Ben biraz bu "RAW çekmeden olmaz, RAW çeken gerçek fotoğrafçıdır" klişesinin yıkıldığını görmek isteyenlerdenim.
Neyse ki çevremde böyle insanlar yok =) RAW da çeksen JPEG'de aynı denklaşöre basıyoruz, içerik aynı, kadraj aynı. Kameranın dosyayı hangi formatta kaydettiğine göre sınıflanacaksak vay halimize =) Örneğin ben işlerimin yüzde 95'ini JPEG çekiyorum. Bugüne kadar kimse bana neden JPEG çektin diye sormadı. JPEG çektiğin için berbat olmuş diyen de olmadı.
Zaten sorun müşterilerde değil, meslektaşlarımızda. 🙂
RAW çekmeyi "profesyonellik" sanan bir yığın oluştu. RAW çektiği zaman keskinliği dahi manuel olarak ayarlaması gerektiğini bilmeyen tipler RAW çeker oldu...
Açıkçası iyi bir ışıkla çekilmemiş bir filmde ya da fotoğrafta, normal şartlarda işi iyi bilmeyen birinin yapması gereken tek şey, görüntüyü log’dan alıp rec 709’a getirmek, basit bir renk balans ayarı yapmak ve bırakmak. Yani correction yapmak, grading’e geçmemek (Bunun aksini hala devam eden öğrenme süreci içerisinde ben de yaptığım için, bir özeleştiri olarak rahatlıkla söyleyebilirim. ) Emin olun yapılan her renkten daha iyi olur. Çünkü bilinçsizce yapılan her müdahale görüntüyü sizin gözünüzde iyi bir duruma getirse bile, aslında bozuyor. Bozmaması için çok ama çok detaylı çalışmanız gerekiyor. O nedenle tavsiyem correction’ı öğrenmek, bu nispeten daha kolay bir iş gerisini, işi bilen birine bırakmak. Bu her şey için geçerli. Bir televizyonun vidalarını söküp içine bakabiliyor olmanız, televizyon tamir edebileceğiniz anlamına gelmez. Öz eleştiri yapmam gerekirse, buna bazı eski youtube videolarımda ben de katkıda bulundum. Bir şeyleri hızlıca öğretme çabasının bir şeyleri basite indirgemek anlamına gelebileceği durumlar var. Bunlara özellikle eski videolarım neden oluyor olabilir. Zaten o nedenle o tarz grading videoları yapmıyorum, yapmayacağım.