Forum

Kısa Filmci Olarak ...
 

Kısa Filmci Olarak "Dil" Yaratmanın Önemi

30 Gönderi
16 Üyeler
0 Reactions
9,048 Görüntüleme
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Bir sinema dili oluşturmak önemli midir sizce?
Yoksa çok da fazla dikkat etmiyor musunuz bu duruma?

Yani bakıldığında haaa bu işte ...'nın filmi dedirtecek bir dil yaratma kaygınız var mı?

Ve bu dil yaratımında ne kadar özgün olabiliriz?

Başlayalım mı tartışmaya?

 
Gönderildi : 23/05/2006 12:56 am
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

yani tabikide olmazsa olmaz bişey zaten bu.. ticari bi kaygın yoksa bunu yaratmak zorundasın...öbür türlü düşünüyorsan zaten yapımcının maaşlı elemanından öteye gidemezsin. yaptıgın işte yönetmenlik değil çobanlık olur (çobanları küçümsemiyorum ekibin başında duran bi çoban olursun koyun başında duran gibi). sanatın her dalı için bu geçerli zaten... yani özgün olma zorunluluğu. açılmış bi damardan akarsın kendi damarını yaratana kadar. ama ömür boyu birinin ekolüne sıgınıp kalmak manasız olur.

 
Gönderildi : 23/05/2006 1:03 am
(@hassonya)
Gönderi: 0
 

sydney pollack'ın çok gusel bir açıklaması var bu konuyla ilgili..

"sinemada yönetmenlik açısından belli bir gramer vardır. bunu öğrenmek ve bununla uzlaşmayı bilmek çok önemli.. Eğer bu temel grameri bilmezseniz resim yapmayı bilmediklerini örtbas etmek için kendini soyut ressam ilan eden bazı ressamlara benzersiniz. istediğiniz bütün kuralları yıkabilirsiniz ama önce hepsini örenmek kaydı ile.. Temel kurallar size bir normallik standardı sağlar, sizde bunlardan yola çıkarak orginal şeyler yaratabilirsiniz."

bence kendi tarzını yaratmak önemli..biton yönetmen var hepsi farklı çalışıyor. kimisi travelling seviyor kimisi sevmiyor. kimi yakın plan alıyor kimi genel plan. kimi 2-3 kamera kullanıyor kimi 10-15. kimi yavaşlatılmış sahnelerle çalışıyor kimisi hızlı. herkesin bir tavrı bir duruşu var. bence ayıran farklı yapanda bu...

 
Gönderildi : 23/05/2006 1:50 am
(@dv-art)
Gönderi: 0
 

cok guzel bir konu ama gec kaldim buna aksam cevap yazayim, sagolasin kezzap boyle guzel konu actigin icin.

 
Gönderildi : 23/05/2006 10:28 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Ben teşekkür ederim DV-Art desteğin için...

Ben de gerekliliğine sonuna kadar inanırım bunun! Hatta dili olmayan bir yönetmenle işim olmaz.
Bakın, Tim Burton, Stanley Kubrick, Terry Gilliam, David Fincher(Allien hariç), Michael Haneke, Pedro Almadovar, David Lynch, Tarantino(Pek sevmesem de) herbiri birbirinden ne kadar farklı. Tüylerimi diken diken ediyorlar!

Genel olarak herkesin de bir dil kaygısı taşıması gerektiğin de herkes hemfikir sanırım.

Peki, ne kadar özgün olabiliriz? Özgünlüğü nasıl yakalayabiliriz?

Ben kendi fikirlerimi bir ara uzun uzun yazmayı düşünüyorum. Ama yorgun olmadığım bir an yazı yazmak içi tercihimdir!

 
Gönderildi : 23/05/2006 4:44 pm
(@dv-art)
Gönderi: 0
 

demin yazdigim yazi internet baglantisinin anlik kesilmesiyle ucunca bende telekoma karsi bir 'dil' gelistirmeye karar verdim 🙂 ama agir bir dil olacak:D

neyse kisaca tekrar ozetleyeyim,her yonetmenin bir 'tavir' sahibi olmasi gercekten onemlidir,ornekleri gayet guzel vermissin,ekleme yapmak gerekirse, mesela jean pierre jeunet filmlerini daha basinda hissedersiniz bu jeunet tarzi bir yonetmenin diye,hatta daha acik bir ornek vermek gerekirse jeunet in erken donem marc caro ile calistiklari zamanki islerine bakarsaniz mar caro nun sinema dilini de anlayabilirsiniz,yani bu kadar bariz fark yaratmaktadir bir yonetmenin tavri, ornegin beraber calistiklari kayip cocuklar sehri ve sarkuteri ile jeunet in yanliz calistigi alien4 ve amelie arasinda daglar kadar fark vardir aciklamak gerekirse jeunet masalsi,espirili ve mutluluk dolu,ayrica mekanik duzeneklere merakli bir dile sahipken caro cok daha karanlik,pasli,sisli,neo gotik ve ucube karakterlere karakterlere merakli bir sinema diline sahiptir.

yine ornek verdigin kubrick e bakarsak uzaktan bakan birisi 'bu adamin her filmi tamamen farkli tonlarda ve atmosferlerde ve konularda,demek ki bir sinema dili yok' diyebilir.
Ama izleyenler bilirki kubrick detaylarda gosterir kendini,titizlik ve mukemmeliyetcilik onun dilidir, ayrica birkac filmini seyreden onun filmlerinde yarattigi garip atmosferi hemen farketmeye baslar.

aslinda daha da uzun yazmak gerekir ama yine olay uc dort kisi arasinda donuyor, o yuzden cokta kasmiyorum artik yazmaya,demekki insanlarin coguna sadece premiere crack leri falan yetermis,sinema konusmaya falan gerek yok, hatta sinema derslerini de biz hazirlayalim,elimiz degmisken filmlerini de cekelim,onlarda yonetmen olsunlar. oh ne ala.
birkez daha soyleyeyim sinema uzerine inceleme yapmamis, boyle konulara merakli olmayan biri bir 'yonetmen' olabilir ama gercek sinemaci olamaz.
ne dedigimi anlamak icin gece kusaginda showtv gibi kanallarda yayinlanan aksiyon filmlerine bakin, onlarida cekenler yonetmen,ama gorebileceginiz gibi yonetmen koltugunda oturan kiside cekse,cayci da cekse farketmez,cunku sinema namina hicbirsey yoktur.

 
Gönderildi : 25/05/2006 6:26 am
(@dv-art)
Gönderi: 0
 

yine dokturmussun kezzap,ellerin dert gormesin.yanliz farkettiysen sinematografi,film dili gibi seyler pek ragbet gormuyor buralarda,o yuzden kasmaya degmez.

 
Gönderildi : 04/06/2006 2:37 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Cevap yazılmasa bile okunduğunu umudederek yazıyorum...

Ama cevaplar çoğalsa da fena olmaz hani!

 
Gönderildi : 04/06/2006 1:47 pm
(@anonymous)
Gönderi: 0
 

sinema dili ne kadar yönetmenlere özgün olduğunda belirgin ve anlaşılabilen bir hal alıp kendini belli etse de.. bu dil dediğimiz şeyi bence biraz yalnış yorumluyorusunuz..
yani sinema dili bir tarz değildir, filmlere atılmış bir imza değildir.
biraz farklı bir anlatım olacak ama bu dil aslında çalışan bir matematik formülüdür.
aslında nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum garip betimlemelere gireyim en iyisi.
film dediğimiz şey, diğer sanatsal formlarda, televizyonda, yada günlük hayatta olduğu gibi, bizi kendi yapay gerçekliği içine alan bir yanılsamadır. Filmi üretenler/yaratanlar, insan beynini kandıracak ve onu başka bir gerçekliği yaşamaya inandıracak bir anlatı oluşturma amacındadırlar.
hiç bir tarzınız olmasa da "aha işte film olmuş bu" dedirtebilirsiniz.. çünkü aynı gerçek kabul ettiğimiz dünyada olduğu gibi gerçeğin katmanlarını, birbirleriyle uyumlarını, neden-sonuç ilişkilerini, ve insan ırkına ait ortak bilgi havuzundan çağırdıklarını birbirleriyle doğru şekilde kullanmışsınızdır.
film kurgusu anlatırken birbirinin peşi sıra gelen farklı iki karenin, üçüncü bir anlam olşturduğunu söylerler. temelde doğrudur, yalnız bütün bir filmin anlamının oluşması için, aynı yaşadığımız evrende olduğu gibi, tüm parçacıkların, mikro ve makro boyutların birbirleriyle uyum ve etkileşim halinde olmaları egrekir.. bunu sağlayabilme yolunda ilerlemiş her film yeni bir tanrının elinden çıkmıştır ve kendi gerçekliğine sahiptir. İşte sinema dili budur.
Mesela şu an yazı yazdığım dil olan Türkçe doğru kombinasyonlarla kullanıldığında size birşeyler anlatmamı mümkün kılmaktadır.
Yine görsel dilin ve kurgunun makro boyutta bir/mikro boyutta birden çok anlatıda doğru biçimde kurgulanmış olmasından dolayı, 11 Eylül de NewYork da ikiz kulelerin yıkıldığını hepimiz biliyoruz. Yada ikinci dünya savaşıyla ilgili detayları. Ve hatta Atatürk'ün ankaraya gelişini.
Ve hatta dünya üzerinde yazılı olan her kitabın bizlere anlattıklarını.

