Forum

Ev Sahibim

56 Gönderi
29 Üyeler
0 Reactions
9,273 Görüntüleme
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Yanılmıyorsun dostum ama fark etmediğin birşey var sanırım.
Bu ya da herhangi bir filme yapılmış kısa, özenilmemiş gibi görünen yorumların sahipleri, bu konuda seninle aynı fikirde olabilir ama derinlikli ve ayrıntılı yorum için zaman ayıracak durumda ya da o an için istek ve enerjide olmayabilirler.
Ama yine o an birşeyler söylemekten kendilerini almaları için bir sebep göremiyorum ben.
Bu emin olduğum ve belki aklımıza gelmeyecek başka sebeplerle de olsa bırak isteyen istediği kadar kısa az yorum yapsın.
Bunun kimseye bir zararı yok ve herkes ayrıntılı fikir sunma çaba ve kaygısında olmayadabilir.
Ve kendim için konuşayım: ben popüler filmler üzerine yazmam pek, bilirsin. 🙂 Biraz zaman geçsin, film olgunlaşsın. 🙂

Ve sanitarium, sağolasın abi.
Haklısın. Benimkisi sadece bir istekti.

 
Gönderildi : 29/12/2009 3:29 pm
(@zepra)
Gönderi: 0
 

güzel, ilgiyle izleniyor. amatörlüğü aşmış artık biraz ne yaptığını bilerek çekilmiş bir film gibi geldi.

eleştirilere gelince.. beni en çok rahatsız eden kamera kullanımı oldu. özellikle pencere önünde ev sahibiyle olan sahne evde kamerayla kaydedilmiş anı tarzında olmuş. ya da işte kameraya çekilen tiyatro oyunu gibi. sonraki kavga tecavüz sahnesinde de benzer bir amatörlük var bazı planlarda. ayrıca aks atlamaları falan rahatsız ediyor orada.

kullanılan uzun planlar belli bir estetiğe veya gerçekçiliğe hizmet etmiyor yani. daha çok düz bir şekilde çekilmiş izlenimi veriyor.

bir de banyo sahnesinde takrar kullanılmış bir iki çekim var. bence kesinlikle olmamalı. yine filmi zayıflatan ayrıntılardan bu da.

ev sahibinin oyunculuğu açıkçası beni tatmin etmedi. karikatürize bir karakter bile olsa samimiyet gerekli. genç biri tarafından canlandırılmış orta yaşlı adam çok inandırıcı olmamış. oynandığı biraz fazla belli.

hikaye hoşuma gitti. daha uzun olsa izlerdim. komedi açısından da az da olsa kıvamında. nehir ve kıyma makinesi esprilerine çok güldüm.

- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.

 
Gönderildi : 29/12/2009 4:24 pm
(@foxburr-of-loamsdown)
Gönderi: 37
 

özgür'ün filmleri arasında bence de en iyisi. devamı da gelecektir eminim. ellerine sağlık. Ancak gösterim gecesi Süheyp'le izlerken, Süheyp'in bulduğu ve benim şimdi net bir şekilde farkettiğim ufak bir hata var 🙂 Ev sahibine kapıyı açtığında ev sahibi iyi akşamlar diyor gündüz vakti 🙂 büyük bütçeli filmlerde bile çok fazla yapılabiliyor böyle bir hata ama sadece söylemek istedim 🙂 'aydemirse' arkadaşımız da sesler çok iyi diyerek beni mutlu etti ona da teşekkürler. Eylem'in ve Kerem'in de ellerine sağlık..

 
Gönderildi : 29/12/2009 4:31 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Filmi baştan sona üç kere daha izle foxburr, özellikle sonlara doğru hava kararıyor falan, onlara da iyi bak :).

Filmin renkleri düzgün değil pek, ondan çakmıyor sanırım. Haftaya renk atmaya çalışacağım üstüne bir de seslerde ufak tefek hatalar var, onları elden geçireceğim. Bu son hali değil yani filmin.

Sonunda biri görüntüye laf etti de rahatladım. Açıkcası görüntüye laf etmeyenin yorumunu ciddiye almıyorum. Mecburen zepra'nınkini aldım şimdi oldu mu böyle.. :).

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 29/12/2009 4:45 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

İzleyen, yorumlaya herkese çok teşekkür ederim.

Fazlaca spoiler içerebilir.

@Kezzap
Detaylı incelemende çok doğru saptamalar var. Kağıt üzerinde okunduğunda baş ve orta kısımların sonunu desteklediğini düşünüyorum. Fakat asıl işimiz o hikayeyi anlatabilme ustalığı (görüntüsü oyuncusu vs.) ve bu ustalığın daha başının bile başında olduğum için vermek istenen etkiye ket vuran çok fazla acemilik var. Diğer konu Suç ve Vicdan meselesini yazarken derin bi şekilde kendi içimde ele aldım. Hatta Eray'la ve bir kaç arkadaşla içinde çıkamayacığımız göğüsleyemeyeceğimiz eleştriler gelebilir kaygısıyla kaç hafta projeyi erteledik. Evet senaryoyu yazarken referans olarak hem toplumsal bakış açısını hem suç ve ceza romanının bazı durumlarını bile referans alıp direkt sözünü söylemek yerine yüzeysel iki tane adamın başına gelen bir kazanın arkasına gizlenerek bi potada eritmeye çalıştım. Çünkü senaryoya haklı sebebler döşemediğin anda "eşcinsellere ölüm" mesajını bile verirsin. Başına da bi dünya iş alırsın hiç öyle bi derdin yokken. Bu yüzden Onur (Gay'ret bey) eşcinselin ötesinde olmak zorundaydı. Onur bu yüzden sapık oldu. Tecavüze kalkıştı. Zaten öldürmekte istemediler kesinlikle hiç suçları yokken bir dünya problem başlarına gelebilirdi. Polis, toplum baskısı vs. Bu yüzden kurtulmak zorundaydılar ve bence artık komedi unsurlarını sıyırınca ortada çok vahşice gözüken sahneler rahatsız etmedi. Göstermek istediğim sadece bir olasılıktı. Aynı iki ekmek bi yoga'da olduğu gibi izleyiciye "ulan benim başıma gelse napardım?" dedirtmekti.

@Görkem

Filmde bu sefer Kerem'in muazzam müzikleri ile karakomedi tadı yakaladığımız doğru. Hatta sırf müzikler yüzünden filmi siyahbeyaz yapma yoluna bile gidebilirdim valla. Aslında senaryoya şöyle bi geri çekilip baktığımda sanki Haneke'yle dalga geçiyormuşum gibi hissettim. Bilmiyorum Kezzap daha iyi bilir. 😀 Gaz veren eleştirin için teşekkür ederim.

@Aydemirse (sükut altındır diye iğrenç bir espriyle başlıyayım)

Kulvarlarımız sebebiyle senin yorumlarını hep başka bi rafta tutar hatta çokta çekinirim Selçuk'cum. Verdiğin artıların çok olması baya rahatlattı beni sağolasın. Tek mekan olayı için şunları söyleyebilirim. Evet imkanlar dahilinde çok mekanlı şeyler üretmek beni çok zorluyor. Teknik açıdan değil organizasyon,para vs. gibi senin de iyi bildiğin meseleler yüzünden. Zaten o tip heveslerimi kendim çekmesem de yazdıüım tv işlerinde alıyorum. Ha çok istesem aşacağım sorunlar bunu da biliyorum. Yine de tüm mesele bu değil ama. Salaklar sofrasını izlediğimde gerçekten hayran kalmış böyle bir film yazarsam yapımcıların anında atlayacağını düşünmüştüm. 3 sene evvel oluyor tabi bu. Uzun anlamında hala öyle bir senaryo yazıyorum bir yandan. Tek evde geçecek ama insanlar soluksuz izleyecek. O süre içinde Salaklar Sofrasının telifini alıp tiyatro oyunu olarak uyarladım. O biraz gazımı kesti 🙂 Bi tarz yaratmak çok iddalı olur da o filme hazırlık diyebilirim. Senle de özel sohbetlerimde ilk filminle uzuna nasıl anılacağın konusunu sen de çok kafaya takan birisin. Biraz da böyl eprojeler de acemiliği atmak adına kaplumbağa ilerliyişi diyelim. Düşün ki tek bi odada geçen film çekmişim hala kabul edilemez hatalar mevcut filmde ve tamamı benim suçum.

Filmin yavaş ilerlemesi tamamen asıl süprizi yedirmek açısındandı aslında. Demek yedirememişz. Yani adamın 35 yıldır sakladığı bir şeyi lak diye söyleyecek noktaya getirtmek için inandırmak gerekiyordu. Ben şaşırdım senin daha önceden farkettiğine. Onur dudaklarıma eliyle dokunana kadar kimse anlamıyor çünkü 🙂 Keza finalde de bir allahın kulu atacak kadar filmin vahşete gideceğini tahmin etmiyor. Hep bi uyanacak beklentisi var insanlarda. Buna sevinmiştim. Sanırım senle aynı ekoldeniz diye şıp anlıyorsun mevzunun nereye gideceğini hayın.

Yaş sorununu çok kez düşündük ve rolü Mustafa Abi'ye götürmeye karar verdim. Eminim ondan da cok farklı bi tad alırdık. O yüzden mustafa abi onur'un oyuncluğu ayrı eleştirmiş. Vazgeçme sebebim bu filmi tamamen onur'un kaşına gözüne dudağına cuk otursun diye yazmıştım. Vazgeçersem kötü olabilirdi. Onur, diğer teknik konularında sebebi olan imkansızlıklar yüzünden %60 performansla oynadı diyebilirim. Tamamen Onur'u hayal ederek yazdığım bir iş. Provalarda falan dehşet güldük ettik ama işte kazın ayağı öyle değil. Vakit bulunca kamera arkasını da kurgulayacağım, göreceksiniz.

Ses konusunda çok çok çok makul bi fiyata Zeplin sound ile ve onun arı gibi operatörü Sertaç ile çalıştık. Arı gibi derken benzetme yapmıyorum. Çok iyiydi çocuk. (forumdaki nickini ezberleyemiyorum)

Bu filmden aldığım dersi ilkokul hocalarımdan almadım arkadaş. En başta sırf senaryosu basit diye egolarını tavan yaptırıp kamera karşısına geçmemyi öğrendim. Aklın kamera arkasında olunca oynadığında bi şeye benzemiyor. Zaman sıkıntısı ile film çekmeyin. Herşey çekilmesi gereken süreden de fazla bi sürede çekilsin. Özellikle komedi filmlerinde o rahatlık çok katkı yapabiliyor. Zepra'nın değindiği teknik hadiselerin montajda yeniden kullanımların falan sebebi sahneleri bağlayamayacak kadar elimizde az görüntü olması. Yetiştirememekten baştaki gibi bol etaylı çekimler finale doğru tek açıya dönüyor. Özellikle Onur'un itiraf sahnesinde Onur'u yakından görmek benim tepkilerime detay girmek çok isterdim. Hiç birini yapamadık. Acı da olsa faydalı dersler aldık. Herkese teşekkür ederim tekrar.

 
Gönderildi : 29/12/2009 6:09 pm
(@yerli-film)
Gönderi: 0
 

Önce filmi beğendiğimi söymeliyim.Ama..

Sürprizbozan
Açıkçası ilk başta sıkıldım.Sanki boş muhabbetler vardı filmde bolca.Tabi o sırada beni bir sürprizin beklediğini bilmiyordum.Film başladıktan 8 dk sonra tam kapatacaktım ki sanırsam ev sahibinin cinsolojik tercihinin farklı olduğu sürpriz bölümüne denk geldim.Hele tecavüz girişimi sahnesine bayıldım.Aralarda geçen gerilimleri ise çok tutmadım.Hani gerilimde birşeyin ansızın olabileceği hissi vardırya.O hissi pek duymadım.
Sonra biraz biraz oyuncular üzerinde takıldım.Bazen çok iyi oyunculuk varken bazen vasat oluyordu.İyi bir oyuncu değilim ama izlenimim böyle oldu.

Tebrik ederim.Elinize sağlık.

Asıl güç yokluğun içinde varlık gösterenlerdedir.

http://www.rmznuysal.blogspot.com" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 30/12/2009 4:18 pm
(@fcakir)
Gönderi: 0
 

Filmi beğendim. Özellikle tebrik ediyorum. Çünkü imkansızlıklar yüzünden tek mekan seçmek zorunda kalmak gerçekten insanı çok kısıtlıyor. Kendimden biliyorum. Buna rağmen gayet güzel olmuş film. Sadece sizin de söylediğiniz gibi biraz uzun. 15 dakika civarında olsaydı iki kat daha keyif verirdi gibi geliyor bana.

Buradan sonrası fena halde spoiler içerir.

Filmin girişi çok yerinde. Tatmin edici.

Işık ve Color Correction hoş. Filmin tarzı ile tamamen uyuşuyor.

Oyunculuklar üzerine fazla eleştiri gelmiş. Ben de bir iki kelam edeyim. Gayret bey karakterinin, gay bir karaktere göre biraz yapmacık durduğu doğru bir tespit sayılabilir ama sinemada, normal hayatta varolan karakterlerin izleyiciye birebir sunmanın her zaman işe yaradığını düşünmüyorum. Yani burada Gayret beyin tipik gaylerden farklı yönlerinin olması, birebir hikaye ve filmin tarzı ile alakalı. Bunun en büyük göstergesi zaten "öp beni" tarzı küçük komik replikler. Yoksa Onur Ünsal 'ın Gayret bey karakterini daha 'beklenen' şekilde canlandırabileceğinden şüphem yok.

04:41 ve 09:11 sürelerinde, banyodaki iki sahne arasındaki renk farklılığı CC daki bir unutkanlık mı yoksa ışıktan mı kaynaklanıyor merak ettim?

Tecavüz sahnesindeki kamera hareketleri ve açıları hoş değil. Ama dar mekanlarda film çekmenin ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Bu yüzden bu konuda acımasızlık yapmamıza gerek yok. 🙂

Kiracı evden çıkacağını söylediği an, kiracıyı öznel almak güzel fikir ama uygulanan renkli efektler hoş olmamış. Görüntüyü ve sesi yavaş yürütmek ve vertigo zoom çok yerindeydi ve bence yeterli olabilirdi..

Final gayet iyi. Filmin sonuna kadar ev sahibinin ayılacağını umdum. Ama sonuç; ters köşe. Bağımsız sinemanın en keyif veren yanı..

Elinize sağlık..

 
Gönderildi : 31/12/2009 4:56 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Öncelikle bir spoiler uyarısı hoş olacaktır izlemeyenler için. Filmin renk düzeltmesi yapılmadı daha. Bunlar bidıl'ın idareten attığı renkler. Video yakında yayından kalkacak, renk ve sesteki sorunlar giderilip sonra tekrardan yola çıkacak :). FF ile paylaşabilmek için verdi uzantıyı sanırım bidıl.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 31/12/2009 5:11 am
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Giriş çok hoş olmuş. Küpeli kapıcı çocuk, görüntüsüyle, umursamazlığı ve uyumsuzluğuyla, tek başına bile başlı başına birçok zıtlığı vurguluyor film adına. Onur yönetici rolünde çok iyi yine. Müthiş bir enerjisi var. FB’li Emre gibi yüreğiyle oynayıp ekibi sırtlıyor. Zıtlıklar komedi için çok önemli bir malzemedir; güzel kullanabilirsen tadından yenmez. Ben bunun büyük ölçüde başarıldığını gördüm. Özgür kamera önünde arkasında olduğu kadar iyi değil. Bütün kısalarda hep aynı kişiyi oynuyor gibi. Geneli komedi olduğu için hak verilebilir. Nedense onu, kederli bir yüzle oynarken görmeyi çok istiyorum. Tutunmaya çalışmak çok zor. Bunu saklamak da çok zor. Üstüne bir de insanları güldürmeye, eğlendirmeye, unutturmaya çalışmak daha da zor. Özgür bunu başarıyor. Belki nedenini bilmeden, bizi hayata bağlayan o görünmez kaynağın varlığını hissederek hepimiz gibi. Bütün doğallığıyla, tuhaf bir içgüdüyle hayata tutunmaya çalışmak. “Her şey yolun da”ymış gibi göstermek/gözükmek. Biz elimizde baltalarla, o görünmez kaynağı bulup parçalamayı düşlerken, onun önümüze böyle filmlerle gelmesi bizi afallatıyor. Düşünüyoruz; “Bu iş eğlenerek de olur, yaşamak da bir filmse o da eğlenerek geçebilir mi gerçekten?” diye düşünüyoruz. Ve bir an için ellerimiz titriyor, sıkıca tuttuğumuz baltalar gevşeyen parmaklarımızın arasından yere düşüyor. “Ölen yumuşak ev sahibine üzülsek mi, olanlara gülsek mi, bir film seyrettiğimizi unutsak mı, hayata tutunsak mı ne?” diye içimizden geçiriyoruz. Özgür ve arkadaşları bunları düşündürtmeyi başarıyor bana ve benim gibilere. Filmin belkemiği, en derin bilinemeyenlerle yaşasak bile, bunların açık olması durumunda, bunlara göğüs gerebilmek için muzip bir karaktere bilinçli olarak çok, çok önce dönüşebilmenin eylemselliğinde yatıyor. Oraya ustaca yerleştirilmiş. Özgür’ün bunu bilinçli olarak yapıp yapmaması önemli değil. Birikimi ve yeteneği onu kolundan tutup oraya kadar götürüyor zaten. Filmin gücü ve kaynağı burası. Daha da iyilerinin geleceğini hissettiriyor. Yine bir komedi içinde olabilir ama ben onu kederli bir yüzle de görmek istiyorum. Emeğinize değmiş ve karşılığını bulmuştur benim gözümde, tebrikler.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 06/01/2010 1:50 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Teşekkür ederim Hegel. 3 kere okudum yorumunu valla. Çok sağol. Özetle evet varsın bana köyün delisi desinler durumu var bende. Yapmaya açlıştığım eğer çay bile demlemek bile olsa o hayattaki son edimimmiş gibi ele alıyorum. Ondan sonra iyi olması kötü olması çok değişkene bağlı olsa da karşıdaki değerlendirici en azından bunu bile hissetse saygı duyuyor ve beğenmese bile çöpe atmıyor aldığı veriyi. Derin değerlendirmelerin ve eleştirilerin için teşekkür ederim tekrar. Dram üretme meselesine de çok sığ bi yorumla bugüne kadar "olm ben dramı uyurken yazarım zor olan güldürmek" şeklinde yaklaşımımdan dolayı yaparsam çok iyi bişi yapmaya kasmam lazım yoksa dövecek adam çok etrafımda:)

 
Gönderildi : 06/01/2010 3:09 pm
(@ercin)
Gönderi: 0
 

Ben İki Ekmek Bir Yoga' yı izlerken çok hüzünlenmiştim, oysa o bir komedi filmiydi. Aynı his şimdi yine oldu. Her ikisini de bir denge düsturuyla yapabilmen çok önemli. Filmlerindeki bu fonksiyon beni çok ilgilendiriyor, seviyorum bayağı.

Ev Sahibim güzel olmuş, müzikler yine şahane. Görüntü yönetiminde ilk kez The Dude'nin ismini gördüm (tabii yanılıyor olabilirim, vardır belki başka işleri ) sevindim nedense. 🙂 Güzel kadrajlar gördüm, bayağı hoşuma gidenler oldu çünkü. Bir de ciddi kamera sorunu yaşamışlardı sanırım, buna rağmen filmi gayet iyi kotarmış.

Herkesi tebrik ederim, enjeksiyon'n filmi, şimdi beetlejuice'nin filmi. Türk kısa filmlerinin arasında üst sıralara yerleşecek nitelikte filmler bunlar. Öyle her zaman göremiyoruz. İnşallah zamanla daha fazlasını daha iyilerini de görürüz.

 
Gönderildi : 06/01/2010 5:38 pm
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Sağol Erçin'im. Sen zaten duygusal adamsın 😛

İltifatlarına teşekkür ederim ama aslında süper adamlr var Türkiye'de de bize göstermiyorlar. Bazen Benim festivale deli işler geliyor. Nerede saklanıyorlar bu adamlar anlamıyorum.

 
Gönderildi : 06/01/2010 5:46 pm
(@ercin)
Gönderi: 0
 

He, duygusal sayılırım. 😛

Rica ederim, film bunu gerçekten hak ediyor.

Şu saklananları da ben bazen vimeo'yu karıştırıp buluyorum. Gerçi saklanıyorlar mı yoksa izlenmeyi öyle çok kafalarına takmıyorlar mı bilemiyorum. Bu siteden bi haber olmaları bana pek de inandırıcı gelmiyor. Ya da dediğim gibi öyle herkese izletmek istemiyorlar filmlerini. Bir sürü şey geliyor aklıma.

 
Gönderildi : 06/01/2010 6:05 pm
(@sinemaninkurtadami)
Gönderi: 0
 

Çok iyi çok başarılı Özgür dayı. Film tam çerezlik, al seyret. Oh! 😀

"Boşa sallanan kürek dalga yaratmaz."

 
Gönderildi : 07/01/2010 3:51 am
(@opticman)
Gönderi: 0
 

kendini izlettiriyo fılm

 
Gönderildi : 28/01/2010 3:25 am
Sayfa 2 / 4
Paylaş: