Uzunca bir aradan sonra bir filmimi daha paylaşıyorum arkadaşlar sizlerle.
Geçtiğimiz İlkbahar’da çekilmiş bir film aslında bu.
Film “Fransız Sokağı Kısa Film Festivalinde” saat 20.00’de, sanırım bir hafta boyunca gösterildi. Orada gösterilirken yayınlamak istemedim.
Sonra biliyorsunuz, hastalık olayları falan çıktı ortaya. Koptum biraz bu işlerden ister istemez.
Şimdi eski hayatıma dönüş çabası içinde yer alıyor bu paylaşımım.
“Bir Yaprağı Koparmak” kısaca “öldürme” olgusunu sorgulama üzerine bir film.
Film, iki bölümden oluşuyor.
Birinci bölümde sebepsiz yere cinayet işleyen bir adamı görüyoruz.
İkinci bölümde ise, adamımızın aynı cinayeti bir sebebe bağladığını görüyoruz.
Bu filmi diğer filmlerimden “farklı” olarak görüyorum.
Diğer filmlerde “görüntülerle” bir şeyler anlatmaya çabalıyordum. –başarısız olacağımı bilerek-
Bilinçli bir tercihti. Sinematografik çalışmalardı. Kendimce amacıma ulaştım.
Bu filmimde bir kademe daha atlayarak “anlaşılmaya” daha çok özen gösterdim.
Fakat bunun için ekstra bir öğe daha kullandım: “Dış Ses”
Bu beni rahatsız etti ve bence bu filmin en eksik tarafı. Eksiklik olduğunu bile bile (Dış Ses eksikliktir demiyorum. Ama bu film “dış ses”siz olabilseydi daha iyi olurdu, ama şimdilik bilgim ve yeteneğim bu kadarına izin veriyor) yaptım.
Bu kullanımı, bir sonraki aşamaya geçebilmek için bir adım niteliğinde görüyorum.
Bir sonraki aşama “dış ses” de kullanmadan, görüntülerle “bir şeyler anlatmak ve aynı zamanda anlaşılabilmek” olacak.
O zaman kendimi biraz daha “ilerlemiş” göreceğim.
Her şey adım adım…
Daha çok eksiklerim var.
Göre göre ilerliyorum.
İzleyip yorum yapanlar için şimdiden teşekkürler.
psikolojik bir film olmuş.. sadece konuyu öğrenmek için izleme isteği uyandırdı.. braz eksiklikler var gibi..
ama yinede çekim güzel seslendirme güzel..
diğer arkadaşların yorumlarını merak ediyorum..
SİLGİSİZ RESİM ÇİZME SANATIDIR HAYAT !!!
Teşekkürler Tarık.
Evet, temel hedefim psikolojik bir etki yaratmaktı.
Birçok eksik var evet.
tebrikler kezzap.. diğer filmlerin içinde ben en çok bunu sevdim açıkçası..
--spoiler--
İkinci bölümde eleman öldürme sebebini bir sonuca bağlıyor fakat bu bana pek iç açıcı gelmedi.. Diğer eleman önceden iki kişiyi öldürdüğü için oda gidip onu öldürüyor. o zaman başkasıda gelip onu öldürecek, başkasıda onu........
--spoiler--
Dış ses ve görüntüler gayet güzel uyuşuyor.. Renkleride sevdim.. Sesi ne ile kayıt ettin?
Spoiler kısmında ne demek istediğini pek anlayamadım.
Evet öyle olabilir...
Yani öyle bir sonuç da doğurabilir...
Sesi mikrofon ile kaydettim.
Sound Forge'de kurcaladım.
Ama öyle msn mikrofonu falan değil.
Bildiğin sağlam mikrofon.
İbrahim Tatlıses'in alkış yaparken koltuk altına sıkıştırdığı türden.
Spoiler kısmında ne demek istediğini pek anlayamadım.
Evet öyle olabilir...
Yani öyle bir sonuç da doğurabilir...
anlamışsın işte.. (: yani bi çıkmaza sokmuşsun filmi.. sadece o kısmı sevmedim..
bu durum benim sinema anlayışımla ilgili sadece kezzap. ben hep bi çıkar yol bulmak istiyorum.. sahne 2 de yaratılan durum bu yüzden hoşuma gitmedi.. ama genel olarak başarılı bir film olmuş.. ibrahim tatlıseks'in mikrofonuda baya bi etki yapmış.. (:
valla bölüm 1 i izleyince dedim kendi kendime bir daha parka marka gitmeyecem . yürürken arkama bakacam olur ya manyağın bir sırf sebebsiz yere bana aynı şeyleri yaparsa dedim . ancak 2. bölümü izleyince biraz rahat bir nefes aldım . ama gene de tırsmadım değil 😀
film güzeldi tek eksiği bence ikinci bölümü biraz daha değiştirmek gerekli yani ne bileyim mesela aynı görüntülere ek bazı görüntüler mesela 2 . kısımı biraz daha uzatma v.s
he bir de o öldürme sahnesinde ben boğulan ve boğan adamın sesleri dışında sanki başka sesler duydum . acaba yanlış mı duydum ? yoksa onlar boğan adamın sesi miydi ? bilmiyorum bana biraz daha uzaktan geliyor gibi geldi yani sanki merdiven boşluğundan ? ama genede güzel bir filmdi ? belki apartmana giriş sahnesi biraz daha aydınlatılabilirdi .
"Hayatta hiçbir zaman çıkar yol yoktur" desem.:D
Sadece çıkar gibi gözüken seçimler vardır.
Seçiminin, ne kadar çıkar yol olduğunu hayatın kendisi belirler.
O nedenle bu olasılıklar silsilesi içerisinde ben, sonuçla ilgilenmiyorum. Nedenle de pek ilgilenmiyorum. İki öldürme arasındaki farkı sorguluyorum. Yani sonuç aynı olduktan sonra, nedenin önemi ne kadardır?
valla bölüm 1 i izleyince dedim kendi kendime bir daha parka marka gitmeyecem . yürürken arkama bakacam olur ya manyağın bir sırf sebebsiz yere bana aynı şeyleri yaparsa dedim . ancak 2. bölümü izleyince biraz rahat bir nefes aldım . ama gene de tırsmadım değil 😀
film güzeldi tek eksiği bence ikinci bölümü biraz daha değiştirmek gerekli yani ne bileyim mesela aynı görüntülere ek bazı görüntüler mesela 2 . kısımı biraz daha uzatma v.s
he bir de o öldürme sahnesinde ben boğulan ve boğan adamın sesleri dışında sanki başka sesler duydum . acaba yanlış mı duydum ? yoksa onlar boğan adamın sesi miydi ? bilmiyorum bana biraz daha uzaktan geliyor gibi geldi yani sanki merdiven boşluğundan ? ama genede güzel bir filmdi ? belki apartmana giriş sahnesi biraz daha aydınlatılabilirdi .
Böyle şeyler oluyor biliyorsunuz...
Korkmak lazım.
2.bölümde ek görüntüler vardı, aynı görüntülere ilave olarak. Sadece öldürme sahnesinde yoktu. Öncesinin bir plan hariç hepsi farklıydı.
Sesleri doğru duydun, apartman boşluğundan, başkalarından geliyor.
Amatör film ve olanaksızlıkları deyip bu hatanın üstünü örtelim... 🙂
anlamışsın işte.. (: yani bi çıkmaza sokmuşsun filmi.. sadece o kısmı sevmedim..
Sen bakma Payitahta o hep kuşlar böcekler trilaylalay lay lom olsun herkes mutlu mesut yaşasın istiyor. Disney land Payti :PP Neşeli Günler var onu izle 😛 Bu arada filmi öğleden sonra izliyecem galiba karanlık bir film güne neşeli başlamak istediğim için bende neşeli günler ile başlicam. Munir Özkul 😛 Akşam yorum ederim sevgili Kezzap.
ilk sahnedeki slow-motion'ı nasıl yaptın KEzzAP?
ilk sahnedeki slow-motion'ı nasıl yaptın KEzzAP?
