Herkese merhabalar,
Houston, Texas'da kaldigim ogrenci yurdunun televizyon odasinda bu aksam gosterdim "The Diving Bell and the Butterfly" filmini. Tabii ki, oda "eglenmeye" gelmis, cogunlugunu Amerikan ogrecilerinin olusturdugu bir kitleye ev sahipligi yapiyordu. Filmi izledik ve herkes dagildi. Ben ise DVD'deki ek malzemelere bakmak icin kaldim odada.
Filmin sinematografik ustunlugunu, sinemayi degil belki ama sinematografiyi sanata donusturen Janusz Kaminski iktidarini baska bir basliga saklayalim. Kisaca sunu demek istiyorum: Isini iyi yapan birisini gormek kadar bu hayatta beni hicbir sey etkileyemedi bir turlu. Janusz Kaminski, sinema okullarinda okuyan arkadaslarimizin cogunlugunun aksine ne oyuncu ne de yonetmen olmak istedi: O sadece isini hakkiyla yapmak istiyordu ve su an dunyadaki en onemli goruntu yonetmenlerinden birisi olmasini bence bu ozelligine borclu.
Gelelim Julian Schnabel'e. "Filmmaker"(filmi yapan) unvanini bu adama vermek haksizlik degil bence. Cunku adam sette yonetmen olarak degil resmen "amele" olarak calisiyor. Bir cekimde sahil gel-git olayina istinaden 40 metre iceri giriyor ya da yerini kuma birakiyor. Basroldeki Mathieu Amalric sularin ortasinda bir iskelenin ortasinda tekerlekli sandalyede bekliyor. Cekim bittiginde isciler iskeledeki diger seyleri islana islana tasirken, Julian yari ciplak Mathieu'yu sirtina aliyor ve kumsala goturuyor.
Simdi "Ne var burada Bayram? " dediginizi duyar gibi oluyorum. Olay su ki: Sete sadece hukmetmek icin degil ama yonetmek, yardim etmek ve hizmet etmek icin var Julian orada. Zeki Demirkubuz'u dusunun bakalim o sahnede, bilegini sokar miydi suya? Tezim, yonetmenleri elestirmek degil ama iyi yonetmenler sinifinda da kategoriler oldugudur. Peki siz nasil bir sinemaci olmak istiyorsunuz? Sette cit cikarmayan, oyuncuya serbestlik tanimayan ve kendi dunyasini kimseden yardim almadan ceken bir sinemaci mi? Oyuncuya kopek muamelesi yapan, kral pozlarinda bir sinemaci mi? Yoksa, setteki caycisindan, bas aktorune, iscisinden goruntu yonetmenine kadar herkesin filme dahil olmasini isteyen bir sinemaci mi? Filminizi sahiplenmek mi yoksa paylasmak mi settekilerle?
Sadece isimizi iyi yapmak istemek ve yeri geldiginde oyuncuyu sirtimizda tasimak... Bu mudur iyi sinemacinin yol haritasi?
Kendinize iyi bakin,
"It seemed the world was divided into good and bad people. The good ones slept better... while the bad ones seemed to enjoy the waking hours much more" - Woody Allen
Bayram Aygun
http://www.bayramaygun.com/" onclick="window.open(this.href);return false;
Julian Schnabel'in yaptığı tabi ki takdir edilecek bir olay.Ama her yönetmenin çalışma tarzı farklıdır."Yönetmen nasıl olmalı" diye sorarsak bana göre sorunlu olmalı 🙂 "Sorunlu"dan kastım şizofrenik bir sorunlu değil.Bu dünyayı,sistemi,insan ilişkilerini beğenmeyen ve bu gidişten kaygı duyan biri olmalı.Mesela "siz nasil bir sinemaci olmak istiyorsunuz?" sorusuna cevaben kendi sorunlarımı söyleyeyim:İçinde bulunduğum genç kuşağın hiç bir dünya görüşü olmaması+Dünya görüşleri olmadığı gibi çoğunun Amerikan özentisi olması+Zamanlarının çoğunu kitap okumak yerine msn ya da Facebook'ta geçirmeleri+"Ben devrimciyim.Deniz Gezmiş hastasıyım." diyen tiplerin Mc Donald's'tan çıkmaması+"Ben her şeyi bilirim" havasında olup çektiği her şeyin sanat filmi olduğunu sananlar+Hakkında 13 tane yolsuzluk dosyası olan birine halkın güvenmesi ve onu başbakan yapması.Bunlar sorunlarımın sadece bir kısmı 🙂 Yapacağım filmlerde bu sorunları irdeleyeceğim.Tabi herkesin sorunları farklı olabilir.Ama görüşüm şu ki;yönetmen koltuğuna oturacak kişinin sorunlu olması lazım,egosunu kontrol edip havaya girmeden her zaman kendini geliştirmesi lazım.
aygunb gardaş valla biz böyle üst düzey okullardı, sanatçılardı, ortamdı, dumandı, kıldı, tüydü içinde değiliz be kardaş, kendi yağımızda kavruluyoruz. nekadar cici bir dünyan var be. kendimi senin anlatışın karşısında küçük emrah gibi hissettim. böyle ben sizden üstünüm der gibi anlatmasanda işin ilmini anlatsan ne olurdu be abi... dalgamı geçiyosun .ben senle dalga geçiyorum, sırf beni ve benim gibileri ezdiğin için...vay be hustın texsas. ben sinemada uzman biriyim hadi bakalım bide böyle bir titrim var ama sen yinede basar geçersin beni...
aygunb gardaş valla biz böyle üst düzey okullardı, sanatçılardı, ortamdı, dumandı, kıldı, tüydü içinde değiliz be kardaş, kendi yağımızda kavruluyoruz. nekadar cici bir dünyan var be. kendimi senin anlatışın karşısında küçük emrah gibi hissettim. böyle ben sizden üstünüm der gibi anlatmasanda işin ilmini anlatsan ne olurdu be abi... dalgamı geçiyosun .ben senle dalga geçiyorum, sırf beni ve benim gibileri ezdiğin için...vay be hustın texsas. ben sinemada uzman biriyim hadi bakalım bide böyle bir titrim var ama sen yinede basar geçersin beni...
Abi sen ne yaptın yaaa... Aldın mevzuyu nereye çektin öyle... Ezmek falan nerden çıkardın. aygunb bu amaçla yazı yazdığını sanmıyorum, kaldı ki kim okusa bunu böyle anlamaz. Olayın nerde geçtiğini ve kimlerle geçtiğini yazmak kabahat mi ya da senin bu yönde merakın hiç olmaz mı?
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
bi nalına bi mıhına. hangisi olmak isterseniz bu yazı ona çakılmıştır...saygılatımla