraz daha karamsar/kara tarzıyla diğerlerinden ayrılıyor) kitaplarına "karnavalesk" deniyor. Bol karakter, şamata, eğlence, oradan biri çıkıp diğeri girsin, bir vodvil oyunu gibi, her an bir temaşa. Tabii bunun, klasik edebiyat anlayışımızla bağdaşması ya da onyıllar sonra hatırda kalıp kalmaması durumu biraz spekülatif. Ben okurken keyif alıyorum, ama oturup bir roman yazsam böyle bir şey yazmam. Şöhret ve para meselesi benim de canımı sıkıyor. Özellikle, kitap haricinde yazarın da bir ürün olması, mevcut kapitalist sistemin, kültürü ve edebiyatı da -çoktan- dönüştürmüş olduğunu gösteriyor. Bunun için, bu haftanın Radikal Kitap Eki'nin kapağına bakabilirsiniz. Bu yazarların yaptığı şey farklı bir edebiyat, bence çorbada tuzu da var tadı da.
Neyse, ben de en son Veciz Sözler'i okuyorum, Barış Bıçakçı'nın. Kendisi benim, Oğuz Atay'dan sonra en sevdiğim Türkiyeli yazar. Bizim Büyük Çaresizliğimiz isimli enfes kitabı da Seyfi Teoman tarafından filme çekildi, kasımda vizyona girecek sanıyorum. Kitabı zaten okuyun da, film için "bilemiyorum Altan, bilemiyorum."
Elif Şafak / AŞK
9/10
Bu hatuna bayılıyorum diyeceğim ama 2 kitabını okudum sadece, Pinhan ve AŞK... İkisi de çok etkiledi beni... Şaheser resmen...
- baço
Elif Şafak / AŞK
9/10
Bu hatuna bayılıyorum diyeceğim ama 2 kitabını okudum sadece, Pinhan ve AŞK... İkisi de çok etkiledi beni... Şaheser resmen...
pinhani tamam da aşk şaheser olacak kadar iyi değil bence 🙂 ki Ahmet Ümit'in hemen hemen aynı zamanda çıkan kitabı Bab-ı Esrar ı düşününce şansı daha da azalıyor...
peki ben en son ne okudum ;
Elif Şafak - Baba ve Piç
Gabriel Garcia Marquez - Yüzyıllık Yalnızlık
İkisi de çok çok iyi 🙂
Hemen almalıyım o zaman Bab-ı Esrar'ı...
Bu tarzı seviyorsan ben de sana Dertli Dolap'ı öneririm (Nezihe Araz)... Selamlar.
- baço
sağolun 🙂
bab-ı esrar işin içine polisiyeyi de katıyor... psikolojiyi de katıyor...
Fakat Aşk'ta daha yalın...
Mesela aşk kitabında e.şafak'ın Şems e atfettiği 40 kuralı gerçek sanan var...Ya da Çölgülü'nü...
yani insanlar gerçek kişiler arasından giden kurmaca bir kitap olduğunu bilmiyorlar... çook çok fazla ciddiye alan gördüm bazı anlatılanları... en basit örneğinden mevlevilerin dönerek yaptıkları o ayini bu kitapta ilk şemsin ve mevlana'nın yaptığı hatta bütün konyanın izlediği anlatılıyor...fakat bu mevlevi ayini mevlana'dan 300 yıl sonra ortaya çıkmıştır...
burada amacım E.Şafak'ı kötülemek değil aksine yüceltmek çünkü o kadar güzel anlatmış ki hikayeyi ve kişileri gerçekten insanları bunların yaşandığına inandırıyor...