52 festivalden ödül alan 74 tanesine aday gösterilen Filipinli yönetmen Brillante Mendoza nın Masterclass ına iki gün önce katılmıştım.
Masterclass ı hakkında yazılanları ve kısa videosunu aşağıda paylaşıyorum
Ayrıca bugün de Kim Ki Duk un İstanbul Feriye sinemasında - Masterclass' ına katılacağım.
(Davetiye kalmışsa sizin de katılmanızı öneririm.
Katılamazsanız da toplayabildiğim bilgileri paylaşırım.
Sormak istediğiniz sorular varsa onları da yanıtlamaya çalışırım
Brillante Mendoza
https://www.imdb.com/name/nm1137289/?ref_=nv_sr_2?ref_=nv_sr_2
Boğaziçi Film Festivali kapsamında, Cannes ödüllü Filipinli yönetmen Brillante Mendoza’nın masterclass etkinliği gerçekleşti. Uluslararası pek çok prestijli film festivalinden ödülle dönen yönetmeni yerli seyircilerle bir araya getiren etkinliğe katılım bir yoğun oldu. Masterclass etkinliğinin moderatörlüğünü ise sinema yazarı Murat Tırpan üstlendi.
Uluslararası sinemanın en güçlü kalelerinden biri olan yönetmenin deneyimlerini paylaştığı etkinlikte sinemaseverler de ünlü yönetmene akıllarındaki soruları sorma şansını yakaladı.
'BENİM FİLMLERİMDE GERÇEKLİK ÖN PLANDA'
Belgesel çekimlerindeki gibi sinemacılığın ışıltılı kısmını bir kenara bırakarak çekimler yaptığını belirten yönetmen, kendisi için önemli olan doğallık ve gerçeklik olduğunu söyledi. “Benim filmlerimde gerçekçilik ön planda.” diyen yönetmen, elinden geldiğince gerçekçilik yakalamaya çalıştığını belirtti. Oyuncuların doğal davranmasına önemsediğini ifade eden yönetmen, Ma Rosa filmi üzerinden de örnekler verdi. Film yapım sürecinin ilerlemesi hakkında konuşan Mendoza; “Fikri önce ele geçirmek lazım, ilham almak lazım. Bir fikir olarak başlıyor. Bununla ilgili bir araştırma yapmanız lazım, hikayeyi ortaya çıkarmanız lazım. Film yapımcılığa geldiğinizde bu temel hikayeye bakmanız lazım. Siz bir kişiden yola çıkıyorsunuz, bir referansınız var. Pek çok kişiyle görüşmeler yapıyoruz. Bunun ardından prodüksiyon aşamasına geçiyoruz. Bu noktada aktörler çok çalışıyor, karakterlerini anlamalarını istiyoruz. Çünkü aktörlerin pek çoğu çok meşgul. Bu nedenle kendi filmimde ben tek projelerinin bu olmasına dikkat ediyorum.
Aktörlerim senaryoyu bilmiyorlar, sadece kendi hikayelerini biliyorlar. O yüzden kendi karakterlerini çok iyi anlamaları gerekli.” diye belirtti. “Sizin hikayeniz insanlar” diyen yönetmen, “insanları kontrol edemezsiniz, onları hikayenizde kullanabilirsiniz.” dedi. Tarzının belgesel drama olduğu yönündeki görüşe de cevap veren usta yönetmen; “Biraz gerçekliği yakalamaya çalışıyorsunuz ama gerçekliği bir kurgu içerisinde anlatıyorsunuz. Elinizde bir senaryo var, hikayeyi yapılandırıyorsunuz. Bizim ilkemiz bunun üzerine kurulu. Elimizde takip ettiğimiz bir kılavuz olsa bile bu kılavuzun bir parçası biraz daha spontane olmayı gerektiriyor. Anı yakalamanız lazım. Belgeselle benzerlik burada devreye giriyor.” diye belirtti. “Benim için doğruluk burada devreye giriyor.” diyen Mendoza, oyuncularının, sahnesinin ve kadrajının inanılabilirliğinin kendisi için en önemli nokta olduğunu belirtti. Film yapımcılığını üç boyutlu bir gözlemleme deneyimi olarak tanımlayan yönetmen, filmle bağlantı kurmanın ve sinemayı, karakteri tecrübe etmenin önemine değindi.
'BAĞIMSIZ SİNEMA ÇOK GÜÇLÜ GELİYOR'
Kendi neslinin genç yönetmenlerle ilişkisi hakkında konuşan Mendoza; “Filipinler’de şimdi bütün Asya ülkelerinde, özellikle de Güneydoğu Asya’da çok enerjik bir durum var. Özellikle de bağımsız sinema çok güçlü geliyor. Teknolojinin de bunda büyük bir katkısı var. Bu nesil çok şanslı, teknolojiye erişimleri var, film yapımcılığı çok erişilebilir bir durumda. Herkes kendi filmini yapabilir. Filipinler’de çok fazla bağımsız film festivallerimiz var. Filipinli yerel filmlere odaklanabiliyoruz. Desteklerin yanı sıra kendi fonlamalarını da yapıyorlar. Yerel festivallerde çok fazla destekleyici oluyorlar.” diye konuştu.
