Aradığınız steadicam operatörü mü, görüntü yönetmeni mi pek anlayamadım açıkçası.

Görüntü yönetmeni tabi ki, lakin bir önceki görüntü yönetmeni operatör ihtiyacı duymuştu, görüntü yönetmeninin öyle bir ihtiyacı varsa, operatöre de ihtiyacımız var.

Steadicam’ı olan bir operatör olursa, tadından yenmez. Çünkü piyasada uygun steadicam bulmak o kadar kolay değil.

Görüntü yönetmeninin steadicam bilgidinden kastım, hareketli kamera kullanabilmesi. Bazıları sıcak bakmıyor sanırım.

Şimdi görüntü yönetmeni dediğimiz kişi çoğunlukla kamera kullanmaz, kamerayı operatör kullanır ve söz konusu harekette uzman bir operatördür bu (jimmy ya da steadicam), görüntü yönetmeni ışıkçı ve operatör ile birlikte kameranın güzergahını ve hareketini ve tüm bu alan dahilindeki ışık düzenine karar verir ve en sonunda çekim gerçekleşirken de ekranı takip eder.

Ben bu işi yapacak olsam, operatör isterim, ışıkçı da isterim, sahnede kullanılacak olan ışıklara da kendim karar veririm, şunlar olmalı, kiralanmalı gibi. Neyle sınırlı görüntü yönetmeni onu bilmek gerek.

Bu konudaki tercihler belirtilmeli. Senaryoyu, hatta previs'in tamamını görmek gerekiyor örneğin.

1)Filmin çekileceği mekan nasıl ışıklandırılacak bu önemli. Çünkü plan-sekans nedeniyle, ışıkları gizlemek zor olacak.
2) Plan sekans diyoruz fakat kesme yapabileceğimiz "kaçış" alanları olacak mı, olabilir mi? (Birdman'deki gibi)

Bu gördüğüm previz'de operatör işi görüntü yönetmeni işinden daha fazla. İyi bir operatör gerekiyor.

Eskiden, kamerayı yönetmenin kendisi kullandığını, şimdi ise kamerayı görüntü yönetmenlerinin bile tutmadığını biliyordum da, kısa film için görüntü yönetmeninin, steadicam operatörlüğünü de yapacağını düşünmüştüm.

Film bir hikaye anlatmıyor, sonsuz uzunlukta bir yoluculuğun bir anını anlatıyor, o yüzden senaryo yerine, ortamın 3d'sini çıkarıp, üzerine animasyon yaparak herşeyi hesapladım. Kısa filmin amacı aksiyon-gerilim. Filmin ilk 6 dakikasında dört kaçış yeri var, son 6 dakikasında hemen hemen her yerinde kaçış yeri var, hatta bazı yerlerde öyle bir sürükleme var ki,orada motion blur ile hızla tamamen animasyon olan bir sahneye geçecek.

Filmde o kadar uzun mekan değiştiriyoruz ki, sis makinası yerine karton dumanı kullanıyorum. Bi ters ışık ihtiyacı var ama, orda onu da yapmak çok zor. Aslında zor değil, bütün eklerle bütçemin iki katına çıkmam lazım.

Bu arada referansım Birdman değil, çok basit kaçış yerleri var. Referansım, Revenant'taki ayı sahnesi, orda daha iyi geçiş yapıyor.

Yani vardır muhakkak her ikisini de yapabilen.

Fakat benim için sorarsan mesela, benim kendimi steadicam operatörlüğü konusunda geliştirebilmem için steadicam'im olması lazım, yok. Kendim hiç steadicam kullanmadım. Hep kendini bu alanda geliştirebilmiş pratiği olan insanlar kullandılar çevremde. Ama bu benim kendimi görüntü yönetmenliğinin estetik yönünde geliştirmeme engel değil. Steadicam'in estetik açıdan nasıl kullanılacağını bilmeme de engel değil. Tasarım ile uygulama mecburen ayrılıyor bizim için.

Ne zaman çekeceksin filmi?

Steadicam'ı kendim kiralayıp çekmeyi bile düşündüm. Yönetmen arkadaşlar uyardılar beni, yapma öyle birşey diye. Eğer görüntü yönetmeni problem çıkarmasaydı yarın çekime başlayacaktık, Cuma'ya kadar. Mart'ın 28'ine kadar çekmem lazım, yoksa Nisan'ın ikinci haftasından sonrasına kalacak. Malum vize haftası.

Buradaki görüntüde yoğun bir operatör becerisine gerek yok gibi geldi ilkine kıyasla. İlki de aşırı zor değil ama operatör şart, steadicamler hassas aletler, tecrübe gerekiyor.

Burada ışıklandırma temel sıkıntı o da iki şekilde yapılabilir:
1) Genelde yapıldığı üzere balonla. Bunun ihtimal dışı olduğunu düşünüyorum.
2) Söz konusu sağda solda yükselen tepelere ışık koyarak.

Büyük difusserların arkasından yoğun ışık kaynakları kullanılır aslında. (HMI'lar, ama bu da ihtimal dışıdır diye tahmin ediyorum bu o nedenle halogenlerle denemek gerekecektir bu geniş alanda led yeterli olmaz gibi geliyor.)

Difusserları gerilla tekniklerle halletmeye çabalanabilir, büyük beyaz çarşaflar kullanılabilir, ama uğraştırıcı olacaktır.

Hiç ışık kullanmamak bir seçenek olabilir mi emin olamadım, mekanın fotoğraflarını görmek lazım. Ama bu çok ama çok zayıf bir ihtimal, hele ki lensi f5.6 civarında kullanmak şart gibi bir şey burada.

Neticede burada yoğun bir bütçe varsa, hepsi halledilebilir. Ama kısıtlı bütçelerle bu teknikler şart.

Güneşli bir havada çekilirse, güneş ışığı sorunlu olur yer değiştireceği için. Plan-sekans olacak ama neticede kesme yapılacak gibi duruyor dolayısıyla değişen güneş ışığı sıkıntı yaratabilir.

Kapalı bir havada çekilmesini ve halogenlere difüzyon yapılmasını tavsiye ederim.

Olabildiğince ışıklı çekip postta kısmak iyi olacaktır.

Sisi denedin mi?

Filmin çekileceği mekanın resimleri var mı, belki daha farklı şeyler söyleyebilirim onları görünce.

Nisan'dan sonraya kalırsa da yardımcı olabilirim belki, zira uzun metraj bir filmin renk düzenlemesini aldım yeni.

Sisi denemedim. Sisin yapabildiğimiz kadarını dumanla, diğer kısmını bilgisayarda kamera hareketinden derinliği okuyarak ve herşeyi tek tek kırparak ekleyeceğim, teferruat kısmısı.

Bu aşamaya kadar gelmişken aceleyle rezil olsun istemiyorum zaten. Şöyle küçük bir sıkıntım var. Ağaçlar yaprak açması konsepte uygun değil, zaten bulutlu havada çekim yapmaktan başka çarem yok, ama bulutların yoğun olduğu zamanı da yaza doğru yakalamak çok daha zor olacak. Blackmagic ursa mini pro ile 4k raw çekmeyi planlıyordum.

Orada ışığı, kamera hareketine rağmen saklamak mümkün, lakin ışığı besleyecek elektrik yok.

Filmi tamamen sessiz çekeceğim, tek bir diyalog bile yok. O yüzden ses ile sıkıntım yok.

Bu görüntüler videodan, binlerce görsel var ama, genel plan değil hiçbiri, hep 3d tarama için doğrusal hareketle zemin çekilmiş.

Elektrik yoksa ışıksız çekeceksin yani.
Bu işi riske atar elbette ama ona göre düşünmek gerekir. Ama bu alanda zaten elektrik kaynağı olmadan yapılacak ışık için (pilli led) zahmete girmeye değmez. Ama yine de bulundurmakta fayda var. Çok işe yarayabiliyorlar. Reflektör kullanarak yapmak yeterli olur. Sonrası da iyi bir renkten geçmesi gerekir.

Burada yapılacak işlerden biri de prova.
Işık en büyük sıkıntı olacağından çekim anını minimize etmek gerekir. O nedenle çekim öncesinde oyuncular ve operatörle prova almak şart.

Sunduğun şartlarda bu proje riskli olduğundan riski en aza indirme yolları arıyorum. Aklıma bunlar geliyor.

Aslında ben çok kontrollü ortamlar yerine böyle çalışmaları daha çok seviyorum. Neticede ne şartlarda ne kameralarla çalıştık. Bu noktada ışık sorunu dışında kafamı kurcalayan pek bir şey yok. Söz konusu diyafram değerlerinde ışıksız iş yapmak büyük risk. Ursa nın düşük ışık performanslarina bir bakayım. Ama mevcut şartlarda sony den başkası kurtarmaz gibi geliyor. Ki o seni ne ölçüde tatmin eder bilmiyorum.

Revenant dediğimizde orada ışık kullanılmadan çekilmiş bir film var ama işin çok önemli bir avantajı da var orada, ortamda sert gölge düşürebilecek bir ışık kaynağı yok filmin geçtiği yerde. Dolayısıyla orada ışıktan kaynaklı en önemli sorunu kamera çözüyor. Revenantla ilgili görüntü yönetmeninin yaptığı konuşmaya
da bakarsak iki şeyden bahsediyor zaten. Bir kameranın becerisi, iki soğuk. O filmin en büyük başarısı o soğukta çekilebilmiş olması. Işıkla ilgili sorunun çözümünü teknolojiye borçlular.

Bu filmin iyi çekilebilmesi için şanslı olman gerekiyor.
Uğraştım ve olmadı, ya da istediğim gibi olmadı ihtimali hep tepende duracak.

Üç günlük çekimin birinci gününü tamamen provaya ayırmıştım. Mümkün olduğu kadar hatadan kaçabilmek için.

Mesela mekanın 3d'sini Nuke denen programla tarayabileceğimi biliyordum, ama hiç Nuke kullanmadım. Beş defa Ormana gidip gelip görüntüleri taratarak mekanın ölçüsünü çıkarabildim. O yüzden çekim provasız olamaz.

Yaptığım denemelerde, hava yoğun bulutlu olduğunda iso ve diyafram kontrolü olduğunda daha rahat çalışılabiliyor. Ama Ursa'da kendinden ND filtreler var, onlarla ortalama olarak ne kadar benzer ışığa yaklaşılır bilemem.

Burada sorun ışığın çok olması değil, az olması zaten.
f5.6 civarında çalıştığında, bulutlu havada ışık az olacak.
Güneşli ortamda çalışalım o zaman diyemezsin o zaman güneş gölge sorunu çıkaracak. (Gölge sorunu, değişme sorunu çıkarmasa güneş sorun yok, postta kısarsın.)
Dolayısıyla mantıklı olan güneş ışığının az olması, yapay ışığın çok olması. (yani bir nevi stüdyo ortamına çevirmen mekanı, profesyonel filmlerde dış çekimlerde devasa ışık panelleri kullanmalarının sebebi bu zaten. Kontrol edemedikleri kaynağı yani güneşin etkisini en aza indirebilecek büyük ışıklar kullanıyorlar.) Bunu yapmazlarsa şu oluyor çünkü 🙂

Dolayısıyla ND filtreden ziyade, iyi ISO performansına ihtiyacın olacak.

Sony'nin iso performasını az çok duymuştum, Ursa bu konuda nasıl bilmiyorum ama, Baktığım kıyaslama videolarından Ursa keskin ve dolu dolu raw kaydı yapıyor.

Yerinde olsam kamerayla da bir deneme yapardım. Ham raw görüntüleri bize atarsan da bakar, yeter ya da yetmez deriz. F5.6 ve hatta fazlasında, farklı iso değerlerinde çekim yapmanı öneririm mekanda. Sonra bize yolla bence.

Evet mekana gidip dumanı da, kapalı havayı da test etmem lazım. Ama bütçem Ursa'yı sadece çekime kiralayacak şekilde ayarladığımdan, mecburen elimdeki kameraya kalıyorum.

Bu kareyi, havada yağmur bulutları varken çektim. 600D, iso 200, f5.6, poz 1/50, 18mm kit lens