"Starfucks" ve bir genç kız üzerinden kapitalizm hakkında bir şeyler.
Birkaç tane festivalde de gösterildi.
Kamera arkasında bir tek beni varım filmde, senaryo, sinematografi, sanat yönetimi, reji, kurgu...
[vimeo] http://www.vimeo.com/12720327 [/vimeo]
Kapitalizmin parasal alışkanlığına, bağımlılığına, tatminsizliğine, standartlar arası uçurumuna, yeri geldiğinde acımasızlığına ve hor görmesine vs vs vs... Kahve temasını kullanarak verdiğin msjlar bunlar... Film bunları vermede başarılı mı başarılı... Daha iyisi de olabilirdi.
Ama bilmiyorum, bu msjların verildiği, anlatıldığı, dillendirildiği çokça oluyor zaten. Artık daha farklı durumlarla bu msjları vermeli ya da illa kapitalizm ise derdimiz, daha başka durumları dillendirmeliyiz. Çok daha başka yollarla anlatmamız lazım.
Neyse fazlaca ekonomik sistem konuştum ya da birşey anlatmadan geveledim...
Tebrikler...
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Kapitalizmi böyle basite indirgemeniz ve bir marka üzerinden kötülemeniz açıkcası oldukça bayağı bir tat bıraktı bende.
Markayı seçmeden önce düşünmenizi tavsiye edebilirdim..
http://www.starbucks.co.uk/en-GB/_Social+Responsibility/ " onclick="window.open(this.href);return false;
http://starbucks.co.uk/en-GB/_Social+Responsibility/Starbucks+Ethical+Sourcing+-+Starbucks+UK.htm " onclick="window.open(this.href);return false;
http://www.starbucks.com/responsibility " onclick="window.open(this.href);return false;
"Starbucks™ Shared Planet™, kahvemizin, sorumlu üretim ve etik ticaret anlayışı ile tedarik edilmesidir. Bu, kahvelerimizin çevreye duyarlı, sosyal ve ekonomik açıdan sürdürülebilir ilkeler doğrultusunda yetiştirilmesi konusunda bizimle aynı değerleri paylaşan üreticilerden ve tedarikçilerden gelmekte olduğunun bir ifadesidir. Kahve alım ilkelerimiz kapsamında işbirliği yaptığımız kahve tedarikçilerimiz bağımsız üçüncü kuruluşlar tarafından onaylanmışlardır.
Starbucks™ Shared Planet™ aynı zamanda çevre koruma mücadelesinde dünyanın en etkin sivil toplum kuruluşlarından Conservation International ile 1998 senesinden beri süren ve iklim değişikliğini kapsayacak bir anlaşma ile yeni bir boyut daha kattığımız işbirliğimizi de temsil etmektedir. Amacımız, birlikte kahve yetiştirilen bölgeleri tehdit eden iklim değişikliğine karşı kahve yetiştirilen bölgelerdeki ormanları korumak ve kahve çiftçilerinin hayat kalitelerini yükseltmek için onlarla beraber çalışmaktır.
Sorumlu Üretim
"Sorumlu üretim", kahve üretiminin kahve yetiştiren çiftçilere, toplumlarına ve çevrelerine olumlu yönde katkı sağlayacak şekilde yapılması anlamına gelmektedir. Bu anlayış çerçevesinde, doğal kaynakları koruma altına alan, sürdürülebilir tarım uygulamalarını kullanan, biyoçeşitliliği koruyan ve zirai ilaçların kullanımının asgariye indirilmesine çaba sarfeden çiftçilerle ile çalışmaktayız.
Conservation International, çevre koruma mücadelesinde dünyanın en etkin sivil toplum kuruluşlarından biridir. Starbucks Coffee olarak, 1998 yılından beri Conservation International ile birçok zengin türe ve çeşitli kültürlere ev sahipliği yapan kahve yetiştirilen bölgeleri koruma altına alma ve kahve çiftçilerinin hayat kalitesini yükseltme amacını taşıyan bir işbirliği içerisindeyiz."
