Diyalog yazmak gerçekten önemli birşey ama diyalogta 2 önemli odak sözkonusu sette.

Birincisi doğal konuşma senaryoda değil oyuncudadır. Kağıtta hiçbir replik doğal görünmez zaten. Mesela "naapçaksın?" yazamazsın kağıda, "ne yapacaksın?" yazarsın. Ama oyuncu aynen "naapçaksın?" der. Bu fark bile doğallık dışı bir hava yaratır. Kağıttaki repliğin doğallığı her ama her zaman sette belli olur. Bu yüzden senariste kızmayın. Oyuncu dener/prova eder de hala doğal havaa sokamaz ise repliği o zaman değiştirmeyi düşünün.

İkincisi, hiçbir senarist ya da yönetmen oyuncusunun "bu replik doğal değil yaa. Değiştirmek istiyorum!" itirazına soğuk yaklaşmamalıdır. OYuncu, repliğin kötülüğünü herkesten çok fark eden kişidir. Yönetmen oyuncusunu bu açıdan belli bir ölçüde en azından, rahat bırakabilmelidir.

Yani adam olamayacağımızı zaten biliyordum da iyice işi yokuşa sürmek niyedir o ilginç.

Aramızdan 2 ya da 3 kişi dışında kimsenin aslında film çekmenin ne demek olduğuna dair hiçbir fikri olmadığını ne kadar erken kabul edersek o kadar çabuk gelişmeye başlayabiliriz diye düşünüyorum. Cehaletimizi ne kadar çabuk kabul edersek onu o kadar çabuk yenebiliriz. Türkiye'nin genel sorunu da cehaletinin farkında olmayışı değil mi zaten?

Bu projeler kötü projeler demiyorum. Ama bizim yapmaya çalıştığımız şey, fabrikayı son model makinelerle doldurup başına mordevrim'i koymak gibi bir şey. Adam diyabetik bir devlet memuru, nasıl kullansın sanayi aletini? (metaforda sınır tanımam)

Sadede gelecek olursam film çekmeden önce nasıl film çekildiğini konuşmamız lazım. Açıkcası bana bu forumda "yönetmen" diye, "senarist" diye kimleri sunacaksınız çok merak ediyorum. Kalp kırmamak için burada isim verme işine girmemeyi tercih ediyorum.

Önce bir dereyi görelim. Bu projeye harcayacağımız enerji yerine eğitim çalışmaları düzenleyelim. Hep birlikte öğrenelim, eğitimlerin sonunda da bu projeleri hayata geçirelim. Yoksa her boktan filmin sonunda FF'nin adının görünmesi FF'nin değerini düşürür, yükseltmez.

zaten olay bu dude.
senin genel olarak düşüncelerinin dışında bu başlıkta belirttiği mordevrimin, senin bahsettiğin şeyleri de kapsıyor.
ayrıca senin gibi düşünenler zaten uzak duracak abicim, kimse kimseye ders veremez bu saatten sonra, kötüler, ki eğer varsa,aradan elenir, budanır,iyiler,ki eğer varsa, diğerlerininin arasından sıyrılır, gider.
hep aynı şeyleri tekrar edersek forumda olay zaten kısır döngüye gider.
kenan anlatıyor sinema, kaç kişi gidiyor bi soralım.
digital film academy ders veriyor, kaç ayda bir sınıf açılıyor. genel anlamdaki sinema eğitimi, yeni sinemacı tartışmasına girersek çıkamayız. mithat alam merkezinin bu konuda yuvarlak masa toplantı pdf'si paylaşılmıştı. ona göz at derim ahbab.
kısacası isteyen katılır,zaten iyilerin yanında kendi işinden utanan tekrar yapar işini.çok basit bir döngü bu dude.oturduğumuz yerden eğitim nereye kadar.forumlardan.

Diyalog yazmak gerçekten önemli birşey ama diyalogta 2 önemli odak sözkonusu sette.

Birincisi doğal konuşma senaryoda değil oyuncudadır. Kağıtta hiçbir replik doğal görünmez zaten. Mesela "naapçaksın?" yazamazsın kağıda, "ne yapacaksın?" yazarsın. Ama oyuncu aynen "naapçaksın?" der. Bu fark bile doğallık dışı bir hava yaratır. Kağıttaki repliğin doğallığı her ama her zaman sette belli olur. Bu yüzden senariste kızmayın. Oyuncu dener/prova eder de hala doğal havaa sokamaz ise repliği o zaman değiştirmeyi düşünün.

İkincisi, hiçbir senarist ya da yönetmen oyuncusunun "bu replik doğal değil yaa. Değiştirmek istiyorum!" itirazına soğuk yaklaşmamalıdır. OYuncu, repliğin kötülüğünü herkesten çok fark eden kişidir. Yönetmen oyuncusunu bu açıdan belli bir ölçüde en azından, rahat bırakabilmelidir.

Diyaloğu diyalog yapan oyuncudur eyvallah, senin bahsettiğin şey senaryoyu sindirmiş bir oyuncunun yapacağı iş, senaryo kısmında kocaman bir gedik varken oyuncunun olmayan birşeyi sindirmesini bekleyemezsin, o senaryoyu yazan adamın kendsi zaten yazdığı şeyi tam olarak sindirmemiş ki, sitedeki ve genel olarak Türkiye deki çoğu iş için söylüyorum bunu, senin dediğin şey şu;

Buradaki diyaloglar ana metinle bağlantılı olmasına rağmen büyük oranda oyuncu performansı ve doğaçlama. Gel de yap bunu burada bir filme, elinde patlar.

Dude ün dedikleri acı gerçek, fotokritik teki fotoğraf eleştirilerine dönüyor mevzu, neye göre olmuş, kime göre olmuş, yazdım oldu, çektim oldu demek kolay, işin ambalaj kısmında o kadar takılınıyor ki, özü kaçmış durumda. Şurada aynı düşünmüyor olabiliriz, senin burada bahsettiğin şey sinemanın temel sistematiğini kavrayamadan sinema anlatmaya kalkmaksa eyvallah, sırf bu yüzden 1,5 senedir çekemediğimiz bir kısa film var(video değil), ancak sinemaya "güzel olan bu, bunu çek" diyorsan orada katılamaycağım sana, sinemanın temelde bir sanat olduğu gerçeğini kaçırmak olacaktır bu. Müzikle uğraşmış adamsın bilirsin, memleket, dream theater coverlayınca iyi "müziyen" olacağını sanan çalgıcılarla dolu. Aynı şey değil mi ?

Herkes yönetmen senarist olmuş :=) bende set işçisi olmak istiyorum 🙂

ancak sinemaya "güzel olan bu, bunu çek" diyorsan orada katılamaycağım sana, sinemanın temelde bir sanat olduğu gerçeğini kaçırmak olacaktır bu.
Benim dediklerimden bunu çıkaracak kişide art niyet ararım. Seni kastetmiyorum tabii ama böyle düşünen varsa bilerek yanlış okuyor demektir.

İnsanlar kurgucu olmayı Premiere kullanmayı bilmek, yönetmen olmayı insanlara sırayla telefon edip adam ayarlama sanmak, senaristliği ise aklına geleni kâğıda yazabilen tek kişi olduğunu sanmak ile karıştırıyorlar.

Diyorum ki "film çekmeyi bilmiyoruz". İşin teorik kısmını geçtim, onu öğrenmek isteyen de yok ne yazık ki, artık zorlamaya gerek yok. Ben setten bahsediyorum. Bu forumda bir senaryonun sete nasıl hazırlanmasını gerektiğini, sette işlerin nasıl yürüdüğünü, kimin neyden sorumlu olduğunu bilen kişi sayısı 5i geçiyorsa (aktif üyeleri kastediyorum) her birine bir bira ısmarlarım. Bu forumda aktif üyelerin çoğuyla öyle veya böyle film setinde bulundum ve sette ne yaptığını bilen tek bir insan görebildim. Onun da adını vermiyorum ki herkes kendi sansın.

Bunları deyince de insanlar "abi profyonel sette değiliz ki" diyorlar. Kastımın setteki hiyerarşik düzen olmadığını anlaması gerek insanların.

Bunları ben biliyorum, ben size eğitim vereyim demiyorum. Oturalım profesyonelleri çağıralım ve bir atölye düzenleyelim, hep birlikte öğrenelim diyorum. Çünkü tekrar ediyorum, aramızda işi bilen kişi sayısı ya 3 ya 4 (senin için 10 olsun hadi (okuyan kişi sana diyorum)).

Mekan ve duyurular benden kişileri ayarlayın yapalım bu işi o zaman? Peki alttan gelen yeni nesil üyelere nasıl aktarıcaz? eğitimi vidyoya çekip yayınlayabiliriz.

Bu ara çok yoğun sektör, isim vermeyeyim ama senaryo ve sanat yönetimi konusunda atölye yapabilecek birkaç kişiyle görüşeceğim, eğer zamanları varsa beni kırmayacaklarını düşünüyorum. 3-5 kişiyle kalıp rezil olmamak ta önemli tabii. Birşeyler verebilecek tecrübeye sahip kişiler olduğu sürece ben varım bu olaya.

http://www.mafm.boun.edu.tr/makale/184/atolye-calismalari-na-basvurular-basladi " onclick="window.open(this.href);return false;

yapıyor adamlar. sadece öğrenci olmanız yeterli.
kontenjan 60 kişi.oradaki eğitmenlerle konuşun.zaten etrafta onlarca atölye var. oradaki hocalarla da konuşun.profesyonelden bol ne var memlekette.

İş bu ki senaryonun sorunlarına kadar inebiliyor. Burada bile yapılmak istenen duyuruda çoğunluk tarafından yer yer değerlendirilmiş. Önce bu sorun etkinliğe katılacaklar tarafından, ortak bir görüşe varıncaya kadar tartışılmalı. Çıkan sonuçla birlikte, bir senaryo nasıl olmalı kısmı foruma yazılmalı.

Not: Görkem Hocam, tamam alınmadımda bayağı bir tırstım ama. Zaten ben de her yönetmen kısmından Özgür'ü çekerek örnek göstermek istedim. Bende o görüşteyim ama kendimizi örnek gösterecek düzeyde olmadığımız için, en iyisinden koyduk ortaya. Çözüm olabilmesi yönünde ise, senaristlerin artık yönetmenlik kısmına merak salmaları gerekliliğini vurgulamak istedim.

http://www.mafm.boun.edu.tr/makale/184/atolye-calismalari-na-basvurular-basladi

yapıyor adamlar. sadece öğrenci olmanız yeterli.
kontenjan 60 kişi.oradaki eğitmenlerle konuşun.zaten etrafta onlarca atölye var. oradaki hocalarla da konuşun.profesyonelden bol ne var memlekette.
Bu çok güzel bir atölye, ellerine sağlık düzenleyenlerin ama benim kastettiğim tam olarak böyle bir eğitim değil. Bunlardan, dediğin gibi, çok var ortalıkta. Tam olarak ne kastettiğim ise bir önceki mesajımda yazıyor.

the dude,ayrı şeylerden bahsedip, aynı şeylerden kaygı ve üzüntü duyuyorum.üstüne üstlük ikimizin de umudu yok, en azından benim.
o yüzden ben daha da bir şey demiyorum.
ama en azından şunu söylerim ki, bahsettiğim proje bütünlük açısından, eğiticilik açısından, ve level atlatması açısından paha biçilemez.
kolay gelsin.

the dude,ayrı şeylerden bahsedip, aynı şeylerden kaygı ve üzüntü duyuyorum.üstüne üstlük ikimizin de umudu yok, en azından benim.
o yüzden ben daha da bir şey demiyorum.
ama en azından şunu söylerim ki, bahsettiğim proje bütünlük açısından, eğiticilik açısından, ve level atlatması açısından paha biçilemez.
kolay gelsin.
O projeyi Taksim'deki çaycıda birlikte konuştuğumuz ve bayağı gaza geldiğimiz günü sana hatırlatırım :). Benim de sonuna kadar desteklediğim bir proje, orası ayrı, dediğim gibi benim derdim bu projelerle değil. Gerçi o projede de bazı fikir ayrılıklarımız olmuştu ama onlar aşılmayacak şeyler değil. Senin projen de mordevrim'inki de gayet mantıklı ve güzel. Öncelikler biraz kaymalı diyorum sadece.

Şimdi; aklıma gelen şu benim. Bir zirve tertip edip bu zirveye katılacak olanları (tabi kendi beyanlarıyla) sınıflamak. Yönetmen, senarist, kurgucu, kameraman vs. diye (diğer aklıma gelmeyenleri de siz yazın). Ve zirveyi yaptık diyelim. 8 yönetmen, 5 senarist, 6 kurgucu, 2 kameraman katıldı. Sonrasını ise düşünün işte. Eğer kolektif bir şeyler yapacaksak forumu kategorilendirdiğimiz gibi üyeleri de kategorilendirmek lazım. Hatta ben diyorum ki nicklerimizin altında yazan film isimleri yerine kişinin kendi istediği şey yazsın bu kategorilere göre. Tek bir filmi dahi yoktur kişinin ama hayali yönetmen olmaktır, nickaltında yönetmen yazar.

Bir şekilde önce nick altlarının, sonrasında ise bu buluşma için kategorilendirmenin oldukça elzem olduğunu düşünüyorum.

Dude aydınlanma yaşamış beyler. Bence kulak verelim. He üslup sorunu sıkıntı yaratabilir, yine de adam haklı. Proje iyidir güzeldir ama muhabbetten öteye geçmesi çok sancılı, bunun altından maddi - manevi kalkmak önemli. Bir şeyler netleşirse kendi adıma desteğe her zaman açığım tabi benim alanım biraz daha sonra devreye giriyor. 🙂