Yerel sinemanın gidişatından memnun olmayanlar bir ses etmiş hele...
Metnin yazıldığı link: http://www.karsitsinema.com/
Metnin tamamı ise;
Biz 20’li yaşlarda, daha uzunca yıllar sinema pratiği ve teorisi ile ilgilenecek olan gençleriz. Bu yüzden Sinema yapmaya devam edebilmek için öncelikle önümüzdeki uzunca yolu temizlemek ve bir farkındalık yaratmak gerektiğini düşünüyoruz.
Türkiye Sineması’nda kullanılan minimal ve gerçekçi yapı tıkanmıştır. Sinema özgün ve yenilikçi olmaktan uzak; taşra bunalımı, çevre/aile ikilemi, yabancılaşma ve aidiyet gibi kavramlar arasında sıkışmış, dolayısıyla yaratıcılıkla yakından uzaktan ilgisi olmayan, festival ve ödül odaklı uyuşturucu bir mekanizma haline getirilmiştir. Sinemanın; sinemacıların, yapımcıların, dağıtımcıların, akademisyenlerin ve festivallerin birbirlerinin sırtlarını sıvazladıkları bu rant denizinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz. Sanat sineması kisvesi altında teknik ve teorik yetersizliklerin örtbas edildiği sinemanın samimiyetini sorguluyoruz. Sinemanın samimiyetine inanmayan seyirci için sinema sektörü açık bir pazar; filmler, yeniden ve yeniden okunabilecek birer değer olmak yerine tüketilip atılan dönemlik ürünler haline gelmiştir. Yani sinema, ülkenin sosyo-ekonomik şartlarına uydurulmuş bir ürüne, sinemacı ise ürününü pazarlayan bir tüccara dönüşmüştür.
Karşıt Sinema Manifestosu yazarları ve destekçileri olarak, sinemayı içine atıldığı bu bataklıktan kurtarmak için sinemanın olmazsa olmaz teamüllerini yineleme ihtiyacı duyuyor ve bu yola girdiğimizi resmen ilan ediyoruz.
· Sinema biriciktir.
· Sinemada teknik yahut teorik eksikliklerden kaynaklanan alternatifler kullanılamaz.
· Sinema samimi olmalıdır.
· Buluntu dünyalarda kurmaca karakterler yaşayamaz.
· Sinema; olaylar içerisinde savrulan, temelsiz karakterler silsilesi değildir.
· Sinema canlandırma demek değildir. Sinema kavramlar temsilidir.
· Her kavram yönetmenin kendi iç ve dış dinamiği doğrultusunda kendince temsil edilmelidir.
· Sinema, insanlara birkaç tekil olay göstererek misyonunu tamamlamış sayılamaz.
· Sinema, olabildiğince geniş bir perspektif ve yorumlayabilme ihtimali sunmalıdır.
· Yönetmen gerçekleştiren/gerçek yapandır.
· Yönetmen, kavramları temsil etmek üzere karakterleri ve olayları yeniden kurgulayandır.
· Yönetmen gerçeği mekanik bir şekilde yeniden üreten değildir.
· Yönetmen karakterle birlikte onların dünyalarını da yaratmalıdır.
· Herhangi bir otorite, festival, ödül yahut kalıp kaygısı olan kişiye yönetmen, ortaya çıkardığı ürüne de sinema denilemez.
Manifesto Yazarları: Can Eren (yönetmen), Beste Yamalıoğlu (sinema yazarı)
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
"Türkiye Sineması’nda kullanılan minimal ve gerçekçi yapı tıkanmıştır. Sinema özgün ve yenilikçi olmaktan uzak; taşra bunalımı, çevre/aile ikilemi, yabancılaşma ve aidiyet gibi kavramlar arasında sıkışmış, dolayısıyla yaratıcılıkla yakından uzaktan ilgisi olmayan, festival ve ödül odaklı uyuşturucu bir mekanizma haline getirilmiştir. Sinemanın; sinemacıların, yapımcıların, dağıtımcıların, akademisyenlerin ve festivallerin birbirlerinin sırtlarını sıvazladıkları bu rant denizinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz. Sanat sineması kisvesi altında teknik ve teorik yetersizliklerin örtbas edildiği sinemanın samimiyetini sorguluyoruz."
Şu tespitlerinin altına imzamı atarım ama iş maddelere gelince fazla "soyut" maddeler gibi geldi bana.
Somutlaştırılması gerekli.
Evet evet maddeler çok soyut. Tam teşhis ve olması gereken tam net değil.
Konuyu bilenler için manidar değil ama bir manifesto için hafif gibi.
