Forum

Okul-Buyu-Dabbe-Gen...
 

Okul-Buyu-Dabbe-Gen.. (turk korkusu nereye gidiyor?)

39 Gönderi
19 Üyeler
0 Reactions
11.6 K Görüntüleme
(@bergman)
Gönderi: 21
 

Neden türkiyede kaliteli Korku filmi çekilemedigi aslinda cok büyük bir gizem degil, bu biraz türk sinemasinda neden iyi bir bilim kurgu cekilemedigi ilede yakindan ilgili. bir toplum kaliteli ürünleri kendi bahcesinden verebilir ancak ve bizim bahcemizde ne yazikki korku edebiyati ve bilim kurgu yetismiyor. gercek bu kadar yalin aslinda belki malzeme olabilecek bir gecmise sahibiz ama bu malzemeden dogru durust edebiyat eserleri bile cikmamis bir cografyadayiz. o yuzden çok bir sey beklememek gerekiyor diye dusunuyorum. tabi bu genede dabbe ve büyü gibi teknik olarak yetersiz ve üzerine ugrasilmamis filmlerin yapilmasini hakli cikarmiyor onuda eklemem lazim.

I love the smell of napalm in the morning.

 
Gönderildi : 03/01/2007 5:13 am
(@jarwik)
Gönderi: 16
 

Korkmayın arkadaşlar zamanla belki çıkar ... biraz film çöpe gitsin önce:) ben ya çıkmazsa diye öyle korkuyorum ki . yapılanlar amaçına ulaşmış:)

geçiyordum ugradım:)

 
Gönderildi : 26/01/2007 12:45 pm
(@sine_man)
Gönderi: 11
 

Dabbe : Kesinlikle kötü renk , kötü ışık , kötü replikler , kötü oyunculuklar v.s ... Film Gerçek Kesit'in canlandırmaları gibi tam anlamıyla ...

Büyü : Dabbe'den biraz daha iyi bence. Daha çok filme benziyor. Oyuncular çok çok daha iyi ama yine yeterince korkunç değil hatta bazen absürd ...

Gen : Aralarında en iyi olanı . Dabbe'de kötü olan herşey Gen'de iyi . Film kendini sıkmadan izlettirebiliyor . Kimileri süpriz sonunun olduğunu düşünsede biraz fazla film seyreden herkez kestirebilir bence ne olduğunu...

Sonuç olaarak : Bu filmler Holywood korkuları kadar etkili olamasada türün gelişimi açısından mihenk taşları niteliğindedirler ...

3 - 2 - 1 KA - YIT !!!

 
Gönderildi : 18/02/2007 5:17 pm
(@anonymous)
Gönderi: 0
 

bu filmlerin hepsinde konu olarak iş var diyebilirim ama hepsinin sonu vasat oldu şişirildiği kadar iyi değildiler hatta çok amatorceydiler. NEDEN BİLMİYORUM.. çok basit film işliyorlar anlatmak istediğim.. 🙁

