Forum

Organize Amcalar
 

Organize Amcalar

11 Gönderi
8 Üyeler
0 Reactions
3,587 Görüntüleme
(@sadoline)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Organize Amcalar; bizim ilk ciddi (çalışma performansı olarak) kısa filmimiz olduğu için yorum ve eleştirileriniz benim için çok önemli arkadaşlar. mafya özentisi olduğu gibi bi önyargıya kapılmadan izlemenizi isterim çünkü farklı bir yerde. şimdiden teşekkür ederim...

http://www.vimeo.com/675711

 
Gönderildi : 09/02/2008 4:31 pm
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

Çok beğendim sadoline. Elinize sağlık.
Mesajınız yerine ulaşıyor. Tebrikler.

 
Gönderildi : 09/02/2008 5:14 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Fazla uzun olmuş...
Biraz ışık sıkıntısı var...
İşkence sahnelerini biraz daha etkileyici yapabilirdiniz. Paralel kurgu pek iyi olmamış, etkileyiciliği azaltmış.

Yani orada yapmak istediğinizi anlıyorum. Çelişkiyi vermek amacındasınız. Fakat iki sahne müziksiz ve daha etkileyici bir görsel anlatımla verilseydi o zaman paralel kurguya da itirazım olmazdı.

Televizyon sahnesi ise, biraz fikir olarak kolaya kaçmış. Yani illa vurgulanmasına gerek yok. Hele Godfather seçimi bana kalırsa eleştirilebilecek de bir seçim. Hiç olmasaydı daha iyi olurdu...

Ama eğlenceli, gülümseten bir senaryo...
Tebrikler!

 
Gönderildi : 09/02/2008 5:50 pm
(@sadoline)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

arkadaslar gun boyu disardaydim yeni geldim.. payitaht ve kezzap arkadaslarima cok tesekkur ederim.
iskence kismini cok derine inmeden yuzeysel gecmek istedik acikcasi.. ama paralel kurgularda istedigimizi veremedik sanirim...tv sahnesinde de aslinda film secimine ozen gostermedik elimizde godfather vardi ama mesele filmden cok duyarsiz ebeveyn diye dusundum bu yuzden filmi hedef gostermek istememistm aslinda.

 
Gönderildi : 10/02/2008 1:31 am
(@schizoid)
Gönderi: 34
 

sadoline, bence de oldukça başarılı olmuş..
yalnız işkence sahnesinin bi yerinde kullandığınız müzik daha uygun olabilirmiş geldi bana.. yine de kötü değil tabi o müzik de..
tebrikler..

'abesle işgal' müzik ve video projesi
http://abesleisgalproject.blogspot.com

 
Gönderildi : 13/02/2008 5:51 am
(@ercin)
Gönderi: 0
 

Film, senin de tanımladığın gibi feci bir kara mizah. Açıkçası olayın vahametini böylesi bi anlamda anlatmaya çalışmak hoş olmuş.

Kezap'ın vurguladığı gibi filmde, paralel kurgu ters tepmiş. tabiki yerinde ve zamanında kullanıldığında çok etkileyici bir anlatım biçimi.. fakat üzerine daha fazla yoğunlaşmak gerekli aksi takrdirde anlatımı yoğunlaştırmaktan öte dağıtabiliyor. bu dağılmanın en önemli sebebi belki de anlatılanın süresinin çok uzun olması ve yahut görüntünün ve renklerin bütünlüğünün sağlanamamış olması. ama güzel bir risk almışsın, sorun yok, en azından korkmadan denemişsin.bir daha ki hedefi on ikiden vuracaktır eminim.

ayrıca rahatsız olduğum nokta ise zoom out ve in lerin bu kadar fazlaca kullanılması. açıkçası seyircinin dikkati dağılıyor ve dolayısıyla mevzuya odaklanamıyor. seyirciye kameranın varlığını çok da fazla hisettirmemek gerek. gerçi bazı zamanlar bunu hissettirerek seyirciye fevkalade bi haz aldırabilirsin ama bunu doğru zamanda ve doğru yerde çok seçici bir şekilde yapmalısın.

son olarak mevzuyu çok beğendiğimi fakat filmin bu niteliğe uygun bir şekilde çekilmediğini söylemeliyim. sanki filmin üzerine çok düşülmemiş ve özenilmemiş gibi geldi bana.bunu diğer sahnelere nispeten işkence sahnesinde daha az hissettim. yani en başarılı çekilmiş sahneler işkence sahneleri. böylesi hataları herkes yapıyor, bunlar aşılmayacak şeyler değil. biraz daha fazla özenle çok iyi işler çıkarabilirsin.

zamanına ve emeğine sağlık sadoline.

 
Gönderildi : 13/02/2008 6:47 am
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

kezzapın aksine sorguda ki ışık kullanımını beğendim ama uzunluk konusunda hem fikirim 3 dakikalık bir filmmiş bence. Ayrıca benim kalıplarıma göre "kara mizah" türüne girmiyor. Bilmiyorum tekrar elden geçirir misin ama 3 dakikaya falan insew godfather teması ilede hoş film olur. bizim festivale bekleriz. (bkn.kisadanhisse.com)

 
Gönderildi : 13/02/2008 12:46 pm
(@sadoline)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

eleştirileriniz için çok teşekkür ederim arkadaşlar her kelimesi benim için çok önemli zira..

uzunluğuna el atıcam hakkaten uzun olmuş açıkçası "kıyamadım".. görmemişin bi işkence sahnesi olmuş hesabı:)

paralel kurgu da hep ilgimi çekmiştir bu yzden ısrarla kullanmaya çalıştım daha etkili kullanabilirim umarım.

son olarak elimi vicdanıma koyduğumda işkence dışındaki yerlerde hiç özenmediğimizi itiraf ediyorum yine zaman sorunu ve yetiştirme çabasıyla gelen sabırsızlık...
zaten sabır olayını hallettiği zaman ürettiği filmler çok daha kaliteli olabiliyor insanın...

festivale de tabiki yollamak isterim abi sana mailden sorduğum konuları hallettikten sonra...

 
Gönderildi : 15/02/2008 3:41 pm
(@akn673)
Gönderi: 0
 

Abi öncelikle jenerik kısmında organize ve amcalar kelimelerini ayrı ayrı fontlarla yazmamalısın bence.İsimlerin ekrandan silinişleri de keza öyle.Daha sade yaparsan daha güzel olacağını düşünüyorum.
Film uzun tutulmuş 3-4 dk.yı aşmayacak bir filmdir bence de.beetlejuice a katılıyorum.
En çok takıldığım nokta müzikler oldu.İşkence sırasında bir anda ilahiye benzer bir şekilde gelen müzik adamın kurtarılacağı gibi bir his uyandırdı,arkadan gelen darbuka tamamiyle alakasız geldi.Daha çok gerilim verebilecek müzikler seçmelisin.
Işık güzel kullanılmış.

 
Gönderildi : 15/02/2008 7:27 pm
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

Öncelikle, "şok" olduğumu söylemek istiyorum. Farklı bir yerde duruyor derken, böyle bir farklılığı kast ettiğini düşünmemiştim. Nereden başlasam bilemiyorum.

Sorgu sahnelerindeki ışık ve atmosfer çok "gerçekçi" ve yerindeydi. Gerçeği neden iki tırnak arasına aldığımı açıklayayım: Malum, hiç mafya sorgulaması görmedim. Bildiklerim ve gördüklerim, filmlerden bana gösterilen sorgu sahneleridir. Dolayısıyla referansım bu. Sen de bunu referans aldıysan sorun yok, teknik anlamda diğer mafya sorgulamalarına benziyor ve bu havayı veriyor. Bazen, sorgulanan babanın sözlerini anlamasam da altyazı imdada yetişiyor. Yeri gelmişken, altyazı ile ilgili de birkaç şey söyleyeyim. Altyazıdaki cümleler ve sözcükler konusunuda biraz pinti davranmak gerekir zira filmi izleyenin bir yandan da altta yazan bir şeyleri okumasını bekliyorsak, bunu hem daha az kelimeyle yapmalı hem de ekranda olabildiğince fazla tutmalıyız. Bu işin standardı en az 3 saniye ekranda kalmasıdır. Arial veya Helvetica yazı tipinde 11 veya 12 punto kullanmaktır. En fazla iki satır ve her satırda da en fazla 36 karakter kullanılması; altyazının da ortalanması izleyicinin yararına olur. Ek bilgi olarak vereyim.

Oyuncu seçiminin hatalı olduğunu düşünüyorum. Baba ve kızı oynayan oyuncular, daha çok abi ve kardeş yaşındaydı. İnandırıcılıkla ilgili bir basamak iniş oldu bu yüzden. Oyunculuklar da göze hiç batmadı. Bunu hem olumlu hem de olumsuz olarak alabilirsin: Ne sırıtan ne de coşan. Müzik kullanımına ise, bu yorumun asıl paragraflarında değinmek istiyorum.

Elimdeki verilere bakıyorum: Bir kız, babasının, onu mu yoksa kardeşini mi daha çok sevdiğini merak ediyor. Bunun için, filmlerde gördüğü mafya babalarına ulaşıyor -bunu nasıl becerebildiğini filmde göstermemişsin, kabulümdür, her şeyi görmek zorunda değiliz, inanmaya baştan gönüllü oturduğumu kabul ediyorum- ve babasını derdest ettirip hakkından gelmelerini, onu sevdiğini söyletmelerini istiyor ve bunu da kumbarasındaki parasıyla ödüyor. Yani sevdiğini duymak istemiyor, sevdiğinin "söylettirilmesini" istiyor. Ezginin Günlüğü'nün bir şarkısında geçer: "Sevdiğini söylesin de yalan olsun." Neyse, böyle bir hizmeti karşılayabilmesi için de uzun zamandır para biriktiyor olması gerek. Şimdi hikâyeyi burada kırıyorum.

1. Kız, sapkın bir insandır. Öyle ki, canından çok sevdiği babasına işkence ettirip, onu sevdiğini söylemesini beklemektedir. Babasının işkenceye ne kadar dayandığı onun umrunda değildir; o, sevildiğini duymak istemektedir. Tek derdi budur. Bu çeşit saplantılı bir çocuk ruhunun, televizyondan beslendiği mafya öyküleriyle kendini yanlış yollara saptırdığına dair eleştirel bir film ise bu, çocuğu, mafyayı ve böylesine düşük değerli bir sevgiyi aynı anda ve aynı güçte yeriyorsa ve "sevgi" olarak nitelemiyorsa, teknik yönden biraz daha çalışılsa iyi bir yapım olabileceğini söylerim. Ama ben, hikâyeyi biraz daha kırmak istiyorum.

2. Kız, sapkın bir insandır ama çiçek ve böcek resimleri yapmaktadır. Doğayı sever, güleç yüzlüdür ve ne zaman onun yüzünü görsek, enfes bir piyano resitaliyle, çocuğun masumluğu içsel dünyamıza işlenmeye çalışılır. Yoksa anlatıcı ve gösterici, bize çocukla ilgili bir ters köşe golü mü atmaktadır? O kadar sevgi doludur ki, babasının onu sevdiğini öğrenir öğrenmez mutluluktan havalara uçar. Bu arada, babasının hâletiruhiyesini pek umursadığı söylenemez. Peki burada yönetmenin bakış açısı nedir? Babasına işkence yaptırmak için mafya kiralayan 12 yaşındaki bir kızın sevgisine, bir yönetmenin bakış açısı ne olabilir? Bir yönetmenin değil, bir insan olarak, biz buna nasıl bakabiliriz? Anladığım kadarıyla, müziğin ve resmin (sanatın beni bu kadar ironik bir kuyuya sürüklediğine uzun zamandır ilk defa şahit oluyorum) yönlendirici etkileriyle, çocukla empati kurmamız bekleniyor. Çocuk "o kadar" çok seviyor ki babasını, tek istediği şey babasının daha çok onu sevdiğini duymak. Daha önce sormuş ama yanıt alamamış. Yani babasının, onu ve kardeşini eşit sevdiğini anlamamış. İnanmamış, inanmak istememiş. Öyle bir süper-egosu var ki, yalnız o sevilsin istemiş. Güzel güzel ev resimleri, güzel bahar çiçekleri yapmış; tutumlu olmuş, babasını verdiği harçlıkları biriktirmiş ve şairene bir şiddetle babasına dünyada unutmayacağı bir yanıt vermiş. Bunu, bir masumluk mitiyle mi destekliyor yönetmen? Farklı yaklaştığı açı, bu açı mı?

Buradaki sapkın sevgi meselesi, benim gözümde, "Ölmeyeee ölmeyeee ölmeyeee geldik" tandanslı tribün ağızıyla eştir. Vietnam savaşı sırasında çok ünlenen bir pankart vardır: "Bombing for peace is fucking for virginity"* Bu kızımızın yaptığını da bundan başka bir şekilde değerlendiremiyorum. Yönetmeni de, bu durumu sadece "göstermediği" ve aynı zamanda bir "taraf" olduğu için yadırgıyorum. Eğer ben yanlış değerlendirmişsem, tartışmak da isterim.

* "Barış için savaşmak, bekaret için s..işmeye benzer"

 
Gönderildi : 19/02/2008 2:02 am
(@sadoline)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

hocam izlemek ve yorumlamak icin vakit ayırmana cok sevindim tesekkür ederim...
alt yazıyla ilgili verdigin bilgiler cok iyi oldu ayar cekecegiz insallah..
filmde kız: yeni neslin görsel etkileyicilerin baskıcı ve puslu atmosferinde ebeveynlerinin ihmal ettikleri "dengeleyici" rollerinden mahrum kalan ve bu savunmasız ortamda dejenere olmakta olan kesimini temsil ediyor.
*kızın yaşının da verdigi dogasından gelen "masumiyeti",
*babasına olan "sevgisi"
*kayıtsız şartsız ulaşmak istediği "hedefi"
bu ücleme arasında zihninin arka planlarındaki karanlık kalmış bölgelere tutulan yanlış ışıklardan dolayı babasının başına geleceklerin çok da farkında olmadan yine ebeveynlerin dolduramadığı karar mekanizmasında kendi üslubuyla ilerliyor.
kafamızdaki bu modeli ve amacımızı tam olarak yansıtabildiğimizden emin değilim başlıca sebebi yeterince vakit ayırmamamız sanırım...

(hafta ici internet imkanım pek olmadıgı icin cevaplarım gec olabiliyor bu yüzden özür dilerim)

 
Gönderildi : 21/02/2008 2:22 am
Paylaş: