Dv-art,benim anladığım kadarıyla ismail güneş in tarzı bu..gerçi sadece the imam ve sözün bittiği yeri izledim.İkiside duygusal filmlerdi ama asla abartıya kaçılmıyordu.ismail güneş in senaryolarında insanları daha fazla etkilemek adına(duyguların sömürülmesi gibi) bir çok sahne var ama o bunu yapmıyor.aslında güzel hikayeler fakat nedense güneş kamerayı koyuyor ve çekiyor, sinemanın o ihtişamlı anlatım tekniklerini kullanmıyor.dediğim gibi ya kullanmak istemiyor ya da çok düz bir yönetmen.

code,soru sormak icin teyid etmeni bekliyorum.cevap dogrumudur?

code interneti yok sanırım bu sıra doğruluğundan eminsen devam edelim derim ben.

(bu arada zerrin egeliler sorusuna takıldım. Senede 37 film 37 erkek demek arada grup çalışmasıda varsa 40 demek. cık cık cık tabi batar sinema)

benim acelem yok bekleyebilirizde. cunku obur turlu bu basliklarda her dogru oldugunu dusunen kendi sorusuna gecmeyi dusunebilir ki karmasa olur sonunda.

ha bu arada ozgur sana sadece 'houston 620' keyword unu veriyorum,bi arastir bak bakalim gavur neler yapiyor 😀 zerrin egeliler bunlarin yaninda kiz oglan kiz kalir 😀

oyoooyyoyoyoyoy "mokar hastası nihan" geldi aklıma neyse code'un sopasını yemeden huston hakkında bi yorumda bulunmayıp konuya döneyim:D

Bu başlığı çok beklettiğim için Dv-art ve herkesden özürdiliyorum. Bidıl'ın dediği gibi internetim yoktu ve sınavlarım vardı onun için uğrayamadım buralara.
İsmail Güneş doğru cevaptı. İsmail Güneş'in özellikle "beşinci boyut" filmini seviyorum. "The İmam" ı da severim. Sanırım o filmde kendimi görmüştüm -uzun saçlı ve muhafazakar bir genç- benimde uzundu saçlarım film vizyondayken hatırladım da ne günlerdi. İsmail Güneş'i seviyorum kendisiyle aramda sanki manevi bir bağ var gibi. Bir de o 620 olayına "oha" diyorum ya. 🙂

code bana super bir filmi hatirlattigin icin tesekkur ederim,nasil oldu da besinci boyut filmi aklimdan cikti bilmiyorum.defalarca seyretmisimdir. peygamberin 1400 yil oncesindeki ogudunden yola cikan bir kapicinin oykusunu anlatan ve degerlerin nasil kayboldugunu gosteren mutlaka seyredilmesi gereken bir film.zaten bir haluk kurdoglu hakkinda ne soylesem az,bir insan bu kadar mi icten ve hipnotize edici oynar bilemiyorum.film aslinda dini degerleri hatirlatmanin yaninda birazda cuvaldiz batiriyor ve nice dindar gecinenin aslinda ne kadar kof oldugunu gosteriyor, haluk kurdoglunun su replikle basliyor zaten filmin asil noktasi;

'peygamber;namazimi kiliyorum demekle isin bitmedigini,orucumu tutuyorum demekle isin bitmedigini,zekatimi verdim,haccimi yaptim demekle isin bitmedigini,konfor ve luks icinde,zevki sefa icinde,son model arabalarla sahabe hayati yasanmayacagini bu guzel sozleriyle bizlere duyurmak istemistir'

filmin muzikleri ayri bir guzel zaten,musa rolundeki oyuncu cok iyi,filmin temasi yerli yerinde.evlat acisina deginmesi de cabasi.konyada yasayan veya konyayi ziyaret etmisler icinde guzel bir anma oluyor filmin konyada gecmesi.izlenmeye deger bir film,vakit ayirip izlemenizi tavsiye ederim.

yeni soru;

kendine has garip sakalariyla taninan yonetmen bir keresinde set teknisyeniyle iddiaya girmisti. iddia suydu; teknisyen bir geceyi karanlik studyoda zincirle set kamerasina bagli sekilde gecirecekti. teknisyen kabul etti, ama bu muzip(!) yonetmenin kahvesine musil koydugundan habersizdi.(bu garipliklerinden sadece bir tanesi)
iste boyle kendine has ve garip bir yonetmendi. kimdir bu cok unlu yonetmen?

Evet, beşinci boyut filmini çok iyi biliyorum ama ismail güneşin çektiğini bilmiyordum.O filmi izlediğimde tüylerim diken diken olmuştu,uzun süre unutamamıştım.Gerçekten iyi bir filmdi.

ya bu sorulan ilginç yönetmenlerin yaptıklarını toplasan film olur.ne komedi yönetmenler varmış demek 🙂

---

Kesin Türk'tür o yönetmen. Müsil falan var olayda 🙂 Türk'tür Türk 🙂

Hayır Hitchcok'un yaptığı buna benzer bir şey. Zaten sakallı diyor. Hitchcock'ta sakal ne gezer. Cillop gibi adam. 🙂

Neyse Hitchcock'un yaptığı ışık yansıması için setten birilerinin kıçını yanıstıcı olarak kullanması...

Bu sakallı da Martin Scorcesse'dir belki, garip sakalları var ne de olsa. 🙂

---

bravo trapezunda bildin, aslinda hitchcock un o kadar fazla olayi varki tamami yazilsa kitap olur,kendisi takintili ve kendine has esprileri olan bir kisidir ama bu sakalari sadece kendini guldurur.ve bu bir sehir efsanesi degil kesinlikle. gercekten yasanmis,zaten set iscisi bunu daha sonra bir tv kanalina anlatmisti utana sikila.

kezzap kim sakalli dedi yahu? sarhosken mi okudun? sakal degil saka yani espri nukte.