bu senaryo da başka bir senaryoya benziyo zaten, rahat olabilirsin 🙂
Öncelikle filmi bir " ilk film " kategorisinde değerlendirmek lazım. Yapan, eden, deneyen ve hatta izleyen de bilir yani az çok sıkıntısını.
Görkem in bugüne kadarki teorik ve kağıt üzerindeki sinema yaklaşımını ve filmlere yaptığı yorumlara vs. dem vurarak eleştirenler olmuş. Gerek yok. Film çekmek başka bir şey. Kendisi çoktan fark etmiştir zaten.
Yapım olanakları - ilk film ekseninde başarılı bir iş olduğunu söyleyebilirim. Çapak yok mu ? Var. Ama derdini anlatabilen bir film. Seyir zevki var, yarısında çıkma isteği uyandırmıyor. 🙂
Teknik olarak bakacak olursak.
Senaryo; Beğeni olarak çok sevdiğimi söyleyemem. Tarzım değil ve bende bir heyecan uyandırmadı. Bir kısa film için değil de daha çok kamu spotu gibi bir şey bana göre dolayısı ile daha konsantre bir şekilde daha kısa bir anlatım tercihim olurdu.
Filmin tüm sorunları da direk ve endirek şekilde senaryo kaynaklı diyebilirim. Düşük bütçeli bir ilk film için barındırmaması gereken şeyler barındırıyor.
Tamamı gece, kullanılan mekanın fazlasıyla özel olmasını gereken, bir saniye fazlalık olsa ilgiyi dağıtacak bir hikaye. Efekt vs gerekliliği de var ki iyi kotarılmış ayrı. Her şeyin başladığı yer kabul edersek ilk filmi çekmek için eldeki imkanlarla yanlış proje diyebilirim.
Reji; Oyuncu yönetimi açısından bana batan bir şey yok. Yerli yerinde olmuş diyebilirim. Sırıtmıyor. Filmin en temiz kısımlarından biri.
Dekupaj ise filmi baştan sona taşımasına rağmen tamamen kotarılmış gibi duruyor. Mekana uydurulmuş gibi. Film uzun, mekan küçük karakter oradan oraya sürüklenirken bir şekilde atmosferi desteklemiyor benim algımda.
Gerilim tarzı bir işte çalışmadım ve üzerinde düşündüğüm bir tür değil ama bunu tamamen izleyici algısıyla söylüyorum o duygu bana geçmedi ise bunun nedeni dekupajdır. Sadece son geçiş düşüncesi iyi ve filmi anlaşılır kılıyor.
Kurguya ayriyetten değinmeyeceğim çünkü senaryo kurgusu ve dekupaj kurguya çok yaratıcı bir malzeme sunmuyor. Ancak bizim bilmediğimiz sihirli dokunuşlar var olabilir tabii.
Görüntü; Kısıtlı imkanlarla çekilen bir ilk film için ziyadesiyle işini yapmış diyebilirim. Mekan resme hiç hizmet etmiyor, tamamı gece, uzun akan planlar neredeyse 360 derece dolanan kamera hareketleri. Göründüğünden zor iş. Dolayısı ile ışık sınıfta kalmış. Bu imkanlarla daha iyisi olur muydu ? Bi kaç tık daha olurdu. Gerçi filmin çekim tarihinden uzun zaman geçmiş, Barış bugün çekse böyle çekmezdi sanırım ya da hiç çekmezdi bu şartlarda. :))
Kamera kullanımı güzel. genellikle resimler iyi diyebilirim. Benim ilgi alanıma en fazla giren kısım bu ama dediğim gibi hem mekan hem ışık malzemesi görüntü işçiliği için yeterli değil. Yine de ışık daha kontrollü olabilirdi doğal ışık bile aslında bir işçilik gerektiriyor bu filmde bunu göremedim. Filmin renklerini de beğenmedim bu arada. Gerçi vimeo yüzünden olabilir ama çok çiğ duruyor, florasanların yeşili kalmış gibi renklerde.
Ses; Filmin en temiz kısmı, filmi bir kaç tık yukarı çeken unsur olmuş. Anladığım bir mecra değil seyirci algısıyla beğendiğimi söyleyebilirim.
