Merhabalar, son günlerde bir film projesinin nasıl değerlendirildiği konusunda tartışmalar okudum forumda. Bunun üzerine KENDİMCE bir projenin YAPIMCILAR'a nasıl bir dosya halinde sunulması gerektiğini adım adım yazdım...
1- FİLM FİKRİ
Film fikri; '3 cümle' de veya 8-10 satırda filmin kısaca konsept anlatımıdır.
2-SİNOPSİS
Sinopsis, Latince’de “ilk anda okunabilen” demektir.
Projenin, nasıl bir proje olduğunu kendine özgü bir dille anlatan 1-2 sayfalık bir metindir.
Sinopsiste dikkat edilmesi gereken üç bölüm vardır.... 1-Amaç paragrafı 2-Sinopsis 3-hedef paragrafı...
2a) Sinopsisin kişi analizleri listesi
2b) Sinopsisin kişi-mekan listesi
3- ÖYKÜ/ÖYKÜLEME
“Yeni öykü yoktur yeni öyküleme vardır.”
Kent/Semt film atölyelerinde öğrenci iken, eğitim veren Hüseyin Kuzu'dan aklımda kalan unutulmaz bir replik...
Öyküleri (kalıplarını) insanoğlu, öykülemeleri yazarlar/senaristler yazar.
Kısa film bir Olay'ı yada Durum'u anlatır. Uzun film ise; Olay-lar-ın Örgüsü’nü anlatmaktadır. Bunlar göz önünde bulundurularak Öykü yazılmalıdır. Öyküyü kendine özgü bir dille yazmak gerekir. Ve kontrol kesinlikle elden kaçınılmamalıdır. Olabildiğince kısa tutulmalıdır öykü, yani; 5-7-10 sayfada anlatılması gerekir.
Neden öykü uzun yazılmamalıdır diyenlere; Öykülemenin asıl derdi olay örgüsünün iç tutarlılığını sağlamaktır. Bu yüzden uzun yazılmaması gerekir.
3a) ÖYKÜLEMENİN KİŞİ ANALİZLERİ LİSTESİ
Öykülemenin karakter listesidir.
Karakter tanımları, karakterin fiziksel, doğumundan o güne kadarki sosyal tarihi ve psikolojik boyutlarını anlatır.
Yapımcıya (veya TV kanalına) verilir.
TV kanalı yöneticileri ve yapımcılar sonuçta profesyonel kişilerdir ve uzun karakter tanımları istemezler. Bu tanımlar ana karakterler için en çok yarım sayfa, yan karakterler için 3-5 satır, figüran karakterler için de 1-2 satırdır.
3b) ÖYKÜLEMENİN KİŞİ-MEKAN LİSTESİ
ÖZGEÇMİŞ…
Yazarın özgeçmişi…
YAZARIN GÖRÜŞÜ…
Mütevazi bir dille bu eserin neden yapılması gerektiğinin gerekçesi…
4-EDEBİ/TRETMAN
Öykülemenin iki misli sayfa hacmindedir. Bu yüzden uzun öykülere “tretman” da denir. Tretman, kurulmuş öykülemeye atmosfer katar. Yani ayakta duran iskeleti giydirmek gibi bir şey… Artık çoğu kişi tretman yazmamaktadır. Çünkü Tretmandaki herşey, senaryoda mevcuttur zaten...
a) Kişi analizleri listesi
b) Kişi-mekan listesi
5- SENARYO
Senaro; Sahnenin “çekim”lerle planlanmasına denir.
Avrupa tarzı yazım formatında her senaryosunun bir sayfası (ortalama) bir dakikadır.
Amerikan tarzı yazım formatında her 3 sayfa (ortalama) 4 dakikadır. Aslında sayfa ve süre uyumu, punto büyüklükleri ve yazım sıklığına göre değişir. Punto büyüklüğü ideal olarak 12'dir. Gerçeğe en yakın ölçü senarist ve yönetmenin karşılıklı konuşması ile bulunur...
Duvarlar… Görüyor musun? Duvarlar yükseliyor. Şşşşş, bağırmayı bırak sessiz ol! Bak bak, duvarları daha çok yükseltiyorlar...
teşekkürler paylaşım için, hoca güzel söylemiş 🙂
Eline sağlık.
Ufak bir düzeltme; sinopsis eski yunan'da "bir çırpıda" anlamında her konuda kullanılan günlük bir laftır.
Sanki yapımcıya gitmeden önce yapılması gerekenler var fakat yapımcıya ulaşma, ilişki kurma, sunma konusundaki adımlar yok gibi geldi? Bu konularda tecrübesi olanlar var mı acaba? Dosyamı aldım, şöyle kontak kurdum, şunu dediler, yüzüme bakmadılar, bugün git yarın gel dediler, büyü de gel dediler vs gibisinden, yapımcıya ulaşma yolları nelerdir bilen, tecrübe eden var mı?
"Su Akar, Yatağını Bulur."
beetlejuice; düzeltmen için teşekkürler : )
Duvarlar… Görüyor musun? Duvarlar yükseliyor. Şşşşş, bağırmayı bırak sessiz ol! Bak bak, duvarları daha çok yükseltiyorlar...
Tecrübe ettiğim kadarıyla işin yüzde doksanı ikili ilişkilerde bitiyor. Bir de ciddi anlamda öyle bir senaryo mezarlığı var ki bu yapım evlerinin ardiyelerinde, e posta kutularında, onlardan biri olmamak için bir ön ayak şart. Bir de yapımcı sayısı ilk akla geldiği kadar çok değil. Yatırımcı, yapımcı sayısına göre çok daha fazla. Çünkü yapımcılar da uygun koşullarda, sağlam projelere yatırım yapmanın peşinde.
tolga tamamen katılıyorum ayrıca belli kurallar cercevesinde belki global anlamda yapımcı bulmak neredeyse imkansız, biraz ahpab cavus biraz ün şöhret biraz sonuclarındaki riskleri gorme cabası vs aslında projelerin ne kadar iyi hazırlandıkları da bu anlamda onem taşımıyor malesef ...
kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....
Yapımcılarla ilgi naçizane tavsiyem şu ki... Eş,ahbap,tanıdık ne varsa direkt yapımcı ile yüz göz değilse,hiç zaman kaybetmeyin. Elinizde ki senaryoyu sunmak bir yana gösteremezsiniz bile. Yapımcıların asistanlarını,sekreterlerini dahi aşamazsınız. Bu işin hamurunu yoğurup yoğuramayacağınızı bile size tecrübe ettirmezler. Dizi senaryosu sunmaksa derdiniz, bu işi yapabileceğinizin kanıtı olarak sayfa ziyanı bir sürü bölüm yazmayın,harcadığınız zamana yazık. Hepsini tecrübe ettiğim için paylaşıyorum,harcadığım emeğin,zamanın haddi yok. Sistemi sorgulamaktan başka elinize hiçbir şey geçmiyor, üstüne bu işlerden elinizi ayağınızı hepten çekme kararı alıyorsunuz. İşin görünen yüzü sandığınızdan çok başka. Hem kalifiyeli senarist ararlar hem de herkesin önünü taş koyarlar başlamadan düşüp yok olun diye. Ellerinin altında çalıntı (veya onların işine gelen şekliyle yumuşatılmış hali uyarlama) film ve dizi yazacak senaristlere sahiptirler, niçin ihtiyaç duysunlar ki? Sözün kısası önce projenizi sunabileceğiniz bir yapımcı bulun,sonra yazın. Ya da yazın ve kendiniz tecrübe edin.
“Sen geç kalmış bir yeteneksin ve ne olursun hep öyle kal.”
http://www.filmfabrikasi.com/forum/viewtopic.php?t=4030&p=88652 " onclick="window.open(this.href);return false;
http://seyitaliyaprakci.blogspot.com" onclick="window.open(this.href);return false;
http://www.vimeo.com/13771597" onclick="window.open(this.href);return false;