En yukarısına:
Oyuncu olarak tiyatrocuları seçmeleri..
Yeter ya.. Dilenci oynatın tiyatrocu oynatmayın kardeşim, herkes Al Pacino değil işte.. Anlayın bunu.. Tiyatrocular kötü oyuncu anlamında demiyorum bunu, tiyatro ile kamera önü oyunculuğu işportacılık ile yüzücülük gibi. Alakasız şeyler.
Beran lafım sana 🙂
Ben aynı şeyi düşünmüyorum. Usta tiyatro oyuncuları şimdi senin bu söylediklerinin farkında olmaması lazım ki tiyatro sahnesinde oynadıkları gibi oynasınlar. Sinema oyunculuğuyla tiyatro oyunculuğu farklı şeylerdr bunda hemfikiriz. Ama bizim hem fikir olduğumuz kadar tiyatrocular da farkındadırlar herhalde? Kendilerine gelen şeyin bir film senaryosu mu ypksa oyun metni mi olduğunu baştan bildikleri zaman kendilerini ona göre hazırlarlar diye düşünüyorum. Tiyatroyu ve sinemayı bir arada götüren birçok oyuncu var...
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
En yukarısına:
Oyuncu olarak tiyatrocuları seçmeleri..
Yeter ya.. Dilenci oynatın tiyatrocu oynatmayın kardeşim, herkes Al Pacino değil işte.. Anlayın bunu.. Tiyatrocular kötü oyuncu anlamında demiyorum bunu, tiyatro ile kamera önü oyunculuğu işportacılık ile yüzücülük gibi. Alakasız şeyler.
Beran lafım sana 🙂
İŞte bu ya :d Temel sorunsala parmak basan Eylem hoca 😀 Teşekkürler daha da beynime kazındı 😀
Akın var güneşe akın! Güneşi zaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!Toprak bakır gök bakır.Haykır güneşi içenlerin türküsünü,hay-kır haykıralım!
Ekliyorum kendimden örneklerle;
Hadi olm film çekelim lafından sonra senaryo yazımı ve film bitiş süresi 20 gün .
Kameranın 5. elden sana gelmesi zaman kısıtlılığından saçmalık çekmek.
Master kartla harcama yapamamak ve daha da saçmalamak paha piçilemez. Apranax forta dayanmakta cabası 😀
Akın var güneşe akın! Güneşi zaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!Toprak bakır gök bakır.Haykır güneşi içenlerin türküsünü,hay-kır haykıralım!
Hata yada klişe 1-iç mekan çek yat ve illa ki bir uyanma kendine gelme sahnesi dekorda da tabiiki sigara dolu kültablası şarap şişeleri fln,
2-Yeşillik bir alan ki illa kahramanımız bir bankla illa ki haşır neşir oluyor ya üstünde oturuyor ya d aoturan biriyle diyaloğa giriyor.
3-Genelde arkadaşlar oynatıldığı için Flsh Tv Gerçek Kesit faciasından öteye gidemiyor oyunculuklar. sorun da şu ki yönetmenliği sadece eline kamera almaktan ibaret görmek tek sorun. Oyuncu yönetimi genelde değil %99 da sıfır.
4-Kahramanımız illa ki Doniie Darko gibi hayattan soğumuş -bolca izmarit bulunan tabla ve alkol ispatı- ve cooool bir imaj olmak zorunda.
5-Bir günde filmi halletmeye çalışıyoruz temelsiz olduğu belli oluyor. malesef %70i %80i böyle.
6-Ekipmanı teknik bilgileri daha çok merak edip film anlatımı hakkında hiç birşeye gerek duymuyoruz merak etmiyoruz.
7-Cep telefonu kamerasıyla bile film çekebiliriz ama sinema dili olmadan film çekemeyiz. Malesef bunu hiiiiç bilemiyoruz bilmek istemiyoruz. Bize göre kameranın tipi galiba daha önemli.
8-Çok şey merak ediyoruz ama ne için kullanacağımızı bilmiyoruz.........................
En yukarısına:
Oyuncu olarak tiyatrocuları seçmeleri..
Yeter ya.. Dilenci oynatın tiyatrocu oynatmayın kardeşim, herkes Al Pacino değil işte.. Anlayın bunu.. Tiyatrocular kötü oyuncu anlamında demiyorum bunu, tiyatro ile kamera önü oyunculuğu işportacılık ile yüzücülük gibi. Alakasız şeyler.
