Yöneten:Özgür Bakar Yazan: Özgür Bakar & Onur Ünsal Oyuncular: Onur Ünsal & Tolga Akman Görüntü Yönetmeni: Ali Can Müzik:Ozan Akbaba Ses: Aykut Bakar Işık:Zafer Kahrıman Sanat Yönetmeni: Emre Pehlivan
Süre:16'35''
Tür: komedi
Yapım
Film Fabrikası
2007
Yönetmenin Yorumu:(izledikten sonra okunması önerilir spoiler içerir)
Film için kafayı çalıştırıp hedef koyduğumuzda istediğimiz şey bu filmi "sıfır" liraya mal etmekti. Kafamızdaki programı uygulamak hiç zor olmadı. Yani insan isteyince imece usülü film çekiyormuş. Bu film bize sadece 30 liraya mal oldu. O da yemek paraları. O yüzden her işe severek yardım eden herkese çok minnetarım.
Filmde tema olarak Yogayı sectim. Onurla yazarken de "asıl anlatmak istediğimiz mevzuyu" filme müziğini verecek, belkide color correction'undan mekana kadar yapılacak bu işleri tek bir konseptmiş gibi gösterecek her planı baştan yaptık.Bu aslında modernize edilmiş bir hacivat karagöz denemsi oldu diyebilirim... Tabi imece usulü çekilmiş bir filmde kafamızdaki çokda harika olmayan ama en azından eli yüzü düzgün bir iş olsun diye uğraştığımız fikrimizi ne derece kotarabildik takdir sizin. Bu filmle ilgili yıllar sonra bile tek bir şeye laf ettirmeyeceğim o da müziklerimiz. Sevgili ozan akbaba müziklerimizi öyle güzel yaptıki soundtrack albümü cıkarmak istiyorum 🙂 onun dışında filmin eti sizin kemiği benim. hatta bir yerlere yollamaya değer mi sizin görüşleriniz bana o kararı verdirecek. Tek istediğim bu filmi başlı başına yani diğer işlerden bagımsız degerlendirmeniz.
nacizane bayram seyirliği sunmak istedim...iyi seyirler...
İndir ➡ http://rapidshare.com/files/77549087/ieby.wmv.html
76 Mb (bu sefer kalitesiz bir sıkıştırma koydum )
KAMERA ARKASI- Set hakkında bilgilendirmek amaçlı degil eglendiğimiz kısımları paylaşmak amaclı koyulmuştur)
Soundtrack leri indirmek isteyenler için buyrun...
indir ➡ http://rapidshare.com/files/77999921/soundtracks_ieby_by_ozi.zip.html
11 MB
Öncelikle başta filmin adının duman gibi yazılması gerçekten çok hoş olmuş..Filmin renklerini beğendim. Oyunculuklar çok içten ve samimi olmuş bunda da akıcı diyalogların etkisi büyük olmuş.
Filmdeki uzun saçlı karakterin bir benzeri bizim evde de var 🙂 Şu "şifonu çekmemek,param yok diyorsun mp3 alıyorsun abuk sabuk dv filmler alıyorsun kitap alıyorsun bunları mı okudun" kısımlarını bizzat ben kendim de arkadaşıma demişliğim var.:)
Her neyse..Filmin müzikleri de sevgili yönetmenimizin dediği gibi çok güzel.Filmin sonu iyi düşünülmüş.
Oyuncuları ayrıca tebrik etmek gerek özellikle gazlı abimizi 😀 😉
Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.İlk olarak bunları yazmak istedim..
Maksadım sana gördüğünü anlatmak değil anlamadığını göstermektir.
İlk önce filmin hikayesi hakkında biraz konuşmak istiyorum.Konu basit olan ama oyuncular ile güzel işlenebilecek potansiyele sahip bir film.
Onur ezici bir üstlünlükle komedi filminde Tolga'yı sönük bırakmış:)Onur her zamanki gibi çok hareketli ve eğlenceli.Ama ben daha büyük oynamasını isterdim aslında son sahnenin vuruculuğu açısından.Tolga'da rolüne yakışmış ama Onur kadar mimik göremedim filmde.Mimik ve jest üstüne kurulu bir film gibi geliyor bana bu film.Onur'un suratındaki ifade çok içten her zaman filmde.Ama Tolga Onur'un boğazına yapışmamak için zor tutuyor kendini gibi geldi bana:)"Abi ben dram oyuncusuyum!" diye bağırıyor içinden.
Müziklerine gelirsek sadece Tolga ile Onur'un tartışmasından sonraki müzik biraz "military" kaçmış diyebilirim, ama yerli yerinde çok hoş müzikler.
Görüntüler iyi dialog çekimleri hep çekimler olsun kurgusu olsun akıcı ve oyunculuklarla desteklenmiş olduğundan sıkmadan izletiyor.Yer yer aktüel kamera gerilim katmış, ama görüntüler çok soluk karanlık bir ortam yaratmaya çalışmışsınız belki ama buna rağmen çok soluk oyuncuların yüzleri özellikle.Bunun dışında çekimlerin tonunu beğenmedim kırmızı ve türevleri pembe, çingene pembesi,bordo ama sarı değil.O tonları pek sevmiyorum nedense bir filmi çok aşağı çekiyor kesinlikle bunu basa basa söyleyebilirim bu film ile ilgili.Kadrlar güzel, peşini izleyen sahnelerdeki yakın çekimler hoş duruyor başta.
Filmin en göze batan kısmı diğer izleyenlerde farketmişlerdir ağır çekim olan sahne, çok uzun ve gereksiz geldi bana.Belki normal bir hızda daha da eğlenceli hal katılıp sonrasında iyice dibe batırılabilirmiş.
Jenerik girişini çok beğendim.Filmin sonundaki uzun bekleyiş yerlere yatırdı beni:)Espriler ve dialoglar nisbeten güzel hazırlanmış, ama bir Şeytan Doldurur'daki gibi "mülayimim ben" repliği gibi aklımızda kalıcak replik sanıyorum yok:)Olsa olsa "benim gazım var sadece":)ve tuvalet muhabbeti gerçekten çok iyi.
Neşeli bir film izledik, umarım başarılı bir macerası olur filmin.
Not:İlk defa bu kadar uzun kısa film eleştirisi yaptım, cevapsız geçmeyin 😆
*our AC-130 in the air
Bu filmin incelenmesinde ornek yontemini kullanacagim,kullanacagim ornek ise takeshi kitano.o yuzden olayi daha iyi kavramaniz acisindan oncelikle kitano hakkinda bir iki arastirma yapmanizi oneririm.Baslayalim;
Buyuk ihtimalle bu filmi izleyip yeterince gulmedigini,eski islerin (mesela 'seytan doldurur') uzerine yeni birsey katmadigini dusunenler olacaktir.Bir komedi filmi icin yavan ve uzun oldugunu iddia edenlerde cikacaktir kuskusuz.iste gelelim ilk hata noktamiza.Gercek bir film elestirisi yapabilmek icin oncelikle film okumayi iyi bilmek gerekir,yoksa yuzeysel ve arayistan yoksun bir elestiri tarzi ortaya cikar. (tipki atilla dorsay hocanin matrix i 'uzaylilarin dunyayi istilasini anlatan bir film' olarak nitelendirmesi gibi) Yani herseyden once film tarzina asina olmak gerekir.Bu filmin tarzi benim cok uzun zamandir takip ettigim islerle ayni tarzda oldugundan yapacagim yorumlari biraz daha ciddiye almanizi tavsiye ederim.
Bu bir komedi filmi degildir.
Evet yanlis okumadiniz bu bir komedi filmi degildir.Bunun aksini yonetmeni Ozgur Bakar bile iddia etse bugune kadar gelen tecrubelerimden yola cikarak bunu soylemeye devam ederim.Kikujiro no natsu,hanabi,brothers ne kadar komedi filmiyse iki ekmek bir yoga filmi de o kadar komedi filmidir.Eger takeshi kitano nun hayatini arastirdiysaniz filmlerindeki kayitsiz stilize siddetin yerini daha naif(evet brothers da bile),biraz umutsuz ve hatta pasif ofkeli bir anlatimin almasinin gecirdigi motosiklet kazasindan sonra oldugunu gorursunuz.Kendisi uzerinde cok durmak istemese de aslinda bu olay bir kaza degil intihar girisimidir.Kisisel hayatinda yasadigi sorunlar ve dibi buldugunu dusunmesi akabinde hayattan kacmak istegiyle girdigi bir yoldur.Girisimin basarisizligi ertesinde filmlerinde bu yeni bakis acisi hakim olmustur.
Ozgur un de bazi yazilarindaki kendi aciklamalarindan anlayabileceginiz uzere zor bir donem gecirmistir.Iste bu donemin getirdigi hisler filme de yansimis.hatta yansimak bir yana direk olarak film bu olmus.Yani o gordugunuz senaryoyu ve espirileri bir yana atin ve asil bu noktaya bakin.Uzun zamandir film okumayi aliskanlik edinen kisilerin daha filmi seyrederken anlayabilecegi gibi filmin bir derdi var,daha dogrusu filmin degil yonetmenin.Her gercek sinemacinin(auteur diyebiliriz) filmlerinde asagi yukari bu hava vardir ve yine bu yuzden genele hitap edemez.Cunku yuzeyde olanin altinda kivranip duran bir sikintisi vardir.
Ozgurun hayatindaki belli basli problemlerin buyuk ihtimalle istemsiz olarak filme yansimasi filmi basit olmaktan cikarip anlasilmasi gereken bir dert konumuna sokar.Filmin her noktasinda bu derdin espiri veya konu olarak filme yansidigini gormek filme gerekli tanimlamayi vermek acisindan olmazsa olmaz sarttir.
Bu filmde gecen karakterler buyuk ihtimalle(yanilma payim da var) aslinda gercek hayattaki bazi kisilerin veya durumlarin bilincaltindan cikan izdusumleridir.Yani aslinda buradaki 'umarsiz ve anlasilmaz' kisi yine ayni sekilde 'onu sirtlamaktan yorulmus' kisi bana gore bazi konulara bilincaltinin isyaninin 'komedi' maskesinde yansimasindan ibarettir.Buradaki istedigi isi yapamamaktan sikayetci ve sanatini yapmak isteyen kisiyle gercek hayatin dertlerini kavramis pasif umutsuz kisi bana gore gercek birer kisidirler.yani bu karakterler ya ozgurun kendisi yada cevresindeki ve artik sorun olan kisilerden birileridir.
Yine bu noktada kitano ya donelim,basyapiti sayilan dolls filmi aslinda kitanonun intihar girisimine sebep olan nedenlerden biri (belki de en onemlisi,karsiliksiz bir ask yasamistir kendisi)ask temasinin yeni gozle incelenisidir. o yuzden filmi bu gercekten habersiz izleyenler icin onemli bir film iken; bu olayi bilenler icin icinde bulundurdugu asil dertle yani umutsuzluk ve pasif ofke ile cok daha derinlerde bir yer edinmistir.
Bir komedi ustasi Ozgur yine bu filmine de bircok veciz espiri katmistir,cogu sahnesi gulumsetir.ama Biraz daha dikkatli incelediginizde ise bir farklilik gorursunuz.Bu espiriler o bilindik 'bizden' ve 'yurdum' ozgur espirilerinden ziyade altinda baska birseyler barindiran,belkide istemsizce bir derdi 'bagiran' espirilerdir.hatta cok klise bir tanim olacaktir ama klasik aglayan palyaco tanimi yapiyor gibidir 'siz beni guluyor saniyorsunuz ama icim agliyor'
olayin kitano tarafina bakarsak motosiklet kazasi(intihar girisimi) oncesi cektigi minna yatteruka gibi filmler tam olarak 'japon yurdunun gundelik espirileri' icerir ve kitsch olurken kaza sonrasi cektigi filmlerdeki komedi anlayisi degismistir.Zatoichi ve hatta takeshis bile bu yeni bakis acisindan sonuna kadar nasibini almistir.o eski umursamaz espirilerin yerini her biri altinda okuyabilen icin bir dram barindiran iki tarafli espiriler almistir.
Gorsel yonetim konusuna ayrica deginmek gerekir.Bu film bu noktada diger butun islerden ayri olarak istenince dar alanda ve her turlu imkansizlikla bile mukemmel isler cikarilabilecegine ornektir.Kisa surede gerceklesen bu kalite farkliligi kisa filmcilerin isterse kendilerini ne denli gelistirebilecegini gosterir niteliktedir.Benim acimdan neredeyse (bir iki istisna haric) tamamiyle olmus kadrajlar ve yakalanmis usta isi gorsel anlatim vardir.
Bu noktada ozgur un yonetmenlik istegine birkac satir ayirmak gerekir.bazen tamamiyle kamera arkasinda kalmak yonetmen icin gerekli bir konumdur. cunku kamera onunde kamera arkasindaki gibi olaylara ve yonetime tam anlamiyla hakim olmak ozellikle kisa film gibi yetersiz sartlar(asistanlarin yoklugu zaman yoklugu vesaire) goz onune alindiginda bir hayli zordur (yine ayni sebepten sitemizdeki kkymn ve sinandinc isleri cogu diger filme gore daha bir kendine hastir)Ozgur bu filmde kamera arkasinda kalarak kamera onunde olsaydi pekcok eksik icerebilecek sahnenin onune gecmistir.
Yine tam olarak ne anlattigimi anlamak icin kitano nun dolls filmini incelemek gerekir.
Oyunculuk konusu bu filmde cok fazla deginecegim bir mevzu degil ama bir iki noktayi atlamamak gerekir.Oncelikle Ozgur un bu filmde gozukmemesi filmin anlatmak istedigi derdin iyice derinlerde kaybolmamasi acisindan cok yararli bir is olmustur.Cunku Ozgur un mimik ve oyunculuk yapisi komediye daha yatkin oldugundan olayi baska bir noktaya cekecektir.
Onur oyunculugu ve o cilgin komedi tavrinin altindaki dramatik yapiyi oyle basarili sekilde vermistir ki sapka cikarmak gerekir.Yine filmin asil derdinin kaybolmamasi acisindan normalde bir eksiklik olarak gorulebilecek diger oyuncunun tutuk ve isteksiz tavri cok ise yaramistir.Cunku benim acimdan bu filme bu dozdan fazla eklenecek gereksiz komedyen oyuncu filmin kendisine ihanet olacaktir.
yine bu noktada takeshi den kikujiro no natsu ve brothers filmlerini inceleyiniz.
teknik olarak degerlendirmek benim acimdan filmi asil noktasindan farkli bir noktaya tasiyacagi icin cok cok az yorum yapacagim.Kurguda goze batan hicbir aksaklik yok,sadece usta gozlerin gorecegi birkac kurgu zamani problemi mevcut ama filmi izlemeyi zorlastirici hicbir etkisi yok.renk secimleri ve kadrajlar gercekten cok iyi.zaten bu ufak kurgu zamanlamasi problemlerinden yola ciksaydik bergman ve ki duk un ilk donem filmleri dahil pekcok filmi cope atmamiz gerekirdi.
peki filmin elestirecegim hic eksik yani yok mu? benim filmde bulduklarim yuzunden film eksiklerle dolu olsaydi bile hicbir etki yaratmazdi ama genel olarak su nokta var; agir cekim sahnesi gereginden uzun olmus.Daha kisa olmaliydi. yine Ozgurun hic elestiri kabul etmem dedigi muzikal altyapi ozellikle son bolumde calan muzik o fazlasiyla meshur kurtlar vadisi tema muziklerinden birinin yeniden duzenlenmesi kadar kopya bir is olmus belirtmeden gecemeyecegim.
