Kusura bakmayın yaz tatilimin 3te 2sini yaylada geçirdiğim için. Size durmadan ormanlı filmler izletiyorum. İşte bir tane daha ama bence en iyisi...
Bu benim için bir deneme filmi aslında aklımdan geçen bütün kamera açılarını, sahneleri, akışkan kurguyu ve benim için en önemlisi müzikleri uygulayabildim. Çekerken ve montajlarken çok şey öğrendiğim bir film oldu bu.5 yaşındaki küçücük bir çocuğu bile oynattım.Beni bayağa uğraştırdı ama...Bir yaşıma daha girdim yani 😀
Tüm sahneler boyunca Vivaldi kullanabileceğim bir film yapmak istiyordum hep ve bu sefer yaptım işte. Benimkisi ile aynı model olan kuzenimin kamerası ile çektim. Kamera daha yeni olduğu için bazı yerlerde kameradan çatur çutur sesler geldi. Ve çekerken bazı sahnelerde parlamalar olmuş montajda fark ettim. Düzeltmeye çalıştım düzeltebildiğim kadar.
Senaryosunu çekimlerden önceki gece yazdım. En iyi şey doğaçlama bence. Planladığın şeylerin hep bir tarafı eksik oluyo. Aklına gelicek öle çekeceksin filmi. 😀 Valla ben filmi izlerken 10 dakikanın nasıl geçtiğini hiç anlayamadım. Kurgu çok akışkan yani...
Bana göre şimdiye kadar çektiğim en güzel film...
https://www.youtube.com/watch?v=
Saygılarımla...
En Karanlık Gece ;
Ozancım senden çok ümitliyim ben. Şimdi deneme filmi diye senaryonun kötülüğüne değinmeden 06:20-07:00 arasındaki planına gerçekten inanamadım cok güzel bi sahne bence çocuğun tonlamasıda çok iyiydi. sen dişe dokunur bi yönetmen olacaksın ama daha iyi senaryolarla.
Açıkcası benim genel itibari ile hoşuma gitti.Çekimleri gayet hoş olmuş, sadece biraz film uzun kırpılabilirmiş.
*our AC-130 in the air
Bence çekimleri itibariyle güzel ama senaryonun bir vuruculuğu yok gibi geldi bana.Ama yukarıda da dendiği gibi eğer bir deneme tadındaysa zaten sorun yok.Neyse oyunculuklar da daha iyi olsaymış daha güzel olurmuş ama elinde imkanın yoktu sanıyorum.
Çalışmalarında başarılar dilerim...
ozancım, keşke birbirlerini vursalardı birbirlerini ararlarken. gerilimi eksik. sen ne dersin bilmem ama, bence en zayıf filmin. kolay gele.
ah birde adini heryere yazmasan..hayir cok yeteneklisin fakat adini her yere yazman kaliteni cok ama cok dusuruyor... bir Ozan Kurt filmi...Ozan Kurt sunar. En Karanlık Gece (Ozan Kurt Filmi) abi yeter sen filmini cek biz senin adini buluruz merak etme!
n/a
Tamam byparlak bi daha yazmicam 😀 ...
Onsel abi evet. İmkanım yok. Devlet tiyatro kadrosu beni beklioda ben mi oynatmıorum 😆
Yorumlarınız için teşekkürler...
Yaptığın film denemelerinin hepsinde aşama aşama yol katettiğini gözlemliyorum. Bu çok güzel. Bu denemende biraz daha sert eleştrilerim olacak başta söyleyeyim.
İçinde tatmin etmeye çalıştığın bir ego var sanki, bu yüzden her yere "bir Ozan Kurt filmi" yazıyorsun. Ben sinemayı egolarına alet etmemeni öneririm sonra allah muhafaza başarısız olursun bunu hiç istemem. Önemli olan senin yaptığın işten keyif alman, sinemayı sevdiğin için yapman.. Senin, vay bee bu "Ozan Kurt" filmiymiş diyenlere ihtiyacın yok.
