Alain Delon benim de aklıma gelmişti de saçma olur diye:)
Kemal Sunal'ın bi filminde vardı:P

ehu 🙂

"Alain Delon musun be abi" olduğuna göre... alain delon un oynadığı bi kara film:
Le samourai / Kiralık Katil
🙂

Ha evet o da vardı.
Hatta o da oldukça önemli bir film.

"Alain Delon musun be abi" olduğuna göre... alain delon un oynadığı bi kara film:
Le samourai / Kiralık Katil
🙂

Bravo, dogru bildin.Kezzap ta oyuncunun bulunmasini saglamis,ama konu film bulmaca oldugu icin senin kazanman daha dogru.

Kisaca filme degineyim; Film 'adanmis kralik katil' tarzinin en onemli orneklerindendir, yonetmen Melville in elinden cikan cok basarili bir kara filmdir.Le Samourai ismini kiralik katilin kendisini bushido yonteminde bulmasindan almistir.Filmdeki basrol oyuncusu Alain Delon zaten karizmatik bir oyuncu oldugu icin birde ustune karakterin o inanilmaz soguk havasi eklenince resmen 'kostumsuz antikahraman' tarzi olusmustur.Filmin sonu yine o yillara gore cok basarilidir.Ozellikle bu temayi yillar sonra Jim Jarmush 'Ghost Dog the way of Samurai' filminde cok benzer sekilde kullanmistir.Cok basarili kadrajlar sikmayan bir konu ve kara film tarihindeki en kult filmlerden olmasinin yani sira basrol karakteri de gorebileceginiz en basarili karakterlerdendir.Bu yontem daha sonralari sayisiz filmde kullanilmistir (en son orneklerinden biri Colleteral mesela)

Seyretmenizi tavsiye ederim.

simdi senden bir film bekliyoruz.

"Alain Delon musun be abi" olduğuna göre... alain delon un oynadığı bi kara film:
Le samourai / Kiralık Katil
🙂

Bravo, dogru bildin.Kezzap ta oyuncunun bulunmasini saglamis,ama konu film bulmaca oldugu icin senin kazanman daha dogru.

Kisaca filme degineyim; Film 'adanmis kralik katil' tarzinin en onemli orneklerindendir, yonetmen Melville in elinden cikan cok basarili bir kara filmdir.Le Samourai ismini kiralik katilin kendisini bushido yonteminde bulmasindan almistir.Filmdeki basrol oyuncusu Alain Delon zaten karizmatik bir oyuncu oldugu icin birde ustune karakterin o inanilmaz soguk havasi eklenince resmen 'kostumsuz antikahraman' tarzi olusmustur.Filmin sonu yine o yillara gore cok basarilidir.Ozellikle bu temayi yillar sonra Jim Jarmush 'Ghost Dog the way of Samurai' filminde cok benzer sekilde kullanmistir.Cok basarili kadrajlar sikmayan bir konu ve kara film tarihindeki en kult filmlerden olmasinin yani sira basrol karakteri de gorebileceginiz en basarili karakterlerdendir.Bu yontem daha sonralari sayisiz filmde kullanilmistir (en son orneklerinden biri Colleteral mesela)

Seyretmenizi tavsiye ederim.

simdi senden bir film bekliyoruz.

Filmin isminin yanında film hakkında böyle birtakım bilgiler verilmesi bence daha güzel. Oyunun böyle devam etmesini istiyoruz. Napalım cevapları bilemesek de bir şeyler öğreniyoruz.

