Biliyorsunuz ki sinemanım dönemleri vardır. Bir akım başlar bir akım biter. 60'Lar, 70'ler, 80'ler, 90'lar ve 2000ler. Her dönemin kendi anlayışı ve dili vardır. Seyirci neyi izlemek isterse ona göre film çekilir. Halk ne talep ederse ona göre kendine bir anlayış benimser. Eski anlayış sapıklıktı ama şimdi yavaş yavaş yeni sinemacıların yeni anlayışı ve yeni dili oluşmaya başladı bile. Bu beni memnun ediyor.
Ben şahsen sinemada içkinin sigaranın cinselliğin küfürün şiddetin vahşetin ön planda bulunmasını istemiyorum. Bunlar olmadan da film kendi derdini anlatabilir diye düşünüyorum. Bir film izlediğimde herhangi bir oyuncunun elinde sigara görmek beni rahatsız ediyor. Alkollü içkiler görmek rahatsız ediyor. Sevişme ve cinselliğin ön planda olduğu sahneler beni rahatsız ediyor. Küfür ve argo rahatsız ediyor. Kan şiddet vahşet silah beni irite ettiği gibi halkımızı çocuklarımızı gençlerimizi ve toplumun bünyesini zedeliyor. Bunu daha çok yeni kısa metraj çeken ve sinema gönüllüsü gençlerimize söylüyorum. Artık yeni sinema dili edinmek, klişelerden kaçmak istiyorsanız bu saydığım unsurları kullanmayın lütfen. Millet artık temiz bir dil istiyor. Ter temiz, sigaranın içkinin cinselliğin küfürün ve şiddetin olmadığı filmler çekiyor. Bağımsız sinema anlayışı ve temiz bir sinema budur bana göre. Ama artık toplum da bunu istiyor, sinemacı gençlerimiz de. İnsanlar artık çok az sevişme sahnesi çekiyor. Çünkü biliyorlar ki aşkı anlatmanın yolu cinsellik, açıklık ve sevişme değil. Benim bir hikayemde yeni evlenen insanlar yeni yeni el tutuşuyor. Bu kadarını gösteriyorum çünkü öbür türlü klişe ve saçma oluyor.
Lütfen hem duyarlı olalım (çocuklarımıza gençlerimize karşı) hem de klişelerden kaçalım. Artık sinema da sigarayı içkiyi şiddeti küfürü cinselliği tamamen yok edelim.
Saygılar.
Jean Baudrillard, Kötülüğün Şeffaflığı adlı eserinin "Korunma ve Zehirlilik" bölümünde şunları yazmış: "... İnsanın yok edilişinin, mikroplarının yok edilişiyle başladığını varsaymak saçma olmaz. Çünkü mevcut haliyle mizaçları, tutkuları, gülüşü, cinselliği ve salgıları ile insanın kendisi de pis bir küçük mikroptan, şeffaflık evrenini bulandıran akıldışı bir virüsten başka şey değildir. İnsan arıtılmış olduğunda, her şey arıtılmış ve her tür toplumsallık ve hastalık bulaşmasına son verilmiş olduğunda, ölümcül biçimde temiz ve ölümcül biçimde mükemmel bir dünyada, geriye yalnızca hüzün virüsü kalacaktır. ..."
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Jean Baudrillard, Kötülüğün Şeffaflığı adlı eserinin "Korunma ve Zehirlilik" bölümünde şunları yazmış: "... İnsanın yok edilişinin, mikroplarının yok edilişiyle başladığını varsaymak saçma olmaz. Çünkü mevcut haliyle mizaçları, tutkuları, gülüşü, cinselliği ve salgıları ile insanın kendisi de pis bir küçük mikroptan, şeffaflık evrenini bulandıran akıldışı bir virüsten başka şey değildir. İnsan arıtılmış olduğunda, her şey arıtılmış ve her tür toplumsallık ve hastalık bulaşmasına son verilmiş olduğunda, ölümcül biçimde temiz ve ölümcül biçimde mükemmel bir dünyada, geriye yalnızca hüzün virüsü kalacaktır. ..."