 
Gönderildi : 20/02/2007 11:52 pm
(@jet-tdi)
Gönderi: 11
 

walla benim en hosuma giden turk korku filmi taklit ve eski bi yapım olan şeytan dı....bilmiorum izleyen warsa kesinlikle gulmus ve ya alay etmiştir o filimle ama ben bazı yerlerinde urperdiğimi soyleyebilirim filmin.....
Cezmi Ersöz'ün Kafka Market'ten okumuştum, oradan alıntıdır:
YEşilçam'ın set işçileri için yoktan var eden dedik. Nasıl mı? Bu konuda Türk sinemasınınyüz akı Metin Erksan'ın akıllara durgunluk veren bir anısı var.Dinleyelim:
"Amerikalılar 1974 yılında 'Şeytan' isimli bir film yapmışlardı.Filmi Wİlliam Friedkeen çekmişti.Bu filmin aynısını o zaman Saner Film çekmeye karar verdi.Bu filmin senaryo yazarlığı ve yönetmenliğini beim yapmamı istediler.Önce yapamam dedin.Çok ısrar ettiler.Ve cebime o zamana göre çok para koyup beni filmin orjinalini seyretmeye Londr'ya gönderdiler.Filmi seyrrettim.Filmin büyük bir bölümü , stüdyonun içini kaplayacak şekilde yapılmış devasa bir buzdolabının içinde geçiyordu.
Eksi 15 derecede çekilmişti bu bölümler.Amaç da oyuncuların ağzından çıkan buharı görüntüleyebilmekti.Oyuncular özel lastikten yapılmış elbiseler giymişlerdi.Filmin en önemli sahnesi şuydu:Filmde küçük bir kız var.Ruhuna şeytan girmişYatakta yatıyor.BAşında iki papaz var.Kızın ruhuna giren şeytanı çıkaracaklar.Dua ediyorlar.Ve ansızın yatak havalanıyor ve ayrıca kız da havalanıyor.Amerikalılar bunu çok özel makinelerle yapmışlar.YAtağa bağlanan incecik telleri bu makinelere bağlamışlar ve filmi öyle çekmişler; ama negatiflerini ve pozitiflerini incelediklerinde bu tellerin belli olduğunu görmüşler ve çaresiz kalarak binlerce film karesindeki bu telleri silmek zorunda kalmışlar teker teker; agrandizman yapmışlar yani.Ve film 1974'te tam 14 milyon dolara malolmuş! Peki ben nasıl çekecektim bu sahneyi? Düşündüm, taşındım.Bizim set teknisyenlerine dedim ki, 'Gidin bana bocurgat bulun.Nereden bulursanız bulun.'Haliç'te parçalanmış gemilerin arasında , paslı kırık dökük bir bocurgat bulup getirdiler.Güzel bir temizlettim bu bocurgatı ve yağlattım.SOnra ruhuna şeytan giren kızın odasını çizgili duvar kağıtlarıyla kaplattırdım.Ve bu atılmış bocurgatla hem yatak, hem de kız ayrı ayrı ve hiçbir kademe sarsıntı olmaksızın kaldırttım.Yatağa bağlı teller de çizgili duvar kağıtları sayseinde gözükmedi.Ben bu filmi kaça male ettim biliyor musunuz? 400 bin liraya.Evet 400 bin liraya ! Almanlar bizim 'ŞEYTAN' ı aldılar, Amerikalılarınkini değil.Siz daha güzel çekmişsiniz dediler.Evet, bu başarı bizim set işçilerimize, set teknisyenlerimize aittir.Bizim setçiler çok yeteneklidirler.Ne olur böyle yazın, bizim set işçilerimiz çok yeteneklidir diye yazın ve ekleyin; onlar yoktan var ederler(HAŞA 😀 )"

Benim yorum:
Okuduğumda hayran kaldım, bizim Türk versiyonu Şeytanı küçükken izlemiştim hayal meyal hatırlıyom bayağı da tırsmıştım.Hollywood un Şeytanı da 2 sene önce izledim o da güzeldi.Ama korkutma bazında bazı eksikleri vardı.
Bence bizim Türk sinemasının korku olarak , hatta sadece korku da değil bütün türlerde eksikliğimiz iyi senaryomuzun olmaması ya da senaryonun iyi işlenmemesidir.Bence Dabbe de Araf da konu olarak çok farklı düşünülmüş güzel konuları seçmişlerdi.Ama gelin görünki ikisi de ya senaryo aşamasında eksiklik(Dabbe), ya da filme çevirilirken eksiklikleri(Araf) nedeniyle kötü film olmayı hak etmişlerdir.İnşallah birgün çok iyi korkular çıkaracağımızı düşünüyorum..

8)

maceralarım daha bitmiş değil

 
Gönderildi : 21/02/2007 1:50 pm
(@mushrappa-ous)
Gönderi: 0
 

yeşil cam zamanı dolly veya şaryo yerine masanın ayaklarına sabun baglarlar mış

bu bir mushraPPa mesajıdır
Mehmet Oğuz Köroğlu

 
Gönderildi : 22/02/2007 2:29 am
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Bana göre de şeytan çok önemli bir film. Görüntü yönetmenliğini metin erksan yapmıştı. ilk izlediğimde o dönemde böyle güzel fotoğrafların yakalanması beni çok etkilemişti. Daha önce Zaga programında dalga geçtikleri için ön yargılıydım filmi izleyince anladımki takdire şayan iş çıkarmışlar. Hepsinin emeğine sağlık.

 
Gönderildi : 22/02/2007 12:30 pm
 M
(@_m_)
Gönderi: 16
 

Bence Dabbe ne kadar kötü efektleri, oyunculukları, senaryosu olursa olsun (evet hakikaten kötüydü 😀 ) yarattığı atmosfer bakımından o iç bunaltıcı sarı filtresi bakımından Türkiye'de daha önce var olmayan bir 'atmosfer' kavramını gerçekleştirebilmiştir.. Bu yönden bence önemlidir ama diğer filmler hakkında aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.. Büyü 'rezalet' bir yapım, gen görüntüleri hoş ama bir o kadar da boş bir Edgar Allen Poe uyarlaması..

Aslında her şeyden ötesi Türkiye'de adam akıllı yönetmen yok..(Birkaç kişiyi ayırıyorum kendi çaplarında işler yapanları) İstekli yaratıcı bir ekip yok(Yok derken piyasadakileri söylüyorum).. Malzeme nasıl olsa bulunur hiç dert değil.. Önemli olan sistematik bir çalışma ve tekrarlamamak..

 
Gönderildi : 30/03/2007 1:58 am
(@trapezunda)
Gönderi: 76
 

---

 
Gönderildi : 14/04/2007 6:53 pm
(@dv-art)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

en son musallat filmini gordum,ve artik kanaat getirdim ki gercek kaliteli bir korku cekmek icin bir cocugu alip bir odaya kapatmali,ona asla hollywood veya japon korkulari seyrettirmemeli, sadece yasli bir neneden eski cin-peri masallari dinletmeliyiz. sonra bu cocuk buyuyup bir film cekmeli. bu kadar derin ve korku salan bir halk kulturune sahip bir toplumdan bu kadar kopya,ozentisiz ve basaridan uzak filmlerin cikmasina engel olmanin tek yolu bu.

birde hasan karacadag yeni filmini tamamliyormus,filmin adi semum, okudugumuz kadariyla filmin konusu o kadar yaratici ve o kadar degisik ki sapka cikardik (anlamayan icin soyleyeyim dalga geciyorum)
icinde kurandan yada halk kulturunden bir isim gecirince olay tamam zannedip hemen bin kere izledigimiz artik tv de gorsek donup bakmayacagimiz ozgunlukte filmler yapiyorlar.

ben hala umutla bekliyorum ki sayin karacadag birgun cikip 'korku filmi diye sizi kandirdik,aslinda komediydi onlar' diyecek.

 
Gönderildi : 21/11/2007 7:49 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

en son musallat filmini gordum,ve artik kanaat getirdim ki gercek kaliteli bir korku cekmek icin bir cocugu alip bir odaya kapatmali,ona asla hollywood veya japon korkulari seyrettirmemeli, sadece yasli bir neneden eski cin-peri masallari dinletmeliyiz. sonra bu cocuk buyuyup bir film cekmeli. bu kadar derin ve korku salan bir halk kulturune sahip bir toplumdan bu kadar kopya,ozentisiz ve basaridan uzak filmlerin cikmasina engel olmanin tek yolu bu.

Ben mi yapsam ne? Bugüne kadar hiç korku filmi izlemedim.
Evet Çığlık falan serileri de dahil olmak üzere.
Bir tek çocukluktan Freddy'leri hatırlıyorum hayal meyal.
Anadolu kültürüne de bir hayli yakınım. Sanırım beni çağırıyorsunuz... 🙂

Neyse şaka bir yana, korku türünü hiç mi hiç sevmiyorum.
"Korkmak" ve "korkutmak" bana basit ve anlık geliyor biraz.
Benim sorunum Türkiye sinemasında insanların neden hala korku filmi çekmeliyiz gibi bir uğraş içinde olduğu. Ben bunu kahramanlık çabasından öte bir şey olarak görmüyorum.
İlk korkutan Türk filmini biz yapacağız sevdası. Oysa film çekmek bir zorunluluktur bana göre.
O isteği damarlarında hissedeceksin. Filmi hissedeceksin. Ama hissettiğin "ilk korkutan türk fimini biz yapacağız" dan öteye gidemezse, o zaman ne yazık ki yaptığın tek şey sadece birtakım özentilerle çekilmiş filmler ortaya çıkartmak olacaktır.

İnsana dair korkular benim de filmlerimde kullanmak istediğim ve kullandığım temel konular.
Ölüm, yalnızlık, anlamsızlık, yalıtılmışlık vesaire. Ama bunları hiç korku filmi çatısı altında düşünmedim düşünemem de. Çünkü hissetmiyorum. Bu hisler bana korkuyu değil acıyı, hüznü, sorgulamayı çağrıştırıyor daha çok. Korkuyu çok derinden hisseden insanlar dışında kimse ortaya düzgün bir korku filmi çıkartamaz diye düşünüyorum.
Yani bunun elbetteki kültürler de alakası var ama asıl nokta burada yatıyor bence...

 
Gönderildi : 21/11/2007 2:26 pm
(@tamerarar)
Gönderi: 0
 

korkunç komedi....

En İyİ kÖtÜ AdAm bEnİm
Ankara KısaFilm Ekibi [ AKE ]

 
Gönderildi : 21/11/2007 2:54 pm
(@dv-art)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

en son musallat filmini gordum,ve artik kanaat getirdim ki gercek kaliteli bir korku cekmek icin bir cocugu alip bir odaya kapatmali,ona asla hollywood veya japon korkulari seyrettirmemeli, sadece yasli bir neneden eski cin-peri masallari dinletmeliyiz. sonra bu cocuk buyuyup bir film cekmeli. bu kadar derin ve korku salan bir halk kulturune sahip bir toplumdan bu kadar kopya,ozentisiz ve basaridan uzak filmlerin cikmasina engel olmanin tek yolu bu.

Ben mi yapsam ne? Bugüne kadar hiç korku filmi izlemedim.
Evet Çığlık falan serileri de dahil olmak üzere.
Bir tek çocukluktan Freddy'leri hatırlıyorum hayal meyal.
Anadolu kültürüne de bir hayli yakınım. Sanırım beni çağırıyorsunuz... 🙂

Neyse şaka bir yana, korku türünü hiç mi hiç sevmiyorum.
"Korkmak" ve "korkutmak" bana basit ve anlık geliyor biraz.
Benim sorunum Türkiye sinemasında insanların neden hala korku filmi çekmeliyiz gibi bir uğraş içinde olduğu. Ben bunu kahramanlık çabasından öte bir şey olarak görmüyorum.
İlk korkutan Türk filmini biz yapacağız sevdası. Oysa film çekmek bir zorunluluktur bana göre.
O isteği damarlarında hissedeceksin. Filmi hissedeceksin. Ama hissettiğin "ilk korkutan türk fimini biz yapacağız" dan öteye gidemezse, o zaman ne yazık ki yaptığın tek şey sadece birtakım özentilerle çekilmiş filmler ortaya çıkartmak olacaktır.

İnsana dair korkular benim de filmlerimde kullanmak istediğim ve kullandığım temel konular.
Ölüm, yalnızlık, anlamsızlık, yalıtılmışlık vesaire. Ama bunları hiç korku filmi çatısı altında düşünmedim düşünemem de. Çünkü hissetmiyorum. Bu hisler bana korkuyu değil acıyı, hüznü, sorgulamayı çağrıştırıyor daha çok. Korkuyu çok derinden hisseden insanlar dışında kimse ortaya düzgün bir korku filmi çıkartamaz diye düşünüyorum.
Yani bunun elbetteki kültürler de alakası var ama asıl nokta burada yatıyor bence...

burada yanlis anladigin bir nokta var, korku filmi cekmek 'boooo' diye birden ekrana firlayan birseylerin oldugu klise hollywood filmi demek degildir,basarili bir korku filmi cok daha baska birseydir.
neden korku dersek cevap cok basit,korku canlilarin en ilkel durtusudur ama insanlarda korku sinif atlamis,sadece refleks bir tepki olmaktan cikip insanin bilincaltina inebilen,hatta karakter/davranislari bile etkileyen bir oge olmustur. korkunun insanda yarattigi en buyuk ozellik tedirginliktir, bununda ozunde varolus korkusu yatmaktadir aslinda. cunku hayvanlardan farkli olarak insan kendisini ve herseyi sorgulamayi ogrenmis,bunun sonucunda da ne kadar onemli hissederse hissetsin caresiz oldugunu gormustur.

mesela olmek bir korku cesididir,ama asla cok sevdigin birinin olmesini izlemek veya buna sebep olmak kadar derinden yaralayan, bilincaltini geri donusu olmayan etmenlerle dolduran bir olgu degildir.
bu tarza bir ornek vermek gerekirse hayvan mezarligi filmi iste tam bu yuzden izleyen ve biraz beyne sahip olan birinin bir daha asla unutamayacagi filmdir,hayir filmdeki karakterler yuzunden degil,sadece 'ya o konumda ben olsaydim? nasil davranirdim? nasil bir secim yapabilirdim?' dusunceleri yuzunden.

kisacasi korkuyu sadece irkiltme manasinda degilde varolussal bir tedirginlik olarak alirsan goreceksin ki korku sinemasi asla ve asla hafife alinmamasi gereken yuksek onemde bir turdur.

 
Gönderildi : 22/11/2007 5:09 am
(@dv-art)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

seyrettigim islerden kucuk kiyamet adli filmi ornek vereyim cunku cogu yerde kliseye de dusse en azindan 'boeeeeeeeee' diye surekli cigliklarla ve anlik goruntulerde korkutmak yerine cok daha geliskin bir yontem sectigi icin izlenmeyi hakediyor.bir ara inceleme yazisi yazarim vakit olursa. size de izlemenizi tavsiye ederim.

 
Gönderildi : 12/01/2008 4:27 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Evet benim de bu filmler arasında en beğendiğim Küçük Kıyamet'tir. Sinemada izlemiştim. Korku öğesi olarak "deprem"i alması gerçek hayata denk düşmesiyle alakalı bence iyi bir tercih ama hikaye bence kötüydü.

 
Gönderildi : 12/01/2008 4:34 am
Sayfa 2 / 3
Paylaş: