Tanıdığımız, çok sevdiğimiz bir sürü yönetmen filmlerine bilerek isteyerek derin alt metinler ya da düşünsel boyut eklemekten kaçınır. Bunu neden yaparlar? Çünkü amaçları birşeyler üzerine fikir jimnastiği ya da tespitler yapmak değildir. Bak hemen örnekleyeyim: Tony Scott. Bu adam kaba tür adıyla ajan filmi yapar örneğin. Hükümet, gizli servis, rüşvet, gizlenen gerçekler vs. gırla gider filmde. Ama o aksiyona odaklanır. Hikayeyi basite indirger, birileri iyi birileri kötüdür. İyi kötüyü yener, bitti. Bu kadar. Çünkü işin politik, siyasal tarafı onun pek umrunda değildir. Amacı böyle bir hikayeyle politik söylemlerde bulunmak değil bizi eğlendirmektir. Ona, "böyle bir hikayede neden politik bir bakış atmıyorsun yahu? Böyle bir hikaye anlatıpta cumhuriyetçi bilmemkimi eleştirmemek olur mu? Pis herif" demek doğru değildir.
Bence Tony Scott'in hakkini yigiyorsun gibime geliyor. Yani politik veya siyasi gorus belirtmek icin sadece bir tarafi tutup diger tarafi dovmek gerekmez diye dusunuyorum. Enemy of the State de bunun guzel bir ornegini gosteriyordu bize "bizi denetleyenleri kim denetliyor" gibisinden bir yaklasimla gucu elinde tutanlarin hangi gorusu tutarsa tutsun kendi cikari icin kullanabilecegi gercegini gosteriyor gibime geldi bana bilmiyorum sen ne dusunuyorsun. Yani oy veriyoruz, neden? "vatandaslik gorevimizi yerine getirmek icin" peki oy verdikden sonra kim takip ediyor oy verdigi kisiyi, adamalar yasa cikariyor kimsenin umrunda degil taki yumruta kicimiza yaklasinca "lan bu sanki yanlis" diyoruz, bir iki bagiriyoruz sonra susuyoruz. Cani en cok yananda cikip bas bas bagiriyor ama umursamiyoruz. Spy Game'de keza her kez pisligini ortmek veya sorumlu olmamak icin baskasinin hayatini feda ederek gecistirmeye calisan gucu elinde tutan insanlari elestirmiyor diyebilir misin? Yani siyasi gorusunu belirtmek icin illa "partizanca bir siyaset" gudmek gerekmez. Yani verdigin ornek Tony Scott icin eslesen bir ornek degil. Evet aksionu seviyor ama bos bir metinde goruntu ile kurtarmiyor filmini. Bir seyi insanlara dayatamazsin, politik sinema ile ugrasan biri kendi gorusu dogru bir gorusmus gibi partizanca bir yaklasimla filme aliyor, sonuc ne mi oluyor sadece kendi gibi dusunen insanlara satiyor filmini. Peki senin gibi dusunmeyenler? Eger bir gorusun var ve bunu her kezle paylasmak istiyorsan filmini her keze satmalisin. Tony Scoot gayet kaliteli filmlere imza atarak seyirciyi filmine cekip gorusunu insanlara bence gayet guzel anlatan birisi. Gorusu demokrat veya cumhuriyetci bilmiyorum ama su bir gercek ki savundugu gorusu ben Turkiye'de benimsiye biliyorum. Politik amerikan sinemalarinda ki gorusleri sen Turkiye'de savuna biliyor musun? Yani Bush gitsin o gelsin veya su gitsin bu gelsin, bunlar kotu vs vs diye, iyide banane, o gitse baskasi gelecek, o da ayni gorusu diretecek insanlara, benim bunda karim ne? Hem eylenmiyorum, hemde 2 saatlik filmde bunalim geciriyorum ama Tony gorusunu partizanca degil ayrintilarla veriyor, ha ben ilgilenmiyorum siyasetle diyenlerede o zaman sende eylen diyebiliyor. Yani bence cok hakkini yedin adamin : ) Bende komisyon almis gibi konustum sanki : )
Tony Scott'la ilgili söylediklerine karşı söyleyeceklerimi maddelesem daha iyi olacak.