Beran lafım sana 🙂
Ben aynı şeyi düşünmüyorum. Usta tiyatro oyuncuları şimdi senin bu söylediklerinin farkında olmaması lazım ki tiyatro sahnesinde oynadıkları gibi oynasınlar. Sinema oyunculuğuyla tiyatro oyunculuğu farklı şeylerdr bunda hemfikiriz. Ama bizim hem fikir olduğumuz kadar tiyatrocular da farkındadırlar herhalde? Kendilerine gelen şeyin bir film senaryosu mu ypksa oyun metni mi olduğunu baştan bildikleri zaman kendilerini ona göre hazırlarlar diye düşünüyorum. Tiyatroyu ve sinemayı bir arada götüren birçok oyuncu var...
+1
Örneğin Türkiye'nin en iyi tiyatro oyuncuları... Devlet Tiyatrosu ve Özel Tiyatroların en önemli isimleri.
Bknz. Taner Birsel (ki Türkiye'nin en iyi aktörlerinden ve Devlet Tiyatrosunun en iyilerinden)
Bknz. Bülent Emin Yarar (ki Türkiye'nin en iyi aktörlerinden ve Devlet Tiyatrosunun en iyilerinden)
Bknz. Haluk Bilginer (ki Türkiye'nin en iyi aktörlerinden ve Özel Tiyatronun en iyisi)
Bknz. Sumru Yavrucuk (ki Türkiye'nin Merryl Strep'i ve Devlet Tiyatrosunun en iyilerinden)
Sürer gider...
Dude senin dediğin sorunsal ilk eğitimini belediye tiyatrosunda temel konuları kavrayıp sonra bi kısa filmde şansıknnı deneyen tiyatrocular... Ustaları saymakla bitiremeyiz.
Sadece onlar da değil ama beetle. Yani sadece belediye tiyatrosundan eğitim almışlar değil.
Dude haklı bir konuda. Saydığın isimler tiyatro oyunculuğuyla sinema oyunculuğu arasındaki farkı idrak edebilmiş isimler.
Temel mesele bu. Yoksa bu farkı idrak edemeyenler -ya da başka bir takım sebeplerden ötürü- çok sağlam Devlet Tiyatrocuları da fazlasıyla teatral oynayabiliyorlar.
Benim hiç beğenmediğim, en bilindik örnek: Rutkay Aziz. Çok kötü bir sinema oyuncusu bence. Atatürk'ü oynarken de Avrupa Yakası'ndaki karakteri oynarken de "benzer" tonlamalar kullanıyordu.
Aynı şeyi Bir Ticaret Masalı'nı izlerken, tüm çabalarına rağmen belli yerlerde teatral kalan Genco Erkal için de hissetmiştim.
Tabi bunlar uç örnekler.
Yani iyi bir tiyatrocu olabilir. Tiyatro sahnesinde harikalar yaratabilir. Ünlü de olması gerekmez, herhangi bir tiyatrocu olabilir. Ama tiyatro oyuncluğu ile sinema oyuncluğu arasındaki farkı idrak etmesi gerekir. Bazı büyük ustaların bunu idrak edemediklerini söyledim bir bakıma ama öyle. Bana geçen o. Rutkay Aziz'i sinemada/televizyonda izleyemiyorum. Sis diye bir film var şimdi elimde. Zülfü Livaneli'nin filmi. Başrol Rutkay Aziz. Bakalım ne kadar haklıyım, henüz izlemedim.
bu aslında da açok yönetmenin kabahati. film amatör oyuncu profesyonel olunca her zaman üyük kaçıyor. al pacinoyu da getirtseniz bir şey değişmez yani.
benimsinemalarim'ın bir hesağlaşma filmi vardı. ümit çırak oynamıştı. o da büyüktü mesela. görkem öge bile daha iyiydi o filmde. 😀
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
O filmin yönetmeni ben ve mor'du hatırlarsan. İstediğimi en kolay aldığım sahneydi diyebilirim. O yüzden onun üzerine prof oyuncu ile çalışmanın rahatlığını her zaman söylerim. Ha inat edip yolun başındaki oyuncuyu iyi yönetip kendinizi aşmayı da deneyebilirsin o ayrı. Fakat Ümit Çırak o sahnedeki ritmi leb demeden öyle güzel anlamış ve "yavaş yavaş sinirlen abi" dememle cuk diye örtüşen bi sahne çıkarmıştı.
Ben kısa filmcilerin oyuncu yönetimindeki başarısızlıklarına değinmek istedim ama laf pek oraya gelmedi. Normal tiyatrocu da iyi bir yönetimle güzel oynayabilir.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Kısa filmcinin derdi oyuncu yönetmek olmuyor ki, kafası hep teknikte zaten. orayı nasıl bağlar orda ışık tutar mı, ses parazitli geldi, bir önceki planda ışık patladı sonrakinde grain var hede hödö... Adam o kadar çok olumsuzlukla ilgileniyor ki kafası o denli uçmuş ki sıra gelemiyor oyuncuya. Ha gerçekten yönetmenlik denilen iş ise sadece ve sadece koşulların ve OYUNCUların yönetilmesiymiş ama çok sonra öğrendik tabi 🙂 O konuda yüzde bir milyon haklısın düd.
Evlat öyle deme,mizah çok ama çok ciddi bir iştir!
Münir Özkul
Yönetmenin hiç hatası olmaz zaten. Kameraman yamuk çeker (monitör yok ya) ışıkçı devamlılık tutmaz, oyuncu oynayamaz ne biliim sanat kötü dekor yapar... yönetmenin hiç bi olayı sok sanki sette sonradan işte bu kadar toparladık hacı der. işler kötüyse.(tabi amatör ve henüz profesyonelleşememiş prof arkadaşlardan bahsediyorum.) ortada bir sürü kötü ya da hatalı iş varsa yüzde 90 yönetmen beceriksizdir arkadaşım. beceriksiz adamın da totosunu bi yere kadar kurtarırlar sette sonra kimse işini yapmaz doğru dürüst. sette bana okey veriyorsa yönetmen olur olmadık her plana sonra kurguda aman bu sahne niye böyle derse tınlamam açıkçası. bir tartışırsın iki tartışırsın. set boyunca her grubun sorumlusu tartışırsa bir şey için o set bitmez.
Kısa filmcinin derdi oyuncu yönetmek olmuyor ki, kafası hep teknikte zaten. orayı nasıl bağlar orda ışık tutar mı, ses parazitli geldi, bir önceki planda ışık patladı sonrakinde grain var hede hödö... Adam o kadar çok olumsuzlukla ilgileniyor ki kafası o denli uçmuş ki sıra gelemiyor oyuncuya. Ha gerçekten yönetmenlik denilen iş ise sadece ve sadece koşulların ve OYUNCUların yönetilmesiymiş ama çok sonra öğrendik tabi 🙂 O konuda yüzde bir milyon haklısın düd.
Ondan sonra niye bu kadar sinirlisin sette. Birileri sana birşey sormaya korkuyordu. Terör estirdin bilmem ne. Al adam ne güzel açıklamış işte.
şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...
ekipmanların içine çok girmemek.Şunu alıyım bunu yapayım steadycamim olsun lensim olsun falan filan.film yapmaya zaman kalmıyor.
üst tarafı okumadım hiç belki biri yazmıştır.
sanırım önemli bir hata da "kısa film"i sadece süre olarak "kısa" olan film gibi algılamak. en azından izlediğim filmlerin çoğunda böyle oluyor. ben yapmadım mı bunu? bu hatayı yapmadığım tek bir kısa film bile olmadı:)
bence türkiye'de kısa filmin en büyük problemi insanların onu algılayış biçiminde.
kısa filmi uzun metrajın kısası olarak görmek, kaşıkçı elmasını avizenin eksik taşı yerine asmak gibi bir şey. çünkü kısa film doğası itibariyle insana sınırsız bir özgürlük sağlıyor. uzun metraj çekerken uymak zorunda olduğun yüzlerce şeyden muafsın bir kere. bu özgürlük durumunda bile insanların uzun filmlere öykünüp, kendilerini onların kalıplarına sıkıştırmaları çok saçma. kısa film her şeyin özgürce denenebileceği bir alan çünkü.
mesela benim bir kısa filmden beklentim en başta özgünlüktür. öyküsü, üslubu ya da tekniği (en güzeli hepsi) özgün olmayan bir kısa film tamamen tekrardan ibaret oluyor. hele uzun filmin kısasıysa hiç çekilmez oluyor.
bir de en gıcık olduğum şey; reklam sektörüne girmek için ya da uzun çekebileceğini ıspatlamak için çekilmiş büyük prodüksiyonlu saçma kısa filmlerin festivalleri işgal etmesi. bence festivallerin bu filmlere bir çözüm üretmesi gerekiyor.