Forum

Erkan Oğur gibi fil...
 

Erkan Oğur gibi film yapabilmek!

7 Gönderi
4 Üyeler
0 Reactions
3,136 Görüntüleme
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Moda söylemiyle "Less is more" veya sanatsal bir akım olarak "minimalizm" ya da boşverin benim gibi bütün bu kalıpları, sadece yalın bir görüntüden bir sürü şey hissedebilmek...
İşte bence işin sırrı...
Kendilerini bir iktidar olarak gören senaristlerden de yönetmenlerden de nefret ediyorum.
Bence bir film bir şey söylememeli!, bir şeyler gösterip, seni bir his deryasının içine atmalı, ve sen kendin bulmalısın yolunu.
Bu yolunu kendin bulmalısını da yanlış anlayanlar var bu arada...
Çok katmanlı filmler yapmak ya da David Lynch tarzı anlaşılmayan filmler yapıp
"izleyice bıraktık" deyip bir kenara çekilmek değil...
Aksine hiç katmansız, saf filmeler yapabilmekten bahsediyorum.
Elbetteki her şey bir şeyler anlatır.
Ama anlatmaktan önce hissettirmekten bahsediyorum.
Ama bu da yanlış anlaşılmaya müsait!
Bazı filmler var ki melodram gibidirler ya da bir çeşit porno film, izleyiciyi bir hisse zorla sokmaya çalışırlar. Çalan müzikler, olayın kendisi, oyunculuklar, kamera açıları veya hareketleri... Resmen tecavüz eder film sana. Hem fikirsel anlamda hem de hissel anlamda. Gençlik arasında en iyi filmlerden biri olarak görünen "Requiem for a dream" mesela! İzlediğim en kötü filmlerden biri bu anlamda. Bir filmi izlerken bu kadar tecavüze uğradığımı hatırlamıyorum...
Ben bir yandan da özgürlük istiyorum. Hissedebilme özgürlüğü...
Anlatabildim mi bilmem ama müzikte bunun karşılığı Erkan Oğur benim için...
Gerçi bu hissi anlatabilmek zaten zor...
Sadece his...
Ve ardından gelen hisler düşünceler...
Kişisel bir yazı oldu ama tartışılabilir de...

İşte bu müzik gibi filmler yapabilmek istiyorum, her anlamda:



 
Gönderildi : 15/11/2007 11:59 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

İsmail Hakkı Demircioğlu'na da ayıp oluyor ya...
İkisi süper bir bütün! yoğurt ve iskender gibi...
çay ve peynir gibi... yumurta ve boyoz gibi...
(Evet acıkmışım sanırım, örneklere bak!) 🙂
Onu da görüntü yönetmenim yaptım...

 
Gönderildi : 16/11/2007 12:12 am
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

dediklerinde katıldıgım noktalar varsa da baştan aşağı diger kategorileri kabul etmemeyi doğru bulmuyorum. Birinin bana doğrudan anlatmak istediği öyküyü roman yap okuyalım o zaman tavrı gibi bu. Öykü anlatmanın binlerce çeşidi var tabi. Mesela ressam tek bir tabloda koca bir öyküyü anlatabilir. Ya da sözsüz bir müzikte (bknz. Arap valsi) koca bir savaşın öyküsünü size hissetirebilir. Ya da edebiyatta bol tasvirle öyküyü size aksettirebilir. Bence sinema bunların buluştuğu bir nokta. zaten benim de hepsine ilgimin olması ve hepsini bi arada yapabilme şansını bulmam sinemaya iten en büyük sebeb. Yani şunu şöyle anlatmalı böyle anlatmalıdan ziyade farklı ve zekice olsun ne olursa olsun derim gözlerinden öperim. Erkan oğuruda iskender yogurt yaptın ya bravo.:)

 
Gönderildi : 16/11/2007 12:46 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Söylediklerimin sadece belli bir türün savunması olarak anlaşılmasından korkuyordum. Kesinlikle benzer şeylerden bahsediyoruz aslında.

"Mesela ressam tek bir tabloda koca bir öyküyü anlatabilir. Ya da sözsüz bir müzikte (bknz. Arap valsi) koca bir savaşın öyküsünü size hissetirebilir. Ya da edebiyatta bol tasvirle öyküyü size aksettirebilir." demişsin.

Bunların hiçbirine itirazım yok zaten. Hatta söylediklerimin farklı örnekleri olabilir. Bana bir öyküyü doğrudan anlatılması konusunda hiçbir sıkıntım yok. Ama önemli olanın "his" olduğunu söyledim. Bana bir şeyleri hissettirmeye ya da beni bir şeyler düşündürtemeye zorlarsa problem orada başlıyor benim için. Yönetmenin görevi beni bir his ve düşünce deryasına bırakıp çekip gitmektir sonra. Bunu bir öyküyle de yapabilir, sadece görüntülerle de...

 
Gönderildi : 16/11/2007 1:44 pm
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

Sanırım bu Erkan Oğur örneğine en çok yaklaşan yönetmen Kim ki Duk. Ya da bana öyle geliyor... Birini izlerken, diğerini dinlerken aynı tarzda şeyler tetikleniyor kafamda. Sakin, kasmadan anlatıylrlar dertlerini.

Erkan Oğur deşti beni bu günlerde. O yüzden canlandırdım bu başlığı.

 
Gönderildi : 31/01/2009 7:26 am
(@enjeksiyon)
Gönderi: 0
 

buluşmada alp giray kardaşıma, msn'de de eyeleme bahsettiğim konuyla ilgili açtın sandım bu başlığı.. perdesiz gitar çalma hevesi içerisinde olduğum ve mp3 player ımda erkan oğurun bütün albümlerinden başka birşeyin olmadığı şu dönemlerde buralarda da bir (çok) erkan oğur hayran (lar) ı yla karşılaşmak mutlu etti beni... bahsettiğim konu şuydu.. "erkan oğur gibi filmler yapabilmek" 🙂 ...ama biraz daha farklı senin anlattığından..mesela ben perdesiz gitarı çalmaya çalışırken hangi notaya bastığımı bilmiyorum.. onu da bırak bastığım yerden hangi sesin geleceğini bi önceki basmış bulunduğum sesle uyumlu olup olmayacağını, çalmaya devam edince ortaya çıkarmak istediğim her neyse ona nasıl bir atkide bulunacağını bilmiyorum..aslında bu durum çok hoşum gidiyor ..ama erkan abi öyle değil. hangi notaya bastığını hangi sesi duyacağını ve bunları birbirine nasıl bağlayacağını çok iyi biliyor. o bir parçaya başlamadan önce parçayı tamamıyla çalmış durumda kafasında...bizler bunu film çekme konusunda yapamıyoruz gibi geliyor bana. mesela aramızda kısa film çekmeden önce film bittiğinde nasıl bir etkisinin olacağını, ne duygular uyandıracağını, herbişeyiyle kestirebilen var mı? ben kestiremiyorum şahsen.. fakat her ne kadar ruh muh bilmem ne içinde olsa da bence kestirebilmeliyiz. başlamadan bitirmiş olmalıyız...erkan oğur gibi film yapmalıyız..belki senin de söylemek istediklerinde aynı ama...ya da belki benim söylediklerim çokta geçerli şeyler değil...sonunu bilmeden girişmeliyiz...bilmiyorum..

şimdi daha çok seviyorum seni hayat, hadi...

 
Gönderildi : 31/01/2009 9:14 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Ben için tanımlanamaz bir şey Erkan Oğur gibi film yapabilmek.
Tanımsız bir şey.
Zamanında (Kas 15, 2007) tanımlamaya çalışmışım ama yetersiz.
Ancak yaptığım zaman hissedebileceğim bir şey bu.

Çok seviyorum. En sevdiğim müzisyendir açık ara.

 
Gönderildi : 01/02/2009 4:24 pm
Paylaş: