Forum

İlginçlikler.... İl...
 

İlginçlikler.... İlginçlikler....

120 Gönderi
23 Üyeler
0 Reactions
19.6 K Görüntüleme
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Hatırladığım kadarıyla yazdım."Bizim Steve..." bunda birşey yok,tabii kendisi beni telefonla arayıp:
- Sen nasıl benden bizim Steve diye bahsedersin! 👿
Demedikten sonra.Hikayeyi üçüncü ağızdan anlatıyorum.
Kadın belki tanıdık bir oyuncu olabilir.Onun hakkında birşey bilmiyorum.Kaynak gösteremediğim için üzgünüm.Tek kaynak dört yıl önceki bir gazete küpürüydü.

Gazete kupüründen alıntı yaptığını düşünmüştüm.

The Color Purble (1985) Yön: S.SPIELBERG Whoopi Goldberg olabilir mi?

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 15/09/2009 12:02 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Whopi olabilir gerçekten. Tanıma ve fırlamalığa uyuyor. Harika hikayeymiş.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 25/10/2009 4:21 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Baba'nın çekim öncesi çalışmaları çok zorluydu. Stüdyo Coppola'dan emin değil. Onun oyuncu seçimlerinden hiç emin değil. Mesela Pacino o zaman çaylağın teki ve stüdyo başka isimlere yönelmiş, Pacino'yo kovmak içn bahane arıyor. Adaylar Jack Nicholson, Robert Redford, Warren Betty falan.

Neyse kanka, esas Vito rolü henüz belli değil. Mario Puzzo Coppola kafa kafaya vermiş adam arıyor falan. Derken Brando bu projeyi ve Vito'nun arandığını duyuyor. KAriyeri o aralar çok kötü, kimse istemiyor setinde herifi, aksinin kralı. Herif açıyor romanı okuyor, gidiyor stüdyoya, filmle ilgili yapılan toplantının ortasına dalıyor. Dudaklarını ve yanaklarını pamukla dolduruyor, çeneyi dışarı doğru çıkarıyor, sesi kısıyor kitaptan bir iki replik söylüyor. Toplantıdaki herkese "Vito böyle bir herif, hiç uğraşmayın" diyor.

Sonuç: Sinema tarihinin en "baba" rolü ve oyunculuğu.

Ve ve, stüdyonun Pacino'yu kovmaktan ve Coppola'ya karışmaktan vazgeçtiği sekans Michael'ın Türkü ve polis şefini lokantada öldürdüğü sahne. Oradaki o gergin bekleme anlarında falan Pacino öyle emin ve rahatmış ki stüdyonun "bu çekimde kesin s.çar, biz de kovarız" fikrinin üzerine tokat gibiymiş. Ve Pacino yıllar sonra ne demiş? "BEni o sahnede kovacaklarına emindim ve çok gergindim!" Açın izleyin. Gergin olduğu hali buysa.... 🙂

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 13/11/2009 1:49 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Dur, şunu da anlatayım, çok bomba bu: Filmi tam hatırlamıyorum, (şu an net çok kötü, imdb açılmıyor) hatırlayan olacaktır. JAck Nicholson bir filminde sağlam bir akrtiste mutfak falan gibi biryerde sevişecek. Yönetmen "sertleşmiş olman lazım, şuna bir sucuk falan verin" gibi bir durum oluyor. Millet pantolona koyacak birşeyler arıyor falan derken Jack sesleniyor "tamam millet, gerek kalmadı" diyor, kendisi hallediyor durumu. 😀 "Hadi, oynayalım" diyor. 😀

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 13/11/2009 1:54 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Stanley Kubrick, Otomatik Portakal filminin ABD'de gösteriminde kullanılacak olan 700 kopyasının her birini teker teker kontrol etmiş.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 25/11/2009 6:16 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Blade Runner filmi birçok açıdan gerçek bir başyapıttır ya. Filmin çekim süreci de bayağı sorunlu geçmişti
Stüdyo filmin kurgusuna son müdahale hakkını saklı tuttuğundan Scott'ın filmi onun istediği gibi olmamıştı ki yıllar sonra Scott, başka filmlerdeki gibi sahte olmayan, gerçek bir "yönetmen kurgusu" çıkardı.
Ve bu kurguda anladık ki, filmin stüdyo versiyonunda öyle bir sekans atılmış ki film bambaşka olmuş.
Atılmış olan başka birçok şey de var ama onlar çok önemli değiller. Esas efsanevi sekans ve çekim şu:

Sürprizbozan
Deckard bir ara evinde piyano çalarken ve kafa çekerken uykuya dalıyor. Uykusunda da rüya görüyor ve rüyasındaki şey bembeyaz boynuzlu bir at.
Şimdi filmin finalini hatırlayın bakalım. Deckard Rachael'la birlikte kaçıyor. Evden çıkarlarken kapıda, yerde küçücük kağıttan bir boynuzlu at var.
İşte o boynuzlu at rüyasını filmden çıkardığınızda bu finalden çıkan sonuç: Deckard'ı bulup merkeze götüren, origamiden hoşlanan Gaff eve geldi, Rachael'i gördü ve birlikte gitmelerine izin verdi.
Boynuzlu at rüyasını filme ekleyin: Gaff, Deckard'ın gördüğü rüyayı biliyor. Demek ki hafızasını da, anılarını da. Demek ki Deckard'ın hafızası dolgu. Ve demek ki Deckard'ta bir taklit.
İşte stüdyo Scott'a "izleyicinin bir androitle özdeşleşebileceğini mi sanıyorsun?" demiş ve o sekansı çıkarmışlar filmden. Ama Scott kendi versiyonunda ekledi ve herşey değişti. Çünkü evet, Deckard'ta bir taklit.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 25/11/2009 6:39 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Avatar'ı izleyemememin verdiği can acısını ne kadar eski Cameron filmi varsa izleyerek bastırmaya çalışıyorum şu aralar. Abbys, T, T2, Aliens, Titanik. Alayını tekrar izledim.
Size accuk T2'deki ilginçliklerden bahsedeyim.

İlk ilginçlik yönetmen kurgusu olayı.
Zamanının en fazla kazanmış ve baba aksiyon filminin ilk kurguda "ritimsiz ve sıkıcı" bulunduğunu biliyor muydunuz?
Stüdyo Cameron'a der. "KIsalt biraz. Böyle çok sıkıcı". Ve film 15 dakika falan kısaltılır.
Atılanlarda yine filmi çok zenginleştiren bir iki sekans var.

1- HAstaneden Sarah'yı kaçırıyorlar. Gece vakti depomsu bir yere girip yaralarını dikyorlar falan. Orada şöyle bir olay oluyor:
John T800'e, böyle odun gibi kalmayıp daha insani davranmayı öğrenip öğrenemeyeceğini falan soruyor. "Öğrenme çipim var" diyor bu. John: "Peki o çiple oynanabilir mi?" diye soruyor, Sarah ve T800 şaşırıp buna bakıyorlar. Hop kesme..... T800 ayna karşısında kafasını açtırıyor bunlara. Ve kafasının içindeki, Bennet Dyson'ın üzerine çalıştığı çipin aynısını çıkarıyorlar. T800 donup kalıyor. Ve Sarah çipi alıp uzaklaşıyor, çekiçle ezmeye yelteniyor. Jonh son anda engel oluyor. Sarah "onsuz daha iyi oluruz, ona güvenmiyorum" diyor. John da "o benim arkadaşım, onu öldürme" falan muhabbetinden sonra "bir gün büyük bir lider olacağım, herkes beni dinleyecek. Annem bunu yapmazsa başkaları neden yapsın?" diye sorunca Sarah ikna oluyor T800'ü öldürmekten vazgeçiyor. İşte filmin sonundaki Sarah ve T800 tokalaşması böylece anlam kazanıyor. Sarah, ilk filmdeki travmatik hisleri üzerinden atmış, T800'le gerçekten dost olmuş, onu kabullenmiş oluyor. Yani filmde Jahn bir anlamda iki koruyucusu annesi ve T800 arasında da kalmış, bu gerilimi de bertaraf etmiş oluyor. Zaten sırtında az yük var ya p.çin....

Ve bu sekansla da bir şey daha önem kazanıyor: Filmin sonunda T-800, "beni de aritmelisiniz, bir çip daha var" diyip kafasını gösteriyor ya. İşte esas kurguda o çipi de görüyoruz, bunu istemesi daha anlamlı oluyor.

2-T-1000 sıvı azot içinde donup sonra tekrar çözülüyordu ya. Oradan snra bizimkileri izlemeye devam ederken bir doruyu tutuyor, eli, o istemediği halde borunun rengini alıyor. Ayakları bastığı tırtıklı metal bir zeminin rengini dokusunu alıyor. YAni taklit etme becerisi kontrolünden çıkıyor. T-1000, o donma olayından sonra "bozuluyor" alsında. Sonrasında Sarah'yı taklit edip John'a yaklaşıyordu ya. Arkadan Sarah "yere yat John" diyordu ve T-1000'i vuruyordu. İŞte orada John T-1000'in ayaklarına bakıyor, ayaklarının zeminin rengini aldığını görüyor. Oradan anlıyor hangisinin annesi hangisinin T-1000 olduğunu.

PEk önemli olmayan ve aslında çıkarılması anlaşılabilecek, hatta filmi zedeleyen ama bir yandan da bomba gibi kült bir sekans var. John T-800'e ne problemo falan öğretiyor ya. Bir birşeyler öğretme olayı arabada bitmiyor. İndikleri denzincide "hep gergin gibisin, gülümse biraz" diyor Jonh buna. T-800 de çevrede gülen birine bakıyor, inceliyor ve dönüp John'a bir gülümseme gösteriyor. O gülümseme o kadar iğrenç ki, kopmamak olanaksız. Arnie de yeterince iğrenç ve abartılı oynamış zaten. Ama çok çok komik gerçekten dostlar, öyle böyle değil yani.

Ayrıca T-1000'in John'un üvey ebeveynlerini öldürmesinden sonra bahçeye çıkıp köpeği öldürdüğü, köpeğin ismini yanlış söylediğini üzerinde kan olan tasmadan anladığı ve buradan da T-800'ün John'la birlikte olduğunu anladığı kısa bir çekim daha atılmış.

Ve son olarak: Filmin başnda Sarah umutsuz halde hastahanedeyken Kyle Reese'in gelip onu harekete geçirdiği, ona gaz verdiği, onunla öpüşüp koklaştığı bir rüya sekansı var, o da atılmış.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 28/01/2010 1:10 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

T1'de, silah patladığı zaman ekran 1 2 kareliğine beyaz olur, bunun sebebi, oyuncuların silah patlamasından dolayı gözlerini kapatmasıdır, oysa bir terminatör böyle salak bir şeyden göz kırpmaz.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 28/01/2010 1:55 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Evet ya. Bak bu güzel ayrıntı. Terminatörde T-800, Sarah'nın ev arkadaşını yerde öldürürken silahı her sıkışta gözleri kapanıp açılır. Hatadır resmen.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 28/01/2010 2:09 am
 SRTN
(@srtn)
Gönderi: 0
 

Arkadaşlar merhaba. Bu başlığı okuduktan sonra foruma üye olmaya karar verdim. Bu Spielberg olayına benim bildiğim kadarıyla bi açıklık getirmek istedim.

Bu hikaye 10. Avrupa Film Festivalinde gösterilen bir filmdir. Yönetmeni Yvon Marciano dur. yaklasık 20 dakikalık siyah beyaz bir Fransız filmidir. Filmde yönetmen oyuncu denemesi icin gelen oyuncuya değişik bir yöntem uygulamak ister ve " çantanızı açıp içindekilere bana anlatır mısınız " der. Kız da " çantam mı " deyip şaşırır ama yönetmenin bilerek yaptıgını sanarak bozmadan devam eder. Kız çantadaki eşyaları kendisininmiş ve hepsinin birer hikayesi varmıs gibi anlatır ve gider. Yonetmen pek etkilenmez ama cantanın asistanının oldugunu anlayınca asistana " koş onu bul aradığım oyuncu o der "
Filmin ismi aynı zamanda aktrisin filmdeki ismi Emile Muller. ya da sadece Emile idi tam hatırlayamıyorum.

Fakat bu Spielberg ün basından gecen daha sonraları filmleştirilen birşey de olabilir orasını bilemiyorum 🙂

 
Gönderildi : 04/03/2010 6:15 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Ben aynı hikayeyi merryl streep içinde duymuştum yav. Out of Africa seçmesinde.

 
Gönderildi : 04/03/2010 6:33 pm
(@zepra)
Gönderi: 0
 

Arkadaşlar merhaba. Bu başlığı okuduktan sonra foruma üye olmaya karar verdim. Bu Spielberg olayına benim bildiğim kadarıyla bi açıklık getirmek istedim.

Bu hikaye 10. Avrupa Film Festivalinde gösterilen bir filmdir. Yönetmeni Yvon Marciano dur. yaklasık 20 dakikalık siyah beyaz bir Fransız filmidir. Filmde yönetmen oyuncu denemesi icin gelen oyuncuya değişik bir yöntem uygulamak ister ve " çantanızı açıp içindekilere bana anlatır mısınız " der. Kız da " çantam mı " deyip şaşırır ama yönetmenin bilerek yaptıgını sanarak bozmadan devam eder. Kız çantadaki eşyaları kendisininmiş ve hepsinin birer hikayesi varmıs gibi anlatır ve gider. Yonetmen pek etkilenmez ama cantanın asistanının oldugunu anlayınca asistana " koş onu bul aradığım oyuncu o der "
Filmin ismi aynı zamanda aktrisin filmdeki ismi Emile Muller. ya da sadece Emile idi tam hatırlayamıyorum.