Zaten amaç da bu code.
İyi oluyor...

izlemedin o zaman.. bi başı siyah beyaz bi sonu. hatta sephia.. zaten salladım.:) maksat dv ye selam vermek.. hadi git burdan 😀

Bu arada sunu soyleyeyim; Stalker'in zone da gecen sahneleri disinda diger sahneleri sephia tondadir (Tarkovsky sephia takintlidir biraz).Usta aslinda burda bir nevi metafor kullanmak istemistir,yani dunyanin bunalticiligiyla (ozellikle komunizm donemi rusyasini hedef almistir) zone un bilinmezliginin verdigi heyecan duygusu arasindaki kontrasti arttirmak icin.Ayrica ustad dini motifleri cok benimsediginden (filmlerinde tanriyi aradigindan bahseder) zone u cennete (bilinmez ve merak uyandirici) benzettigini dusunebiliriz.Tabi bu filmin 2 kere cekildigini dusununce (ilki banyo esnasinda yanmis yada kgb tarafindan yokedilmistir) ustaya olan saygim iyice artiyor.

Bir de zone'un tahrip edilmiş görüntüsü son derece 2.dünya savaşı sonrası dünyayı andırmakta. Zone, dv-art'ın dediği gibi ilahi olanı temsil etmekte olduğundan, Tarkovski bizlere 2.dünya savaşı'nın, faşist ve komünist ideolojilerin ilahiyat üzerinde yaptığı tahribatı göstermektedir. Fakat ne olursa olsun "zone" doğallığını yitirmemiştir. Burada doğallık kavramı bir de şu açıdan önemli. Tarkovski ilahi olanı "doğa" ile özdeşleştirmekte. Tanrıya ulaşmayı "doğa" ile bir olma olarak resmetmekte (o müthiş su sahnesi, izleyenler ne söylemek istediğimi anlayacaklardır) Buradan da Tarkovski'nin tanrı inancının, biraz heterdoks, belki de tasavvufi olduğunu anlamış oluyoruz. Yani daha çok fazla yorum yapılabilir bu film hakkında. Çok büyük bir anlatım üstadı Tarkovski...

yeni soru:

yine kolay olmuş olabilir.çok ünlü bi film 🙂

kelebek mi?

hayır kelebek değil.ama çok garip bunla kelebek arasında kalmıştım sormak için, sonra kelebekten vazgeçtim 🙂

Esaretten kaçış mıydı neydi ismini tam hatırlayamadım.
Pele'nin falan oynadığı film.
Sylvester Stallone falan da oynuyor. Kaleci hatta.
Filmin ismini bilmiyorum tam.

http://www.imdb.com/title/tt0083284/

Aha bu film sanırım...

Zafere Kaçış sanırım Türkçe'si.

evet KEzzAP doğru. yine hemen bilindi ya 🙂
ZAFERE KAÇIŞ (escape to victory)
1981 yapımı bir film.yönetmen john huston.başrolde michael caine ve sylvester stallone oynuyor.filmde ünlü futbolcular da rol almış, pele, osvaldo ardiles falan.
filmde pelenin rövaşata sahnesi unutulmaz 🙂

Bir de zone'un tahrip edilmiş görüntüsü son derece 2.dünya savaşı sonrası dünyayı andırmakta. Zone, dv-art'ın dediği gibi ilahi olanı temsil etmekte olduğundan, Tarkovski bizlere 2.dünya savaşı'nın, faşist ve komünist ideolojilerin ilahiyat üzerinde yaptığı tahribatı göstermektedir. Fakat ne olursa olsun "zone" doğallığını yitirmemiştir. Burada doğallık kavramı bir de şu açıdan önemli. Tarkovski ilahi olanı "doğa" ile özdeşleştirmekte. Tanrıya ulaşmayı "doğa" ile bir olma olarak resmetmekte (o müthiş su sahnesi, izleyenler ne söylemek istediğimi anlayacaklardır) Buradan da Tarkovski'nin tanrı inancının, biraz heterdoks, belki de tasavvufi olduğunu anlamış oluyoruz. Yani daha çok fazla yorum yapılabilir bu film hakkında. Çok büyük bir anlatım üstadı Tarkovski...

cok guzel okumalar getirmissin kezzap,ellerine saglik.Film ise derya gibi,gercekten 'sanat budur' dedirtecek yapitlardan.