Bazı markaları karalamak bu kadar kolay olmamalı, biraz ağır olabilir ama yüksek kar oranları olan ve sektörde belirli yerlere gelmiş markaları sırf sizin sevmediğiniz kesim kullanıyor diye kötülemek çok saçma bir politikadır.İçemiyor veya içmiyor olabilirsiniz, ama ön araştırma yapmadan (ki yapılmadığını varsayıyorum) böyle "parmakla göstermek" mantıklı değil.
Starbucks yerine (ki espri olayını tshirtte görüp kahveci yapalım kapitalizmi dediğinizi sanıyorum) Mc'Donalds, Burger King, KFC, Pizza Hut gibi şeyleri koyacaktınız..
Kapitalizm diyince akla ilk gelen Mc'Donalds olmasına karşın kaybın veya başarısızlığın mümkün görülmediği büyük sektörlerde yavaş yavaş da olsa insana ve çevreye karşı yapılan özeni görmezden gelmek saçma..
Bunlardan binlercesini çekip çıkartabilirim google'dan, zaten böyle fikirlerde google'a yazıp "aa.. evet bazı insanlar photoshop ile bazı şeylere karşı olduklarını göstermişler, bizde karşı çıkalım o halde" diyerekten hazırlanmış videolardan öteye gidemiyor, yeri geliyor STV okuyan üniversite öğrencisinin hocasına verdiği videoartta "kalabalıklar içinde alabalıklar, toplumun çöküşü, entropisini, kapitalistanbulu anlattım, sanatçıyım" demek için çektiği ukalaca şeyler oluyor...Ben hiç samimi bulmuyorum bu çalışmayı.
*our AC-130 in the air
Hemen üstteki yorum fazlaca saldırgan, saldırabilir kişiliğin getirisi olarak da sığ. Filmde starbucks sadece anamalcı şirketlerin bir sembolü durumunda, direk o markayı kötülemek gibi bir amaç gütmüyor, zaten biraz düşünüldüyse de bu konular üzerine, starbucks markasından ötesi olduğu görülecektir. Film olabildiğince direk ve basit bir anlatım içersin istedim, çünkü 45 yaşındaki teyze de anlayabilsin diye yaptım bunu. Anlıyorlar da.
Bir diğer ayrıntı, durum düşündüğünüz kadar basit ya da starbucks broşürleri üzerinden bir argüman oluşturulacak gibi bir şey değil. Her şeyin başında düşünülmesi gereken starbucks niye bu kadar poposunu yırtıyor "shared planet" gibi broşürleri, tükkanlarında "doğayı sev çiftçiyi koru" tarzı söylemleri büyük büyük panolara asarak...
Kahve dünyada petrolden sonra en çok kar getiren ürün ve bayağı bir dümen dönüyor kahve üzerine. Gerekli dökümanı bunun üzerine yapacağınız araştırmalarda bulabilirsiniz, anlatamayayım ben uzun uzun. Yok ben tembelim derseniz bu da var;
http://www.blackgoldmovie.com/ " onclick="window.open(this.href);return false;
Ayrıca ben starbuckstan caramel frappuccino içmeyip, burgerkingten double whooper cheese de yemiyor değilim. Gelenekselci tutum elbet zamana yenilecektir... Bir şey yapıyorsak bilinçli yapalım. Tanrının varolduğundan emin olup ona kul köle olmayı kabul etmemek gibi bir şey bu.
Film hakkında yapılacak çok yorum var aslında. Her hangi bir kareyle ilgili, herhangi bir açıyla ilgili yorum yapılabilir fakat çok daha büyük bir hata var.
Öncelikle belirteyim, hayatı boyunca Starbucks'la bir ilgisi olmamış bir insanım. Birincisi, kapitalist sistemin bu kadar basitçe eleştirilmeye çalışılması bana çok absürd geliyor, çünkü sistem basitçe böyle işlemiyor. Onlar satmak için ellerinden geleni yapıyorlar, ki buna bardakların tutulmasına yarayan o ufacık kağıtlar da dahil, onların üzerindeki ağaç figürleri de. Tamam Black Gold filmi bir çok şey anlatıyor ama aslında pazarlama stratejisi bu kadar basit değil. En basitinden adamlar bir bağımlılık için uğraşmıyorlar. Daha çok imaj ve ortam satıyorlar. Yani kızın gidip elleri titreyerek, müptelaymışcasına kahve istemesi en basit yanlış. Şimdi bana Amerika'da böyle değil ama da diyebilirsiniz. Türkiye için politika bu. Gazetenizi okuduğunuz, nezih bir ortamda kahve içmek. Anavatanındaysa daha fazla satmak üzerine kurulu. Bunun en kolayca farkedileceği şey de fiyat listesi. Yani Amerika'da her gün içseniz bütçenize zarar vermeyecek, minimum fiyatla "sürümden kar etme" (Türkçe bir tanımla) politikası varken, Türkiye'de bu imkansız olduğundan az satıştan maksimum kar hedefleniyor. Yani film burada Amerikan sistemine yakın "al ve git" mantığı güderken, bir taraftan da Türkiye'deki sisteme yakın, fazla para almak amacını anlatıyor gibi geliyor. En büyük çelişki burada.
Bunlar benim kişisel çıkarımlarım tabi...
Asıl en başta bahsettiğim hata da logo ve ismin çok rahat kullanılmış olması. Normalde bir harf değiştirseniz ne olduğu belli olsa bile kullanılabilir. Hukukçu arkadaşlar varsa daha iyi bilirler fakat, film hem Starfucks hem de Starbucks diye 2 marka sunuyor gözümüzün önüne ve ne hikmetse Starfucks sadece elemanın önlüğünde görülebiliyor. Ayrıca eleman burada Starbucks'ı simgelediğinden ve cüzdana falan göz diktiğinden dolayı Starbucks "evil company" olarak gösteriliyor. Çok bariz bir şekilde hem de. Bu da Starbucks'a kendisini savunacak gücü veriyor. Dünya çapında bir şirket olsa da Starbucks, daha önce belgeseller filmler çekilmiş olsa da üzerine, ürünlerin önemsiz olduğu, marka değerinin ağır bastığı dünyada size istediği gibi dava açabileceği anlamına geliyor. Ve o kadar aşağılanıyor ki marka değeri, davayı açtığı zaman hani böyle komplo teorilerine falan gerek yok, çatır çatır kazanabileceği bir dava.
İki cümleyle geçiştirdim ama marka değeriyle ilgili olarak "No Logo" isimli kitabı tavsiye ediyorum.
Bununla uğaşırlar mı bilmem ama hukuki yollara başvursalar canınızı yakarlar. Film bizim eski eroin filmlerinin bir kahveci parodisi gibi. Burada ciddi bir eleştiri yapılmış diye düşünmek zor. Eleştiri varsa da bizim eroinmanlı yeşilçam filmlerine var gibi.
Film, film olarak fena olmamış ama Starbucks'ı kötülemekten daha çok onların reklamı gibi olmuş bana göre. Daha doğrusu kapitalizm eleştirisinden ziyade Starbucks'ın marka bilinirliğini artıran bir sonuç çıkmış ortaya. Birkaç sorum olacak sana: Bu filmden ne bekliyordun ve sonuçta nasıl bir filmin çıktığını düşünüyorsun? İnsanların filmi izledikten sonra nasıl tepki vermelerini bekliyordun, nasıl tepki verdiler? Acaba bu filmi izledikten sonra Starbucks içmeyi bırakanlar veya kapitalizme karşı bilinçlenip kendi kendilerine soru sormaya başlayanlar oldu mu? Bu konuda sana bir geri dönüş oldu mu bizimle paylaşırsan sevinirim, tüm bunları merak ediyorum gerçekten. Mesela benim üzerimde sadece marka bilinirliğini artırdı ama başkaları üzerinde farklı etkiler bırakmış olabilir. Şu anda kahve içmeye gidecek olsam Starbucks a giderim çünkü filmde gördüğüm kadarıyla o kadar güzel ki onların kahvelerini içtikçe içesin geliyor. Bağımlılık yapıyor resmen. Ünlü bir reklamcı şöyle demiş " Hakkımda istediğinizi yazabilirsiniz, tek şartım var o da adımı doğru yazmanız". Starfucks denmesi bile Starbucks için bedava reklamdan başka birşey değil.