Bu film ile birlikte Ozgur sahsen beni tamamiyle ters koseye yatirmis,sasirtmis ve bunlari yapmakla cok iyi etmistir.
bu yazi cok uzun oldugundan ve pekcok kisi okumayacagindan son bir ozet cikarayim, bu bir komedi degil icinde komedi unsurlari tasiyan auteur filmidir.Belki Ozgur bakar bu sikintili donemlerini atlattiktan sonra buna benzer isler yapmayacaktir(kitano nun dolls ten sonra yapmadigi gibi) ama bu film her zaman benim acimdan farkli bir yerde duracaktir.ozellikle izledigi filmi okumaya calisan kisilerin sayisi arttikca degeri de artacaktir.benim icin film kesinlikle 'bitmemis' degil aksine 'bitirmis' bir filmdir.nokta.
not: neler sacmalamis bu dv-art diyenler olacaktir.saygi duyarim.
yorumun uzun diye kimse okumuyacak deme dv-art .. butun yorumlari dikkatlice okuyoruz..film i gercekten begendim..ozelliklede oyunculuk bakimindan..tek sorun ses ve isiktaydi bence..ama konunun anlatimi cok basarili olmus..tebrikler ozgur.
oyunculuk 10/8
senaryo 10/7
ses 10/6
isik 10/6
kurgu 10/8.5
genel olarak 10/8
n/a
Amanın en sevdiğim yönetmenlerden birinin yeni filmi 🙂
İndiriyorum. Akşam yorum yapacağım.
çok güzel bir film olmuş.
benim de dikkatimi çeken özellikleri;
-filmde ses bazı bölümlerde çok kısık.özellikle sondaki telefon konuşmasının hoparlörün sesini sonuna kadar açmama rağmen anlayamadım.Baştaki yüksek müzik sesinden sonra gelen konuşmalarda da ses az olduğundan hoparlörü iyice açıp baştan başlatmam gerekti 🙂
-daha önce de belirtildiği gibi ağır çekim sahnesi biraz uzun olmuş
-müzikler gayet güzel fakat dv-art ın da dediği gibi son bölümde biraz esinlenme var gibi ama müziklerin sahnelere uygun olması gerçekten etkileyici.mesela mutfakta bıçağın tahtaya vuruşu, sondaki kitap kapama sahnesi hoşuma gitti.
-espriler çok iyiydi, özellikle tuvalet esprisinde çok güldüm 😀
-baştaki jenerik çok güzel ve sonlara doğru sigara dumanıyla sahnenin bitmesi süper olmuş.
genel anlamda izlemekten zevk aldığım bir film, kesinlikle bir yerlere yollamaya değer 🙂
...murat...
Ahanda film gelmiş. Bir indirebilirsem yorum gelecek inşaAllah. Şimdi indiremiyorum filmi indirir indirmez inşaAllah.
Özgür abi soundtrack albümü olayı hakikaten harika. Ben msnde gördüğüm anda ozan abiye yalvarıcam müzikleri göndersin diye.
Başrol oyuncularının adlarını unuttum o yüzden adla hitap edemiyorum; ama filmde sadece iki şey birazcık rahatsız etti beni. Biri, sifonu çekmeyen oyuncunun bana fazlasıyla jön gelmiş olması. Diğeri ise diyaloglar sanki yavaş işliyor gibi geldi. Arada çok duraksıyorlar sanki...
Dv-art abi kendimi çok kötü hissetmeme neden oldu. Hakikaten baktım çok uzun bir yazı, sonuna gittim "bu yazi cok uzun oldugundan ve pekcok kisi okumayacagindan son bir ozet cikarayim..."ı görünce utandım, baştan sona okudum.
Filmi genel olarak beğendim. 10 üzerinden not vermek gerekirse müzikleriyle birlikte 11 müziksiz olarak 8 verirdim.
Filmi yine çok iyi bir komedi filmi izleyeceğim diye açtım. Ama şu anda inanılmaz bir şok yaşıyorum. Bu içinde memnuniyeti de barındıran çok güzel bir şok. Özgür'ün en oturaklı en kendini bilen filmiyle karşı karşıyayız.
Özgür'e diyorduk ki genel olarak:
1.görselliğe biraz daha önem ver
2.bir tavrın tarzın olsun
İşte bu filmde bunları yapmaya başladığını görüyoruz bence Özgür'ün. Diğer filmlerindeki gibi (spotane işlerinden bahsetmiyorum onlarda zaten böyle bir kaygı yok) rastgele yerleştirilmediği çok belli kameranın.
Ben özgür'ün filmlerinin spontane bir havada devam etmesini savunuyordum. O yüzden Baş Belaları ve Şeytan Doldurur'u pek beğenmemiştim. O spontane havadan uzaktılar. Fakat burada soluksuz izlediğim o spotane havayı çok iyi yaratan "birbirini dengeleyen" oyunculuklarla (biri çok hareketli biri çok durağan) odadaki o yüzleşme sahnesi tam istediğim şeydi. Görsellikle de bütünleşince, tadından yenmeyecek bir hale gelmiş.
Fakat en önemli gelişme işte o kırılma anı!
Şimdi o kırılma anı neden o kadar etkili sorusunu sorduğumuzda, cevap o spontanenin içindeki kırılma anlarında yatıyor.
Çok ciddi bir şey hakkında tartışan iki arkadaş, hatta derin incelersek modern insanın varoluş sorunlarına dair bir sürü şey çıkartabiliriz bu tartışmadan, dengelerimizi altüst ederek güldürüyorlar kahkaha attırıyorlar. Bir sürü dalgalanmalı kırılma hali. Burada bu dalgalanma önemli olan kelime! Ha dalgalanma olmasaydı ne olurdu? İlk aklıma gelen film, mesela Babam ve Oğlum olurdu. Çağan Irmak'ın hissel tecavüzlerini kesiyor ve birden geyiğe sokuyordu filmi. İzleyenler da hem ağlatıyor hem güldürüyor süper film falan diyorlardı. Ama böyle bir keskin geçişi ben kabul etmiyorum. Onun yerine dalgalanma, daha insani olan bir şey. Kimse o kadar ağladıktan sonra birden gülmez hayatta! Oyun oynamayalım. İşte filmin özelinde olan o dalgalanmalı kırılma anları sayesinde filmin genelindeki kırılma çok etkili oluyor. Tebrikler!
Dv'nin Özgür'ün psikolojisi ile ilgili yaptığı saptamaları çok beğenerek okudum. Çok hoşuma gitti! Bir şey de ben eklemek istiyorum. Ben filmi, o yüzleşme anının arkasından bitecek diye tahmin ediyorken, bir kırılma daha yaratarak ters köşeye yatırdı bizi Özgür! İşte bu, aslında Özgür'ün içindeki umudu gösteriyor. Evet kötü şeyler yaşamış ya da yaşıyor olabilir. Ama filmin sonuyla diyor ki:
"Benim hala umudum var"
Tebrikler Özgür! Abartısız söylüyorum, son dönemlerde izlediğim en iyi kısa film.
kezzap filmin iki sonu var,eger ilk sonu izlersen 'benim hala umudum var' sonucu cikar.ama ikinci sonu izlersen benim her zaman cok sevdigim pesimist nihilist havaya yatkin oldugunu yani 'ne yaparsan yap olacak seyin onune gecemezsin' dusuncesini (kader de diyebiliriz) yuklenmistir.kim ki duk ta bu kader ve cember zaman dusuncesine cok baglidir.
kisacasi bu filmde ozgur beni gercekten tam ters koseye yatirarak bekledigimden cok farkli bir meta koydu onume.birde yazimi okuyunca sanki filmde gulunmeyecegini soylemisim gibi bir anlam cikabilecegini farkettim(sabah 5 de anca o kadar) eger oyle anlayan varsa tekrarlayayim filmde gulunecek pekcok espiri ve onur un super oyunculugu var,benim demek istedigim bu film komedi filmi degildir gercek amaci farklidir.felaket sekilde guldurmesi bu sonucu degistirmez.
birde kezzap in temposuna yetisemiyorum ki, daha ilk yaziya bazi eklemeler yapacaktim baktim sinandinc basligi acmis (cok sevdigim yonetmenlerden) daha ayrica yine iki ekmek bir yogaya benzer beni saskinliga ugratan bir yapragi koparmak filmini inceleyecegim. yani yapilacak cok is var,yogami yapsam ne?
Aaa!
ben diğer sonu tamiyle kaçırmışım!
Sen söyleyince fark ettim.
Hemen izliyorum!
ozgure bu konuda ciddi elestiri getirmistim seytan doldurur filmiyle, jenerik akmaya basladiktan sonra filmi devam ettirmek buyuk risktir. cunku sinemada herkes kalkip kapiya 1 saniyede kosamayacagi icin fazla bir kayip olmaz ve asagi yukari herkes devam ettigini gorup izler ama kisa film gibi bir konuda player daki X dugmesine basmak 1 saniyeden az zaman alacagi icin cok kisi kacirabilir.
ayni konu seytan doldururda da mevcuttu.
Film bu sonuyla bir kez daha takdiri hak ediyor.
Sırf o kamerayı oraya koyup dışarıdan sadece seslerin gelmesini tercih ettiğin için bile takdire şayan (ben de çok seviyorum bunu yapmayı. Ben de takdire şayanım 😉 )
Sırf o kareyi irdeliyorum şimdi.
Şimdi ben "umut" sonucunu çıkarmıştım ya hani.
Tekrardan ters köşeye yatmış oldum. Siz de canlı şahit oldunuz buna. 🙂
Olayı yalan zannedip "oh be yalanmış, Özgür öyle bir şey yapmamış" demişken hayatın acı gerçekliğini yüzümüze vurdun. Dv'nin dediği gibi nihilist bir pesimizm. Bunu ben de çok seviyorum.
Madem ismi geçti "Bir Yaprağı Koparmak" ta aynı şeyi yapmak istemiştim. Sebebi ne olursa olsun, öldürmek öldürmektir arkadaşım demiştim!
Benzer bir ana fikri burada da görüyorum ve resmen şu anda hani şu tapınan msn smileyleri var ya onlarla tapınıyorum.
Filmin o sahnesini tek bir planla anlatmak!
İşte bu yüzden sinemada en önemli kişi yönetmendir diyoruz! Şimdi iki planla çekseydin o sahne hiçbir şeye benzemezdi. Ama o kare ilk çıktığı anda "hadi lan! acaba dedim" Tıpkı hayatın içinde her daim "hadi lan! acaba?" çelişkisiyle yaşadığımızı yüzümüze vuran bir kare seçmişsin. Kendini herkesi soyutlamışsın. Ve hayatı koymuşsun önümüze. Bir nevi hatırlatma. Ve çok büyük bir tokat! Tekrardan tebrikler. Ve çarpı iki şeklinde geliyor son zamanlarda izlediğim en iyi kısa film sözü!
Gerçi ben jenerik'i de izlemiştim ama. Demekki o kare gireceği anda X'e basmışım. Kader işte 🙂