Sanat yönetimi mekanla orantılı bir şekilde başarılı diyemeyiz. Çok fazla seçeneği olduğunu sanmıyorum gerçi.
Aklıma gelenler bunlar. 4 kasımda gelebilirsem daha detaylı konuşuruz belki. Böyle uzun uzun yazmak becerebildiğim bir şey değil aklıma gelenleri yazmaya çalıştım.
Benim filme puanım 5/10
Yani biz 2006'da mı tanışmıştık, daha öncesi mi, sonrası mı hatırlamıyorum ercü de o günlerden bugüne kadar benim gördüğün yazdığın/söylediğin en doğru düzgün ve güzel şey bu olabilir :D. Hele o ikinci paragraf.. Yavrum benim :). Tamam ya, belki vardı 1 2 tane daha güzel şey..
Özel mesaj atacaktım ama dedim herkes görsün yani.. Çok eli yüzü düzgün bir eleştiri, benim senin eleştirine notum 8/10, eline sağlık.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Kurt ve geçiş olayı çok başarılı olmuş, tebrikler
After Effects Blog | http://www.sinankaracam.com
http://videohive.net/user/dijihane/portfolio?ref=dijihane
film sade bir sembolik-metaforik anlatım üzerinde kurgulanmış. kalitesi ortalama üstü. ancak gümüş kutuya koyup saklanacak bir film değil. şimdi beni etkiledi. ama üç ay sonra hatırlayıp tekrar izlemek isteyeceğimden emin değilim.
.......
senaryo çok harika değil ama bence biraz fazla yükleniliyor sanırım filme. 😀 tabi bunda 3 yıldır uğraşılıyor sanırısı da etkili sanırım. bence bir ilk filme göre gayet iyi. zaten başyapıt da olması gerekmiyor. yönetmenin naptığını bildiği belli. evet senaryo daha iyi olabilirdi ama çok büyük laflar etmeye çalışıp altında kalan o kadar senaryo varken ilk film için iyi bir film olmuş.
Biri daha 3-5 yıl derse siteden banlayacaklar he demedi demeyin 😀 Adamlar 15 defa açıkladılar yahu. Senaryo konusuna da ben girmemeye karar verdim. Bir tema üzerine yazılan filmler vardır bir de konu-hikaye üzerine. Bu daha çok tema üzerine yazılan bir hikaye. Bu tür filmlerde de diyalogdan ve akıştan daha çok görsel anlatım üzerine durulur ve bence film de bunu başarıyor.
Ayrıca kısa filmlerde de senaryoların konu yerine tema işlemesi daha hoşa giden bir durum (En azından benim açımdan). Hem Düd'ün dediği gibi (Sanırım o demişti, başkası dediyse de kusura bakmasın) diyalog yerine görsel anlatımın ağırlık kazanması filmi evrensel hale getiriyor hem de 10-15 dk'da hikaye/konu üzerine çekilen filmler o etkiyi veremiyor (En azından benim açımdan). Yani giriş-gelişme-sonuç devreye giriyor o vakit, 10-15 dk'lık sürelere onları sığdırmaya çalışınca da işin içine çekemiyor, filmin atmosferine giremiyorsun.
Bu açılardan ben yapılan işi başarılı buluyorum. Yani isteyenler şimdi birçoğumuzun ilahı olan diğerlerinin de çok iyi yönetmen gözüyle baktığı Christopher Nolan'ın Doodlebug adlı kısa filmini izleyebilirler Youtube'dan. Christopher Nolan bile kısa filmde konu-hikaye yerine bir tema seçmiş kendisine işlemek için. Ben de çektiydim böyle bir şeyler okul için hatta silmediysem bir yerde duruyorsa üstünden bir geçerim buraya da koyarım ki biraz da bana sokuştursunlar diye 😀 Ben de milleti az darlamadım buralarda. He ama şöyle üstünden bir daha geçmeden olmaz, okula verdiğim leş gibi haliydi. Ödev vermem vermem diye son 2-3 güne girdim, sonra hadi çekeyim dedim. Akşam ve sabah çektik o günün akşamı kurguladım okula verdim ödev niyetine.
eleştirinin dozu önemli, eleştirende eleştirilende yanlış anlaşılabilir. "Sokuşturmak" diye bir olay kabul etmiyorum ben, uslubunu aşmamak kaydı ile tabii... Bir kez bu durumu ortadan kaldıralım, ikinci kısımda bu filme gelirsek sevmek ya da sevmemek zorunda değiliz ama sanırım filmde çalışan arkadaşların bu forumda da çok tanınması biraz farklılık yaratıyor, seyreden acısından da beklenti yukseltiyor olabilir. Eleştiri denilince olumsuz olarak algılamamak gerekiyor hemen, hoş iltifatlar da eleştiridir aslında. Filmde eksiklikler olabilir, olacaktır da ama dediğim gibi forumdan tanıdığımız - yaptıkları yorumlara, verdikleri bilgilere saygı duydugumuz bir suru adam aynı filmde çalışında bence beklenti %100 artıyor yazılanlardan net anladığım bu...
Bir anlamda sanırım filme eleştiri yazmak çok zorlaşıyor, çünkü teorik bilgileri, foruma ve kısaya emekleri çok geçmiş olan arkadaşlar bir film yapınca biraz da algıda seçicilikde artıyor. Bu sebeple ben daha önce yazdığım mesajı okudum filmi bir kaç defa daha izledim. Ayrıca "Christopher Nolan" örneğini dığru bulmuyorum, senin başarının ya da başarısızlığının bir kanıtı başka birinin işleri olmamalı . Sen "Christopher Nolan" ve kısa der örnek verirsen ben bunun karşısına en az 10 adam sayabilirim...
kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....
Toplu gösterim çok iyi olurdu, şöyle sanat cafe tarzı birşey olsa herkes orada filmini ilk defa gösterime sunabilse ve canlı olarak eleştirileri ilk ağızdan alsa. Off off hayallerimden birisi işte naparsın 🙂
Bu harika bi fikirmiş
Ben sana sinema yapma demiyorum. Yap ama hobi olarak yap!!
bu arada bi şey söylemek istiyorum, forum daha hareketli artık, Taraflı Bölge mi bağlamıştı forumun kısmetini bakalım, FF'nin önü açık artık arkadaşlar 😀
bu arada bi şey söylemek istiyorum, forum daha hareketli artık, Taraflı Bölge mi bağlamıştı forumun kısmetini bakalım, FF'nin önü açık artık arkadaşlar 😀
kendi filmleri ya geliyolar hemen 😛 bizim filmimize bu kadar yorum olmasın protesto edicem 😀
valla öyle ilkersn 😀
umarım sen de bol eleştiri alırsın, bak Görkem'e de öyle dua etmiştim kabul olmuş görüyor musun 😛
aynı duayı kendime de yapıyorum 😀
Bi ara Barış'ın stilinde takılıp görüntü yönetimi olmamış yazıp kaçayım dedim ama sonra gönlüm el vermedi.
Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Ben görüntüleri ve filmin teknik kısmını çok beğendim, fakat ne yazık ki hikaye beni de çok etkilemedi. Görkem'le yüzyüze gelemedik hiç hatta diğer arkadaşlarla da gelemedik ama bi kaç yıldır forumdan olsun diğer sosyal platformlardan olsun az çok, iyi kötü kendileri hakkında fikir sahibiyim. Görkem'in söylemlerindeki yaraya parmak basma durumu filmde de var ve gayet iyi anlatılmış. Ama bi şey eksik gibi geldi bana ne olduğunu bulamadım. Çok mu uzun tutulmuş, ya da başka şekilde anlatılabilir miydi karar veremedim.
Bu arada Görkem'in ilk filmi olmasına rağmen benim 6 kısa filmimin hepsini döver. Zira benim henüz işte budur dediğim bir filmim olmadı, hep bi şeyler eksik kaldı.
Neyse çok uzatmıyım. Filmin yapım ekibine bakınca beklentilerin bu denli yüksek olmasını çok normal buluyorum. Her biri farklı konularda bilgi ve fikir sahibi. Diğer işlerinizde başarılar diliyorum.
Dip not: Filmin ses efektlerini çok lezzetli buldum.
eleştirinin dozu önemli, eleştirende eleştirilende yanlış anlaşılabilir. "Sokuşturmak" diye bir olay kabul etmiyorum ben, uslubunu aşmamak kaydı ile tabii... Bir kez bu durumu ortadan kaldıralım, ikinci kısımda bu filme gelirsek sevmek ya da sevmemek zorunda değiliz ama sanırım filmde çalışan arkadaşların bu forumda da çok tanınması biraz farklılık yaratıyor, seyreden acısından da beklenti yukseltiyor olabilir. Eleştiri denilince olumsuz olarak algılamamak gerekiyor hemen, hoş iltifatlar da eleştiridir aslında. Filmde eksiklikler olabilir, olacaktır da ama dediğim gibi forumdan tanıdığımız - yaptıkları yorumlara, verdikleri bilgilere saygı duydugumuz bir suru adam aynı filmde çalışında bence beklenti %100 artıyor yazılanlardan net anladığım bu...
Bir anlamda sanırım filme eleştiri yazmak çok zorlaşıyor, çünkü teorik bilgileri, foruma ve kısaya emekleri çok geçmiş olan arkadaşlar bir film yapınca biraz da algıda seçicilikde artıyor. Bu sebeple ben daha önce yazdığım mesajı okudum filmi bir kaç defa daha izledim. Ayrıca "Christopher Nolan" örneğini dığru bulmuyorum, senin başarının ya da başarısızlığının bir kanıtı başka birinin işleri olmamalı . Sen "Christopher Nolan" ve kısa der örnek verirsen ben bunun karşısına en az 10 adam sayabilirim...
Yani forumda tanınıp tanınmamasını pek çok sallamam açıkçası. Yani hatta Görkem'le de 3-5 defa takıştığımız durumlar da olmadı değil diye hatırlıyorum. Ben fikrimi dedim iyi veya kötü demedim. Senaryo'yu beğendim veya beğenmedim demedim. Sen daha önce bir şey yazdın mı yazmadın mı onu da bilmiyorum ben öyle rastgele 3-5 arkadaşın yazısını görüp yazdım bunu. Bir temaya göre yazılmış bir senaryo, anlatmak istediklerini görsel yolla iyi vermişler. He anlatmak istedikleri anlatmaya veya anlamaya değer mi orası tartışılır ama benim içinde yer almak istemediğim bir tartışma olur bu.
Christopher Nolan örneğine gelirsek eğer, sen karşısına 10 tane koyarsın, ben 100 tane koyarım. Ben doğru yol budur demedim, demem de. Sadece bu eleman da yapmış ona da sallayın o zaman anlamında dedim. Hee tabi dünyada sinemaya çok emekleri geçmiş biri yapınca algıda seçicilik oluyor olabilir...
Bi ara Barış'ın stilinde takılıp görüntü yönetimi olmamış yazıp kaçayım dedim ama sonra gönlüm el vermedi.
Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Ben görüntüleri ve filmin teknik kısmını çok beğendim, fakat ne yazık ki hikaye beni de çok etkilemedi. Görkem'le yüzyüze gelemedik hiç hatta diğer arkadaşlarla da gelemedik ama bi kaç yıldır forumdan olsun diğer sosyal platformlardan olsun az çok, iyi kötü kendileri hakkında fikir sahibiyim. Görkem'in söylemlerindeki yaraya parmak basma durumu filmde de var ve gayet iyi anlatılmış. Ama bi şey eksik gibi geldi bana ne olduğunu bulamadım. Çok mu uzun tutulmuş, ya da başka şekilde anlatılabilir miydi karar veremedim.
Bu arada Görkem'in ilk filmi olmasına rağmen benim 6 kısa filmimin hepsini döver. Zira benim henüz işte budur dediğim bir filmim olmadı, hep bi şeyler eksik kaldı.
Neyse çok uzatmıyım. Filmin yapım ekibine bakınca beklentilerin bu denli yüksek olmasını çok normal buluyorum. Her biri farklı konularda bilgi ve fikir sahibi. Diğer işlerinizde başarılar diliyorum.
Dip not: Filmin ses efektlerini çok lezzetli buldum.
seni böyle canlı canlı görünce heyecanlandım hea, hep eski mesajlarını görüyordum 🙂
not: tartışmaya gerek yok arkadaşlar, yani bir tartışma olduğundan değil de nasrettin hoca hesabı takılayım dedim 🙂