YUkarıdaki yorumlara yakın biçimde işin politik, eleştirel tarafını yeterli bulmadım ben. Kapitalizm üzerine yapılacak eleştiriler bu örnekteki gibi kabaca ve direk bir tavırla yapıldığında hoş durmuyor.
Ki, "hangi şirkettir ki, müşterisinin ona ihtiyacı, onun müşterisine ihtiyacından fazladır, işte o şirketin allah bin türlü belasını...." fikrinde biriyim ama filmdeki kız gibi insanları kendisine müptela eden/edebilen herkese şahsen ben hayranım. Ben ilkokuldan beri MFÖ dinliyorum. Aynı şey. Kız başka bir kahve içiyor, tiksiniyor ondan. Ben de Gülben Ergen'in o rezalet sesini duyunca tiksiniyorum. Aynı şey.... Bu nasıl bir yergi? Aksine övgü. Ortaya bir ürün çıkarıyorsunuz ve insanlar buna bayılıyor. Dream Theater'ın yeni albümünü almaya, bir eroinmanın uyuşturucu almaya gitmesi gibi gittiğimi itiraf ederim rahatlıkla. Şİmdi Dream Theater kahrolası kapitalist düzenin bir şirketi mi? Chris Nolan'da öyle o zaman. Ferrari? Uuuu! Lanet olasıca firma.... Hatta Karaköy kurufasülyecileri hepten yansın. Bir giden bir daha gitmiyor mu? İşini her iyi yapan lanet düzenin bir parçası mı?
Böyle birşey yok. Bu film fikirlerini yanlış yollardan vermeye çalışıyor ve amacına ulaşamıyor. Bu filmi yapan arkadaşla ben temelde aynı fikir ve yaklaşımdayım günümüz ekonomik düzenine karşı. Ama bu film fazlaca üstünkörü.
Starbuck müşterisi sayılmam çünkü zaten pek kahve tüketen biri değilim. Kalabalık mekanlardan da hiç hazzetmem. Toplasan 3-5 kez starbuck kahvesi içmişimdir ama gerçekten de lezizdi işleri. Neden starbuck bu filmde şer odağı olmuş ki? Günümüz kapitalist dünyasında kesinlikle ve kesinlikle en büyük 2 şer odağı vardır: Bankalar ve medya. Bunları odağa alan bir film yapmak çok daha mantıklı oludu.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Bu filmi değerlendirirken starbucks'ı hiç önemsemedim. Ortada temsili olarak kullanılan kahve üzerinden bir anlayış dillendirilmeye çalışılmış. Bunu yaparkenden çok sade ve basit bir anlatım olduğu filmin her saniyesinde belli oluyor. Mevzusu Türk Kapitilizmi üzerine olduğu da haliyle ortada zaten.
En kötünün ucuz olduğu, en iyininde çok pahalı olduğu ve hep daha fazlasını isteme gibi bir durumlada desteklenmiş.
Zaten kafa karıştıran, farklı bir anlatım, değişik olayları anlatım gibi durumlar yok ortada... Belki bu yüzden starbucks konusu bu kadar değerlendirilmeye alındı. Göze batan taraf oldu.
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Peki finalde ne oldu?
Öncelikle emeğinize sağlık diyeyim, yorumlara karşı sanırım biraz alıngan davranacaksınız ancak gerçekten tüm yorumlara yapıcı bi gözle bakarsanız sizin için çok yararı olacağı kanaatindeyim. Politik konulara yeterince girilmiş o yüzden ben girmeyeceğim. Oyunculukarla alakalı, evet oyuncuların seslerinin olmadığı bi film olduğu için jest ve mimikler önemli ama sanki biraz fazla kullanmış gibi... Özellikle kız "kaç para" diye sorarken çok abartı geldi gözüme. Belki oyuncuların geçmişinde tiyatro vardır ordan öyle alışmışlardır...
satrfucks ta çalışan zebani altınvuruş yapan müşterisini gördükten sonra oh oh cehennemimize bi insancık daha katılıyo zuhahah edasıyla gülmektedir, sonu ruhanidir
why so serious?
