Akşam üzeri dışarıdayken, benim filmde oynayan ferrarici arkadaşa "olum ya biri benle çok pis daşşak geçiyo ya da bizim film kadıköyde satılıyor" dedim 🙂 Pis kokular almıştım zaten 🙂

Beğendim valla baya. Müzik de çok güzel. Eylem güzel oynamışsın hepsini. Sevimliydi işiniz. Eser-Eylem yeni ikilimiz oldu artık.

İşin en güzel tarafı, eser'in muhteşem kandırmaca mesajlarına Özgür'ün acayip sinir olması ve bana özelden paso küfürler atması, benim de bunları eser'e atıp dalga geçmem oldu ehehe. Geberdim resmen gülmekten tüm gün boyunca.

Aslında filmi bir ay kadar önce koyacaktık foruma ancak ben nasıl bir hödüklü yapmayı başardıysam kurguyu bitirdikten sonra ham görüntüleri silmişim. Kendime inanamadım. Mecburen eser'in sırasını beklememiz gerekti. Sahte kullanıcı, genç yönetmen gibi şeyler tamamen eser'in fikirleriydi ve muhteşem tuttu valla hehe, muhteşem oynadı yani okuyup okuyup yarıldım tüm gün.

Eksik bir gönderme daha var ama sadece güldüğümüz için koymamış onu eser, bir de benim ad düzeltme çekimi deyip düzelteceğim adı unutup forumu açıp filmi aradığım sahneler falan var, onları atmış, kamera arkasına artık 🙂

Bu arada fragmanı koyduğunda ben de farketmedim başta, sırf adı Chıck Norris diye izledim, hemen anladım tabii geberdim gülmekten.

Özgür sen de o kadar odama geldin, nasıl tanıyamadın hele de saati falan hayret ettim..

Vuaaaaa diye güldüm 😀 Süper olmuş 😀 😀

Mükemmelsiniz ya. Hem film, hem olay...

Bu saatte ev ahalisini uyandırmamk için yastığa gömülerek gülüyorum.
Şu an kendi kısmıma gülüyorum, biraz geçsin gülmem, devamını da izleyip güleceğim.

3 dakika hiçbir şey yapmıycam. 🙂

Bilal'in kısım krizi soktu bildiğin. Helal Eylem. 🙂

Bunu forum hatırası-3 yapalım. 🙂

filmin aslında orjinal adı "chuck norrisi beklerken karşımıza geyik çıktı" idi 🙂

buradan youngdirector89 karakterine teşekkür etmek istiyorum, bir parçam gibi oldu kendisi 🙂 özellikle bilal ve içini eylem'e açan özgür ile uğraşması gerçekten keyifliydi 🙂 youngdirector89'un nickinden söylediklerine kadar hep göndermelerle dolu hızlı ama kısa bir yaşantısı oldu. ancak kendisi bu kısacık ömre "iki kısa film birden" sığdırmayı bildi 🙂

evet eylem'in de dediği gibi filmde attığım yerler oldu baya, onları da "bir geyik filmin kamera arkası" adında deneysel-sanatsal bir filmle sunarız yine sanırım. çekimi haziran ayında eylem'de kaldığım bir gecede geyik olsun diye yapmıştık. ve yine geyik olsun diye paylaştık. umarım kırdığımız üzdüğümüz kimsecikler olmamıştır 🙂

bu arada 0:43'lük ilk versiyon fena da olmadı yahu 😛 Göndersek mi acaba cidden 😛

Aslında çok anlamlı bir deneysle film o 43 saniye olan. Sinemanın ne kadar derin bir derya olduğunu ama zamanın bu derya karşısındaki kısalığını anlatıyor. Gerek oyunculuk, gerek sinematografi gerekse de sinema teorisi üzerine görünen kitaplar bu fikri desteklemektedir. Başta görünen gitar ve ampli ise sinema sanatında ses ve müziğin önemini vurgulamakta, onların da ayrı bir derya olduğunu belirtmektedir. Amplinin üstünde duran dağılmış Hey35 35mm adaptör ise, görüntünün sinemadaki önemini vurgularken "her an dağılabilirim, çok da yakınımda durmayın" subliminal mesajını da vermektedir. Masa görünen Garfield kafası yönetmenin Garfield sevdasına bir gönderme iken, jilet eser'in ne kadar kıllı bir adam olduğuna yapılmış bir vurgudur.