Bana göre yerel sinemamızın manifestosu da bir filmle ortaya çıkmalı. Hem çok güçlü bir ifade ile söylenecek söz duyurulmuş olur. Hem de meydanın tam ortasında büyük bir eser durur.
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
HHK ya katılıyorum, böyle sözle çok zayıf, filmle göstereceksin neyi istediğini sinemada 🙂
Sinema biriciktir ne olum?
Oyuncak ayı mı bu?
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
çok genel ifadeler kullanmış acayip sözler dinamik, biricik, kavram, perspektif noluyo lan... Bu kadar kural koyduktan sonra bide kalkıp yaratıcılık beklenirmi... Kültür patlaması yaşayan birileri kaleme almış belliki. Eminim bu dediklerini düşünerek çekti bütün efsane yönetmenler unutulmaz filmleri... sıkılırım böyle şeyleri görünce içim daralır.
Sinema biriciktir ne olum?
Oyuncak ayı mı bu?
Uniqueness'in sözde Türkçe çevirisi. Ben de uyuz oluyorum bu kullanıma.
Benim akademik alanlarda bolca kullanılır. Delirtir. 🙂
Gerçekten ben de merak ettim. Atmayı düşündüğünüz somut adımlar neler olacak? Sanat sineması altında yapılan yetersiz filmler konusunda kesinlikle katılıyorum sizlere.
Ben ciddiye alınacak bir şey göremedim. Kusura bakmasın bu arkadaşlar ama yazı yazmakla "bu böyledir" demekle olmuyor bu işler. Manifesto ne ya. Bırakın bu işleri malı görelim malı. Kendinden emin olanın aklından şüphe ederim.
Manifesto? Manifesto ardınca gidilecek bir fikre tutunacak insanları bulmak için yazılır.Fikir güzel,hoş...gerisi boş? Şu yenilenecek teamülleri yeniden (neden sonuç ilişkisi içinde ve ciddiyetle) yazsın ben giderim peşinden... 🙂
Sinema biriciktir ne olum?
Oyuncak ayı mı bu?
Çay boğazıma kaçtı boğuluyordum 🙂
Yahu herkes lafı bırakın icraata bakalım demiş de.. Can Eren diye bir googlede yazın bakalım, yaptıklarını izleyin vimeodan. Yazdıklarıyla ters düşen hiçbirşey yok. Türkiyenin en iyi kısa filmcilerinden, benim için tabi.
Duvarlar… Görüyor musun? Duvarlar yükseliyor. Şşşşş, bağırmayı bırak sessiz ol! Bak bak, duvarları daha çok yükseltiyorlar...
Geçen yaz çektiğim ticari bi işte Can Eren Görüntü Yönetmenimdi... Bi arkadaşın vasıtasıyla tanışma fırsatı buldum. Hakikaten yetenekli bi arkadaş. Sadece çok acele etmişler gibi geldi bana.
"sinemanın olmazsa olmaz teamüllerini yineleme ihtiyacı duyuyor ve bu yola girdiğimizi resmen ilan ediyoruz."
Diyerek zaten evet yani biliyoruz bunları dememizin önüne geçmişler. Yani Kısa Film Camiasındaki başarının 3 de birini uzunmetrajda da gösterirsin ve potansiyel yeni Türk Sineması Kurucularından olacaksak şunlara şunlara uyucaz diye sinema camiasındaki kanaat önderliğini kullanırsın da şimdiden biraz erken olmuş gibi. Yoksa Amerika'yı yeniden keşfetmemişler. Ya da BSM'nin ki gibi alternatif bir şey atmamışlar ortalığa. Tam tersi imkanınız yoksa sinema yapmayın demişler. FF ruhuna ters ama ortada yanlış bir söylem yok.
Yahu herkes lafı bırakın icraata bakalım demiş de.. Can Eren diye bir googlede yazın bakalım, yaptıklarını izleyin vimeodan. Yazdıklarıyla ters düşen hiçbirşey yok. Türkiyenin en iyi kısa filmcilerinden, benim için tabi.
ben uzun metrajlarını görmeyi kastetmiştim onunla, yoksa vimeodan kısalarını şöyle bi gözden geçirmişliğim var idi 🙂
beetlejuice'nin güzelce anlattığını eksik anlatmışız yani bager 🙂
Bir süre önce okumuştum, burada paylaşma fırsatım olmadı, güzel tespitler içeriyor. arkadaşların belirttiği gibi yetersiz ve ne demek istediğini tam olarak ifade edemiyor. Fakat en azından bir ön adım olarak, bu konudaki rahatsızlığı dile getirmişler. Ben önemsedim açıkçası ve takdir ettim. Birilerinin bu algıyı yıkmaya çalışması gereklidir.
"Su Akar, Yatağını Bulur."