Fakat bu Spielberg ün basından gecen daha sonraları filmleştirilen birşey de olabilir orasını bilemiyorum 🙂
http://www.imdb.com/title/tt0179167/ " onclick="window.open(this.href);return false;

kısa film evet. gerçek bir hikaye olduğuna, hele spielbergin olduğuna dair bir iz bulamadım internette.

- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.

 
Gönderildi : 04/03/2010 6:53 pm
(@yerli-film)
Gönderi: 0
 

Arkadaşlar merhaba. Bu başlığı okuduktan sonra foruma üye olmaya karar verdim. Bu Spielberg olayına benim bildiğim kadarıyla bi açıklık getirmek istedim.

Bu hikaye 10. Avrupa Film Festivalinde gösterilen bir filmdir. Yönetmeni Yvon Marciano dur. yaklasık 20 dakikalık siyah beyaz bir Fransız filmidir. Filmde yönetmen oyuncu denemesi icin gelen oyuncuya değişik bir yöntem uygulamak ister ve " çantanızı açıp içindekilere bana anlatır mısınız " der. Kız da " çantam mı " deyip şaşırır ama yönetmenin bilerek yaptıgını sanarak bozmadan devam eder. Kız çantadaki eşyaları kendisininmiş ve hepsinin birer hikayesi varmıs gibi anlatır ve gider. Yonetmen pek etkilenmez ama cantanın asistanının oldugunu anlayınca asistana " koş onu bul aradığım oyuncu o der "
Filmin ismi aynı zamanda aktrisin filmdeki ismi Emile Muller. ya da sadece Emile idi tam hatırlayamıyorum.

Fakat bu Spielberg ün basından gecen daha sonraları filmleştirilen birşey de olabilir orasını bilemiyorum 🙂
http://www.imdb.com/title/tt0179167/ " onclick="window.open(this.href);return false;

kısa film evet. gerçek bir hikaye olduğuna, hele spielbergin olduğuna dair bir iz bulamadım internette.

Allah belamı vermesin , bunu bir gazeteden Tarih hocamız alıntı yapmıştı..Eğer hocamı bulabilirsem..gideceğim kendin soracağım..hikayenin orjinalini hala saklıyor mu diye.

Asıl güç yokluğun içinde varlık gösterenlerdedir.

http://www.rmznuysal.blogspot.com" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 04/03/2010 7:03 pm
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Candyman filminin yönetmeni Bernard Rose. Bu iki isimde karıkoca var Lost'da. Bernard beyaz, Rose afroamerikan. İkisinin karışımı melez. Bernard Rose da melezse müthiş bir keşif olacak.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 04/03/2010 7:06 pm
(@zepra)
Gönderi: 0
 

Arkadaşlar merhaba. Bu başlığı okuduktan sonra foruma üye olmaya karar verdim. Bu Spielberg olayına benim bildiğim kadarıyla bi açıklık getirmek istedim.

Bu hikaye 10. Avrupa Film Festivalinde gösterilen bir filmdir. Yönetmeni Yvon Marciano dur. yaklasık 20 dakikalık siyah beyaz bir Fransız filmidir. Filmde yönetmen oyuncu denemesi icin gelen oyuncuya değişik bir yöntem uygulamak ister ve " çantanızı açıp içindekilere bana anlatır mısınız " der. Kız da " çantam mı " deyip şaşırır ama yönetmenin bilerek yaptıgını sanarak bozmadan devam eder. Kız çantadaki eşyaları kendisininmiş ve hepsinin birer hikayesi varmıs gibi anlatır ve gider. Yonetmen pek etkilenmez ama cantanın asistanının oldugunu anlayınca asistana " koş onu bul aradığım oyuncu o der "
Filmin ismi aynı zamanda aktrisin filmdeki ismi Emile Muller. ya da sadece Emile idi tam hatırlayamıyorum.

Fakat bu Spielberg ün basından gecen daha sonraları filmleştirilen birşey de olabilir orasını bilemiyorum 🙂
http://www.imdb.com/title/tt0179167/ " onclick="window.open(this.href);return false;

kısa film evet. gerçek bir hikaye olduğuna, hele spielbergin olduğuna dair bir iz bulamadım internette.

Allah belamı vermesin , bunu bir gazeteden Tarih hocamız alıntı yapmıştı..Eğer hocamı bulabilirsem..gideceğim kendin soracağım..hikayenin orjinalini hala saklıyor mu diye.
bunu okumuştur belki:
http://www.candundar.com.tr/index.php?Did=1869 " onclick="window.open(this.href);return false;

- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.

 
Gönderildi : 04/03/2010 7:59 pm
Sayfa 6 / 8
Paylaş: