Filmde geçen kişi, kurum ve olayların gerçekle alakası yoktur, film tamamen kurmacadır. Filme ismini veren başbakan belirli bir şahsı değil, yoksulluğun kader olarak algılandığı herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkenin başbakanına yönelik bir sembolü işaret etmektedir.
Filmin Konusu:
Seyfullah Karabağrıaçık, nam-ı diğer Kara Seyfo, şehre indiğinde, kalabalığın arasından bir yolunu bularak miting düzenlemekte olan başbakana ulaşır, ve hasta karısı için yardım sözü alır. Başbakanın yardım sözünü alan Seyfo, artık daha umutlu ve heyecanlıdır. Ne de olsa umut yoksulun ekmeğidir...
[vimeo] http://www.vimeo.com/63525672 [/vimeo]
Filmin linki yarın gün içinde buralarda olacak. Şimdiden iyi seyirler. Umuyorum iyi bir iş ortaya çıkartmışızdır.
Kasım ayında çekimlere başladığınız film bu mu?
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Yok değil. O rafta duruyor. Daha az kamusal (bir anlamda deneysel) olduğu için tutuyorum, ama sana izleteceğim HHK.
İleride de bir ara şöyle bir şey yapmıştım diyerek bir ara paylaşırım belki kim bilir.
Ben o filmini çok merak ediyorum. Mutlaka bu imkandan yararlanmak isterim.
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Filmin Linki:
http://www.vimeo.com/24367566 " onclick="window.open(this.href);return false;
İyi seyirler arkadaşlar.
Güzel bir kısa olmuş. Oyunculuklar çok iyi. Büyük ihtimalle profesyonel oyuncular zaten herhalde. Çok kesmeli bir film, bence oyuncular iyise bu kadar kesmeye gerek yoktu. Çoğu yerde oyunculuğu izlerken bu kesmelerden dolayı dikkat dağılması oluyor. Şarkı söyleme sırasındaki ileri - geri kurguda eşarbın baştan sıyrılması devamlılık gereği mi bilmiyorum ama eşarbın bir görünüp bir görünmemesi de dikkat çekiyor. Evin içindeki görüntülere çoğunlukla yapılan renk düzenlemesi psikolojik etki sağlamak için illaki, güzel olmuş. Ana konu içine yerleştirilen hikayeler, karakterlerin alt metinleri vs. gayet iyi anlatılmış. Bunda başrol oyuncusunun da etkisi büyük tabi. Verilmek isteneni veren, anlatılmak isteneni anlatan başarılı bir film olmuş, tebrikler kezzap.
Teşekkürler bu güzel yorumun için.
Eşarp sahnesi yorumunun ilk yorumda gelmesi iyi oldu ki açıklama yapabiliyorum.
Eşarp sahnesinde iki adet farklı zaman kurgulanıyor malum. O farklı zaman etkisinin verilebilmesi için bilinçli bir tercih.
Yani aslında devamlılık varmış gibi gözüken devamsız bir sahne.
Oyuncular tam profesyonel değiller. Ama oyunculukları da var tabi.
Bayan oyuncu konservatuara hazırlanıyor, ders alıyor.
Erkek oyuncunun ise özel tiyatro geçmişi var bildiğim kadarıyla, ama oyuncu değil profesyonel olarak şu anda.
Tekrar teşekkürler.
İşte bu! Bu insanlara hiç de yabancı değiliz. Fakir ve müşkil durumda olsa dahi neşesini, umudunu kaybetmemiş insanlar. Öyle köylü ve fakir insanları mutsuz ve umutsuz gösteren ne üdüğü belirsiz filmlerden olmayışı çok iyi olmuş.
Film trajikomik unsurları çok iyi yansıtmış. Senaryoya göre yönetmen çok özgün ve başarılı bir iş çıkarmış. Tebrikler. Farklı kadrajlama yapılmış ve bu da filme çok ayrı bir hava katmış.
Ferhat Kaygusuz çok iyi performans sergilemiş. Çok yetenekli bir oyuncu. Daha iyi yerlere geleceğini umut ediyorum.
İrem Akyıldız ise bana hasta kadın için pek yeterli gelmedi gibi. Bir kaç ufak hazırlanışla daha iyisini yapabilirdi. Öncelikle makyajı iyi yapılmamış, sonra yanaklarını ağzının içine doğru hafif çekip ağzını da biraz açsaymış, ağzı yoluyla da hafiften de olsa nefes alsaymış işte o zaman gözlerindeki oyunculuk daha bir ön planda olurdu. Tabi tüm bunlara uykusuz ve aç olarak biraz da susuz kalınarak hazırlanması da eklenseydi fevkalade bir performans sergilerdi. Uykusuzluk ve açlık olmazsa olmazınız olmalıydı. Makyajdaki yetersizlik ortada çünkü. Bari gözlerinin altı koyulaştırılsaydı. Ha tabi bazı hastalıklar da vardır, 2 saat sonra öleceğiniz ortadadır lakin turp gibisinizdir ama ben buradaki hastalığa rağmen turp gibi gösterecek bir hastalık durumu sezemedim.
Karartılı geçişler uzun tutulmuş gibi hele ilk karartma seyircide oluşan havayı tamamen dağıtıyor. Gerçi sonraki sahnede Ferhat Kaygusuz performansıyla seyirciye kaybettiği havayı tekrar veriyor. Ama aynı durum ikinci karartmada da geçerli. Havaya giren seyirci bu karartmalardan olumsuz etkileniyor. Oysa buralarda daha farklı geçişlere imkan varmış.
Elektriği kesmek zorundayız da Seyfullah erken tepki vermiş. Repliğin sonundaki "kesmek zorundayız"ı beklemeden umut dolu halinde bozuntuya uğratmış.
2 aylık borçtan elektrik kesilir mi? Gerçi şehirden şehire farklılık gösterir ama elektrik kesilmesi için 2 aydan daha fazla beklenir diye biliyorum.
Seyfullah'ın uykusundan sonraki o hayalimsi sahneler çok yüksek sesten girilmiş ve rahatsız ediciydi. Ayrıca Seyfullah'ın o anlarda ne dediği de pek anlaşılmıyordu.
O iki gence dublaj mı yaptınız ne çok belli olmuş. Hele hele Fırat'a dublaj yapıldığı çok belli. Bir de abi, sen de kilolu çıktın. Bu forumun çoğu 100'ün üstünde herhalde. Ne yapıyorsanız öyle kendinize. 😛
Afişler ise filmin geneline ve trajikomikliğine aykırı duruyor gibi. Afişten aldığımız etkiye göre filmi izlediğimde daha ilk saniyesinde hemen afişi unutmak istedim.
Tekrar tebrikler iyi bir film olmuş.
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Teşekkürler HHK.
Karartma eleştirilerini dikkate alacağım, değiştireceğim büyük olasılıkla.
Dublaj yok o sahnede gerçekten, sesi tek kanala indiririsem sağdan geliyor gibi yaparsam, belki o etki azalabilir.
İlk paragrafta belirttiğin yaklaşımın geçmiş olması beni sevindirdi.
Eleştiriler, bir sonraki çalışmalar için ders niteliğinde oluyor.
Teşekkürler, beğenmene çok sevindim.
Yahu FF'ye teşekkür etmemişim, eşekliğe bak.
Ama hep Uğur yüzünden oldu:)
ff introsu koyacaktım, o da yok bende dedi...
Neyse özgür yollar herhalde onu da eklerim.
Festivale bilmem neye onunla gider.
Bu zati bir çeşit ön gösterim gibi...
Benim beklentimin altında çıktı ne yalan söyliyim. Yine Fırat'ın zekasını hem kurguda hem filmin çıkış noktasında görebiliyoruz bu kesin. Fakat 5 dakikada aynı etkiyi anlatıcak kadar kısaltılabilecek film. Fazladan 15 dakika izledim. Eğer atmosfer ve fotoğraf desteklemiyorsa isterse o sahneyi haluk bilginer oynasın (ki Kaygusuz'da iyi oynamış) yine o çekirdek yeme sahnesinde "hadi hadi bişi yap artık "derdim içten içe. NBC'nin bitmeyen sahnelerinde bunu dememizin sebebi canavar gibi atmosfer olduğunu benden daha iyi biliyorsun.
Kızdığım bu kadar güzel bir çıkış noktasını alıp 1960'larda 70 lerde yenmiş bitirilmiş tüketilmiş artık inandırıcı olmayan etkilemeyen bir dramaya çekiyorsun. Üzerine koyduğun tek şey kurgu oyunları. (onlar güzeldi tabi) Ama elindeki senaryo Yılmaz Güney'in bile 30sene önce yaparken kör göze parmak şekilde sunmadığı bir biçim.
Ben yine de filmi mutlaka 10 dakikanın altına düşürmenden yanayım eğer bunu ilk draft olarak görüyorsan.
Bu filmin kazanımlarından biri oyuncu arkadaş. Ben tuttum kendisini. Düğün'de ki adam da iyiydi bak. Böyle böyle güzel bi ekibin oluyor oralarda. Angara Gaplanı.
(bunlar benim sinema anlayışımdan öznel yorumlar tabi. Fırat'ın kendi bileceği tercihlerdir saygı duyarım.)
öncelikle elinize emeğinize sağlık. Film hakkındaki görüşlerime gelince; film farklı bir çizgiye sahip, bu farklı çizgi pek alışık olduğumuz bir durum değil, bu sebeple film yüreğimden yakaladı, çok iyi vs. diyemiyorum. Gayet dramatik bir unsuru böyle şen şakrak verince insan bir dumur oluyor. Büyük ihtimalle filmin eksi yönü bende bu şekilde oluştu. Bir de ciddi anlamda karısı ölüm döşeğindeyken bir insan bu kadar mutlu neşeli olabilir mi? Yazan yöneten sensin kalem senin elinde istediğini yapabilirsin ama bu bana aykırı geldi. Hani insan eşine moral olsun diye elbet neşeli olur ona destek olur ama bana fazla geldi. Belki adam böyle bir karakterdir. Eğer öyleyse türüne az rastlanır bir cins bence:)
Elektrik kesilmesinde HHK ya şunu söyliycem. Bir ay ödemedik elektriği kesmeye geldiler o konuda sıkıntı yok:)
Erkek oyuncu gayet iyiydi kendisini tebrik ediyorum.
Bu film nasıl bir his uyandırdı bende biliyor musun? Ne dramına üzüldüm, ne neşeli sahnelerde neşe doldum, ne de vay be dediğim bir şey oldu, eğer amacın böyle bir duygu karmaşasında bırakmaksa insanı tebrik ederim bende başarılı oldun.
Eğer film başladığı gibi komedi gitseydi daha çok izleyiciyi yakalardı. Ya da baştan dram gitseydi aynı şekilde. Ama sen bunları yıkmışsın, bu filmde bana biraz orantısız geldi sadece o kadar. İnsan farklı bir anlatım izleyince hemen kabullenemiyor.
Tekrardan yüreğinize sağlık bir sonraki filmde daha güzeline inş.
3 2 1 Akııyoorrrr!
Teşekkürler yorumlar için:
@beetlejuice
Bir tek şunu söyleyeyim, detayları konuşuruz bilare...
Filmi bilerek alışılageldik yaptım diyebilirim, ki gelebilecek en temel eleştirinin bu olduğunu biliyordum. Neden yaptım? Büyük risk ama şunu demek için, 60lardan, 70lerden beri değişmeyen bir durum varsa bu ülkede ben 2011 seçimlerinden hemen önce bu değişmeyen durumu aha bu değişmeyen şekilde yansıtırım. Kadının öleceğini başından beri tahmin ediyoruz, ama ölecek işte. Ölmüyor mu, ölüyor. Ölmesin, ben de başka film yapayım. Riskli, kabul ediyorum.
@zuaaa
Adamın neşesi, başbakan'ın kendisine verdiği umuttan kaynaklanıyor. Yani ben adamı o nedenle bu kadar neşeli ve umutlu çizdim.