Teknoloji ilerledikçe, şu an sinema dili olarak konuştuğumuz, gayrı-gerçeklik yaratma yönteminin ne kadar mükemmel boyutlara ulaştığını hep beraber göreceğiz.
Sonra da hipotalamusa yolanan nanobotlar bize ne arzu ediyorsak onu yaşatırlar.

p.s. bu arada bu inanç üzerine bir yazı değildir. Yazı tam olarak görsel dilin formülü üzerinedir.

 
Gönderildi : 22/06/2006 6:34 am
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

arkadaşlar lütfen yazmaya devam.. merak etmeyin okuyan birileri var.. ama yeterli bilgi donanımına sahip olmadığım için yazamıyorum.... yani yazarım da sizin yorumlar yanında ilkokul hayat biligisi dersi gibi kalır.. ben lezzetle yazdıklarınızı okuyorum...

 
Gönderildi : 22/06/2006 9:39 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Ya öyle ilkokul yazısı gibi olacak deyip yazmamak olmaz...
Sanat mevzusunda bilgi her türlü önemlidir ama hissiyat ve algı kadar değil! Bunu sonuna kadar tartışırım!!!!

O nedenle genelde ve burada sinema konusunda bilgisini kullanıp "bilmeyip öğrenmeye çalışanları" -fakat hissedenleri, algılayanları-yok etmeye çalışanlara karşı mücadelemizi vermeliyiz.
Bilgisi olanların olmayanlara yardımcı olması gerekmektedir. (Tıpkı ilgisizin yaptığı gibi)
Ben de sinemayla ilgili teknik anlamda çok şey "bilmememe" rağmen sanatsal anlamdaki algılama ve felsefe bilgime güvenirim. konu sanat olunca yani aslında insan olunca, her insan değerlidir. O insanın algısı da değerlidir, bildiği ve söylediği her şey değerlidir.

Bu yazı da yeni bir başlık gerektirir! Açalım bari...

 
Gönderildi : 04/07/2006 10:50 pm
(@clockwork)
Gönderi: 0
 

Sanat mevzusunda bilgi her türlü önemlidir ama hissiyat ve algı kadar değil! Bunu sonuna kadar tartışırım!!!!

O nedenle genelde ve burada sinema konusunda bilgisini kullanıp "bilmeyip öğrenmeye çalışanları" -fakat hissedenleri, algılayanları-yok etmeye çalışanlara karşı mücadelemizi vermeliyiz.

AYNENNN KEZZAP...3 5 yönetmen ismi sayamayan,eisenstein i bilmeyene adam gözüyle bakilmadigi özellikle böyle forumlarda..

gecenlerde alman bir arkadasimin 17 yasindaki kardesinin (tesadüfi okul odev projesi icin)cektikleri bir kisafilmi seyrettim.(almanya genclik ödünü kazandi).agzim acik kaldi..ve kendimden utandim..bu nasil bir görüs ve dünya algisi..taze,masum ve maalesef zannediyorum bilgilendikce bozulacak bir sinema...

 
Gönderildi : 05/01/2007 11:18 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Yok hayır bilgilendikçe bozulacağını ise düşünmüyorum clockwork!
Önemli olan bilgiyi nasıl kullandığın.
Algı ve hissiyatını geliştirmek için de kullanabilirsin, ya da sadece sinema konusunda bilgi kusan bir adam olursun.
Benim eleştirim ikincisine. Sinema bilgisi ve her türlü bilgi bütünlüklü bir algı ve hissiyata dönüşmeden bir anlam ifade etmez benim için...

 
Gönderildi : 08/01/2007 10:44 pm
(@jarwik)
Gönderi: 16
 

Tamamen kişiser olarak görüşlerimi bende yazıcam izninizle.. bence yönetmenin dili diye bişey olmuyor aslında ... sinema dili vardır sinema kendi başına görsel bi dildir.. yönetmenin dili dedigimiz şey onun dile kattığı cümleler kelimeler ve şive aksan gibi şeylerdir.. yani tarzıdır, görsel olan bu dili kullanma becerisidir. kötü bir yönetmende aynı dili kullanır ama beceremez, anlatamaz, yansıtamaz.. yani dili kullanamaz diyorum..yönetmen asla bi dil icat etmez varolan dili kendi tarzında, kullanır.. ve seyirciye ulaşır.. sanırım bu yazdıklarım daha anlaşılır bi bakış açısı ne dersiniz..?

geçiyordum ugradım:)

 
Gönderildi : 25/01/2007 1:54 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

yoo değil aksine katılmıyorum bile diyebilirim. Daha önce senaristmi yönetmenmi diye bir tartışma yapmıştık (ahh forumun en cikcikli günleriydi neyse) orada yönetmenin bakış acısının filmi nasıl bambaska bi tabloya sokacağını anlatmıştık bir sürü örnekle..Bu arada bende kastamonuluyum memleketten birini görmek sevindirdi.

 
Gönderildi : 25/01/2007 2:17 pm
Sayfa 1 / 2
Paylaş: