Bedri Baykam'ı hatırladım izlerken;Sanat ❓

ty demişki : -Filmin "okunuşu", ağır imgelerle, alakasız görünen monologlarla imkansızlaştırılmış, atlayan kurgusuyla kırılmış, sinema adına "hata" olan teknik hamlelerle üç boyutlu bir görünüşe taşınmıştır. Farklı-aykırı bir sanatsal "değerlendirilişin" ürünüdür. Görünen hiçbir şey "rastgele" değildir. -

Çok "eleştri karşıtı" bir cümle,bu söze göre benim filmde "eleştireceğim bir yer" yok çünkü o kısımlar "bilinerek" öyle yapılmış.Çok iddialı geldi bana.

işte sanat toplum için mi sanat için mi? sorunsalına bağlar bu film konuyu...Bende sosyoloji okuduğum için ne kadar içine girmeye çalışsamda filmin, olmadı yapaamadım. Çoğu sahne ciddi anlamda miğdemi bulandırdı.
Ha bu film kötü anlamına mı gelir? hayır. Kendi kulvarında incelersekde kötü oyunculuk ve kötü tonlama yüzünden çoğu dialog bana kitaptan okur gibi geldi. En azından tiyatral olsa gene kurtarırdı. Onun dışında kamera kullanımını beğendim. Ben de de Canon var renkleri bu kadar güzel vermiyor üstelik seninkinin bir model üstü. Neyse.

Baba bu ne yawww!!!!!!!! İzlediğim en ❗ değişik ❗ filmdi. Güzel mi kötü mü? Yorum yapamicam........

Şunu söylemeliyim ki yorum yapılması çok zor, hatta imkansız bir çalışma.
Ki yaptığın açıklamayla yorumun önünü kapatıyorsun, carretta'nın da söylediği gibi.
Şahsen bu film bana kendi içeriği dışında tamamiyle "sanatın ve felsefe"nin yerini sorgulattı. Nedir? Nasıl aktarılmalıdır? vs.
Sanatı ve felsefeyi kesinlikle senin algıladığın ve yansıttığın gibi (ya da en azından benim senin algıladığını ve yansıttığını düşündüğüm gibi!) algılamam ve yansıtmayı "tercih etmem". Ama cümleden de anlaşılacağı gibi bu bir tercihtir. Doğruluğu veya yanlışlığı içinde barındırmaz. O nedenle bu çalışmayı amacına göre değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.

Filmin "okunuşu", ağır imgelerle, alakasız görünen monologlarla imkansızlaştırılmış, atlayan kurgusuyla kırılmış, sinema adına "hata" olan teknik hamlelerle üç boyutlu bir görünüşe taşınmıştır. Farklı-aykırı bir sanatsal "değerlendirilişin" ürünüdür. Görünen hiçbir şey "rastgele" değildir.

Tüm bunlar filmin kendi içinse sorun yok, çok başarılı bir çalışmadır.
Ama benim içinse değildir! (Ya da sen istediğini yapabildiğin için, bence bir çeşit başarıdır da aslında.)

Son olarak,
Sartre'ı, Kafka'yı, Camus'yü bu tarz varoluşsal denemelerde gösterge olarak pek kullanmayalım artık, yeni bir deneyiş diyorsun bence çok klişedir.
Filmde "Bulantı"ya göndermeler var belki, -ya da ben öyle anladım- , ama illa kitabı göstermek için de çok kasmamak lazım diye düşünüyorum. Ama belki bunun da filmin kendi bütünlüğü içinde anlayamadığım bir anlamı vardır.

Başarılar!

Yapiyi biraz fazla sokmussunuz galiba

Silinmiştir.

Selam.

Öncelikle bu işi ciddiye alarak heyecanla ve iyi niyetle yaptığın çok belli olduğu için emeğine uğraşına kimse bişey diyemez ama Bu kadar eleştiri maili atanlara bu kadar geri çevrildiğin festival jurilerine bir kulak verirsen nerede yanlış yaptığını anlamış olursun sanırım. Ha yanlış yaptın demek de benim için iddalı ve haksızlık içeren bi söz olur. Ama senin kesin kez hatalı olduğun bir cümle var. Nuri Bilge hangi damara basıyor Fatih akın'ın işleri nereden geliyor. Yapma allah aşkına. Sırf farklı olucam diye pipisini poposunu göstermek yerine yada birinci sınıf felsefe öğrencisinin ilk akla gelicek varoluşcu sorgularını diyaloglandırmak yerine sinema disiplinine uygun teknikleriyle (hatta daha ileri) Kendi sinema dilleriyle oyunculuklarıyla senaryosuyla her türlü sinema sanatına hizmet etmiş eserleriyle, Şu çektiğin filmi kıyaslaman bunların üzerine yeni bir çığır açmak için böyle bir film çektiğini düşünmen bi dolu süslü laf etsende beni inandırmaz. Çünkü bu filminde bir zeka parıltısı yok..Bana verdği hiç birşey yok. Filmin kendi atmosferi olduğu bir gerçek bunu başarmış...Asıl amacı rahatsız etmekde olabilir ama bunu yapan bir sürü yönetmen var ve sinema disiplinine bağlı kalarak bunu başarıyor. Saygılar.

Filme ulaşamıyorum linkte silinmiş.

Silinmiştir.

Kısacası biz filmi izleyemeyeceğiz galiba 🙄

Uzun zamandır uğramamıştım buralara. Hatta uğramak aklıma da gelmemişti pek. Hem kızgınlık varmış (şimdi daha açıkça anlıyorum bunu ama kırgınlık yokmuş) hem de forum sayfalarında "kalıcı" olmak korkutmuş beni. Bu "kalıcılık" meselesi hala beni korkutuyor ya. Neyse.

(Tüm iletilerimi sonradan silmişim, kusuruma bakmayınız; bir nefeste yazdığım şey sonradan nefessiz kalmama neden olur benim.)

İlginç bir şeyi paylaşmak istedim sizlerle (bu arada hakikaten de sizsiniz hala, üç sene geçmiş hala aynı isimler var burada, kutlarım):

Nidya ile 2006'da İFSAK'a başvurmuştum. Her zamanki gibi bir yanıt gelmemişti. Bir hafta önce öğrendim ki o dönem Nidya festivalde gösterilmiş. Bunu üç sene sonra öğrendim. Hem de kameraarkasi.org'un kurucusu Hayri Çölaşan'dan, İFSAK'tan da değil, hala... Ne mutlu, değil mi!

Tekrar neyse. Daha sıkça buralara takılmaya çalışırım artık. Bana kalırsa "yok bizim bizden başka bizimiz."

Kolaylıklar dilerim.

Tolga Yildiz
http://www.tolgayildiz.org " onclick="window.open(this.href);return false;

Üç sene önce ben yoktum, yeniyim ben.

Tolga selam. Ya senin filmi forum hatırasında hicvetmiştik umarım kızmadın.

Daha yeni yeni dolaşıyorum buraları. İzlemedim ama kızacağımı pek sanmıyorum. Nidya'yı mı hicvettiniz? Hicvedilecek neyi kaldı/vardı ki? Şakaydı bu.