Daha önceden filmlerinin ayrıntılı incelemeleri yapılmış zaten filmlerin kendine ait başlıklarında, önce o başlıkları vereyim.
UNION:
http://www.kkymn.com/forum/viewtopic.php?t=1566&highlight=union
BOUNDED:
http://www.kkymn.com/forum/viewtopic.php?t=765&highlight=trap
youtube linki:
TRAP:
http://www.kkymn.com/forum/viewtopic.php?t=655&highlight=trap
youtube linki:
Evet bu başlıklarda baya kapsamlı yorumlar var zaten.
Ama izleyemeyenler için, ekstradan fikir beyan etmek için, ve de Özgür'ün filmleriyle başlattığım "forum yönetmenleri değerlendirmesi"nin ikinci halkasını oluşturması için açılmış bir başlıktır. Umarım sinandinç bir şey demez bu başlığa.
Ben başlıyorum bir şeyler karalamaya.
Filmlerinin herbirini ayrı ayrı değerlendirmek yerine genel ortak özelliklerden başlamak istiyorum. Zaten bir yönetmenin "ortak özellik"lerinden bahsedebiliyorsak, bir şeyler yapabildiğini kabul etmiş oluyoruz otomatikman.
Çünkü isimleriyle anılan yönetmenlerin herbiri kendine has bir anlatım tarzı sunmuştur sinemaya. Üç filmi de izleyin, kadrajlarından tutun, zoomlarına kadar, renklerinden tutun, müzik kullanımına kadar, aynı kişinin elinden çıktığını söylemeniz çok zor olmayacaktır. İşte Özgür'den sonra sinandinç'in de böyle bir başlık altında incelenmesinin sebebi "bir sinandinc filmi" diyebiliyor olmamızdan kaynaklanıyor.
Nedir sinandinc'in önemli öğeleri?
Müzik: Bu filmlerinin müzikleri çok güzel, etkiyi harika yaratıyor demek değil. Zaten bu şekilde değerlendirmeye başlamak, daha önce "bütçe başlığı" altında müzikle ilgili yaptığım değerlendirmeyle çelişecektir. Sinandinc'in filmlerinde müzik hiçbir zaman ön plana çıkmıyor! Bir "Requiem for a Dream" sorunu yok karşımızda yani. Daha çok kadrajlarıyla ve de kurgusuyla sağladığı o görsel anlatım dilini besleyen bir unsur olarak yer alıyor. Kadraj ve de kurgularıyla sağladığı görsel bütünlük arkada devam eden müzik sayesinde daha da bütünleşiyor. Sanki bir görüntüler aracılığıyla şarkı söylüyormuşsunuz gibi oluyor. Belki çok farklı bir tarz ve de buraya uymayacak bir örnek ama Alfred Hitchcock da kullandığı o görsellikle bütünleşen müzikleri sayesinde sanki görüntülerle bir gerilim ezgisi mırıldanıyordur. Hatta resme tersten bakarsak müziksizlik de ses ile dolayısıyla aslında "müzik" ile alakalıdır ya, ne bileyim ilk aklıma gelen Haneke'nin filmlerindeki o sessizlikten gelen müzikal görsel hava. İşte sinandinc filmlerinde müziğin böyle bir etkisi var. Görsel sessizliğin tersi olan görsel müzikalite.
kadrajlar:
Film çekerken kamerayı nereye koyacağını bilmenin temel sorun olduğunu düşünüyorum. Çoğumuz asıl sorunun hikaye olduğunu düşünüyor, ben de böyle düşünüyordum, fakat zamanla temel sorunun kameranın yeri olduğuna karar verip, birkaç deneme çekmiştim. Asıl meselenin kadraj olduğunu düşünmemden kaynaklanıyor olacak kısa filmlerde ilk buna bakarım. Açıkça söyliyeyim, genelde buraya koyulan filmlerin ilk birkaç dakikasını izliyorum, kamerayı öylesine bir yere koyduğunu görüyorsam o kişinin izlemiyorum. Ama bir de bir kişinin kadrajını beğenirsem, o zaman koşa koşa diğer bütün filmlerini izliyorum. Sinandinc filmleriyle tanışmam da bu şekilde oldu. İlk UNION filmini izlemiştim ve kamerayı konumlandırdığı yerlere hayran kalmıştım. Ve de hemen youtube trap ve bounded yazıp izledim 🙂 O kadar şık kareler yakalıyor ki, eğik kadrajı o kadar iyi kullanıyor ki...
Kameranın tesadüfen konulmadığı çok iyi anlaşılıyor. Sadece yapacağım bir eleştiri var özellikle bounded filminde bazı şeyleri çok gözümüzün içine sokan planları var. Çok hoşlanmıyorum bu durumdan. Fazla pornografik geliyor.
Zoomlar:
Zoom öyle çok sevdiğim bir şey değil. Aksiyon filmlerinde macera etkisini arttırmak için kullanılıyor olmasından, ya da ne bileyim "bakın buraya buraya bakın gözünüzün içine sokuyorum" gibi bir hedefi olduğundan kimi zaman çok hoşlandığım bir durum değil. Ama bunun dışında olan kullanımlar hoş bir etki yaratabiliyor. Uzak filminin son sahnesinde karakterin yüzüne yapılan zoom, harika bir görsel ve hissel etki bırakır mesela. Aksiyon gibi bir hedefi zaten yoktur, ya da gözümüzün içine sokacak bir şey de yoktur orada. Sadece görsel estetiğe katkıda bulunur. İşte sinandinc'in zoomu da böyle bir şey. Bounded'ın başlangıcındaki zoom in ve out müthiş bir estetik. Ya da Union'un tiyatro sahnesindeki zoom! 24 dizisindeki gibi hadi hobaaa zoom in, hadi zoom out falan gibi, ya da hadi uç bir örnek oldu bu Lars von Trier'in filmlerindeki gibi öyle kafasına göre yapılmış zoom in outlardan bahsetmiyoruz. Amaç estetik! Başarılı oluyor mu? Bence çok.
Neyse bu kadar yazayım şimdilik belki aklıma bir şeyler gelir daha sonra.
Bence de bu başlık bari amacına uygun devam etsin.
Konuya dönersek; benim içlerinden beğendiğim film Union.
Sinan, Türkiye kısa film standartlarında yapsa da elindeki imkan ve potansiyel ile daha çok gördüğüm kadarı ile yurtdışına açılmakta.Bu da bize birazcık şunu hatırlamamız gerektiğini söylüyor.Eğer vizyonu olan kısacılar farklı uluslarda filmlerini izletebilirlerse Türkiye kısa film sektörü çok daha iyi bir yere geleceğidir.Bunun en başarılı örneklerinden bir tanesi Sinan Dinç.
Aslında dergimizin 2.sayısında güzel bir söyleşi yapmak isteriz kendisi ile:)Tabi kendisi ne der acaba?
*our AC-130 in the air
Uzun zamandır iş,okul derken forumdan uzak kaldım ve başlığıda görmemişim. Öncelikle Kezzap a çok teşekkürler bu ayrıntılı güzel analizleri için. Böyle bir başlığın açılmış olması bile tekrar birşeyler yapmak için moral veriyor insana.
KEzzap ın muzik,kadrajlar ve zoom hakkında analizleri çok doğru.Zaten kendisini çekim tekniği ve kadrajlar açısından kendime çok yakın buluyorum. Bende öz eleştiri niteliğinde birşeyler eklemek isterim.
Başlarda hoşuma gitsede sonrasında kafamı en çok karıştıran konulardan biri çekimler ile muziğin uyumuydu. Önceleri bir filmde muzik ve seslerin seyirci üzerinde %50 etkisi olduğuna inananıyordum. Union ilk film denememdi ve kurguyu tamamen muzikteki loop sayısına göre yapmıştım. Amatör olduğumuzdan filmi çekip ona göre kaliteli muzik üretme şansımız tabiki olmuyor, bende ozaman muziği bulup onun üzerinden kurguya gitmenin daha mantıklı olacağını düşünüyordum. Çekimlerden önce gerekli sahne sayısını looplara göre belirleyip, çekim planını o şekilde çıkartılan taslağa yerleştirmiştim. Fakat hikayede bütünlüğü tamamlıyacak her sahne tabiki ışık ve kadraj açısından istediğim gibi olmadı , bende anlam bütünlüğünü bozmak pahasına filme sadece içime sinen sahneleri koydum ve ortaya birbirinden çok kopuk görüntülerden oluşan klip tarzı bir iş çıktı.
Bounded, 36 saat gerilla film hazırlama adı altında japonyada yarışırken hazırladığımız 2. filmimdi. Konuyu öğrendikten sonra hazırlanma, çekimler, kurgu dahil herşeyi 36 saatte tamamlamıştık. Bounded'da Fırat'ında dediği gibi bazı nesneleri gereksiz yere insanların gözüne sokmam ve kardajlarda gereksiz yere abartılı açılar kullanmam filmi basitleştirmiş. Birde arada sahneleri bağlamak için kullandığım kolidorlu geçiş sahnesi , gözüme çok dandik ve rahatsız edici geliyor. Fakat sürenin kısa olması, elimizdeki imkanları ona göre değerlendirip, fazla uçmadan hikayeyi oluşturmamız nedeniyle bounded diğerlerine göre daha bütünlük sahibi bir film oldu sanırım.
Uniondaki klip tarzından kurtulmak için Trap'te çekimleri hikayeye göre tamamlayıp sonrasında müzik seçmeye ve kurguyu ona göre yönlendirmeye karar verdik. Trap'in çekimleri başlamadan önce aslında hazırlandığımız yarışmanın temasına çok uygun bir senaryo vardı elimizde. Film ana karakterin vurulmasıyla başlıyacaktı ve bir telefon direğinin dibinde can çekişirken telefon ile yaptığı aramalardan adamın hayatının özetini bize sunan, hayatının ölmeden önceki son 6 dakikasının hikayesini anlatmak istiyordum. Fakat tabiki çekim imkanları hiçbir zaman umduğumuz gibi olmuyor. Ben sokak lambası dibinde gece çekimi yapmayı düşünüyordum, hatta bunun için jeneratör bile almıştık. Fakat deneme çekimlerinde oyuncuların diyaloglarda çok yetersiz kaldığını gördüm vede gece kullandığımız ışıklar geniş çekim alanı nedeniyle minidv el kamerasında çok yetersiz sonuçlar vermişti. Bizde çekimleri bitirmek için 3 gün süremiz kalmasının verdiği telaşla görüntü kalitesini hikayeye tercih ettik ve birkaç saatte olayı çekilebilir vasat bir hikayeye uyarlayıp 3 günde çekimleri tamaladık. Haliylede diyalogtan yoksun ve Union kadar olmasada birbirinden kopuk sahnelerden oluşan klip tarzı bir iş çıktı ortaya.
Sanırım filmlerdeki temel sorun; kadrajlar, ışık ve muziğe gösterdiğim özeni hikaye ve akışı oluşturuken göstermememden dolayı filmlerin tam olarak bir hikaye anlatamaması, şiirden öteye geçememesi. O şiirsel anlatım da dediğim sorunlardan dolayı uyumsuz ve eksik kalmış.
Hepa nın dediği gibi şansım varken yurtdışına yönelmeye çalıştım. Türkiyede kısa film çekmek hepinizin bildiği gibi çok zor bir iş. Kendi başına bir film yapmaya kalktığında hele birde kameran, malzemelerin amatör ise insanlar yardım etmek yerine anca dalga geçiyorlar. "Konulumu, softmu çekiyonuz abi?" cümlesine benzer laflarla çok muattap oldum şimdiye kadar:) İlk filmi çekerken çok yalan söyledim o yüzden, hemde akla hayale gelmiycek yalanlar:) Yalan söylemek zorunda kaldım çünkü insanlar, kendi çapında birşey yapmaya çalışırken yaptığın işi ciddiye almıyorlar. Ama elinde birkaç başarı , birkaç gazete küpürü,birkaç resmi belge olsun; önceden bunları yaptım, şimdide şu ülkeye gidicek bu film, türkiyeyi temsil edeceğiz dedin mi işler değişiyor, ciddiye biniyor gözlerinde. Sonra birşeyler yapmak istediğinde yapacağın şey saçma sapanda olsa ciddi bişiler yapıyodur bu mantığı oluşuyor insanlarda. Yardım etmeyecek olsalarda en azından dalgada geçemiyorlar:) Bu tarz başarılar herzaman daha iyi imkanlar ve destek bulmak için önünüzün açılmasını da sağlıyor.
Barış söyleşiye konusunda da baya geç oldu ama isterseniz seve seve yaparım ne demek.
neoskan - (kamera arkası açılmıyor :/ )
http://www.neoskan.com/
indirilebilir adresi:
http://imaginecup.com/utilities/GetFile.aspx?entry=CompetitionUpload%2f2008%2fSF208fd554c-6695-4378-8bf5-1295a6b4a1fa_c723ced5-d073-43d8-a30f-1f1bc02b28f6_TEAM_OTTOMANS_NEOSKAN.zip
storyboard - indirilebilir
http://imaginecup.com/utilities/GetFile.aspx?entry=CompetitionUpload%2f2008%2fSF1%2f08fd554c-6695-4378-8bf5-1295a6b4a1fa_49860b50-fdd3-4206-8fb2-1adbfa592b0f_TEAM_OTTOMANS.zip
----------------
Bu linkleri Sinan Dinç'in izni olmadan buraya koydum, ancak zaten farklı kaynaklarda açık olan linkler olduğu için forumdaki bizleri çalışmalardan mahrum etmemek istedim.
cehalet mutluluktur