Yazık ya...

finali düşününce aslında gayet vurucu, ama seyredince pek de o kadar değil sanki.

ödülleri hak etti-etmedi bilmem ama bence sıkı bir film. F tipi ile alakalı olduğunu zannediyorum. F tipinin gerekçesinin geçerliliği tartışılır belki ama uygulamanın kendinin insanlık dışı olduğu bir gerçek. neticede filme bakınca hemen hemen her fikrin parlak olduğunu düşünüyorum. ben sıkılmadan izledim.

Fikri ben de başarılı buldum fakat ne sahnelerin işlenişi ne de görsel estetik finalin vuruculuğunu desteklememiş. Cayır Cayır aydınlık bi F tipi çekmeselermiş keşke. Gelişme kısmını tam anladığımı söyleyemem. Biraz daha kısa ve değişik bir kurgu ile yapılabilirdi. Bu haliyle bile baya ses getirmiş. Demek ki birazcık parlak fikre bile açız.

"Bir gün bir gözü kör bir kolu kırık, çocuğunu trafik kazasında kaybetmiş annesi kanserden ölmüş, karısı kendisini aldatmış bir adam kör bir dilenciye çarpar arabayla, duyma duyusunu da klaybeden dilenciyi de alır arabaya ve yanan bir binanın ikinci katında kundaktaki bir bebeği kurtarmak için birliktelikleri başlar" temalı filmler bana hep ama hep samimiyetsiz gelmiştir. Samimi insanlarsa kusra bakmasınlar bana geçmiyor o duygu. Sömürelim sömürelim sömürelim mantığından nefret ediyorum. Heralde ödüllü bir film yapmak isteyenler için bir liste var o listeden en az 3 şey seçmek zorundalarmış gibi geliyor bana. Burda da var onlar.

Uygulama müthiş olmuş olsaydı da fikrim aynı olurdu.

ama işte bu mevzu bizi şu ayrıma getiriyor. mesela bugün oscar mevzusunda en çok eleştirilen, en çok dalga geçilen temalar belli. mesela yahudi katliamı var, mesela zeka özürlü birini oynamak var.

bu eleştirilerde haklılık payı yok mu? bence var. ama bu pay nasıl ki dustin hoffman'ın, sean penn'in performanslarının değerlerini aşağı çekmiyorsa, hayat güzeldir'i, schindler'in listesi'ni boktan filmler yapmıyorsa, bizde de benzer bir uygulama geçerli. festival mevzusundan anlamam, listelerin içeriğini bilmem ama biraz sezar'ın hakkını sezar'a vermek lazım bence. ha ödüllerden bağımsız değerlendirelim demiyorum ama gideri var bu filmin, kabul etmek gerek (mi?).

Ben de başarılı buldum filmi. Anlatmak istediğini anlatmış.

Bir de aldığı ödülü eleştirmek için diğer filmleri görmek lazım.

Aldığı ödülü falan ben eleştiremem de bu film bana dandik "özgün müzik" gruplarının şarkıları gibi geldi. En sıkcı üç beş akor, en dandik davul kaydı, lap lap diye duyulan baslar, hep aynı yan enstrumanlar (flut vs). Aman neymiş sözleri anlamlıymış falan filan bilmemne. Ben dinleyemiyorum aga o müziği işte. Müzik dandik, sözleri iyiymiş değilmiş o saatten sonra bağlamıyor beni. Gitsin kitap yazsın şiir yazsın sözleri iyiyse. Bu film de öyle.

Aldığı ödülü falan ben eleştiremem de bu film bana dandik "özgün müzik" gruplarının şarkıları gibi geldi. En sıkcı üç beş akor, en dandik davul kaydı, lap lap diye duyulan baslar, hep aynı yan enstrumanlar (flut vs). Aman neymiş sözleri anlamlıymış falan filan bilmemne. Ben dinleyemiyorum aga o müziği işte. Müzik dandik, sözleri iyiymiş değilmiş o saatten sonra bağlamıyor beni. Gitsin kitap yazsın şiir yazsın sözleri iyiyse. Bu film de öyle.

Babaaa büyüksün...

Ben de benzer düşünceleri paylaşıyorum Sickman'le.
Filmin yer yer eğlenceli fikirleri dışında takdir edilecek pek bir yanı olmadığını düşünüyorum.
Öncelikle ışık. Ortam ışığı bu şekilde olsa dahi filmin vermek istediği duyguyu vermesi açısından en azından color correction'da biraz matlaştırma filmin genel yapısına iyi gelebilirdi.
Filmin söylemek istiyor olduğu şey önemli, üzerinde durulması gereken bir konu kesinlikle, fakat bana arkadaşlarımın kişisel deneyimlerinden bildiklerimden artı olarak bir şey söylemiyor pek.
Dediğim gibi, eğlenceli bir film, akıllıca sahneleri var, buna son sahne de dahil, ama fazlası yok.

Ödül meselesine girmeyeceğim. Bir ödülün neye nasıl verildiği konusu zaten her zaman muallak olacaktır.
Juriye saygı duymaktan başka bir şey yapamayız.

Notum: 6 / 10

Harbiden diğer adayları merak ettim. Bundan çok daha iyi filmler izledim ben bu sene, hiçbirisi girmemiş mi yarışmaya yani.

kısa film yarışmasında, altın koza'da, lisans sinema öğrencileri katılabiliyor. yüksek lisans bile değil. sadece lisans. ayrıca diğer arkadaşlar için de kısa film seçkisi var.
böle de bi ayrım yapar yıllardır altın kozacık.

Enteresting bir kural.

Enteresting bir kural.

Akademik elitizm işte.

Filmle ilgili başka bir platformda okuduğum tartışmalarda senarsitin açıklamalarından çıkardığım sonuçlardan biri filmin doğrudan "f tipi" cezaevleri ile alakalı olmadığı yönündeydi. Bilmiyorum, belki basit düşünmüşüm filmi sadece f tipi ile sınırlandırarak. Ama film f tipi ile ilgili değil, kısaca "sistemin içinde yalnızlaşmış, esir kalmış" insan üzerine bir betimleyse o halde filmin daha "alışılegelmiş" ve "basit" bir konu içinde saplandığını belirtmeliyim. Her iki durumda da filmi sadece bellirli oranda yaratıcı bulabiliyorum. Görmeyi beceremediğim şeyler olabilir.