Ben ağlamaktan çok sinirleniyorum ya. Mesela Requiem for a Dream'de de öyle oldu, senin dedim sülalenin bilmemnaparım şerefsiz diye, filmin genelinde yapımda ve yayında emeği olan herkese giderim öyle. Kızıyorum.
ya benim ağlama eşiğim çok düşük aslında. hemencecik gözlerim ıslanıveriyor (tens yu veriyor gibi). ama kuvvetli olmuyor, hüngür hüngür ağladığım yok yani hiç. tabi pre-ergen zamanlarımda aşk meşk mevzuularından dolayı titanic'i izlerken şapşal şapşal ağladığımı saymazsam. kedi canımı benim.
cehalet mutluluktur
Senaryolar bölümünde benim yazdığım 'Terbiye' adlı kısa metrajlı senaryonun final bölümü (baba ve oğulun birbirine sarıldığı sahne) bayağı bir ağlatıyor.
"A Walk To Remember" filminin son 10 dakikası beni perişan etmişti. Tavsiye ettiğim arkadaşlarımın arasında ağlamayan çıkmadı henüz.
Sigourney Weaver'in harika performansı ile yakın dönem izlediğim en gözyaşartıcı film:
"prayers for bobby"
Gözlerimin dolmadığı bir film yok zaten ama söylemek gerekirse Into the Wild filminin sonunda hüngür hüngür ağlamıştım.
Shyamalan'ın Ölümsüz ve Köy'ü beni hep ağlatıyor. Ölümsüz'de, David'in kahramanlığını ilk hissettiği, keşfettiği sekansta hep ağlıyorum. Ki ağlamak için en son akla gelecek anlardan biri.
Köy'ün de finali. Ivy'nin güvenlikçi gençle konuştuğu sekans da beni hep ağlatıyor....
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
https://www.youtube.com/watch?v= sarılı için çok ağladığımı bilirim.
Baya baya ağladım şunda
" onclick="window.open(this.href);return false;
ve şunda
" onclick="window.open(this.href);return false;
Özgür abi mahvettin beni! Sende olasın benim gibi !!!!!!!!!!!!!!!! 🙂
Shut your fucking bloody mouth!!!( çeviri: allah belanı versin! )
İlginç bir konu, hiç düşünmemiştim önceden ama şimdi pat diye aklıma "Eternal Sunshine of the Spotless Mind" filmi geldi. Filmin sonlarına doğru ayrılık anı gelmiştir. Joel der ki "Ve ben gittim!" Ardından müzik kesilir ve Clementine'ın sesi duyulur; "Ya bu defa kalırsan?"
Şu an bile tüylerim diken diken oluyor bu sahneyi hatırladıkça. Sahenin devamında "Gel de en azından bir veda yarat, vedalaşmışız gibi yapalım" sözleri ile ben bulanık bir çift göz arkasından izlemeye devam ederim 🙂
Freedom, foreVer!
Los Lunes Al Sol'de Santa'nın Amador'un evine gittiğinde, onu bulduğu an diyebilirim.
Ben yerlilerden söyleyeceğim...
Son zamanlarda çıkan aşk filmleri malumunuz hatsafhada...
; İncir Reçelinde Halil Sezai'nin kız ile sevişmek istemesi ama sevişememesine hüngür hüngür ağladım diyebilirim...
Yabancılardan örnek ise ;
August Rush (Kalbini Dinle) filminde ... (o nasıl filmdir öyle...)
''üretim değil , tüketim fabrikasına hoşgeldiniz."