Saat görünürken bir ara önde görünen Kratos karakteri ise, suratındaki kabız ifadesiyle "sıçayım böyle sanatın içine" fikrini desteklerken, Tanrılara baş kaldıran bir karakter olmasıyla da deneysel filmlerin Tanrı tanımaz filmler olduğunun altını çizmektedir.

Bence iyi bir film, ödül şansı var. Bence iyi oldu, msn'den öyle dedi arkadaşlar.

bi dakka n'oluyo ya? ne var yani bunda bu kadar gülünecek alay edilecek anlamadım. siz önce kendi filmlerinizie bakın!! siz de böyle filmler çekin bir de ondan sonra eleştirin. öyle herkes oturduğu yerden konuşsun tabi ooldu.

payita kardeş, bi kopya yaptım sana elimdeki dvdden. özelden adres at da gönderem.

güzel eleştiriler için tşk.

bi dakka n'oluyo ya? ne var yani bunda bu kadar gülünecek alay edilecek anlamadım. siz önce kendi filmlerinizie bakın!! siz de böyle filmler çekin bir de ondan sonra eleştirin. öyle herkes oturduğu yerden konuşsun tabi ooldu.

payita kardeş, bi kopya yaptım sana elimdeki dvdden. özelden adres at da gönderem.

güzel eleştiriler için tşk.
Forum Kuralları:

2- Sinirli hal ile cevap yazmayın, refleksif cevaplardan kaçının, yangınlara körükle gitmeyin.

ehehe 🙂

Olmamış.

Ben de şap şap tokat olayını sevdim. O da şu gelecek filmin teaser'ına gönderme sanırım. İyi olmuş ama güldüm baya. Elinize sağlık.

Filmin en iyi sprisi Eylem'in sözde kameramana abi 3 dakika bişey yapmadan beklemem gerekiyor Fırat Konuşlu filmi bu. O yüzden sen içerei falan gidebilirsin sıkılıcaksan. DEyip beni yerle yeksan etmesi ardından minimal sinema setine başka bi gözle bakacak bu cümleye imza atması. Artık her uzun planda filme konsantrem gidcek baş yapıt bile olsa. hehe.

Vay be, sen git bloglar aç, yazılar yaz, forumlarda sayfa sayfa yaz, saatlerce muhabbet et, insanların sinema görüşünü zerre etkileyeme, ama filmde bir cümle söyle, insanların sinema anlayışı değişsin.. Yok hakikaten görselin gücü başka be birader. Bunda sonra mesajlarımı video olarak kaydedip göndereyim foruma, daha etkili bariz..

Bir de Özgür Bakar esprisi vardı, kaynamasın arada :). İlk kurguya koymamış eser, sonradan koydurttum :).

Sinema anlayışımı gözden mi geçirsem ne? 🙂
Madara olduk. 🙂

O 3 dakikayı 1'e düşüreyim ben ve 1 dakika hiçbir şey yapmayan adam göstereyim. 🙂

Başlık, filmin adı, mesajlar, yaptığınız oyun, göndermeler falan çok iyi. Minimalizmin içini iyice boşalttınız 🙂 Erçin ve Fırat'tan sonra bu "bulaşık yıkama eylemi"ni iyice eğlenceli hale getirebilirdin. Mutfağa gidiyorsun. O da ne? Bulaşık makinesi. "İşte arkadaşlar, minimalist bir film çekmediğimizin ispatı teknolojiyi fazlasıyla kullanmamızdır" derdin mesela. "Aynı saatten bende de var" diye yorum yazmanız da zekice. Hitchcock'un "İp"indeki katilin cesur söylemini andırıyor.Ayrıca gittikçe Kerry King'e benzemeye başlamışsın.

Önemli olan Larry King'e benzememesi.