bakkaldaki rahatlığa bak kıyamet kopsa umrunda olmucak 😀 çocukta keza öyle ablası ölmüş elemanda tık yok. 😀 ben ne yazıkki pek beğenemedim. daha iyilerini görmek dileğiyle emeğinize sağlık diyorum 🙂

Bana zeki Demirkubuz'un "Yazgı" filmini hatırlattı. Yazgı'da Musa karakterinin aşırı soğuk kanlı kişiliği bu filmde bütün karakterlerde görünüyor. Anlatılmak istenen şey eğer toplumsal duyarsızlaşma ise tam on ikiden vurmuşsunuız. Duyguyu çok iyi aktarmışsınız.
Filmde eksik olan şey belki de birazcık bilgi. Karakterlerle ilgili biraz daha bilgi verilebilirdiniz belki.
Teknik olarak, kadrajlamayı, açıları ve renkleri sevdim. Seste zaman zaman sıkıntı yaşamışsınız ama kötü değildi.
Genel olarak filminizi sevdim ve sıkılmadan izledim. Ellerinize sağlık.

fayrap paylaşmayacaktı daha bunu, festivallere göndermeyi düşünüyordu, ne oldu?

Beklemediğim şeyler olduğu için gerçekten güldüm. Bu devirde film sevmek ve beğenmek artık kolay değil. Klişeler üzerinden giderek kara mizaha güzel bi geçiş olmuş. Yani içerik, konu, öykü kısmı temel olarak iyi. Burada biraz daha geliştirme yapılabilirmiş

Bence doğru bir işleme tarzıyla çok güzel bir film olabilirmiş ama teknik kısımda bazı amatörlükler var. Ses biraz sallanıyor. Kadrajlar yersiz ve bazıları hatalı. Gencin odasında plan zor olsa dahi (ayna ve alan darlığı) bence daha güzel kadrajlar yakalayabilirmişsiniz. Yakın planlar az olmuş. Bakkalın içindeki kadraj farkları anlamsız.

Zaten buradaki filmleri birer öğrenme filmi olarak görme eğiliminde olmalıyız ve bu da bence ileriye doğru atılmış bir adım. Yani doğru yönde ilerleme ama bize düşen de daha çok kusurları gösterme. Bence bugünden sonraki ilk projenizde sesi daha düzgün yapmaya ek olarak kadraj planlaması nedir, neye göre seçilir gibi şeyler üzerinde durun. Bu gidişattan daha güzel şeyler çıkacağına eminim. Olgun bir yaklaşımın çekirdeklerini görmek mümkün ve bu nedenle tekrar tebrikler...

Kendi açtığım başlık altında bu filmden bahsettim, buraya da yazayım, arkadan dedikodu yapmak gibi olmasın 🙂

mamadoly - Ne çok acı var Yeni paylaşıldığı için bu filmi örnek veriyorum yanlış anlaşılmasın. Mesela burda karakterler hakkında çok az bilgi edinebiliyoruz, başrolün ne geçmişte ne de şuanda yaşadığı hayata dair bir fikir edinemiyoruz. Bunalmış, yaşadıklarından bıkmış, artık yaşamak istemiyor ama ne yaşamış? Ablası üstünde baskı kurmuş ve en yakın arkadaşının sevdiği kıza aşık olmuş ama bunlar intihar etmesindeki büyük sebepler değil, hayattan yıldıran başka şeyler olmalı, bunlar ancak bardağı taşıran son damla olayları olabilir. Arkadaşıyla ve ablasıyla arasındaki ilişkiyi de tam olarak bilemiyoruz, çok yakın bir arkadaşı ve devamlı azarlayan bir ablası var ama fazlası yok. Bu filmdeki arkadaşının sevdiği kıza aşık olma mevzusunun güzel anlatıldığı bir film de örnek gösterelim mesela: eserdem - Aşk Bu filmde karakterler hakkında yorum yapabilecek kadar bilgiye sahip olabiliyoruz, tanıyoruz, değişimlerini, yaşadıklarını, hissettiklerini gürüyoruz, mevzuyu çözebiliyoruz yani.

@Coldscream07 eyvallah güzel kardeşim, İnşallah daha iyilerini burada yayınlama şansı bulabiliriz.

@serkanoca çok sağ ol hocam. Yabancı sevdiğimiz bir roman, Yazgı etkilendiğimiz bir film. Ben bu filmi "bencillik" üzerine kurmak istedim. Bu bencillik de duyarsızlığı getiriyordu. Dolayısıyla, aktarmak istediğim duygunun sana geçmiş olması çok sevindirici.

@intercapiller gerekli açıklamayı Facebook üzerinden yaptım abim.