Peki finalde ne oldu?
Marx'ın dediği oldu... Bir sonraki gelir ücretini alana kadar, kahveyi ve temel ihtiyaçlarını alacak parası kalmadı...
Bir nevi kapital ürün bağımlılığı... Ama bu filmi tek ürün kahve üzerinden vermeye çalışılmamış. Yani tüketime girecek tüm ürünler kahve temasıyla nitelendirilmiş. Burada indirimli ürünler, giyim (bir kıyafeti yılda bir kez giysen bile değişik renk ve desende dolabında olması gibi), bilinçsiz tüketim, kaliteye daha fazla vermeyi kabullenme, bazı ürünlerin tüketiciye zorla alınmasını sağlama ve bağımlılık yaratma gibi msjlar bu kahve temasıyla nitelendirilmiş.
Bilemedim şimdi acaba bu sistemin değerlendirildiği ortamlarda çok bulunduğumdan dolayı mı bu kadar geniş algıladım...
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Filmi izlemeden önce yorumları okumuş bulundum.Yorumların etkisinde kalmamaya çalışarak filmi izledikten sonra kendi kafamda daha başka yorumlar da oluştu.
İzlemesi keyifli,temposu akıcı bir film idi bence.Bu yönüyle teknik açıdan sorun bulabilecek kadar işin ustası değilim.Işığıyla,rengiyle film olarak benim hoşuma gitti diyebilirim.
Anlatılmak istenen şey belli bir marka üzerinden verilirken aslında riskli ve tehlikeli bir iş yapılmış.İlk bakışta sanki belli bir marka hedef alınıyor,rezil rüsva edilmeye çalışılıyor gibi bir görüntü var.Bunu yaparken istemeden reklam da yapılıyor maalesef.Tabi bence,anlatılmak istenen şey kesinlikle bu değil.Ve bu marka sadece bir sembol.İşte bu bakımdan kullanılan sembol daha bir muğlak,buğulu bırakılsaymış sanki daha şık olacakmış diye düşündüm.
Ana temayı,sadece belli bir markanın,ürünün değil;yaşam tarzımızın,alışkanlıklarımızın,tüketim anlayışımızın nasıl esiri olduğumuzun ve bizi sömürmelerine nasıl izin verdiğimizin hikayesi olarak anladım ben.Bu esaret öyle bir şey ki her alanda,her konuda bizleri etkisi altına almış bir bakıma.Mutluluğu tüketim alışkanlıklarımızda arayışımızın ve yine bu nedenle tatminsizliğimizle kısır döngü içinde mutsuzluğa mahkum oluşumuzun hikayesi olarak algıladım.
Kapitalist düzenden dem vurmak için ismi lazım değil firmanın kullanılması beni de biraz düşündürdü.
Bir arkasaşımın yorumu hoşuma gitti. "Onlarda diğer firmalar gibi ürünlerini ön plana çıkarmak istiyorlar".
Sonuç olarak dilediğimiz marka, firma ya da kurumla bağ kurabiliriz ve bu durum onların bizi sömürüyor olduğunu göstermiyor.
Yapım hakkında ise şunları söylemek isterim ki; oyunculuklar iyi değildi ve malesef film içerisindeki bazı atmosferlerin derdini anlatmak konusundaki adımlarını engelleyen şey yine oyunculuklardı.
Gel abi sen oyna mantığından sıyrıldığınız an düşüncenizi daha iyi yansıtmanıza yardımcı olacak kişilere sahip olacağınızdan eminim.
Son olarak kapitalist düzene karşı duruş şeklinizi göstermek istiyorsanız eğer başka bir yol bulun. Daha kapsamlı ve gerçek bir yol. Bu firmaya saldırmaktan ve malesef varolmayan birşeyi varlık olarak göstermekten daha ileriye gidememişsiniz.
Yolunuz açık olsun.
What the hell are you doing on there!
Strabucks'da çalışan eleman, bodrum'dan komşumdu benim. 😀
Tek burası ilgilendirdi.
Yine de elinizee sağlık.