Özel bir şey yapmadım.
Normal yavaşlatma.
Video hız ayarlarından yapabilirsin.
Eline sağlık etkileyici bir film olmuş. açık sölim ben gece tek başıma kulağımda kulaklıkla yüksek sesle izlerken adam boğma sahnesinde baya bi ürktüm.. Çıkan sesler çok gerçekçiydi. Katil çok soğukkanlıydı.. Boğulan süper oyuncu da arkasından gelen saldırı karşısındaki çaresizliği mükemmel oynamış. Tekrar ellerine sağlık diyorum... Yeni filmlerini de hevesle beklediğimi belirtmek istiyorum..
En zor olan şeyi bir atmosfer yaratabilmeyi başarmışsın.. ve yine bizi güzel fotoğraflara doyurmuşsun.. oyunculuk ve ifadeler de olması gerektiği gibi başarılı..Sadece seslendiren kişinin boğazdan konuşmak için kendini çok kastığını ve beni rahatsız ettiğini söylemeliyim. 10/7 seni seviyoruz:)
Ben de sizleri seviyorum diyerek başlayayım o zaman. 🙂 Aman yarabbi, ne duygusal bir ortam oldu.
Öncelikle yorumlarınız için teşekkürler.
Bu kadar güzel tepkiler alacağımı beklemiyordum açıkçası filmi buraya koymadan önce.
Oyunculukları ben de çok beğeniyorum. Arkadaşlar kendilerinden beklediğimden üstün bir performans sergilediler açıkçası. Oyuncuları genelde şöyle oyna böyle oyna şeklinde yönetmeyi sevmiyorum. Daha çok filmin hissine ve fikrine alışmalarını sağlamaya çalışıyorum. Filmleri çekmeden önce genelde oyunculara "öykündüğüm" filmlerden sahneler izlettirir ya da en azından anlatırım. Ya da yine "öykündüğüm" kitapları tartışırım. Bu filmi çekmeden önce "Suç ve Ceza" hakkında konuşmlarımız oldu. Çok istemiştim onlara Kieslowski'nin "Öldürme Üzerine Kısa Bir Film" filmini izletmeyi, olmadı. Ama yine o filmin üzerine de konuştuk. Filmin fikrini ve amacını anlatmaya çalıştım her ikisine de. Onlar da sağolsunlar, pırıl pırıl zekalar olarak amaca ve fikre bir hayli katkıda bulundular. Hoş bir birlikte çalışma ortamı yarattık.
Beetlejuice filmin atmosferinden bahsetmişken, biraz Kieslowski'nin "Öldürme Üzerine Kısa Bir Film" filmi üzerine konuşmakta fayda görüyorum bu aşamada. En büyük dayanak noktam bu filmin yarattığı atmosfer oldu. İstediğim, bu filmdeki o insanın içini sıkan, geren, tekinsiz atmosferini yaratabilmeyi başarmaktı. Filmi çekmeye gitmeden önce, sanırım bir gece önce, üç sahneyi tekrar tekrar izledim ve üzerime o ruh halini yedirmeye çalıştım. 1. sahne lokantada ana karakterin eline ipi doladığı sahne. 2.si arabadaki cinayet sahnesi. 3.sü ise ana karakterin asıldığı sahne. O filmin hissettirdikleri ile "Suç ve Ceza"nın hissettirdikleri diyebiliriz belki de bu film için.
Seslendiren kişi ne yazık ki benim 🙂
En başarısız performansın da dış ses olduğunun farkındayım. Ama zaten "dış ses"in
kafamda bir türlü oturmadığını söylemiştim önceden. Bu başarısız performansım da bu oturmamışlıktan kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Ya da belki de rolü oynamayışımdandır. Çünkü o karakteri oynayan arkadaş kadar hissetmiyordum o karakteri.
Filmi beğenmiş olmanız beni bir hayli mutlu etti ve gaza getirdi. Yaşadığım bu zor günlerde yanımda olduğunuz için teşekkürler kkymn/forum!