Sonra özgün olmalısın, tabi ki bir sanatçıdan etkilenmiş olabilirsin.. Bu çok doğal. Fakat bilmelisin ki bu etkilenmenin ötesine yani taklite varırsa vay haline...Sonra bi farklılık yaratamazsın dolayısıyla bi kıymetin de kalmaz.Ben yaptığın denemelerin hepsinde fazlasıyla "Çağan Irmak" görüyorum. Bunu azaltmalısın.. Hala "Çemberimde Gül Oya" müziklerini kullanarak dahi kendine kötülük ediyorsun. Artık kendini özgür bırak emin ol daha yaratıcı olacaksın.
Kurgunun akıcı olduğundan bahsetmişsin, o akıcılığı ben yakalayamadım.. Mesela bu denemende de gereğinden fazlaca detaylara inmişsin ve bu, film denemeni yine fazlaca uzatmış.Mesela 5.35-6.15 de aşırı uzatılmış 3 farklı plan kullanmışsın. Amaç çocuğun yorgun argın gelişiyse, buna uygun daha pratik bir plan bulmalısın. Ayrıca son planın da çocuk sandalyeye tam otururken annesine yüz plan yaparak hem aks atlamışsın hem de affedilmez bir kurgu hatası yapmışsın. Oysa, biraz bekleseydin çocuk otursaydı genel planda anne ve çocuğu görseydik,sonra kesip aksı atlamadan annenin yüz planına geçseydin bu kadar rahatsız edici olmazdı.Sürekli pratik yapman çok faydalı ama biraz da teorik bilgiye ihtiyacın olduğunu düşünüyorum, böylelikle aklındaki boşlukları doldurabilirsin.
Oyunculuklara gelirsek, amatör filmler çekiyorda olsak elimizde ailemizdekiler dışında oyuncularımız yoksa da bunun arkasına sığınmamalıyız,sana klişe bir laf etmek istiyorum, "Oyuncuyu yönetmen oynatır".
Müthiş bir yönetmenmişsin gibi davranıyorsun, daha çok erken, öğrenilecek çok şey var.Kendine güvenmen çok güzel, ama eleştiriler karşısındaki tavrını beğenmedim, seni eleştiren insanlara şakayla karışık laf sokmak da neyin nesi..
beetlejuice abicim en dikkat sensin.06:20-07:00 sahnesini bi sen değinmişsin.Bence filmin en iyi sahnesi o.
Yukarıda cümlende dahi yorum yapan diğer insanları küçümsemişsin. Biraz daha ciddiyet lütfen.Sonu gerilimli bir yazı oldu ama gerçek bu...Benden bu kadar,başarılar dilerim.
ercinoztas'a katiliyorum
n/a
Kamera çok akıcı. Kendi kendine steadicam gibi birşeymi yaptın? Tamamen akıcı değil ama yeterli derecede onu nasıl sağladın ?
Bilkent COMD 3
POLİS filminin DVDsinde bi filmim var ozancım. yapım belgeseli, 98 dakika. umarım önümüzdeki mayısta kendi senaryomu çekeceğim, uzun, para meselesi, bunları aşabilirsem... ben senin diğer filmlerini bilen/izlemiş biri olarak bu filminin onlara nazaran geride ve yeni olmadığını söylemiştim, elbette on dakikalık bir filmde hadi bir dakikalık bir sekans iyi olsun olmalı, olacak. kötü yazılmış şiirlerde de her zaman iyi bir mısraya rastlanır ama bu o şiir güzel demek için yetmez ki!
Sinema öğrencisi olmayan, oldukça genç biri için gelecek vaat eden çalışmalar.. Çekim tekniklerini geliştireceğinden eminim.. Ama senaryoların biraz zayıf olduğunu kabul etmelisin.. bu tür filmler için müzikler fazla iddialı.. Vivaldi'yi sevebilirsin ama her yere gitmez.. Senaryoları küçümseme, güçlü senaryolar sana çok özgürlük ve yeteneğini ortaya koyma fırsatı sunar.. Oyunculuğa da biraz daha dikkat.. Senden ''Teslimat'' gibi şehirde geçen dinamik bir kısa daha bekliyoruz.. Başarılar...
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
En başta aranızda bilmeden kırdığım arkadaşlarımdan özür dilerim.
Senaryolarım 1 gecede yazılan şeyler. Biliyorum zayıflar ama ben bu senaryoları çekerken kendimi geliştirmek için yazıyorum.
Önümde katetmem gereken çook yol var farkındayım. Bunu ne zaman sinemaya gitsem anlıyorum.
Yaz başladığından beri 3-4 senaryo yazdım. Bir tanesi çok beğenildi ama bunu çekmem için İstanbula gitmem lazım . O yüzden çekmeme bi kaç yıl var ama okumak isteyipte, uğraşınca güzel senaryolar yazabildiğimi görmek isteyenler bana mail atabilir.
Vivaldi'yi çok seviyorum en az Çağan Irmak kadar. Biliyorum filmin başındaki basket sahnesine pek yakışmadı. Ama finalde iyi olduğunu fikrindeyim.
Ben koyu bir Çağan Irmak hayranıyım. Sinemanın ne kadar güçlü bir silah olduğunu Babam ve Oğlum ile öğrendim ben ve Çemberimde Gül Oyaylada bir dizinin ne kadar güzel olabileceğini. Bu yüzden Çağan Irmağa manevi hocam diyebilirim. Tamam kimse taklitçi olmamalı, herkes özgün olmalı, sanatçıyı sanatçı yapanda budur zaten. Ama bu filmlerin hepsini çekerken ÖSS gibi bir lanetle uğraşıyorum ben. Yani şimdi ne alaka diyebilirsiniz. Çekeceğim filmlerim üzerinde uzun uzun düşünemiyorum, nasıl daha özgün olabilirim diye. Ve 'özgün olmalısın' diyebilirsiniz bana ama sizcede bunun için biraz küçük değilmiyim, daha çok pişmem gerekmezmi???
Belki ileride hiç senaryo yazmayabilirim yani ben zaten yönetmen olmak istiyorum senarist değil. Yani Quentin Tarantino değilde Steven Spielberg gibi sanatımı sizlere sunabilirim(Bu bir örnektir 🙂 ) Tabi ikisini birden en iyi şekilde yapsam süper olur.Dediğim gibi benden iyi senaryo okumak isteyen bana ulaşabilir.
Cellat kardeşim steadycam falan yapmadım. Tripotu öyle bir tutuyosunki titreme nerdeyse sıfıra iniyor. Merak ediyorsan bana pm at. Sana resim ile gösteririm bu teknik tamamen benim buluşumdur 😀
Söylemiştim adımı bir daha koca koca heryere yazmicam 😀
Erçin abi beni istediğin kadar sert eleştirebilirsin. Saygı duyarım. Forumdakiler arasında ayrı bir yerin var benim için. Tabi diğer herkes sert eleştiri yapmasın diye bişi demiyorum. Niyet önemlidir 😀
Herkese saygılarımla...
Tekrar kırdığım arkadaşlarımdan çok özür dilerim. Özellikle (adını bilmiyorum abi) ıslak köpekten...
Hmm. Açıkçası benim de en sevdiğim filmin olmadı bu Ozan; ama kamera hareketleri açısından hakikaten çok geliştirmişsin. Filmde iki sahneyi özellikle çok beğendim. Biri ormanda bir uluma sesi duyduktan sonra kameranın bir anda ağabeye zoom yapması. ağaçlar sanki geri gidiyor gibi oluyor bir an için. Diğeri de annesine olanları anlatması. Bunun dışında zaten yaz bitiyor. soğuklar gelince evlere kapanıcaz. bence bir dahaki yaza kadar özgün senaryo yazıp iyi pişirecek bol bol vakit var 😀
çağan ırmak hayranlığını anlıyorum birilerinin yaptığı işlerin bizi gaza getirmeside o yaşlarda normal bunda abes bir şey yok. (ben 98 senesinde lemanda karikatür çiziyordum 2000 e kadar bütün çizdiklerim Ahmet yılmazdan kopye idi. 🙂 usta bir damar açmıştı bizde oradan akıyorduk zamanla kendi damarını açıyorsun) Zaten sen çağan ırmak'tan bu kadar şey öğrenip daha bu yaşta bu kadar ilerleme kaydettiysen düzenli bir şekilde sinemanın gerçek ustalarını izlesen demekki neler yapacaksın. Saplanıp kalma bence çağan ırmakulusal anlamda daha kabul görmemiş Türkiye içinde vasat bir yönetmen. Ondan daha iyi yönetmen olabilirsin. Hem diğer Türk ustaları hemde yurt dışındaki yönetmenleri sıkı şekilde takip edersen ufkun açılır bizde her seferinde daha iyi işlerini izleriz.