@Fulgura çok güzel eleştiriler ve tespitler yapmışsın. Her biri kulağa küpelik. Özellikle ses ve kadrajlar konusunda yaptıkların bir sonraki filmde üzerinde en çok duracağımız eleştiriler olacak çünkü epey ağzımız yandı. 🙂

@iLAN söylediklerine katılmıyorum. Neden katılmıyorum? İki sebepten ötürü. Birincisi, kısa filmler karakterler hakkında bilgi edinmek için çok kısalar. Böyle bir bilgi vermek için en az 2-3 dakika gerekir, e film zaten 8-10 dakika. O yüzden gereksiz bir iş, en iyisi kervanı yolda düzmek. Düzmek derken yanlış anlaşılmasın. İkinci sebepse, ben klasik dramatik yapıdaki kahraman ya da baş karakter kullanımından kaçındım bu filmde. Seyircinin özdeşlik kurmasını istemedim. Zaten özdeşlik kurulabilecek bir karakter yok. Arkadaşı öldüğünde yüzünü ekşiten, ablası öldüğünde zerre üzüntü emaresi göstermeyen bir kişi var ortada. Benim istediğim tam anlamıyla bir yabancılaşmaydı. İzlenilen şeyin sonuna kadar bir film olduğunun farkına vardırmak.

Yabancilaymayi sağlayabilmen için karakteri tanıtman gerekir, tanımadığımız bir kişiye veya içinde olmadığımız bir olaya karşı yabancılaşmamız mümkün değil. Yabancılaştırma yapmak öyle kolay değil yani. Özdeşleştirmeyi yapamadan yabancılarmayı kullanmaya çalışmak ve başarmak da pek mümkün değil yani.
Arkadaşı öldüğünde yüzünü ekşiten, ablası öldüğünde zerre üzüntü emaresi göstermeyen bir kişi var ortada

Neden göstermiyor? Yukarda da birisi Yazgı filmindeki karakteri hatırlamış izleyince, mesela Yazgı'da karakterin neden tepkisiz kaldığını anlayabiliyoruz, aynı zamanda karakterle de yabancılaşıyoruz, yabancılaşmamızın sebebi zaten karakteri tanıyor olmamız. Henüz izlemedim ama Alpgiray M. Uğurlu'nun Uvertür filminde de benzer bir olay var, hiç bir şeye karar veremeyen bir sağlık görevlisi hasta annesini öldürmeye karar veriyor. Yani adamın yaşanmışlıklarıyla beraber hasta annesini öldürmeye karar vermesi bizi ondan yabancılaştırıyor. Sadece annesini öldürmeye karar veren birini göstermiyor bize. Karakteri tanımlarken bile çelişkiyi ve yabancılaştırma noktasını koyuyor önümüze.

Bu tür filmler izleyince aklıma david lynch in kayıp otoban filmi, martin scorsese'nin after hours filmi geliyor nedense. Onlarda ana karakterler hariç herkes garip şeyleri normal olarak karşılarlardı, daha örnekleri çok tabiki.
Film müziklerini filmi izledikten sonra yaptım, dokusuna uygun olduğunu düşünüyorum. Umarım beğenilmiştir 🙂

içimden gelen söylemek istediim şey: olaylar kısa kısa daha hızlı anlatılır ve farklı olaylar da eklenerek daha zenginleştirilebilirdi. çocuğun intihar etmek istemesi ana olay
ablanın ölümü bir olay
arkadaşının ölümü bir olay
etti 3 olay
yapsak bunu 5 olay, olayları biraz daha seriye bağlayıp anlatsak daha doyurucu olurdu belki.

ama tabi pişmiş aşa su katmamak lazım. Bu haliyle de gayet güzel 🙂 Tebrik ediyorum emeği geçen herkesi.

Ben sadece teknik bir iki noktaya işaret edeyim.

Ellerinize sağlık. Ekip toplayıp böyle birşey yapmak büyük emek ister.

tek tek belirtmeye gerek yok.teknik konulardaki tüm eleştirilere katılıyorum.senaryo ve kurgusunda,katılmadığım yerler var.

sonuçta hepimiz öğrenme ve kendimizi geliştirme aşamasındayız.kendini izlettiren bir film yapmışsınız.emeğinize sağlık.

Filmi forumda görünce ben de şaşırdım. Bundan tekrar yazayım, burda izlediğim filmlerin senaryolarını genelde beğenmem fakat bu filmin senaryosu çok hoşuma gitti. Uzun süredir forumda ilgimi çeken tek film sanırım. Hatta forumu geçtim festivallerde de ilgimi çeken olmamıştı. Tebrik ederim.

Teknik konularda eleştiri yapmak istemiyorum çünkü kendileri zaten farkındadırlar problemlerin diye düşünüyorum.
Çalışmalarızın devamı gelsin lütfen, merakla bekliyorum. 🙂

Filmin konusu ve diyaloglar güzel sıradanlık çok güzel betimlenmiş tebrik ederim.

yemedim içmedim fayrap'ın peşinden koştum ve filmin senaryosunu ekletmeyi başardım, başkası olsa yapamazdı diye tahmin ediyorum 😀 (kendimi de şeyapayım 😀 )
buyrun iyi okumalar ve izlemeler:

http://www.yazalimcekelim.com/senaryo.aspx?SenaryoID=28

yemedim içmedim fayrap'ın peşinden koştum ve filmin senaryosunu ekletmeyi başardım, başkası olsa yapamazdı diye tahmin ediyorum 😀 (kendimi de şeyapayım 😀 )
buyrun iyi okumalar ve izlemeler:

http://www.yazalimcekelim.com/senaryo.aspx?SenaryoID=28

azmine hayranım 😀