1- "Hakkını yemişsin" demişsin ama inan bana bu hak yemekle ilgisiz birşey. Yani bu yönetmen hakkında söylediklerim yergiden çok övgü. (Toyn Scott'ı kardeşi ve genelde çok daha önemli bir yönetmen olarak görülen Ridley'den daha çok seven az sinemaseverden biriyimdir) Yazdıklarım sadece tespitti, fikrimdi. Tony Scott'ın düşünsel boyut ve görsel güç arasındaki tercihini her zaman takdir etmişimdir. Bana göre (bu iddiam ayrı bir tartışma konusu) bir filmi, düşünsel boyutla çekici hale getirmekten daha zordur görsel güçle çekici hale getirmek. En azından günümüzde, sinemanın ulaştığı durum göz önüne alınırsa bu geçerlidir.
2- Yönetmenin tercihi sonucu ortaya çıktığını iddia ettiğim, görsel güçle eğlenceli olma çabasıyla düşünsel derinliğin boşverildiği meselesi 2 açıdan yerinde bir tespit bence, madem bunu açıklamak zorunda kaldım biraz daha ayrıntılı bahsetmem gerekli.
2- a) "Tony Scott gibi yönetmenlerin filmlerinde süregiden hikayeler, düşünsel boyut içermez" demek ayrı birşeydir. "Tony Scott gibi yönetmenlerin filmlerinde hikayeler düşünsel boyutta ilerlemez" demek ayrı birşeydir. Ben "ilerlemez" demek istiyorum. Düğümlerin atılmasındaki, dengelerin bozulmasındaki durumlar, mevcut haller çeşitli politik, siyasi tavırlar sergiliyor olabilir. Ama tüm bunlar yönetmenin görsel gücünü sergileme amacıyla kurduğu altyapıdır. Hikayenin ilerlemesinde karşımıza gelen dönemeçler vs. hep aksiyona hizmet eder.
2- b) Dediğim gibi Tony Scott, hikayesini güçlü görselliğe hizmet eder yapıda kullanır. Ve öyle bir kullanır ki, filmin ilerleyen dakikalarında ortaya çok büyük düşünsel problemler çıkaracak olsa bile filmin "önemle" sunduğu şeyler arasında bu problemler, güçlü görsellikten daha fazla önem arz etmekte zorlanır. Şimdi filmdeki bir fikir, bir düşünce ile filmin kurgu ve kamera hareketlerini bir araya getirip tartmaya çalışmış oldum, eminim garip görünüyordur bu ifadelerim ama şöyle yapalım, bir alt ayrıntıya inelim açıklamak için mecburen:
Koskoca bir komplonun sebebini açıklasın bir karakter. Kötü adam olsun bu, bu açıklama ile bir piyona dönüşsün, filmin kötü adamı pat diye devlet değil petrol şirketleri olsun. Ve bu gerçeği öğrendiğimiz karakter söylediklerinin ardından intihar etsin. Hatta hemen herşeyin bir paravan olduğunu da kendisi de az önce öğrenmiş olsun. Ve işte buyurunuz, karşımızda, şirketlerin devletler üzerine etkilerinin boyutlarını gösteren, şirketlerin resmen birer devlet olduğunu simgeleyen, amaçlarına ulaşmak için toplumları kökünden satmakta beis görmeyen tipler olduğunu anlatan ve bununda sıradan insanların üzerine etkilerini resmeden bir alt metin çıktı.
Tamam. Peki eğer bu bir Tony Scott filmiyse, filmin devamında, tüm bunları öğrenen, birşeyleri halletmeye çalışırken kan ter içinde poposunu yırtan ama aslında boşa uğraştığı anlaşılan karakterin ailesinin yanına gidip hayatını gözden geçirdiğini ve olanları unutmaya çalışırken bu psikolojik durumun ailesi üzerine etkilerini mi izleriz yoksa bu poposu yırtılan elemanın gidip gerçek pislikleri pataklamasını mı?
Aynı soruyu Michael Mann için soruyor ve topu sohbetin devamına atıyorum. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Ben iki kardeside cok severim, filmleri gosterime girdiginde kosa kosa sinema giden biriyimdir. Bunu baska hicbir yonetmende yapmam, yonetmen bazli sinema takip etmem desem bu ikisi yuzunden celiskiye duserim : ) Bende senin gibi Tony'i Ridley'den daha cok seven guruba giriyorum sanirim. Ikisi ayni anda vizyona film surse once Tony'nin filmini izler sonra Ridley'in filmine giderim : ) Aslinda hemen hemen ayni seyi soyluyoruz gibime geldi Tony hakkinda. Ben Tony filmlerinde gorselin sanildigi gibi konunun onunde gitmedigi, daha cok esit gittigi gibi bir dusunceye sende gorselin daha cok agir bastigi dusuncesini benimsiyor gibisin. Bizi ortak noktada bulusturan adamin isini iyi yaptigi sanirim. Gelelim alt metinde neler dondugu konusuna : )
Yamuluyorsam duzeltirsin. Ben Scott kardeslerin reklam sektorunden geldini biliyorum. Bu adamlarin alt yapinlarinda su vardir diyebiliriz gibime geliyor. Reklam filmi kesinlikle gorsel olmali insanlari cekebilmeli ve bunu yaparken ellerinde cok kissa sureleri var, buda kurgunun cok zekice olmasini gerektirir. Kurgu ne kadar zeki olursa surede o kadar kazanirsin. Kazandigin sureyi gorselde mukemmellestirerek insanlari cezbetmeye calisirsin. Eger bu kisma kadar bana katiliyorsan bundan sonrasinda daha iyi anlasiriz gibime geliyor. Bu adamlarin filmlerinde evet bir gorsellik var bunu tarafli tarafsiz her kez kabul eder. "Hayir bu adamlarin filmleri gorsele hitap etmiyor" diyen zaten atsin kendini camdan assagi : ) Bu onceden geldikleri sektorun birinci kismini gercekten iyi ozumsediklerini gosterir. Peki konuda neler donuyor. Bunu yukarda soylemistim. Adamlar biseyi dayatmiyor "benim gorusum dogrudur sudur budur" gibilerinden insanlarin gozune soka soka bu halti yemiyorlar. Gercekten ilgilenen insanlara alt metinlerde kendilerini zekice belli ediyorlar. Eger sinemada ben politik gorus istemiyorum diyorsan ve o gozle bakiyorsan bunlari yakaliyamiyorsun ama gercektende adamlari takip ettiginde her kezin kabul edebileci gorusleri filmlerinde yer veriyorlar. Sanirim buda reklam sektorunden kazandiklari bir egilim, cunku bir urunu cikartip sadece benim istedigim insanlar bu urunu kullansin diyemezsin demi : ) Velhasil Kelam "bir seyi nasil gormek istersen oyle gorursun" diye muhabbet doner durur ama gercektende olay boyledir. Sen gorseli daha cok takip ettiginden sana oyle, ben konuya daha cok baktigimden bana boyle geliyor gibide olabilir, en nihayetinde bunu Tony'i karsimiza alip konusmadigimiz surece kesin bir sonuca varamayiz : ) Ben gorselde sana katilgidim icin anlasamadigimiz nokta konuydu, elimden geldigince derdimi anlatmaya calistim belki Tony'e bakis acini biraz degistirebilirsem bence senle bu konudada ortak noktada buluruz gibime geliyor.
