Hadi gel artık. Yetti şu askerlik geyiği.... 🙂 Şafak gaç?
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Arkadaşlar. Bidıl Muğla Köyceğiz Askerlik Şubesi'nde yapıyor askerliğini. Telefon numarası 252 262 4457. Aramak isteyenler akşam 18-19,30 arası arayıp çağırtabilirler. Bugün yarım saat konuştuk. Hastaymış yazık, ben de hastayım, öksüre tıksıra lafladık. Rahat bir askerlik yapacak inşallah. Daha ayrıntılı blgiyi kendisinden alın artık. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Ya zaten ne kaldı ki arkadaş, iki üç ay bişey 😈
Ya zaten ne kaldı ki arkadaş, iki üç ay bişey 😈
Öla demeyin la. Adam özlüyo bu yakaları, arayıp bi hatrını soruverin....
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Sesi iyi geliyordu şimdi konuştum, sanırım hastalığı atlatmış. Geçende rüyasında general olduğundan filan bahsetti, sonra toparladı. Çavuş olmuş orada askerlerin yaptıkları işlerin denetlemesi, bilgisayarla yapılan işlerle filan uğraşıyormuş. Kitap okumaya daha fazla vakit bulma çabasında, umarım istediği kadar kitap okur dönmeden. Herkese selamı var.
Dostoyevski'nin "Ölü Bir Evden Hatıralar" adlı, aslında kendi hapis ve sürgün hayatını anlattığı romanını okusun. Aynı şey değil ama sıkıntılara sabretme konusunda neler yaşandığını görmek açısından önemli.
".......Aynı ranzalarda, yalnız bizim odada, otuz kişi kadar vardı. Kışın, kapıyı erken kapatırlardı. Her kesin uyuması için dört saat beklemek lazımdı. Yatıncaya kadar gürültü patırdı, kahkahalar, küfürler, zincir şıngırtıları, duman, iş, tıraşlı kafalar, damgalı yüzler, yamalı elbiseler... hep aşağı, hep bayağı şeyler Evet... İnsan gerçekten yedi canlıdır! İnsan, her
şeye alışan bir yaratıktır. Bu da, onun en iyi vasfıdır sanıyorum. Hapishanede ancak iki yüz elli kişi kadardık. Bu aşağı yukarı değişmiyen bir rakamdı. Bazıları gelir, bazıları günlerini doldurup giderlerdi. Bir kısmı da ölürdü. Kimler, hangi
milletten insanlar yoktu orada! Zannederim, Rusya'nın her eyaletinin, her bölgesinin temsilcileri vardı. Yabancılardan, hatta Kafkas dağlarından bile birkaç sürgün bulunuyordu. Bunlar, işlenen suçların derecelerine, yani suçlar için tayin edilen yıl sayısına göre ayrılırdı. Denebilir ki burada temsilcisi olmayan suç yoktu. Sivil sınıftan küreğe mahkum olanlar, mahkumların masum tabiriyle, "tepeden tırnağa kadar pırangalılar" hapishanenin gediklilerini teşkil ediyordu. Bunlar,
her haktan yoksun olarak, topluluk dışına atılmış ve bu atılışın ebed alameti olmak zere yüzler: damgalı canilerdi. Onlara sekiz yıldan on iki yıla kadar kürek cezası verildi. Sonra da, Sibirya'nın türlü bucaklarına göçmen olarak yerleştirilirlerdi. Asker sınıfından da caniler vardı. Bunlara, genel olarak bütün Rus asker hapsanelerinde olduğu gibi, bazı haklar tanınıyordu..."
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Çarşı herşeye karşı...
Buradaki ilk çarşımdan herkese selam sevgili dostlarım. Giderek kötüleşen mizah anlayışım dışında bi sorun yok 🙂 Herkesi öyle özledim ki... Eylem'i bile. Face'de fuat abili ali ünallı buluşmanın fotolarından gözlerim buğulandı namussuzlar 🙂 (fuat abi o kitabı azmanında hatmetmiştim merak etme. Oradaki insan ırkına ait çok saglam eleştirilerde her daim kulaklarımdadır.)
Askerlik yapmış olanların yanında gerçekten şikayetçi olmaya utanıyorum o yüzden çok gevezelikte yapmak istemiyorum. Hatta 15 ay yapan adamın önünde egilecek kadar büyük saygım var. İmkanların bir otel rahatlıgında oldugu bir yere kavuştum sıkıntılı bi acemilikten sonra. 9 kişiyiz tek rütbeli erbaş benim. kalan 8 askerin en büyüğü 90 dogumlu oldugu icin hepsi saygılı sevgililer. Çayım önüme geliyor valla:) kendi çamaşır bulaşık hatta kurutucu makinemiz bile var. Banyomuz 7/24 sıcak ve ev banyosu dizaynında. Devlet dairesi olduğu için tek işim evrak girmek ve erlerin temizlik yapıp yapmadıklarını denetlemek falan filan. Bir de nöbetçileri değiştiriyorum. Silahlarından falan sorumluyum. Gündüz sivil memurlarla ve sivil halkla içi içeyim. Askerlik hayatım boyunca hiç nöbet tutmadım bitene kadar da tutmayacam.
Yani nankörlük etmemek lazım. Bir askerin düşeceği en rahat yerdeyim. Muğla Köyceğiz Ask. Şb. Tatil beldesi. Karşım deniz manzaralı...
Amaa... Abi hiç zaman geçmiyor. O kadar sıkıcı ki... Ve en kötüsü içimdeki küçülmüşlük hissini atamıyorum. Neredeyim ben, bu elbiseler ne? Neden iki tane garip kıyafetli adam her sabah birbirine tekmil veriyor 🙂 Çoğu duruma vs. hazırlıklı gelmiştim ama yine de atıyorum başımda benden 4 yaş küçük bi astsubayın önünde hazırolda durmak sivil düşünceleri kafamdan atamadığımdan zor geliyor. İçimi dökecek başka bi mecra bulamadığım için de sizin kafanızı ütülüyorum arkadaşlar kusura bakmayın nolur. Sanırım tek sebebi çok fazla düşünecek boşluk bırakması. 9 kiş değil de 90 kişi olduğumuz ve hep şikayet ettiğim acemi birliğinde hay huy derken süper zaman geçiyormuş... Herşeyin yasak olduğu bu şubede kitap okuyacak ve yazacak zaman bulamazsam kalan 4 ay bana 4 yıl gibi gelecek 🙂 Arada çemkirirsem idare edin.
Ha hiç mi güzel bişi yok. Çok orjinal 2 tane asker var. Biri Ağrı'lı ilkkez köyünden çıkmış bi çoban. Komutanın emri ben gidene kadar okuma yaza öğretecem (beceribilirsem) aynı zamanda Türkçe öğreticem 🙂 Bazen beni ararsanız o çıkar telefona nöbetteyse. Anlarsınız ne demek istediğimi. Bana çavuş diyemiyo çoğiş diyo. Ellerinde hayvancılık yaptığı için geçmeyen bir mantar türü var. Beni çok sevdiği için devamlı bana çay meyva alan getiriyor o ellerle. Yesen içsen bi türlü yapmasan bi türlü 🙂 Çocuğun yazıp çizme anlamında öğrendiği tek şey "Şafak atmak" Askere gidenler bilir. Kuranı kerim kutsallığındaki nöbet defterine Şafak atmış bi gün. Bi yandan öldük gülmekten bi yadan götümüzden soluduk. Yüzbaşını gazabını ve olanları geldiğimde buluşmada anlatırım. Neler oldu neler... Neyse kafa açtım iyice. Biraz forumu dolaşıp hasret giderem. sevgiler...
Hafız bizi unut, İstanbul'u unut, rahat edersin. Kafanın o bölümünü kapatman lazım. Sickman abin 18 ay yaptı, oradan rahatla 😀 :D.
Ben uyursam herkes ölür 😛
Dediğin gibi tek mesele herkesi herşeyi unutamam. Herkesin hayatına devam ettiği fgerçeği. Ya da selçuğun deddiği gibi aslında herkes aynı yerinde sayıyor aynı şeyleri yapıyor deyip kendini telkin etmek.
Sen onu bunun bırak kendini dışarıya çıkartabilecek düşüncelere yoğunlaş, hangi sebeple olur bilmiyorum ama ayağını bir dışarıya atabilirsen daha rahat geçiyormuş. Ha bu arada 4 ay kalmış diyosun, 4 ay nedir? 120 gündür, 16 haftadır. 16 hafta askerliğin kalmış sen hala bitmez diyosun, bitmiş olum işte benim dedem 3 sene yapmış 🙂
Olum ben birebir nerede bıraktıysan oradayım. En ufak bir değişiklik yok. Bir aydemirse bir şeyler yapıyor zaten gerimiz aynı, rahat ol sen :).
Yalnız senin Türkçe öğreteceğin askere acırım lan ben :(. Yazık adama..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Şalteri indir; başka biri olmaya çalış; onlardan biri gibi görün. Zaman bir şekilde geçiyor. 18 ay geçirdim ben de bu şekilde.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Pazar günü ziyaret ettim Muğla'da askerimizi :). Ayrıntıları kepslerle birlikte göndereceğim buradan :).
Alemin kralı geliyor. 🙂
Uğurlaması oldu karşılaması da olur bence.
Gerçi Ankara'dan ne konuşuyorsam, olunca katılamıyorum. 🙁
Buluşma için bahane işte ne güzel 🙂 Ama adam bizimle takılmaz ki ailesine gider, özlem giderir yani. Boru değil 6 ay yani.