biraz açarmısınız? pek anlamadım
Jean Baudrillard, Kötülüğün Şeffaflığı adlı eserinin "Korunma ve Zehirlilik" bölümünde şunları yazmış: "... İnsanın yok edilişinin, mikroplarının yok edilişiyle başladığını varsaymak saçma olmaz. Çünkü mevcut haliyle mizaçları, tutkuları, gülüşü, cinselliği ve salgıları ile insanın kendisi de pis bir küçük mikroptan, şeffaflık evrenini bulandıran akıldışı bir virüsten başka şey değildir. İnsan arıtılmış olduğunda, her şey arıtılmış ve her tür toplumsallık ve hastalık bulaşmasına son verilmiş olduğunda, ölümcül biçimde temiz ve ölümcül biçimde mükemmel bir dünyada, geriye yalnızca hüzün virüsü kalacaktır. ..."
biraz açarmısınız? pek anlamadım
İnsan iyi ve kötüyü içinde beraber barındıran bir varlıktır. Bir denge halidir bu. Bir tarafı traşlamaya kalkarsanız, ortaya çıkan şey insandan farklı bir varlık olur.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Eski anlayış sapıklıktı derken tam olarak ne kadar eski mesela. Ben çıkartamadım o sapıklık dönemini.
İnsan iyi ve kötüyü içinde beraber barındıran bir varlıktır. Bir denge halidir bu. Bir tarafı traşlamaya kalkarsanız, ortaya çıkan şey insandan farklı bir varlık olur.
Ben buna katılmıyorum. insan her ne olursa olsun kötü tarafı yok etmeli. Ancak o zaman insanlığımızı fark ederiz biz. Kesinlikle bu denge meselesini kabul edemem. İnsan içinde sadece iyiyi barındırmalı kötülüğü değil.
Eski anlayış sapıklıktı derken tam olarak ne kadar eski mesela. Ben çıkartamadım o sapıklık dönemini.
80'ler 90'lar ve 2000lerin başı.
80'ler 90'lar 2000'lerin başı. Hepsi komple sapıklık, ne güzel. Niye peki?
80'ler 90'lar 2000'lerin başı. Hepsi komple sapıklık, ne güzel. Niye peki?
Sanırım siz sinemayı ve sinema tarihini takip etmiyorsunuz. Dikkat edin. Özellikle türk sinemasında Sigara, İçki, cinsel içerikli seks sahneleri hep o tarihlerde çekildi ve halkımıza izletildi. O dönemlerde ahlaksızlık hem ülke genelinde, hem sanatta hem sinema da var olduğu için böyle sahneler çekildi. Şimdi bunlar yok denecek kadar az. Bu sizi de mutlu etmeli
Tahmini olarak ne demek istediğini anlayabiliyorum fakat bu dediğini çok geniş ve tutarsız ele alıyorsun. Sigara, alkol ve sekse gelmeden önce küfrü bi ele alalım. Yazmış olduğun yazının da tamamı Türk Sineması'na ait ve onun için. O zaman iyi bir örnek olsun diye Anadolu'dan veyahut Türkler'in yaşadığı her yerde de olabileceği için küfrün kullanımına bakılması lazım. Çok sevdiğin birinin iyi bir iş yapması karşısında verilen tepki "vay şerefsiz vaayyy" olabiliyor ya da bir çocuğu severken "seni dana seni", "ula kerhanecininoğlu napıyorsun"... daha çok var ilk aklıma gelen bunlar. Küfür halk tarafından tamamen sevecen şekilde de, sevmenin dışavurulmuş bir eylemi olarak da kullanılabiliyor.
Alkolü, sigarayı ve seksi temiz bir dilin önüne engel olarak koyuyorsun. Bunlar çirkin şeyler mi? Yoksa tamamen gösterimin şekline mi bağlı. Ya da hayatı bu kadar dışlamak ne kadar doğru bir iletişim.
Daha fazla yazmak istemiyorum (biranda sıkıldım). Sana göre yanlış olanlar sana göredir ve buna karşı kimse seni aksi harekete zorlayamaz. Sende kendi düşüncelerini ve tavrını mutlak doğru olarak gösterip, halkın da kendi tarafında olduğunu, aynen senin gibi düşündüğünü ısrarcı bir şekilde söyleme.
Nedendir bilmiyorum ama Karacaoğlan'ın şu dizilerini buraya yazmak istedim.
Karacaoğlan der ki hoşça salınsın
Dursun yol üstünde bacı alınsın
Çözüver düğmeni göğsün görünsün
Nokta nokta benli döşün sevdiğim
....................................................
Seherden uğradım dostun köyüne
Hoş geldin sevdiğim in dedi bana
Tomurcuk memesin verdi ağzıma
Yorgunsun sevdiğim em dedi bana
........................................
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Eski anlayış sapıklıktı demişsiniz pek katılmıyorum bu görüşe.Belki 70 yıllarda bir dönem işin şirazesi kaçmıştı ona bir şey diyemem.Yine de toplu yargıda bulunmak hata olur düşüncesindeyim.80 li yıllardan sonra ülkede ve toplumda çok büyük değişimler oldu.Ama cinsellik,şiddet ve alkol ögelerinin daha sık kullanıldığını pek hatırlamıyorum.80lerde sinemamız pek hoş bir durumda değildi bence.90lar dan itibaren cinselliğin dozu aşırıya kaçmamak kaydıyla olması gerektiği şekilde daha biraz daha arttı gibi bence.
Cisellik,şiddet ve alkol hayatın içinde var.Hayatın gerçeği.Ne zaman ki bunlar hayattan kaybolur o zaman sinemada da görünmez olur.İnsanla ve hayatla ilgili ne varsa sinemada o vardır ve olmalıdır.
Elbette bu unsurların kullanılmadığı eserler vermek mümkündür ve saygı duyarım.Ancak genelleme yapmak bence pek doğru değil.
Nice efsane filmlerin çıktığı dönemi komple "sapıklık" diye tanımlamak benim açımdan sadece gülünç olabilir. Hele hele filmlerde seks, içki vb. sahneler var diye bu yorumu yapmak bir de üstüne "Sanırım siz sinemayı ve sinema tarihini takip etmiyorsunuz" gibi bir söylemde bulunmak inanılmaz yani tek kelime ile inanılmaz. Cem Yılmaz'ın da bahsettiği gibi ne yapalım eski Türk Sinemasında olduğu gibi uyuşturucu kaçakçılarını, tecavüzcüleri, canileri mükemmel bir dilde konuşan, sigarası, içkisi, kumarı olmayan karakterler şeklinde mi aktaralım? Yani afedersiniz ama bu söylemler sadece gülünç olabilir -bakın yanlış bile demiyorum. saçma ve gülünç-
Kısaca bazıları Taxi Driver'ı izler sapkınlık ve şiddet görür, bazıları izler işin sinematografisini, göstergebilimini görür. Siz arkadaşa sinemayı ve sinema tarihini takip etmiyor demişsiniz ama asıl ben sizin takip ettiğinizden veya etseniz bile ne anladığınızdan şüpheliyim...
Durun hatta hızımı alamadım devam edeyim. Çocuklarımıza, gençlerimize karşı duyarlı olalım yazmışsınız. Ben Matrix'i ilk izlediğimde 9 yaşındaydım, Taxi Driver'ı 10-12 yaşımda falan, snatch'i ve fight club'ı izlediğimde de yine o yaşlarda falandım. Bu yaşıma kadar da sapasağlam geldim hiçbirinden en ufak bir şekilde etkilenmeden. Zaten olay kişinin kendisinde biter, filmde değil. Eğer kişinin çocuğu gerizekalıysa biliyordur (Tabi kendisi de gerizekalı olduğundan pek etkisi yoktur) izletmez. Pire için yorgan yakılmaz. Ben gidip snatch filmini izleyeceğim zaman, tertemiz, kumarsız, içkisiz, sigarasız, silahsız, şiddetsiz bir ortam görmek istemem.
Tüm bunlara rağmen Kurtlar Vadisi'nden nefret ederim, Testere'nin ilk filminden sonraki filmlerden nefret ederim. Çünkü Testere'nin ilk filminde olan şiddet filmin yan konusuydu ve diğer filmlere kıyasla da gayet basit bir şiddet kalıyordur. Filmde ki asıl olay senaryodur. Ama ilk filmden sonra gördüğümüz tek şey anlamsız şiddettir. Ama ben yine de karşı değilim, izlemek isteyen var mı? İzlesin. Etkilenip etkilenmemek kişiye kalmıştır ki zaten akıllı, sağlıklı beyin etkilenmez. Ben de zaten hala daha genç sayılırım 21 yaşındayım. Testere filmini de izlediğimde 14 yaşındaydım. Ama gelin görün ki kavgadan, dövüşten, savaştan nefret ederim.
https://www.youtube.com/watch?v=
Bu arada ben o kadar yazdım ama kısa ve öz cevap böyle olur saygı duydum 😀 😀
ali.ünal'a katılıyorum, please do not feed the troll