Birgün
-----
Filipinli yönetmen Brillante Mendoza, "Günün sonunda sadece ne tür bir kamera kullandığınız değil, ne tür bir hikaye anlattığınız önem kazanıyor." dedi.
"Ma' Rosa", "Thy Womb", "Kinatay" ve "Alpha: The Right to Kill" gibi filmleriyle tanınan Filipinli bağımsız film yönetmeni Mendoza, Murat Tırpan'ın yönettiği Masterclass etkinliği, Ma' Rosa filminin kamera arkası görüntüleri ve film ekibiyle yapılan röportajların yer aldığı videonun izlenmesiyle başladı.
Mendoza, konuşmasında kullandığı film yapım tekniklerini Türkiye'deki sinemaseverle paylaşmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.
Prodüksiyon, post prodüksiyon ve dağıtım süreçlerini anlatan Mendoza, "Oyunculara senaryonun tamamını değil sadece bir kısmını veriyorum. Çünkü onların sadece senaryoya bağlı kalmalarını istemiyorum. Senaryo haricinde kendi rolleri hakkında araştırmalar yapıp, oynadıkları karakterlerin gerçek hayattaki karşılıklarıyla görüşerek onlardan bilgi almalarını istiyorum." diye konuştu.
Film yapımında en önemli şeyin güven, arkadaşlık ve ekibin kendilerini bir aile gibi görmeleri olduğunu dile getiren Mendoza, "Yönetmen, sadece grubun lideri değil aynı zamanda ekibin bir parçası olmak zorunda." şeklinde konuştu.
"Asıl amacımız hikayeyi anlatmak"
Oyuncuların prova yaptıktan sonra doğallıklarını kaybettiğini bu nedenle çekimleri provası yapmaya çalıştığını kaydeden Mendoza, şöyle devam etti:
"Bağımsız yönetmenlerin en büyük sıkıntısı bütçe. Büyük oyunculara para yatırmayıp o bütçeyi yapım için kullanıyorum. Çünkü bizim asıl amacımız hikayeyi anlatmak. Önemli olan oyuncuların değil hikayenin iyi olması. Uluslararası filmler yurt dışında da izlendiği için oyunculardan çok hikaye ön plana çıkar. Tutsak (Captive) filmi benim en büyük prodüksiyonum ancak bütçesi düşük, 1 milyon dolar ama buna rağmen daha fazla bütçe harcamışız gibi görünüyor."
Bestelenmiş müzikler yerine doğal sesleri kullanmayı tercih ettiğini ifade eden Mendoza, "İzleyiciyi hikaye ve karakter hakkında düşünmeye yöneltecek müzikler kullanmaya özen gösteriyorum. İzleyiciler, oyunculara ve hikayeye inanırsa sizinle bağlantı kurar ve izleyici olarak kalmaz filme dahil olur." değerlendirmesine bulundu.
Mendoza, 2016 yapımı "Ma' Rosa" filminin Cannes Film Festivali'nde gösterildiğini ve en iyi aktör ödülünü aldığını hatırlatarak, "Bazen bunu hakketmediğimi hissediyorum. Çünkü bu Ma' Rosa'nın öyküsü, Filipinlerin öyküsü ve bu şekilde tanınması gerekiyor. Filipinlilerin tanınıp onurlandırılması gerekiyor çünkü ben filmdeki oyuncuları gerçek karakterlere dayandırdım." dedi.
"Hikayelerim çok da ışıltılı hikayeler değil"
Filmde sokakların doğal haline müdahale etmediğini, insanların setin ve hikayenin bir parçası haline geldiğini vurgulayan Mendoza, "Ben onları yabancılaştırmıyorum. Gördünüz pek çok sahne kalabalık yerlerde çekildi." diye konuştu.
Filmlerinde neden doğal ışık kullanmayı tercih ettiğini sorulması üzerine Mendoza, şunları ekledi:
"Özellikle ilk sahneden itibaren bunun ışıltılı bir film olmadığını, meşhur oyuncuların yer almadığını, bir gerçeklikle ilgili olduğunu anlıyorsunuz. İlk sahnede olmasa dahi filmi izlerken bunu fark ediyorsunuz. Bu sadece sinematografik bir durum değil, seyirciyi hikayenin içine katmak için yaptığım bir şey. Günün sonunda bu sadece ne tür bir kamera kullandığınız değil, ne tür bir hikaye anlattığınız önem kazanıyor. Benim hikayelerim çok da ışıltılı hikayeler değil. Benim hikayem sıradan insanlarla ilgili, sokakta dolaşan insanların hayatıyla ilgili, bunun ışıltılı bir yanı yok. Bu nedenle bu tür bir ışıltılı görüntü yönetmenliğine de ihtiyaç yok."