Bir Film eleştirisi nasıl yapılır hatta abartıyorum kusursuz bir film eleştirisi nasıl yapılır?
film eleştirilerinin kime katkısı vardır? yönetmen yada yapımcılar göz önüne alırmı?
bireysel bakış açımızı işin dışında bırakarak..genel izleyici gözüyle yada
hangi kıstaslara göre film eleştirisi yapılır?
Kusursuz bir film eleştirisi yapabilmek için kusursuz bir film nasıl çekilir sorusuna yanıt vermek lazım bence. Epeyce fırın ekmek yiyerek işe başlanır.
Senaryo: Hikayesi, işlenilişi, girişi, gelişmesi, sonucu ve tabii ki niteliği gibi...
Oyunculuk: Gerçekçiliği vs...
Çekim teknikleri: Kamera hareketleri, açılar, persfektif, netlik-netlik takibi, kadraj, kadrajiçi yerleşim, kompozisyon, pozlama, ışık kullanımı gibi...
Ses: Netliği, tonlaması, mix, gürültü gibi
Kurgu...
Türü...
Jeneriği...
Şu an aklıma gelenlerde bile bir ton eksik var. Gerçi çektiğim kısa filde de bir tok eksik var ama zamanla hep beraber çekmeyi de öğreneceğiz, eleştirmeyi de...
Alıntıyı film eleştirisine de uygulayabiliriz.
..
Eleştirel sözün şöyle bir özelliği vardır: Kendini gerçekleştirip geliştirip olumladıkça, kendini silikleştirmek zorundadır; ve böylece sonunda kendini tüketir. Bahsettiği şeyin yerine geçmemeye dikkat eder ve kendini dayatmaz, hatta ancak ortadan kaybolduğunda tamamlanır ve görevini ifa eder. Ve bu ortadan kaybolma hareketi, işlevini yerine getirip evi topladıktan sonra belli etmeden ortalıktan çekilen hizmetkârın ölçülü davranışından ibaret değildir sadece: Kendini gerçekleştirirken ortadan kaybolabilmesinin anlamı tam da budur.
.......
Maurice Blanchot
https://oggito.com/elestiri-ne-alemde-01201724659
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
yönetmenlik egosu en yüksek mesleklerden biridir , bu yüzden hemen hemen hiçbir yönetmen eleştiriyi kabul etmez "çok biliyorsanız siz cekin" e kadar gider yani bu iş .
Bu yüzden eleştirileri dikkate aldım benim için çok değerli falan diyen yönetmen duyarsınız ama gerçekte umurlarinda olmaz .
Zaten Türkiyedeki eleştirmenlerin derdide sinemaya yön verelim falan değildir . gerçekten oturup film eleştiren 1 kaç eleştirmen dışında diğerleri pr şirketi gibi reklam için para için yazı yazar .
Haa izleyici için nekadar önemli dersen küçük bir grup elit dışında kimse eleştirmen tavsiyesi ile filme gitmez . bak şekil a recep ivedik , türkiyedeki sinema sektöründeki herkesin filmi gommesine rağmen her filmi rekor kırdı .
Yönetmen kendi dünyasını oluştururken çok çetrefilli yollardan geçiyor, geçmeli. Karmaşık bir süreçten geçen filmine yapılan eleştirileri de yetersiz bulabiliyor. Filminin kısımlarına yapılan kısmi eleştirileri önemsiyordur ama kendi önceden çok kafa patlattığı ve belki de aynı düşünceleri elediği için okuyup gülümseyerek geçiyordur.
Tabi bunlar iyi filmler ve iyi yönetmenler için geçerli. Diğerleri yürürken yerde gazete kağıdı görse bile okumalı, radarları sonuna kadar açmalı.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Üreten insan eleştiri bekler. Ben Türkiye'de eleştirmenler ile film üreticileri arasında çağ farkı olduğunu düşünüyorum. Aynı fark alt yazılı film - dizi izlemeye aşina seyirci ile alt yazılı izleyemeyen seyirci arasında da var. Eleştirmen, filmi kıyaslayabilecek çok fazla örnek, tartabilecek çok fazla kriter bulabiliyor ama gel de bunu yerel sinemacıya anlat. İyi eleştirmenler yerli filmleri beğenmiyorlar ama yabancı filmlerin de bir çoğunu kötü buluyorlar. Ben yerli eleştirmenlere hayranım. Benim fragmanının yarısında çıktığım filmleri adamlar sabırla oturup izliyorlar, bir de üstüne yazı yazıyorlar.
Kusursuz eleştiri konusunda, düşünelim ki bir filmin kritiği tüm detayıyla yapıldı. Yönetmeni aldılar bir odaya başka yönetmenlerle, eleştirmenlerle, seyirciyle filmi kare kare tartıştılar. Başka odalarda oyuncusu, görüntü yönetmeni, sanat yönetmeni vs. ayrı ayrı filmi baştan sona analiz ettiler. Bunun neye faydası olacak? Söylenen şeyler tekrarlanacak sadece. 12 Kızgın Adam'la ilgili söylenecek her şey söylendi, ondan sonra da defalarca tekrar edildi. Kusursuz insan olmayacağı gibi, kusursuz bir meslek de olamaz, insan kusursuzluk aranacak bir varlık değil. Zaten yönetmenin ya da eleştirmenin kusursuzluğundan öte, filmin tartışılabilir, üzerine konuşulabilir olması gerek.
kusursuz olan doğanın kendisidir. insan sadece taklit eder,
doğa kaos ve düzenin birbiri arasından dönüşümü değilmidir?dönüşümde önemli olan şudur,sıklık ve desen
kusursuz eleştiriden kastım şu..filmde gösterge ve gösterilenler arasında ilişkiyi kurarken sıklık ve deseni iyi anlamak ve anlatmak
gerek.bunun içinde farklı bir eleştirel bakış geliştirmemiz gerek..
yönetmen ve eleştirmen arasındaki farkları düşünsel ve düşsel derinlik farkıdır bence..sinemayı belli standartların içinde yaparsan...her eleştiri,kritik sadece o standartlar içinde kalır..
şimdi şu noktaya açıklık getirmek gerek. filmi gişe kaygısıyla yapıyorsan zaten bu standartları uygulamak gerek..filmin temel yapısı oluştururken klasik sinema kuramlarının içinde kalman gerek..bunu kesinlikle kabul ediyorum.
ama bunun dışında biriysen kendi kuramlarını ve yapını oluşturmak gerek. şimdi bazı arkadaşlar şunu söyler 3 bin yıldır Felsefe ve sanat da değişmeyeni
estetik ve gerçeklik tek bi vucut da sıgdırma çabası değilmi... yapıya ne gerek var?..mantığın anlamsız kaldıgı noktalar zaten kusursuzlugun başladıgı yerdir..doğada hayran hayran baktıgımız tüm döngüler bunu içermiyor mu?