Başlığa soruyu ancak bu kadar sığdırabildim. Şimdi bu şu demek:
Yaptığınız / yapmak istediğiniz sinemada hangi yönetmenlerin ne açıdan etkili olduğunu düşünüyorsunuz?
Herkesin vereceği cevaplar üzerinden bu forumun çıkartacağı sinemacıların yönetmen ve akım benzeri özellikleri ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.
Bunu bilinçli etki ve bilinçsiz etki diye ikiye ayırıp öyle değerlendirmek gerek.
Mesela ben David Fincher'ın filmlerindeki atmosfere hayranım. Bir gün film yönetecek olsam, onun filmlerinde kullandığı aydınlatma tekniklerini kullanmaya çalışıp sahne duygusunu onun stilinde yansıtmak isterim.
Stanley Kubrick'in filmlerinde tercih ettiği finaller, yazacağım hikayelerin sonuç kısımlarını epey etkiler.
Keza, Christhoper Nolan'ın film hikayelerindeki kurguda beni epey etkilemekte.
Bu saydıklarım benim bilinçli olarak filmlerimde kullanağım(ya da kullanmaya çalışacağım) ögelerdi.
Ayrıca bilinçsiz olarak, bugüne kadar izlediğim filmleri yöneten yönetmenlerin, dolaylı yoldan (henüz yapamadığım)sinemama katkısı olacaktır. Çünkü film izlerken bir çok "şey" bilinçaltıma ben farkında olmadan yerleşebilir. Sonra ben bu "şey"in kime ait olduğunu bilmeden(çünkü bilinçsizce bana çaktırmadan hafızamda yer edinmiştir) bir hikaye yazar, o filmi yönetirim. Daha sonra yönettiğim filmi izleyenler bir takım doğru tespitlerde bulunabilirler; "Bu adamın(beni kastederek) filmleri 'falanca filan' isimli yönetmenin filmlerine/tarzına/kullandığı ögelere benziyor."
Benim çektiğim filmi izleyip bu benzetmeyi yapan 1.adam bir film çeker. 1.adamın filmini izleyen 2.adam, 1.adamın filminin "benim" filmime benzediğini söyler. 2.adam bir film çeker. 2.adamın filmlerini 1.adamın filmlerine benzeten 3.adam bir film çeker. 4.adam der ki; 2. adamın filmine benziyor. Bu döngü böyle uzar gider. Sonra geriye bir bakarım sinema tarihini karşımda bulurum.
Harika bir başlık.... 🙂
"Sinemamı etkileyen" söylemi tabi iddialı olur, önünümzdeki 10 yıl bu soruya cevap vermemem lazım benim aslında. Ama çoğumuz böyleyiz anırım zaten. Konuyu "Yapmak istediğim sinemayı" olarak sınırlarsak;
Bir kere en başta şunu belirtmek çok önemli: "Etkileyen" kelimesini hemen herkes pozitif anlamda alıyor. Özenilen, istenen. BEnde birçok açıdan tersi. BEnim sinemamı en fazla etkileyenler John Carpenter, Martin Brest, Michael Bay falan gibi rezil, kötü yönetmenler. Asla neleri yapmamam gerektiğini gösteriyorlar bir kere. Gerzek hikayelemeler, sığ kamera kullanımı, sarkan ya da abartılı kurgu uygulamaları. Ne yapmak istediğimi biliyorum çünkü ama nelerden kaçınmam gerektiğini o kadar iyi bilmiyorum. Bu salak herifler bana bunu gösteriyor. Ve tabi yine gayet kötü olan yerli filmler ve yönetmenleri. HAsan Karacadağ resmen bir sinema dersidir örneğin. Ne yapıyorsa yapmayın, filminiz kötü olmaz mesela.
Yapmayı istediğim sinemayı isimlerden oluşturacak olsam bunu netleştirmek zor değil pek. En önemlisi, her çekimi göstergebilimsel olarak anlamlı filmler yapmak isterim. Bu, senaryodan, hikayeden, ilgilenilen konudan tamamen alakasız birşey.
John Woo: Adamın her ama her karesi, kendi başına anlam sunuyor. Film içinde anlam ama. "Hayat çok güzel!" falan gibi genel, mesajcı anlamlar değil. Filmin hikayesini, sekansın havasını destekleyen anlamlar. Kadraj kullanımında ve kamera hareketlerinde John Woo diyebilirim. (Başka birçok önemli yönetmende bu var zaten ama Woo'yu özellikle söylememin nedeni, "diğer şeylerini önemsemiyor olmam"dan kaynaklanıyor. Kubrick desem özendiğim birçok şey sayabilirim. Kişilerden tam olarak almak istediklerimi yazıyorum)
David Fincher: Çoğu kişiye göre benim etkilenme sebebi başka. Tek bir neden: Kahramanların değil, kurbanların hikayeleri beni daha çok ilgilendiriyor. Benim hikayelerimde kaybedilenler, kazanılanlardan eksik olmaz pek.
Spielberg: İstediği kadar karamsar olsun sinematografik olarak, anlatım olarak filmlerim her zaman izleyici dostu olacak. DÜşünsel, derin, mesajlı vs. olabilir. Ama Nettir. Entelektüel fluluklardan tiksinirim. Anlatmak istediğim şeyi anlatabildiğim sürece başarılıyım.
Cameron: Dramatik yapının sağlamlığı.
İnarritu: Lanet olsun ki birkaç sene daha bu herif varolmasaydı aklımdaki, istediğim hikaye (ve özellikle sekans kurgusunu) kimseden görmeden yaptım diyebilecektim. Hİkaye kurgusunda kesinlikle İnarritu. Ve omuzda kamerasını da en sevdiğim isim.
Kubrick: : Çekim hazırlığı, bol tekrar enerjisi, zamanı önemsememesi, yapımcılarla ilişkisi.
Sam Raimi: Çok hızlı hareket eden kamerası. (Aslında Peter Jackson desem daha doğru. HIzlı kamerası ve steadycam kullanımı)
Woody Allen: Replikleri, karakter sunumları.
"Eh, sen gel bunları birleştir, kim tutar seni" diyebilirsiniz. Ama bu yazdıklarımı hep yönetmenler olarak algılamayın. Ben bu yönetmenlerin tarzlarını birleştirme iddiasında değilim, bahsettiğim özellikleri yapmak istediğim sinemada bulundurmaya çalışacağım kesin.
Çok isteyip de asla barındıramayacağımı bildiklerim:
Coenlerin parodi/gerçeklik dengeleri, başlıbaşına karakterleri, replikleri. Terry Gilliam'ın mizahı, ironisi. Haneke'nin entelektüel soğukluğu.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
....
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Tarantino ve Ahmet Uluçay : Heryönleriyle...
Setten Vakit Bulunca Eve Gitmeyi, Hayattan Vakit Bulunca Fotoğraf Çekmeyi Seviyorum...
Tarantino ve Ahmet Uluçay : Heryönleriyle...
Biraz açabilir misin?
Yani birbirleriyle çok farklı yönetmenler.
Ortaklaştırılabilecek yönleri; sinema aşkları sanki.
Bir de ricam; imzanı standart hale getirebilir misin?
Rengi ve konumu ile.
Rahatsız ediyor.
Tarantino ve Ahmet Uluçay : Heryönleriyle...
Biraz açabilir misin?
Yani birbirleriyle çok farklı yönetmenler.
Ortaklaştırılabilecek yönleri; sinema aşkları sanki.
Bir de ricam; imzanı standart hale getirebilir misin?
Rengi ve konumu ile.
Rahatsız ediyor.
İki ricayı da tekrarlıyorum....
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
zeki Demirkubuz : harika karakterler. harika oyuncu yönetimi mi bulmak mı her neyse.. sinemanın tamamen kendisine ait olması kimseye umursamadan hayatında gördüklerini hayallerindekilerle harmanlayışı
nedense hiçbir yönetmenin bu kadar çok filmini sevemedim..
diğer bir etki ise tartışılmaz fight club fimi ne yazik ki yönetmeni tam diyemeyeceğim... o yüzden böyle belirtmek isterim..
fight club gözümde sinemanın en son noktası .
Demirkubuzla fight club ı birleştiren ne bende bilmiyorum .. nası bir kafa yapısı ?
ama ikisine de hayranlığım tartışılmaz..
Dövüş Kulübü filminin ved Demirkubuz sinemasının böylesine hayranlıkla bir arada anılması çok ilginç.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
kesin ve net:Ahmet Uluçay ve nuri bilge ceylan
Ahmet uluçay= Azim ve yoktan var etme
Nuri bilge ceylan= aşırı estetik ve sinamatografik kaygı
PORTFOLIO: http://xantia.cgsociety.org/gallery/908278/" onclick="window.open(this.href);return false;
Michael Mann: 'Heat', baska soze gerek yok 🙂
John Woo: Aksiyonu en iyi ceken yonetmendi bir zamanlar.
A film is not what it's about but how it's about it.
Kesinlikle Christopher Nolan.
woody allen ve de coen kardeşler yapmak istediğim sinemayı en çok etkileyen iki unsur.
Ahmet Uluçay'da ki ; Azim,Hırs ve Yoktan var etmek yetisi...
Nuri Bilge Ceylan'da ki ; Sinematografi.
Çağan Irmak'da ki ; Abartılı Dram
Cem Yılmaz'da ki ; Durum Komedisi
Etkiliyen faktörler...
''üretim değil , tüketim fabrikasına hoşgeldiniz."
Bergman
The Seventh Seal
Wild Strawberries
Persona
Kubrick
Clokwork Orange
2001 a space odyssey
Scorsese
Taxi Driver
Raging Bull
Lumet
12 Angry Men
Serpico
Tarantino
Reservoir Dogs
Mann
Collateral