Gelelim Michael Mann'e diyecem de umarim konuyu bu kadar saptirdigimiz icin kufur yemeyiz : ) Collateral'den sonra hic bir filmini izlememisim. Heat filmi bence ticari bir film ustune geyik yapmaya deyecegini sanmiyorum. Colateral evet bu senin gorusune daha yakin bir film diyebilrim ama Ali filmini ceken veya Muhammed Ali ve Kizilderililer uzerine film yapan birinin dunya gorusunun olmadigini, sinemayi gorsel bir show olarak gordugunu soylemek sadece sinema bazli dusunme sonucu ortaya cikar gibi. Ben bir olaya bir cok bakis acisindan bakma taraftariyim adamin filmlerini onumuze alip evet bu adam aksion cekiyor konu yok, dusunce yok gibi her hangi bir gorus belirtmek resmen bir tarafindan sallamak gibi olur : ) Filmleri gozumden geciriyorumda aslinda Michale icin sanirim senin gorusune katilabilirim. Mohikan ve Ali filmide dum duz akip giden sanki "olay bu iste bende gosterim dedim" gibisinden cekilmisler gibi me geldi belki birinede farkli gelebilir. Filmlerini izledigim ama beni o kadar kendine ceken bir yonetmen degil onun icin sevenlerini kirmak istemem : )
Güçlü görsellik demek her zaman Tony Scott'ın sinemasal tercihleri demek değildir yanlız, bunu düzeltmek lazım. Yani senin söylediğin "Tony'nin filmleri görsele hitap etmiyor" fikrinde olanlar olabilir. Örneğin Michael HAneke'nin görselliği TOny Scott'ınkinden çok daha sade gibi görünebiir ama bu görsellik üzerine daha az düşünülüyor ya da daha az çalışılıyor demek değildir. Sadece bizim görsel zevkimize hitap ediyor bu herif.
İkincisi Tony'nin bu görsel işçiliği bazen gerekten sıkıcı, gereksiz olabiliyor, işin riski bu. Örneğin şu Man On Fire'da fazla fazla abartılı görsellik vardı ve hikaye bu görsel çalışmanın altını dolduramıyordu. Güçlü görsellik, güçlü hikayenin üzerine bindirilmezse işe yaramaz. İşte Tony bu risk alanına giren bir yönetmen.
Michael Mann için tek birşey söyleyeyim: Heat'i sadece ticari bir yapım olarak görüyorsan seninle anlaşmamız pek olanaklı görünmüyor. Bence Heat, 90'ların görmezden gelinmiş klasiğidir. Baştan sona, herşeyiyle bir polisiye-suç filmi başyapıtıdır. İster görsel olarak bakılsın, ister hikaye-karakterler olarak, ister tür içindeki konumu olarak, ister öyle ister böyle. Heat'siz bir 90'lar ve polisiye-suç filmi tarihi düşünemiyorum. Ve her film türünün böyle bir filme ihtiyacı olduğunu düşünmekse ayrı bir inceleme metni gerektiriyor, şimdi görmeyeyim o mevzuya. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Sen reklamcisin Gorkem, benimde bir sirketim var ve elimdeki yeni urunle sana geldim "Benim urunumun reklamini yap" dedim. Simdi sen reklami yaparken sadece gorsel ogeler kullanirsan benim isime gelir mi? Benim icin reklamin gorselliginin bir onemi yok, onemli olan urunun tanitilmasi. Sende ne yaparsin. Urunu iyi tanitacak bir reklam hazirlar, gorsellede insanlarin ilgisini urune cekmeye calisirsin. Tony de bir reklamci oldugu icin urunu gorselle birlikte pazarliyor. Bence olay bu sekilde isliyor Tony'nin filmlerinde.
Man On Fire, Tony'nin benim dusundugum sekilde oldugunun gostergesidir. Filmde gorsellik istenilen duzeye gelmezse, konu zaten filmi kurtarir. Gorsel kotu diye bu filme kotu diye bilir misin? : ) Adam zaten gorselligi arac olarak kullaniyor amac olarak degil.
Gelelim Heat filmine. Elini vicdaninin uzerine koymani ve su soruya cevap vermeni istiyorum. Al Pacino ve De Niro'yu filmden cikar iki tane taninmamis adam koy. Bu filmin Amerikan Tv filmlerinden farki kalir mi? Kalir dersen sana bu filmin DVD'sini alip gonderecem : ) Amerikan Tv filmlerinden buna benzer bir suru film olmasina ragmen (ki daha cok butce ve iyi bir yonetmende eklenmistir Heat'e baska bir fark yoktur.), biz burda sadece bu filmi konusuyorsak film ticaridir, iyide satmistir... Yani 90'larin klasigi olamamissa sebebide budur gibime geliyor.
adam önce hunger'ı çekmiş. sonra da "bu film harbi çok kötü oldu lan." demiş. yani hem dahi, hem dangalak, ikisi bir arada bu herifte.
bi de true romance var mesela. buram buram tarantino kokan senaryonun altında ezilmeden, o çok sevdiği mavi tonları gözümüze soka soka, çatışma sahnesinde havada uçuşan tüylere fokus yaparaktan, arka tarafı blur göstererekten, alabama'nın delirdiği sahneyi ağır çekimde kurgulayarak falan çekmiş adam filmini.
lakin para adamıdır. yeteneği falan sallamaz. hunger'dan sonra 4 yıl kimse aramamış elemanı. hala yoğurdu üfleyerek yiyor.
ama kendi stilinde yiyor.
Yapma tokerkanga Tarantino'nun bir tarinda kil yokken bu adam Top Gun'ni cekmis. Tamam dusuncene saygiliyim ama "Buram buram Tarantino" olmaz, kabul edemem yani boyle biseyi. Tony Scott'la Tarantino arasindaki iliskiyi, birinin isminin, digerinin soyisminin T harfi ile baslamasindan baska alaka ile iliskinlestirilirse bunu savas sebebi sayarim : ) Adama dangalak de, beginsiz de, sinemadan anlamiyor de ama Tarantino ile iliski kurma, bir anda sinirlendim bak : ) Ben diyormuyum simdi "Tarantino gitsin kumdan kale yapsin" diye. Veya Coen'lerden bir sonraki filmde "kaynak makinesinden lav silahi yapmalarini bekliyorum." diye : ). Resmen savas sebebi yani bu soyledigin. Yaz, yaz sen sevdigin yonetmenide bak ben kimle baglanti kurcam : )
Saka bir yana "Yetenegi sallamaz" derken, bu adamin filmlerinde nedense hep yetenekli insanlar yer alir. Bu cumleyi biraz acarsan memnun olurum, yani neyi kasdetmek istedin burda? "Para adamidir" dogru olabilir, ki zaten kim parayi sevmez : ) ama buraya bir aciklik lutfen.
true romance'ın senaryosunu kimin yazdığını biliyor musun?
Onu bilmiyordum simdi ogrenmis oldum. Ben cumleyi "tarantino'dan esinlenmis" olarak anladim. Tum sozlerimi geri alip ozrumu beyan ediyorum.
nema problema 🙂
Bu gune kadar bu olaya dikkat etmemis olmami hala anlayamiyorum... Birde kustahca yazmisim T harfi diye... Sanirim Tarantino kelimesini oyle algilamak beni fazla germis : )
Sen reklamcisin Gorkem, benimde bir sirketim var ve elimdeki yeni urunle sana geldim "Benim urunumun reklamini yap" dedim. Simdi sen reklami yaparken sadece gorsel ogeler kullanirsan benim isime gelir mi? Benim icin reklamin gorselliginin bir onemi yok, onemli olan urunun tanitilmasi. Sende ne yaparsin. Urunu iyi tanitacak bir reklam hazirlar, gorsellede insanlarin ilgisini urune cekmeye calisirsin.
Ama ellerimi nemlendirmekten başka bir işi olmayan kreme dikkat çekmeye çalışırken, himalayalara 12. tırmanışını gerçekleştiren feci derecede yakışıklı bir herfin çantasındaki arko'yu göstermem. 🙂 İşte Scott bu kapsama girebilecek yaklaşımlarda bulunuyor bazen. (Ersin Karabulut'un Tanjax meselesini okuyanlar bunu daha iyi anlarlar)
Ve The Hunger, Scott'ın en iyi işidir bence. Enfes bir görsel ziyafettir.
Gelelim Heat filmine. Elini vicdaninin uzerine koymani ve su soruya cevap vermeni istiyorum. Al Pacino ve De Niro'yu filmden cikar iki tane taninmamis adam koy. Bu filmin Amerikan Tv filmlerinden farki kalir mi? Kalir dersen sana bu filmin DVD'sini alip gonderecem : )
Hemen adresimi vereyim sana özelden, bu hediyeni memnuniyetle kabul edeceğim dostum 🙂 Bendeki vcd'siydi. Dvd'sini edinmeyi isterdim gerçekten, sağolasın. Çünkü bu film Kutlukhan Kutlu'nun ifadesiyle "Baştan sona bir klasik olarak inşa edilmiş bir film"dir. Heat'ten, Pacino ve De Niro'yu çıkarırsan film sadece, "iki dev oyuncuyu ilk kez buluşturan film" olmaz. (Ve bu film ne yazık ki orjinal cinayetler olur) Yine gerçek bir polisiye-suç filmi başyapıtı olur, yine hırsız ve polis tiplerinin sinema tarihindeki yerlerini, genel özelliklerini, kimliklerini, yaşamlarını, hayata ve mesleklerine bakışlarını inceleyen film olur. Heat, kendi başına sadece "iyi bir polisiye-suç filmi"dir. Ama onlarca yıllık polisiye-suç filmi ana türü içerisinde, türü ustaca özetleyen yegane film özelliğindedir. Çünkü yine Kutlukhan Kutlu'nun ifadesi ile "bu film bir hırsız-polis filmi değildir. Hırsızın ve polisin filmidir"
Birçok film hırsızı (The Thief), gangsteri (Carlito'nun yolu, Goodfellas), Patron'u (The Godfather), suç dünyasının bilmediğimiz yüzünü (Reservoir Dogs-Pulp Fiction) anlatmıştır. Birçok film zeki polisi (Se7en) serseri polisi (Cehennem Silahı, Zor Ölüm) (Bu ikisini bir arada LA Confidential) özel dedektifi (Angel Heart, Chinatown) lakayıt dedektifi (HAyvan Dedektifi) anlatmıştır. Ama suç ve kanun dünyasını bir potada eşitleyerek sunan, karşı karşıya getirip konuşturan/buluşturan ve bu devasa türü özetleyen hatta zaten bunu yapmak için yazılmış ve yapılmış bir film Heat'e kadar yoktu. Heat'ten sonra var. Pacino ve De Niro'nun birlikteliği Heat'i kurtarmıyor asla (BU olanaklı olsaydı Orjinal Cinayetler iyi bir film olurdu) Heat, bu iki aktöre devasa bir alan sunuyor. Hem kendi kariyerlerini, hem kendi karizmalarını hemde saygınlıklarını tekrarlayıp hem filmi hem kendilerini zenginleştirmek için.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Baska iki oyuncu oynasa biz gelip burda bu filmin geyigini bile yapmazdik bence ama oyle diyorsan oyledir yapacak bise yok : ) Ariyorum filmin dvdsini bulunca haber verecem, veya senin bildigin bir yerde varsa beni oraya yonlendirirsen surec hizlanmis olur : )
Baska iki oyuncu oynasa biz gelip burda bu filmin geyigini bile yapmazdik bence ama oyle diyorsan oyledir yapacak bise yok : ) Ariyorum filmin dvdsini bulunca haber verecem, veya senin bildigin bir yerde varsa beni oraya yonlendirirsen surec hizlanmis olur : )
Orası işin şakası tabi, canın sağolsun, dvdfalan gerekli değil. Ama bu Mann sohbetinden sonra en azından Heat'i bir kez daha dikkatle ve tarafsızca izlemen gerektiğini gerçeği çıkıyor ortaya. Fikrin değişmeyecek olursa da eh, zevkler ve renkler deriz. 🙂
Ama canım ciddi ciddi sağlam bir Tony filmi çekti şimdi. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Ama bu Mann sohbetinden sonra en azından Heat'i bir kez daha dikkatle ve tarafsızca izlemen gerektiğini gerçeği çıkıyor ortaya. Fikrin değişmeyecek olursa da eh, zevkler ve renkler deriz. 🙂
Heat'i bir daha izleyebilecegimi sanmiyorum, ona benzer bir suru film izledim, Heat aklimda kalmissa emin ol oyunculari sayesindedir, yoksa diger bu kadar filmide hatirlamam gerekirdi : ) Aslinda benim gorusumle dusunursek yakin zamanda tarafsizca izledim bu filmi : p Righteous Kill tekrar bana ayni duygulari yasatmisti. Ben gene gorusumun arkasinda durcam. Ticari dusunucem ama dedigin gibi bu ikili ilk Righteous Kill'de bulussa daha aci olurdu : )